Peygamberimiz, İman ve İstikamet-2
“Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol.” (İbn Hanbel, III, 413.)
Gönüne iman aşkı düşenler, kulluğun gerektirdiği hususları idrak etmiş, Allah’ın (cc) emir ve yasaklarını özümsemiş, Peygamberin rehberliğini kendine kılavuz edinmiştir. Peki, bu duruşunu ve istikametini nasıl korumalıdır?
Bir gün sahâbe-i kirâmdan biri, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e gelerek “Ya Resûlallah! Bana İslam’la ilgili öyle bir şey söyle ki başka hiç kimseye soru sorma ihtiyacı hissetmeyeyim” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) ona şöyle buyurdu “Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol.”
İman iddiasında olan bir mü’min imanın gerektirdiği her şeyi özümsemelidir. Bu doğrultuda ilim tahsil etmeli, Allah’ın emir ve yasakları neler öğrenmeli ve ailesine de öğrenmelerini teşvik etmelidir. Bu her anne ve babanın evladı ve ailesi üzerindeki hakkıdır. Alah’ın kitabı Kur’an ve Peygamber öğretisi hadisler yol göstericidir. Bu yolun, yani dosdoğru yolun “Sırat-ı Mütakim” çizgisini öğrenmek, aklın ve iradenin tecelli etmesi içindir. Bu istikamet üzeri olmak ise Rabbe karşı samimi bir kul olmanın göstergesidir. İmanın tecellisini gösteren bu kulluk “imanın özünü” şekillendirecektir.
İmanın özüne hâkim olmak demek “istikamet” üzere olmak demektir. İstikamet ise “yol” da olmaktır. Geride kalanların vah! hallerine. Yol elbet zor. Yolun üzerine, yoldan saptırmak isteyenler oturmuş. Nefis ise etrafını çepe çevre dolamıştır. Yol çetin, kimse kolay iddiasında değil ki zaten. Önemli olan bu çetin girdabın içerisinde boğulmadan, yılmadan tüm azim ve kararlılık ile sebat etmek, emredilenleri şeksiz yapmak, yasaklı olanlardan ise ısrarla kaçınmak gerekir. İstikamet insanın özü ve sözünü bir kılar. İnsanı “kâmil” kılar. İstikametten sapan kişi ise sefalete “esfali safilin” koşar. “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” ( Hûd, 11/112) emri Peygamber (s.a.v) Efendimizin özünde hepimize açık bir emir teşkil etmektedir. Bu emrin kendisini ihtiyarlattığını ifade eden Resûlallah yanında bizim halimiz nicedir, iyi düşünmemiz ve akletmemiz yerinde olacaktır. İman nimeti içerisinde olan her mü’min istikamet üzere olmalıdır dedik. İstikamet üzeri olmanın edeplerini ise bizim en güzel örneğimiz Hz.Muhammed (s.a.v) ten öğrenmek gerekir. O’nun rehberliği en mükemmel örnekliktir. Bu istikamet üzere olanlara ne mutlu.
Selam, dua ve muhabbetlerimle…