Projeler, fark oluşturacak
Yayınlanma:
Görev süresinde iki yılı dolduran Vali Aydın Nezih Doğan, Konyanın tarım ve hayvancılık alanında avantajını kullanması gerektiğini vurguladı
Projeler, fark oluşturacak
Görev süresinde iki yılı dolduran Vali Aydın Nezih Doğan, Konya’nın tarım ve hayvancılık alanında avantajını kullanması gerektiğini vurguladı. Hayvancılık Bölgesi ve Lojistik Merkez’in sağlayacağı katma değere dikkat çekti
İki önemli projede gelişmeler
Vali Doğan ve projeler
Konya’da 2 yılı dolduran Vali Aydın Nezih Doğan, yönetim anlayışı, gündeme getirdiği ve uygulamasına öncülük ettiği projelerle öne çıkan, fark ortaya koyan bir mülki amir. Dev firmaların yatırım yapmaya hazırlandığı Organize Hayvancılık Bölgesi, arsa tahsisi yapılan Lojistik Merkez ve ilgili bakanlıklar nezdinde incelenen Solar Enerji Merkezi, Vali Doğan’ın merkezi Hükümet tarafından da kabul gören ve mevzuat anlamında ete kemiğe bürünen önemli projeleri. Konya’nın kalkınmasına, yeni istihdam sahalarının açılmasına öncülük eden Vali Doğan ile projeler ve önümüzdeki görev süresine ilişkin hedefleri üzerine konuştuk. (Ç.O.)
* Konya'daki görev sürenizde 2 yılı geride bıraktınız. Sizin hedefleriniz arasında yer alan Hayvancılık Organize Sanayi ve Lojistik Köy gibi önemli projelerin hayata geçirilmesi için somut adımların atıldığını görüyoruz. Bu gelişmeler ışığında 2 yılınızı değerlendirir misiniz?
- Aslında böyle zaman dilimlerinin geçmesi, insanların nefis muhasebesi yapması için bir fırsat oluşturur ama doğrusu zihin olarak ben buna hazır değilim. Önce kamu yönetimindeki genel dönüşümün Konya'da hangi seviyede olduğu meselesi üzerinde çalışmalarımız yoğunlaştı. Teknolojik değişikliklerden, insan haklarından, özgürlüklerden, etkilenerek kendi içerisinde kamu da bir dönüşüm içine giriyor. Bu dönüşüm hızlı rekabetçilik anlayışı içinde gelişince, geçmişten daha modern bir yönetim sistemini kurmanız gerekiyor. Belki geldiğimiz ilk zaman dilimi içerisinde bunu anlamak ve algıladıklarımızla uyumlaştırmak ile uğraştık. O zamanlar insanlar bu durumdan büyük rahatsızlıklar duydular ve çeşitli şekillerde bunu dile getirdiler. Orada gördüğünüz temel eksiklikleri hemen gidermeniz lazım. Çünkü bir süre sonra siz de yönetim körlüğü içerisine giriyorsunuz. Bu nedenle ilk dönemlerde katkı sağlanabilir. Belli bir süre sonra çark sizi sisteme dahil eder. Eğer farklı bir algılamanız varsa bunun rengini iyi bir şekilde belirtmeniz gerekir. Bu dönem biraz gürültülü olur. O gürültülü dönem az sürmedi, yaklaşık 6-7 ay kadar Konya'yı algılamaya çalıştık. Rekabetçilik ekseninde dünyadaki temel dönüşümün insan haklarından, hukukun üstünlüğünden bağımsız olarak il yönetimine yansıması şu; bulunduğunuz bölgelerin ekonomik çıkarlarını hem komşularınıza, hem de dünyanın başka ülkelerinde sizinle aynı üretimi yapmakta olan illerine karşı avantajlı kılacak tedbirler almak zorundasınız. Bu tedbirleri alamazsanız, bunları üretemezseniz, bir süre sonra yüksek rekabetin getirdiği acımasız tablo, sizin bugüne kadar ürettiğiniz mali serveti hızla tasfiye edebilir. Nitekim bunun örnekleri hem ülkemizde, hem de dünyanın birçok ülkesinde görüldü. Geçmişte son derece etkili bir mali iktisadi kapasiteye sahip bazı iller, zaman içerisinde kendilerini göstermekte zorlandılar, belli ölçüde de törpülendiler. Böyle bir durumda olmamak için bizim rekabet edebileceğimiz alanların tespit edilmesi, sonra da bunlarla ilgili bir takım projelerin üretilmesi lazım. Belki bu algılama üzerine gidersek daha mantıklı neticelere varabiliriz diye düşünüyorum.
* Peki, Konya'nın avantajlı yönleri, sektörleri neler?
- Köklü bir tarım kültürü ve geçmişi var Konya'nın ama, belli başlı sorunları da var. Bu sorunların tespit edilmesi ve izalesine yönelik çalışmalar yapıldı. Düne kadar doğal olarak kullanmadığımız bazı kaynakların ekonomiye nasıl katılacağına ilişkin çalışmalar yürütüldü. Bu çalışmalardan sonuç alınacak noktalara gelenler kamuoyuna yansıdı. Bazı çalışmalar kamuoyuna henüz yansımadı ama çalışmalar devam ediyor. Önemli mesafeler alınan, merkezi hükümet düzeyinde etkili sonuçlar alınan çalışmaları açıkladık. Bunlardan bir tanesi de Hayvancılık Bölgesi ile ilgili çalışmalardı. Bu noktada arazi tahsisi gerçekleştirildi. Yatırımcı firmalar belli oldu. Yatırımcı firmaların bizden bazı haklı talepleri vardı, buraya nasıl ulaşacaklarını ve altyapı imkanlarını soruyorlardı. Şimdi arkadaşlarımız Belediye ve İl Genel Meclisi ile birlikte bir planlama yapıyorlar.
* Hayvancılık ve ekonomiye Organize Hayvancılık Bölgesi ne ölçüde katkı sağlayacak?
- Siz bir alana eğer dışarıdan sermaye aktarabiliyorsanız o alanda gelişme sağlayabiliyorsunuzdur. Dolayısı ile Hayvancılık Bölgesi’nin bugüne kadar Konya’da hayvancılık yapanlarla beraber hiç hayvancılık yapmayanların da bu alana yatırım yapmalarını tetikler diye düşünüyoruz. Nitekim yaklaşık 21 milyon metrekarelik alanda 18 bin 500 büyükbaş hayvan beslenecek. Yaklaşık 3 bin civarında küçükbaş hayvan bulunacak. Bu alanı mera gibi düşünmemek gerekir; artık hayvancılığın en son teknolojisinin kullanıldığı bir yer olacak. Sabit sermaye yatırımları itibariyle ilgililerin toplamdaki Hazine teşvikleri 202 milyon TL'yi buluyor. İlk yatırımda 202 milyon TL’lik sermaye buraya odaklanmış oluyor. Bunun dışında merkezi Hükümetin faizsiz kredi bağlamında verdiği 250 milyon TL de Konya’da hayvancılık sektörüne girmiş oldu. Yani bir yılda bir sektörde yaklaşık yarım milyarlık bir kaynağın aktarılmış olması, o sektörde ciddi bir hareketliliğin yaşanacağına da işaret eder. Ama bunun sadece bir ayağının halledilmesi de doğru değil. Sadece süt inekçiliği yapmak ve sütçülük yapmak değil, bunların sanayilerini de oluşturmak gerekir. Bu çerçevede aslında bir hazırlık yapılıyor. Birinci hazırlık; 21 milyon metrekarelik bu bölgenin yakınında bir alanda daha küçük işletmelerin, hayvansal ürünleri üretecek işletmeler için ayrılmış bir alan var. Bunun yanı sıra, geçtiğimiz günlerde Konya Şeker şirketinin temelini attığı bir proje var. Yine realize edilmeye çalışılan bir gübre yatırımı var. Tabi bir potansiyel, bir kaynak olduğu için bu yatırımlar geliyor. Her bir yatırım en az 200 milyon TL değerinde. yani burada bir değer zinciri oluşturulacak. Bu zincirin birinci halkası hayvan popülasyonudur. Ama onun altında bu sektörü destekleyecek geniş kaba yem ihtiyacını giderecek çalışmalara da ihtiyaç var. Neyse ki biz, akademisyenler ve sektörün liderleri ile birlikte haftanın her çarşamba günü çağrısız toplanıyoruz ve temel hayvancılık alanları ile ilgili bir Eylem Planı hazırlıyoruz. Her bir toplantıda bir konu halledilmiş oluyor. orada görüldü ki Konya’da ciddi bir kaba yem açığı var. Neredeyse mevcut üretimin 8-10 katından daha fazla üretsek bile Konya'nın ihtiyaçlarını karşılayamayacağımızı gördük. Ancak kaba yem ihtiyacı karşılanabiliyor, diğerleri kesif yemlerle tamamlanıyor. Hayvancılığın başarılı olması için hayvancılığı destekleyen sanayiler oluşturulması gerekiyor. Bu da, hayvan hastalıklarıyla mücadele edecek ilaçların üretilmesi gibi geniş bir alanı kapsıyor. Bu alanlarda yapılabilecek işleri de görmeye çalışacağız. Yani 21 milyon metrekarelik bir hayvancılık alanının oluşturulması bir başlangıçtır.
HAYVANCILIKTA HEM BÜYÜK, HEM DE KÜÇÜK DESTEKLENİYOR
* Hayvancılık Bölgesi’nde yapılacak yatırımların büyük işletmelere yarayacağı, küçük besicilerin ihmal edileceği yönünde birtakım endişeler ve kuşkular var. Bu yöndeki eleştirilere ne diyorsunuz?
- Aslında, sermayenin büyüklüğünden korkarak bir sektörü kalkındıramazsınız. Bir sektörde ciddi bir endüstri oluşturmak için oraya sermaye aktarmanız lazım gelir. Sermayeyi iki şekilde aktarabilirsiniz, birincisi, kamuda bir finansman modeli oluşturursunuz. İkincisi; büyük sermaye gruplarının yatırım yapabileceği alanlar oluşturup, onları buraya davet edersiniz. Şu anda yapılan bu ikisinin bütünleşmiş halidir. Sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde Konya’nın muhtelif ilçelerinde fakir vatandaşlardan oluşan kooperatifler oluşturduk. Bir işi sektör haline dönüştürmek için büyük sermayeler gereklidir. Geçtiğimiz 9 ay boyunca sıfır faizli hayvancılık destek kredileri verildi. Bunu alan insanlar arasında hayvancılıkla iştigal edenler de, daha önce hayvancılık yapmamış olanlar da vardı. Bu insanlar, sektörün birer aktörü haline geldi. Bir holding hem tekstilde var, hem tarım ilaçları üretiminde, hem de uzay sanayinde niye var, diyemiyoruz. Bunu diyemediğimiz gibi, sermaye grubunun niye hayvancılık sektörüne girdiğini de sorgulamamamız gerekir. Sektördeki küçük işletmeleri destekleyen faizsiz krediler var. Sektörde büyük işletmelere fırsat veren çalışmalar var. bunlar birbiri ile eş zamanlı yürüyor. Birisinin haber olup diğerinin olmaması, diğerinin hiç yapılmadığı anlamına gelmiyor. Açıkçası bu eleştirilerde bir çeşit ıskalama var.
GÜNEŞ ENERJİSİ PROJESİ’NDE SON DURUM…
* Hayvancılık Bölgesi’ndeki gelişmeler güzel. Peki, Lojistik Merkez ve Solar Enerji Şehri projelerinde hangi aşamadayız?
- Lojistik Merkez ihtiyacı ile ilgili yaklaşımımız, bizim Konya için kurguladığımız sanayi ve tarımsal üretim kapasitesinin sadece Konya’nın ihtiyaçlarını karşılamaya dönük olmamasından kaynaklanıyor. Konya'nın kapasitesi diyelim ki 1 milyar dolar civarlarına geldi. Biz daha yüksek bir potansiyel oluşturabiliriz. Üretim potansiyelini dünya pazarlarına rekabetçi bir şekilde ulaştırabilmek için denizlere açılmamız lazım. Biz iç kesimde yer alan bir iliz. Bunun için de yakın limanlara demir yoluyla ulaşmamız lazım. bir de intermodal (çıkış noktasından varış noktasına kadar tek bir fiyat tarifesine dayanan) bir taşımacılık sistemi kurmamız lazım geliyor. Şimdi Türkiye'de toplam yük taşımacılığının yüzde 95'lere varan bölümü kara yolları ile yapılıyor. Bu oran dünyanın gelişmiş ülkeleri ile karşılaştırdığımızda çok yüksek. Bunun böyle olmasının bir takım temel nedenleri var. Sadece bizim geçmişte demiryolu politikalarımızı yeterince sürdürememiş olmamızdan kaynaklanmıyor, aynı zamanda lojistik merkezler konusunda yeterli yatırım yapmamamızdan kaynaklanıyor. Her tarafı demir ağlarla örmüş olsaydık, yine sıkıntı yaşayabilirdik. Rekabetçilikte hangi alanlarda rekabet avantajı elde edebiliriz, meseleye böyle bakmamız lazım. Biz herhangi bir malı üretirken doğal kaynakları kullanırız, insan gücü kullanırız ve malı üretiriz. Doğal kaynaklar nelerdir, tekstil ise pamuk, çimento ise taş toprak, enerji ise kömürü kullanırız, madenleri kullanırız. doğal kaynakların dünyada bir fiyatı var. Yani eğer demir kullanacaksanız, demirin cevher fiyatı aynı, petrolün uluslararası fiyatı aynı, elektriğin uluslararası fiyatı aynı. Elinizde yoksa siz bunları dışarıdan alacaksınız. Sonra buna bir işçilik harcayacaksınız. Dolayısı ile aynı fiyattan aldığınız hammaddeyi işçilik ve enerji ile birleştirdiğinizde sizin rekabet edebilmeniz için diğerlerinden daha iyi bir mesleki tecrübeniz, daha iyi bir Ar-Ge ve inovasyon yeteneğine sahip olmanız lazım. Bu yok ise elinizde bir tek lojistik kalır; ancak lojistikle durumu lehinize çevirebilirsiniz. Ürettiğiniz noktadan, uluslararası pazara ulaştığınız yerdeki maliyeti ne kadar aza indirirseniz, sizin için o kadar avantaj getirir. Demiryolu bu bakımdan çok büyük bir avantajdır. Dünyada iki tane çok büyük tüketim merkezi var, şimdi Çin buna ekleniyor. Bu iki pazarda olabilenler ancak gerçek ekonomiye sahip olanlardır, bu pazarlar kıta Avrupa’sı ve Amerika'dır. Bunlar lojistik maliyeti son derece yüksek yerler. Buralara ulaşabilmemiz için deniz ve demiryoluna ihtiyacımız var. Buralara ulaşabilmek için firmaların kümelenme oluşturması lazım. Sözgelimi firmanızın New York'a gidecek bir kasa malı var, benim 3 kasa malım var. Benim bir kasa malı göndermem bana müthiş maliyet yükler, sizin 3 kasa malı göndermeniz de size yüksek maliyetler yükler. Ama bunlar birleştirilirse ortaya bir konteynır çıkarılır. Bunun bir gidiş maliyeti vardır. Siz bir tane kasayı 2 bin doların altında gönderemezsiniz. Konteynırın tamamı 3 bin dolara gidiyor. Siz konteynırın içinde edindiğiniz yer kadar para ödersiniz.
Bir de Konya’nın lojistik merkez olmaya yakın bir duruşu var. Başka yerlerde üretilen malları da belli alanlarda uzmanlaşmak kaydıyla bir başka yere aktarabiliriz. Aktarma istasyonu dediğimiz şey de budur. Türkiye’de 2008 yılında mevzuatta lojistik merkezler tarif edildi. Üzerinden daha 3 yıl geçti. İlk defa bir Lojistik Daire Başkanlığı da 2007 yılında kuruldu. Ama kıta Avrupa’sı için konuştuğumuzda Almanya’da belki 40 civarında lojistik merkez var. Bunların her birinin büyüklüğü de 2 ile 6 milyon metre kare civarında değişiyor. Avrupa’nın Romanya, Macaristan gibi küçük ülkelerinde bile lojistik merkezler var. Türkiye’de hiç yok. Konya, bu alanda gecikmeden bir adım attı. Geçtiğimiz günlerde Konya’ya Lojistik Merkez kurulması için Bakanlar Kurulu bir kamulaştırma kararı aldı. Demiryoluna komşu, Konya OSB'nin karşısında 700 bin metrekarelik bir alan kamulaştırılıyor. Burada bir lojistik merkez kurulacak.
* Demiryolları demişken, bütün vatandaşlar hızlı trenin ne zaman biteceğini soruyor. Size ulaşan son bir bilgi var mı?
- Aslında burada da bir kavram kargaşası oldu. Yetkili olmayan ağızlardan ses geldi. Mesela müteahhit firma ilanlar verdi. Bu işi yapan bir alt yapı müteahhidi var, bir üst yapı müteahhidi var, bir de yazılım müteahhidi var. En son Polatlı yakınlarında bir son kaynak töreni yapılmıştı. onun üzerine demiryolu hattı döşendi, elektrik tesisatı yapıldı, çevre güvenlikleri yapıldı. 20 mayıs gibi bu da bitti. Bunun mayıs ayı içinde bitmiş olması, sistemin çalışacağı anlamına gelmiyor. Güvenlik yazılımlarının da tam anlamıyla denenmiş olması lazım. Bu safha diğer müteahhitleri ilgilendirmiyor. ama bu, işin bittiği anlamına da gelmiyor. 31 mayısta tamam gibi afişler asıldı. Bütün bunlarda seçim atmosferinin de belki etkisi vardı. Tren geliyor ama bunun ticari anlamda sefere başlaması için bir sertifikasyona bağlanması lazım. Hızlı tren geçtiğimiz günlerde 282 kilometre hızla geldi. Ama bu, hattaki bütün işlerin tamamlandığı anlamına gelmiyor. Burada güvenlik yazılımlarının test edilmesi ile ilgili bir süreç yaşanıyor. Yani çok büyük problemin kalmadığını görüyoruz. Zamanın iyice yaklaştığı ifade ediliyor. Ben, ağustos ayına kalmadan seferlerin başlayacağını duydum ama tarih vermek doğru olmuyor. Önemli olan böyle bir projenin hedef illerinden bir tanesinin Konya olması ve bunun gerçekleşmiş olmasıdır.
* Karapınar’da Güneş Enerjisi Merkezi oluşturulması için başlattığınız proje hangi aşamada?
- Güneş enerjisi ile ilgili biz bir alan çalışması yaptık. Bu çalışmaları ilgili bakanlıklarla paylaştık. Bakanlık, bunun doğru ve arkasında durulması gereken bir proje olduğu kararını verdikten sonra, böyle önemli bir alanın hangi açıdan analiz edilmesi gerektiğini yönetmelikte belirlendi. Yaklaşık 16 kamu kurumu bölgede sıfırdan inceleme yapmaya başladı. Biz de burada bio çeşitliliği raporlamaya çalışıyoruz. Selçuk Üniversitesi'nden ve diğer üniversitelerden gelen akademisyenler bio çeşitlilik açısından bir sıkıntı olup olmadığını tespit edecekler. Doğal dengenin korunması açısından bir fizibilite çalışması olacak. Biliyorsunuz burada bir takım askeri alanlar burada biliyorsunuz. Önümüzdeki günlerde Savunma Bakanlığı'nda bir toplantı yapılacak. Biz de burada beklentilerimizi sunacağız. Zaten Milli Savunma Bakanımız geldiğinde kendisine durumu uzun uzun anlattık. Olumsuz bir görüntü yok. Sayın Başbakanımız projeden bahsetti, Hükümet de arkasında duruyor. Bunu kamuoyuyla da doğrudan kendisi paylaşmış oldu. 60 milyon metrekarelik bir alanda çalışma yapılacak. burada hiçbir sorunun çıkmaması mümkün değil. Fakat bu sorunlar da zaman içerisinde izale edilecek. Sonuç olarak zaten biz bugünden yarına tamamlanacak bir projeden bahsetmedik, uzun vadeli bir projeden bahsettik. Ama 2023 yılına gelindiğinde Konya'nın bir enerji havzası haline gelebileceğini söyledik. Bu yolda çok önemli aşamaları geride bıraktık. Nispeten daha kolay bölümlerine geldik.
* Sırada hayata geçirilmeyi bekleyen hangi projeler var?
- Biz 2023 yılı ile ilgili bir çalışma başlattık. bu çalışmaların bir bölümü devam ediyor, bir bölümüne başlanmadı. Önümüze bir ana yörünge çıkacak mevcut çalışmalarımız sonuçlandığında. Sonrasında önümüzü daha iyi göreceğiz. El yordamıyla değil de, stratejik bir aklın üzerinde hareket etmeye çalışıyoruz. Bunun için de stratejik yol haritası oluşturmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda turizm kümelenmesi üzerinde bir çalışma yapıldı. Konya'nın şöyle bir şeyi var, bizim yer köprü şelalemiz var, tarihi eserlerimiz var ama niye bize turist gelmiyor, diyoruz. Bu çok yanlış bir metodoloji; böyle bir şey yok. Dünyanın her yerinde turizm farklı bir öğe üzerine oturtuluyor. Biz Konya'nın uluslararası bir turizm potansiyeline sahip olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Konya'ya her yıl 2 milyon kişinin geldiği söylenir ama bu konuda çalışma yapan hocalar diyor ki; Konya'ya yılda 470 milyon turist geliyor. İç turist hareketi başka bir şey.
Turizmi bir ülke bir cari açığın giderilmesinde yöntem olarak yürütür. Yani siz, ihracat ithalat dengesinde cari açık vardır, bunu karşılamak için kullanılan kaynaklardan bir tanesi de turizmdir. Yurt dışından gelen ve sürekli gelebilecek olan turizme yönelik olarak bir takım temel kaynaklar alınıp uygulanabilirse, zaten turist sizin turistik değerlerini tanıyacaktır. buradan bir takım sonuçlar elde etmeye çalışıyoruz ve mesafe alabileceğimize inanıyoruz.
Benzer sektörlerde de çalışma yapacağız.
Görev süresinde iki yılı dolduran Vali Aydın Nezih Doğan, Konya’nın tarım ve hayvancılık alanında avantajını kullanması gerektiğini vurguladı. Hayvancılık Bölgesi ve Lojistik Merkez’in sağlayacağı katma değere dikkat çekti
İki önemli projede gelişmeler
Vali Doğan ve projeler
Konya’da 2 yılı dolduran Vali Aydın Nezih Doğan, yönetim anlayışı, gündeme getirdiği ve uygulamasına öncülük ettiği projelerle öne çıkan, fark ortaya koyan bir mülki amir. Dev firmaların yatırım yapmaya hazırlandığı Organize Hayvancılık Bölgesi, arsa tahsisi yapılan Lojistik Merkez ve ilgili bakanlıklar nezdinde incelenen Solar Enerji Merkezi, Vali Doğan’ın merkezi Hükümet tarafından da kabul gören ve mevzuat anlamında ete kemiğe bürünen önemli projeleri. Konya’nın kalkınmasına, yeni istihdam sahalarının açılmasına öncülük eden Vali Doğan ile projeler ve önümüzdeki görev süresine ilişkin hedefleri üzerine konuştuk. (Ç.O.)
* Konya'daki görev sürenizde 2 yılı geride bıraktınız. Sizin hedefleriniz arasında yer alan Hayvancılık Organize Sanayi ve Lojistik Köy gibi önemli projelerin hayata geçirilmesi için somut adımların atıldığını görüyoruz. Bu gelişmeler ışığında 2 yılınızı değerlendirir misiniz?
- Aslında böyle zaman dilimlerinin geçmesi, insanların nefis muhasebesi yapması için bir fırsat oluşturur ama doğrusu zihin olarak ben buna hazır değilim. Önce kamu yönetimindeki genel dönüşümün Konya'da hangi seviyede olduğu meselesi üzerinde çalışmalarımız yoğunlaştı. Teknolojik değişikliklerden, insan haklarından, özgürlüklerden, etkilenerek kendi içerisinde kamu da bir dönüşüm içine giriyor. Bu dönüşüm hızlı rekabetçilik anlayışı içinde gelişince, geçmişten daha modern bir yönetim sistemini kurmanız gerekiyor. Belki geldiğimiz ilk zaman dilimi içerisinde bunu anlamak ve algıladıklarımızla uyumlaştırmak ile uğraştık. O zamanlar insanlar bu durumdan büyük rahatsızlıklar duydular ve çeşitli şekillerde bunu dile getirdiler. Orada gördüğünüz temel eksiklikleri hemen gidermeniz lazım. Çünkü bir süre sonra siz de yönetim körlüğü içerisine giriyorsunuz. Bu nedenle ilk dönemlerde katkı sağlanabilir. Belli bir süre sonra çark sizi sisteme dahil eder. Eğer farklı bir algılamanız varsa bunun rengini iyi bir şekilde belirtmeniz gerekir. Bu dönem biraz gürültülü olur. O gürültülü dönem az sürmedi, yaklaşık 6-7 ay kadar Konya'yı algılamaya çalıştık. Rekabetçilik ekseninde dünyadaki temel dönüşümün insan haklarından, hukukun üstünlüğünden bağımsız olarak il yönetimine yansıması şu; bulunduğunuz bölgelerin ekonomik çıkarlarını hem komşularınıza, hem de dünyanın başka ülkelerinde sizinle aynı üretimi yapmakta olan illerine karşı avantajlı kılacak tedbirler almak zorundasınız. Bu tedbirleri alamazsanız, bunları üretemezseniz, bir süre sonra yüksek rekabetin getirdiği acımasız tablo, sizin bugüne kadar ürettiğiniz mali serveti hızla tasfiye edebilir. Nitekim bunun örnekleri hem ülkemizde, hem de dünyanın birçok ülkesinde görüldü. Geçmişte son derece etkili bir mali iktisadi kapasiteye sahip bazı iller, zaman içerisinde kendilerini göstermekte zorlandılar, belli ölçüde de törpülendiler. Böyle bir durumda olmamak için bizim rekabet edebileceğimiz alanların tespit edilmesi, sonra da bunlarla ilgili bir takım projelerin üretilmesi lazım. Belki bu algılama üzerine gidersek daha mantıklı neticelere varabiliriz diye düşünüyorum.
* Peki, Konya'nın avantajlı yönleri, sektörleri neler?
- Köklü bir tarım kültürü ve geçmişi var Konya'nın ama, belli başlı sorunları da var. Bu sorunların tespit edilmesi ve izalesine yönelik çalışmalar yapıldı. Düne kadar doğal olarak kullanmadığımız bazı kaynakların ekonomiye nasıl katılacağına ilişkin çalışmalar yürütüldü. Bu çalışmalardan sonuç alınacak noktalara gelenler kamuoyuna yansıdı. Bazı çalışmalar kamuoyuna henüz yansımadı ama çalışmalar devam ediyor. Önemli mesafeler alınan, merkezi hükümet düzeyinde etkili sonuçlar alınan çalışmaları açıkladık. Bunlardan bir tanesi de Hayvancılık Bölgesi ile ilgili çalışmalardı. Bu noktada arazi tahsisi gerçekleştirildi. Yatırımcı firmalar belli oldu. Yatırımcı firmaların bizden bazı haklı talepleri vardı, buraya nasıl ulaşacaklarını ve altyapı imkanlarını soruyorlardı. Şimdi arkadaşlarımız Belediye ve İl Genel Meclisi ile birlikte bir planlama yapıyorlar.
* Hayvancılık ve ekonomiye Organize Hayvancılık Bölgesi ne ölçüde katkı sağlayacak?
- Siz bir alana eğer dışarıdan sermaye aktarabiliyorsanız o alanda gelişme sağlayabiliyorsunuzdur. Dolayısı ile Hayvancılık Bölgesi’nin bugüne kadar Konya’da hayvancılık yapanlarla beraber hiç hayvancılık yapmayanların da bu alana yatırım yapmalarını tetikler diye düşünüyoruz. Nitekim yaklaşık 21 milyon metrekarelik alanda 18 bin 500 büyükbaş hayvan beslenecek. Yaklaşık 3 bin civarında küçükbaş hayvan bulunacak. Bu alanı mera gibi düşünmemek gerekir; artık hayvancılığın en son teknolojisinin kullanıldığı bir yer olacak. Sabit sermaye yatırımları itibariyle ilgililerin toplamdaki Hazine teşvikleri 202 milyon TL'yi buluyor. İlk yatırımda 202 milyon TL’lik sermaye buraya odaklanmış oluyor. Bunun dışında merkezi Hükümetin faizsiz kredi bağlamında verdiği 250 milyon TL de Konya’da hayvancılık sektörüne girmiş oldu. Yani bir yılda bir sektörde yaklaşık yarım milyarlık bir kaynağın aktarılmış olması, o sektörde ciddi bir hareketliliğin yaşanacağına da işaret eder. Ama bunun sadece bir ayağının halledilmesi de doğru değil. Sadece süt inekçiliği yapmak ve sütçülük yapmak değil, bunların sanayilerini de oluşturmak gerekir. Bu çerçevede aslında bir hazırlık yapılıyor. Birinci hazırlık; 21 milyon metrekarelik bu bölgenin yakınında bir alanda daha küçük işletmelerin, hayvansal ürünleri üretecek işletmeler için ayrılmış bir alan var. Bunun yanı sıra, geçtiğimiz günlerde Konya Şeker şirketinin temelini attığı bir proje var. Yine realize edilmeye çalışılan bir gübre yatırımı var. Tabi bir potansiyel, bir kaynak olduğu için bu yatırımlar geliyor. Her bir yatırım en az 200 milyon TL değerinde. yani burada bir değer zinciri oluşturulacak. Bu zincirin birinci halkası hayvan popülasyonudur. Ama onun altında bu sektörü destekleyecek geniş kaba yem ihtiyacını giderecek çalışmalara da ihtiyaç var. Neyse ki biz, akademisyenler ve sektörün liderleri ile birlikte haftanın her çarşamba günü çağrısız toplanıyoruz ve temel hayvancılık alanları ile ilgili bir Eylem Planı hazırlıyoruz. Her bir toplantıda bir konu halledilmiş oluyor. orada görüldü ki Konya’da ciddi bir kaba yem açığı var. Neredeyse mevcut üretimin 8-10 katından daha fazla üretsek bile Konya'nın ihtiyaçlarını karşılayamayacağımızı gördük. Ancak kaba yem ihtiyacı karşılanabiliyor, diğerleri kesif yemlerle tamamlanıyor. Hayvancılığın başarılı olması için hayvancılığı destekleyen sanayiler oluşturulması gerekiyor. Bu da, hayvan hastalıklarıyla mücadele edecek ilaçların üretilmesi gibi geniş bir alanı kapsıyor. Bu alanlarda yapılabilecek işleri de görmeye çalışacağız. Yani 21 milyon metrekarelik bir hayvancılık alanının oluşturulması bir başlangıçtır.
HAYVANCILIKTA HEM BÜYÜK, HEM DE KÜÇÜK DESTEKLENİYOR
* Hayvancılık Bölgesi’nde yapılacak yatırımların büyük işletmelere yarayacağı, küçük besicilerin ihmal edileceği yönünde birtakım endişeler ve kuşkular var. Bu yöndeki eleştirilere ne diyorsunuz?
- Aslında, sermayenin büyüklüğünden korkarak bir sektörü kalkındıramazsınız. Bir sektörde ciddi bir endüstri oluşturmak için oraya sermaye aktarmanız lazım gelir. Sermayeyi iki şekilde aktarabilirsiniz, birincisi, kamuda bir finansman modeli oluşturursunuz. İkincisi; büyük sermaye gruplarının yatırım yapabileceği alanlar oluşturup, onları buraya davet edersiniz. Şu anda yapılan bu ikisinin bütünleşmiş halidir. Sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde Konya’nın muhtelif ilçelerinde fakir vatandaşlardan oluşan kooperatifler oluşturduk. Bir işi sektör haline dönüştürmek için büyük sermayeler gereklidir. Geçtiğimiz 9 ay boyunca sıfır faizli hayvancılık destek kredileri verildi. Bunu alan insanlar arasında hayvancılıkla iştigal edenler de, daha önce hayvancılık yapmamış olanlar da vardı. Bu insanlar, sektörün birer aktörü haline geldi. Bir holding hem tekstilde var, hem tarım ilaçları üretiminde, hem de uzay sanayinde niye var, diyemiyoruz. Bunu diyemediğimiz gibi, sermaye grubunun niye hayvancılık sektörüne girdiğini de sorgulamamamız gerekir. Sektördeki küçük işletmeleri destekleyen faizsiz krediler var. Sektörde büyük işletmelere fırsat veren çalışmalar var. bunlar birbiri ile eş zamanlı yürüyor. Birisinin haber olup diğerinin olmaması, diğerinin hiç yapılmadığı anlamına gelmiyor. Açıkçası bu eleştirilerde bir çeşit ıskalama var.
GÜNEŞ ENERJİSİ PROJESİ’NDE SON DURUM…
* Hayvancılık Bölgesi’ndeki gelişmeler güzel. Peki, Lojistik Merkez ve Solar Enerji Şehri projelerinde hangi aşamadayız?
- Lojistik Merkez ihtiyacı ile ilgili yaklaşımımız, bizim Konya için kurguladığımız sanayi ve tarımsal üretim kapasitesinin sadece Konya’nın ihtiyaçlarını karşılamaya dönük olmamasından kaynaklanıyor. Konya'nın kapasitesi diyelim ki 1 milyar dolar civarlarına geldi. Biz daha yüksek bir potansiyel oluşturabiliriz. Üretim potansiyelini dünya pazarlarına rekabetçi bir şekilde ulaştırabilmek için denizlere açılmamız lazım. Biz iç kesimde yer alan bir iliz. Bunun için de yakın limanlara demir yoluyla ulaşmamız lazım. bir de intermodal (çıkış noktasından varış noktasına kadar tek bir fiyat tarifesine dayanan) bir taşımacılık sistemi kurmamız lazım geliyor. Şimdi Türkiye'de toplam yük taşımacılığının yüzde 95'lere varan bölümü kara yolları ile yapılıyor. Bu oran dünyanın gelişmiş ülkeleri ile karşılaştırdığımızda çok yüksek. Bunun böyle olmasının bir takım temel nedenleri var. Sadece bizim geçmişte demiryolu politikalarımızı yeterince sürdürememiş olmamızdan kaynaklanmıyor, aynı zamanda lojistik merkezler konusunda yeterli yatırım yapmamamızdan kaynaklanıyor. Her tarafı demir ağlarla örmüş olsaydık, yine sıkıntı yaşayabilirdik. Rekabetçilikte hangi alanlarda rekabet avantajı elde edebiliriz, meseleye böyle bakmamız lazım. Biz herhangi bir malı üretirken doğal kaynakları kullanırız, insan gücü kullanırız ve malı üretiriz. Doğal kaynaklar nelerdir, tekstil ise pamuk, çimento ise taş toprak, enerji ise kömürü kullanırız, madenleri kullanırız. doğal kaynakların dünyada bir fiyatı var. Yani eğer demir kullanacaksanız, demirin cevher fiyatı aynı, petrolün uluslararası fiyatı aynı, elektriğin uluslararası fiyatı aynı. Elinizde yoksa siz bunları dışarıdan alacaksınız. Sonra buna bir işçilik harcayacaksınız. Dolayısı ile aynı fiyattan aldığınız hammaddeyi işçilik ve enerji ile birleştirdiğinizde sizin rekabet edebilmeniz için diğerlerinden daha iyi bir mesleki tecrübeniz, daha iyi bir Ar-Ge ve inovasyon yeteneğine sahip olmanız lazım. Bu yok ise elinizde bir tek lojistik kalır; ancak lojistikle durumu lehinize çevirebilirsiniz. Ürettiğiniz noktadan, uluslararası pazara ulaştığınız yerdeki maliyeti ne kadar aza indirirseniz, sizin için o kadar avantaj getirir. Demiryolu bu bakımdan çok büyük bir avantajdır. Dünyada iki tane çok büyük tüketim merkezi var, şimdi Çin buna ekleniyor. Bu iki pazarda olabilenler ancak gerçek ekonomiye sahip olanlardır, bu pazarlar kıta Avrupa’sı ve Amerika'dır. Bunlar lojistik maliyeti son derece yüksek yerler. Buralara ulaşabilmemiz için deniz ve demiryoluna ihtiyacımız var. Buralara ulaşabilmek için firmaların kümelenme oluşturması lazım. Sözgelimi firmanızın New York'a gidecek bir kasa malı var, benim 3 kasa malım var. Benim bir kasa malı göndermem bana müthiş maliyet yükler, sizin 3 kasa malı göndermeniz de size yüksek maliyetler yükler. Ama bunlar birleştirilirse ortaya bir konteynır çıkarılır. Bunun bir gidiş maliyeti vardır. Siz bir tane kasayı 2 bin doların altında gönderemezsiniz. Konteynırın tamamı 3 bin dolara gidiyor. Siz konteynırın içinde edindiğiniz yer kadar para ödersiniz.
Bir de Konya’nın lojistik merkez olmaya yakın bir duruşu var. Başka yerlerde üretilen malları da belli alanlarda uzmanlaşmak kaydıyla bir başka yere aktarabiliriz. Aktarma istasyonu dediğimiz şey de budur. Türkiye’de 2008 yılında mevzuatta lojistik merkezler tarif edildi. Üzerinden daha 3 yıl geçti. İlk defa bir Lojistik Daire Başkanlığı da 2007 yılında kuruldu. Ama kıta Avrupa’sı için konuştuğumuzda Almanya’da belki 40 civarında lojistik merkez var. Bunların her birinin büyüklüğü de 2 ile 6 milyon metre kare civarında değişiyor. Avrupa’nın Romanya, Macaristan gibi küçük ülkelerinde bile lojistik merkezler var. Türkiye’de hiç yok. Konya, bu alanda gecikmeden bir adım attı. Geçtiğimiz günlerde Konya’ya Lojistik Merkez kurulması için Bakanlar Kurulu bir kamulaştırma kararı aldı. Demiryoluna komşu, Konya OSB'nin karşısında 700 bin metrekarelik bir alan kamulaştırılıyor. Burada bir lojistik merkez kurulacak.
* Demiryolları demişken, bütün vatandaşlar hızlı trenin ne zaman biteceğini soruyor. Size ulaşan son bir bilgi var mı?
- Aslında burada da bir kavram kargaşası oldu. Yetkili olmayan ağızlardan ses geldi. Mesela müteahhit firma ilanlar verdi. Bu işi yapan bir alt yapı müteahhidi var, bir üst yapı müteahhidi var, bir de yazılım müteahhidi var. En son Polatlı yakınlarında bir son kaynak töreni yapılmıştı. onun üzerine demiryolu hattı döşendi, elektrik tesisatı yapıldı, çevre güvenlikleri yapıldı. 20 mayıs gibi bu da bitti. Bunun mayıs ayı içinde bitmiş olması, sistemin çalışacağı anlamına gelmiyor. Güvenlik yazılımlarının da tam anlamıyla denenmiş olması lazım. Bu safha diğer müteahhitleri ilgilendirmiyor. ama bu, işin bittiği anlamına da gelmiyor. 31 mayısta tamam gibi afişler asıldı. Bütün bunlarda seçim atmosferinin de belki etkisi vardı. Tren geliyor ama bunun ticari anlamda sefere başlaması için bir sertifikasyona bağlanması lazım. Hızlı tren geçtiğimiz günlerde 282 kilometre hızla geldi. Ama bu, hattaki bütün işlerin tamamlandığı anlamına gelmiyor. Burada güvenlik yazılımlarının test edilmesi ile ilgili bir süreç yaşanıyor. Yani çok büyük problemin kalmadığını görüyoruz. Zamanın iyice yaklaştığı ifade ediliyor. Ben, ağustos ayına kalmadan seferlerin başlayacağını duydum ama tarih vermek doğru olmuyor. Önemli olan böyle bir projenin hedef illerinden bir tanesinin Konya olması ve bunun gerçekleşmiş olmasıdır.
* Karapınar’da Güneş Enerjisi Merkezi oluşturulması için başlattığınız proje hangi aşamada?
- Güneş enerjisi ile ilgili biz bir alan çalışması yaptık. Bu çalışmaları ilgili bakanlıklarla paylaştık. Bakanlık, bunun doğru ve arkasında durulması gereken bir proje olduğu kararını verdikten sonra, böyle önemli bir alanın hangi açıdan analiz edilmesi gerektiğini yönetmelikte belirlendi. Yaklaşık 16 kamu kurumu bölgede sıfırdan inceleme yapmaya başladı. Biz de burada bio çeşitliliği raporlamaya çalışıyoruz. Selçuk Üniversitesi'nden ve diğer üniversitelerden gelen akademisyenler bio çeşitlilik açısından bir sıkıntı olup olmadığını tespit edecekler. Doğal dengenin korunması açısından bir fizibilite çalışması olacak. Biliyorsunuz burada bir takım askeri alanlar burada biliyorsunuz. Önümüzdeki günlerde Savunma Bakanlığı'nda bir toplantı yapılacak. Biz de burada beklentilerimizi sunacağız. Zaten Milli Savunma Bakanımız geldiğinde kendisine durumu uzun uzun anlattık. Olumsuz bir görüntü yok. Sayın Başbakanımız projeden bahsetti, Hükümet de arkasında duruyor. Bunu kamuoyuyla da doğrudan kendisi paylaşmış oldu. 60 milyon metrekarelik bir alanda çalışma yapılacak. burada hiçbir sorunun çıkmaması mümkün değil. Fakat bu sorunlar da zaman içerisinde izale edilecek. Sonuç olarak zaten biz bugünden yarına tamamlanacak bir projeden bahsetmedik, uzun vadeli bir projeden bahsettik. Ama 2023 yılına gelindiğinde Konya'nın bir enerji havzası haline gelebileceğini söyledik. Bu yolda çok önemli aşamaları geride bıraktık. Nispeten daha kolay bölümlerine geldik.
* Sırada hayata geçirilmeyi bekleyen hangi projeler var?
- Biz 2023 yılı ile ilgili bir çalışma başlattık. bu çalışmaların bir bölümü devam ediyor, bir bölümüne başlanmadı. Önümüze bir ana yörünge çıkacak mevcut çalışmalarımız sonuçlandığında. Sonrasında önümüzü daha iyi göreceğiz. El yordamıyla değil de, stratejik bir aklın üzerinde hareket etmeye çalışıyoruz. Bunun için de stratejik yol haritası oluşturmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda turizm kümelenmesi üzerinde bir çalışma yapıldı. Konya'nın şöyle bir şeyi var, bizim yer köprü şelalemiz var, tarihi eserlerimiz var ama niye bize turist gelmiyor, diyoruz. Bu çok yanlış bir metodoloji; böyle bir şey yok. Dünyanın her yerinde turizm farklı bir öğe üzerine oturtuluyor. Biz Konya'nın uluslararası bir turizm potansiyeline sahip olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Konya'ya her yıl 2 milyon kişinin geldiği söylenir ama bu konuda çalışma yapan hocalar diyor ki; Konya'ya yılda 470 milyon turist geliyor. İç turist hareketi başka bir şey.
Turizmi bir ülke bir cari açığın giderilmesinde yöntem olarak yürütür. Yani siz, ihracat ithalat dengesinde cari açık vardır, bunu karşılamak için kullanılan kaynaklardan bir tanesi de turizmdir. Yurt dışından gelen ve sürekli gelebilecek olan turizme yönelik olarak bir takım temel kaynaklar alınıp uygulanabilirse, zaten turist sizin turistik değerlerini tanıyacaktır. buradan bir takım sonuçlar elde etmeye çalışıyoruz ve mesafe alabileceğimize inanıyoruz.
Benzer sektörlerde de çalışma yapacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.