Bayram Miroğlu

Bayram Miroğlu

Ramazan, Dayanışma Ve Zimem Defteri

Ramazan, Dayanışma Ve Zimem Defteri

Sadakaları açık olarak verirseniz bu ne güzel! Şayet onu yoksullara verirken gizlerseniz bu sizin için daha da hayırlıdır ve sizin bir kısım günahlarınızı düşürür. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. ( Bakara Suresi – 271)

Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl Ramazan Ayı temasını Ramazan ve Dayanışma olarak belirledi. Ramazan demek elimizdekileri bölüşmek demek, zekâtımızı, sadakamızı bağışlarımızı ihtiyaç sahipleri ile paylaşmak demek. Ramazan demek dayanışma demek. Bu minvalde gelin bizlere atalarımızdan miras olarak kalan zimem defterlerini hatırlayalım.

Biz ne asil bir milletin torunlarıyız ki âdab-ı muaşeretin en üstün örneklerini en ince derinliğine kadar gördüğümüz bir emanet bırakmışlar. Ecdadımız ne güzel tohumlar ekmiş, o tohumlar filizlenmiş adeta bir çınar olmuş. Bizden istenen sadece o ağaçlarda yetişen meyveleri keşfetmektir. Haydi, o zaman geçmişten günümüze miras kalan bir emaneti keşfe çıkalım: Zimem Defterleri… Osmanlı zamanında infak, yardımlaşma ve hayır köprüleri her durum ve ortamda ön plana çıkmaktadır. İşte bu köprülerden biri de yani fakir ile zengini gönül dünyasında buluşturan, birbirlerini hiç görmeden Allah’ın rızasını gözetenlerin buluştuğu bir defterden bahsetmek istiyorum. Bu defterin adı “Zimem Defteri.” yani günümüzde veresiye defteri diye anılan defterin Osmanlıda karşılığı olan defter. Peki, veresiye defterinin bizim için önemi nedir? Diye sorduğumuz zaman ise çok hassas bir olayın içerisinde kendimizi buluyoruz.

Fakir olan, alacak imkânı bulunmayan kişilerin o zamanın kasabına, bakkalına, manavına gider veresiye yazdırırlardı. Hem kendi hem de gönlü zengin kimseler ise özellikle Ramazan aylarında daha sık olmak üzere daha önce hiç gitmedikleri mahallelere gider orada bulunan esnaf dükkânına girer ve:

Zimem Defteri'niz var mı? Diye sorardı.

Esnaf Zimem defterini soran kişiye defteri uzatır o da: “Baştan, sondan ve ortadan, şu kadar sayfanın yekûnunu çıkarınız.” Derdi. Elbette bu sayfalar kişinin durumuna göre değişir, kimi zaman Zimem defterinin tamamını satın alan gönlü zenginler de elbet olurdu.

Daha sonra esnaf talep edilen sayfalardaki borçların toplamını çıkarırdı. O da kesesini çıkarıp şöyle derdi:

Silin borçları, Allah kabul etsin!

İşte böyle kıymetli dostlar, yaşanmış bu olay bize çok uzak değil. Bu incelik bizim özümüzde var. Fakir kardeşimizi rencide etmeden oluşturulan bir sistem. Ramazan ayının ortalarında olduğumuz yani mağfiret evresi günlerinde, bizde bir köprünün içerisinde olup bir elden tutabiliriz. "Veren el¸ alan elden üstündür!” düsturuyla gönül köprüleri kurabiliriz. Birçok noktada oluşturulan “Hayır Çarşılarına” uğrayıp elimizden geldiği ölçüde tıpkı Zimem defterlerinde olduğu gibi yardımda bulunarak Rabbimizin Bakara Suresi 271. Ayet-i Kerimesinde buyurduğu müjdeye kavuşabiliriz. “Sadakaları açık olarak verirseniz bu ne güzel! Şayet onu yoksullara verirken gizlerseniz bu sizin için daha da hayırlıdır ve sizin bir kısım günahlarınızı düşürür. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Bakara Suresi – 271)”

Ramazan ayının mağfiret kısmında bulunduğumuz bu günlerinde, mağfirete ermiş olarak Ramazan Ayını tamamlamayı Rabbimiz nasip eylesin diyor; selam, dua ve muhabbetlerimi sunuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bayram Miroğlu Arşivi
SON YAZILAR