Yaşadığınız müddetçe şu altın prensiplere uyunuz:
-Asla namazınızı terk etmeyiniz ve hatta geciktirmeyiniz. Bir vakit namazı geçirmenin dehşet verici azabını unutmayınız.
-Oruçlarınızı tutunuz.
-Eğer farz olmuşsa zekât ve haccınızı ihmal etmeyiniz.
-Rızkınızı helâlden kazanıp, helâl yolda sarfediniz. Haram ve şüpheliden kaçınınız. İsraf etmeyiniz.
-İçki, kumar, faiz, zinâ ve benzeri haramlardan kaçınınız. Bunların cezasını düşünerek nefis ve şeytana manî olunuz.
-Kazancınızdan zekâttan başka, sadaka da veriniz. Sadaka hem belâ ve musibetleri savar hem de kalıcı ve devam edici olan sadakalar, ölümünden sonra kişinin amel defterini açık tutar. Eğer Allah sizi zengin kılarsa paranızı en pahalı yiyecek, giyecek, binek ve evlere değil, Allah yoluna harcayınız. Unutmayınız ki, nereye harcadığınızın hesabı vardır.
-Yavrularınıza dinî ve dünyevî ilimleri en iyi şekilde vermeye çalışınız. Zira ardınızda bırakacağınız size ve bize dua eden bir evlât, yine amel defterinizi açık tutarak, hayırlar yazılmasına vesîle olacaktır.
-Kurulacak aile yuvalarında, neslimizin temiz olması için daima, “dinî güzelliği” tercih ediniz. Efendimizin bu tavsiyelerine uymak sizin ve sizden sonrakilerin şiarı olsun.
-Neslimizden hafızlar, imamlar ve alimlerin eksik olmaması ve kıyamete kadar temiz bir neslin devam etmesi için hem çaba sarfedin ve hem de dualar etmeyi ihmal etmeyiniz! Meselâ âyet-i kerimelerde geçen şu duaları mutlaka hergün defalarca okuyunuz:
“Ey Rabbimiz! Bizi Sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de Sana teslim olan bir ümmet çıkar!” (2 Bakara 128)
“Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” (25 Furkan 74)
Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz, duamı kabul et! (14 İbrahim 40)
-İyi insanlarla arkadaşlık kurunuz. Kötülerden uzak durunuz. Çünkü kişinin arkadaşı, kendisi demektir. Ancak kötü denen kişilere de, usulü dairesinde Allah’a kulluğu tavsiye ediniz.
-Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetlerine yapışınız. Unutulan sünnetleri canlandırınız. O’nun ahlâkıyla ahlâklanmaya çalışınız. Hayatınızda O’nu örnek alınız.
-Mesleğin ya da ilmin hangi biriminde olursanız olun, maksadınız daima Allah (c.c.)’ın rızası olsun. İşte bunun için de insanlara iyiliği emredin, kötülükten yasaklayınız. Bir insanın kurtuluşu için gayret ediniz. Zira böyle bir şeye vesile olmak dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.
-Her fırsatta Allah’ın dinini tebliğ ediniz. Hakk’a davet ediniz. O’nun dinini yayma gayretinde olunuz!
-Allah’a olan borçlarınıza olduğu gibi, kul borçlarına da çok dikkat ediniz. Zira Peygamberimiz (s.a.v.), kul borcuyla ölen kişinin cenaze namazını kılmak istememişlerdir.
-Kimseyi aldatmayınız. Doğru olunuz. Sözünüze ve emanete sadık olunuz. Unutmayınız ki bu hasletler, bütün zenginliklerin en üst zirvesidir.
-Allah (c.c.)’ın yasakladığı bütün kötülüklerden uzak durunuz. Biliniz ki, eğer bir şeyi Allah yasakladıysa, ondan size asla fayda gelmez.
-Mü’minlere karşı şefkatli ve merhametli olup, zayıf ve fakirlerin hakkını gözetiniz. Gurur ve kibire kapılmayınız. Çünkü Cenab-ı Hakk böyleleri sevmez. Dertli ve sıkıntılı bir kardeşinizi, o dert ya da sıkıntısından kurtarmaya çalışınız. Büyüklerinize hürmet, küçüklerinize sevgi gösteriniz.
-Allah’ın dostlarını dost edininiz. İşte dostun ölçüsü:
“Sizin dostunuz ancak Allah, O’nun elçisi, namazlarını kılan, zekâtlarını veren ve Allah’a boyun eğen mü’minlerdir.” (5 Maide 55)
-Allah’ın düşmanlarını da düşman edininiz. Onlara karşı şiddetli olunuz. Allah yolunda bütün sahalarda çalışmayı unutmayınız.
-Müslümanlar arasında ayrımcılık yapmayınız. Bütün dünya müslümanlarının birliği ve huzuru için gayret ediniz.
-Her gün, bu olmazsa haftada, en az ayda bir defa nefis muhasebesi yapınız. Cenab-ı Hakk’ın yanındaki durumunuzu kontrol ediniz!
-Bütün bunlar hususunda Allah’tan utanınız. Sizi yoktan var eden ve bunca nimeti veren Rabbimize, en güzel şekilde kulluk yapmayı ihmal etmeyiniz. Buna ulaşmak için de namazlarınızın arkasında şöyle dua ediniz:
“Ey Allah’ım! Seni zikretme, Sana şükretme ve Sana en güzel ibadeti yapma (konusunda) bana yardım et” (Ebû Dâvûd, vitir 26. Ayrıca bkz. Nesâî, sehv 60)
Evet sevgili yavrularım ve yakınlarım! Benim kazancım da, sizin kazancınız da ancak bu âhiret azıklarıdır. Bu tavsiyelere uygun olarak yaptıklarınız ve sizden sonrakilerin yapacakları, benim ve sizin amel defterlerimizi açık tutacaktır. O halde bu kazancı kaçırmayalım!
“İbadetin özü olan” dualarınızda bu âcize de dualar etmeyi ve manevî hediyeler göndermeyi unutmayınız.
Varsa borçlarımı ödeyiniz. Borç yapabileceğim yerlere de; “babamın borcu var mı?” diye sorunuz!
Sonuç olarak sizlere; Allah’tan korkmayı tavsiye ederim. Korkunun eseri ise, emrettiklerini yapmak ve yasakladıklarından kaçınmaktır. Hepimizin kurtuluşu işte buradadır.
Allah yardımcınız olsun!
O’na emanet olunuz!