Maneviyat esas alınmalı

Maneviyat esas alınmalı

2. Özel Öğretim Kurumları Sempozyumu'nun değerlendirme ve sonuç bildirisini okuyan Abdullah Şafak, sempozyumda, eğitimde milletin ahlâki ve manevi değerlerinin esas alınması gerektiğinin...

30 Kasım 1 Aralık 2011 tarihlerinde Özel Eğitim Kurumları Derneği (ÖZDER) ve Konya Özel Başak Koleji birlikteliği ile Konya Ticaret Odası Meclis Salonu'nda yapılan 2. Özel Öğretim Kurumları Sempozyumu'nun değerlendirme ve sonuç bildirisi düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşıldı. Mevlana Bera Otel'de gerçekleştirilen basın toplantısında sempozyum masaya yatırılan “Değerler Eğitiminde Uygulamalar ve İyi Örnekler Tecrübe Paylaşımı” konusundaki sonuç bildirgesini Özel Başak Anadolu Lisesi Müdürü Abdullah Şafak okudu. Sempozyuma tebliğlerini sunan kurum temsilcilerinin okullarında uyguladıkları değerler eğitimi programlarını 'Tecrübe Paylaşımı' şeklinde katılımcılarla müzakere etme fırsatı bulduklarını söyleyerek sözlerine başlayan Abdullah Şafak, “Sempozyuma katılanlar; ülkemizin gelişmesinde ve ülkemizin uluslararası yarışta ön plana çıkmasında eğitim hayati öneme sahiptir. Özel eğitim kurumlarının ülkemiz eğitim programlarının gelişmesine ve eğitim faaliyetlerinin sürdürülmesini önem katkıları olmaktadır. Özel öğretim kurumlarının eğitim ve yeni öğretim programlarının geliştirilmesinde, uygulanması hususlarında daha aktif olması ve kamu kurumlarına yardımcı olmaları dile getirilmiştir. Son yıllarda hazırlanmaya çalışılan değerler eğitimi programının gerekliliğine vurgu yapılarak, kamu kurumları ve özel kurumları arasında eğitim sorunlarının tartışılması, yeni çözümlerin ortaklaşa üretilmesi için daha fazla işbirliğine önem ve gereği dile getirilmiştir” dedi.
MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERDEKİ EROZYONUN FARKINA VARILMALI
Sempozyuma Türkiye'nin dört bir yanından özel ve kamu kurumlarının katıldığını anımsatarak, katılımcıların sunduğu tebliğlerle sempozyumun tecrübe paylaşımı açısından oldukça verimli geçtiğini dile getiren Şafak, “Sempozyumda, ülkemizdeki değerler eğitim programının ortak tecrübelerin ışığında hazırlanması ve tüm okullarda uygulanması gereği ittifakla vurgulanmıştır. Milli ve manevi değerlerimizde meydana gelen erozyonun ülkemiz geleceğinde telafisi güç sorunlara yol açtığı, ortak kanı olarak buna dikkatlerin çekilmesi kararlaştırılmıştır. Oluşturulacak olan değerler eğitim programında ise; insan benliğinin kabiliyet merkezleri olan dimağ ve gönül dengeli ve düzenli bir şekilde, bir arada ve sürekli eğitilmesi, programın insanın soyut yönüne de hitap etmesine dikkat edilmeli, değer ve erdem kavramlarının farklı olduğuna dikkat çekilmesi, milli eğitimde her şeyden önce milletimizin ahlâki ve manevi değerlerinin esas alınması gereği üzerinde durulmuştur.' Ayrıca öğretim kurumların oluşturulacak sıcak ve samimi atmosferin bozulmaması için koruyucu önlemler alınmalı, erdemsizlikler ve değersizliklerden kaçınılmaya çalışılmalıdır. Hususlarına dikkat edilmesine dikkat çekilmiştir” diye konuştu. 
Özel Başak Anadolu Lisesi Müdürü Abdullah Şafak, sempozyumda alınan kararların yazılı, görüntülü ve diğer iletişim araçları vasıtasıyla tüm millete arz edilmesi ve başta Milli Eğitim Bakanlığı ile bütün özel ve resmi kurum ile kuruluşlara iletilmesi kararı alındığını da sözlerine ekledi.
KALBİ VE ZİHNİ BİRLİKTE EĞİTMELİYİZ
Öte yandan sempozyumun son sunumunu yapan Ramazan Aksoy, eğitimde anne, baba ve öğretmenin duasını almanın önemine dikkat çektiği konuşmasında, “Biz okulda öğrencilerimizi kapıda karşılıyor ve onlarla selamlaşarak hayır dualar ediyoruz. Selam, dua ve hayır dilemek işin esasını oluşturuyor. Bizim eğitimciler olarak hedef kitlemiz hiç şüphesiz ki dış etmenlere daha çok ihtiyaç duyan ve doğruların gösterilmesi gerektiği kişiler olan çocuklardır. Kendi dünyalarında kocaman ama bize göre küçük olan öğrencilerimiz büyük bir alemdir. Eğitime doğru yerden başlamak için önce çocuğu doğru bir şekilde tanımalıyız. Onun ruhunu, kalbini, mizacını, nefesini bilmeliyiz. Daha sonra onun fiziki özelliklerini bilmek gelir” dedi.
En büyük değerin iman olduğunu vurgulayan Ramazan Aksoy, “Biz önce iman diyoruz çünkü iman olmadan hiçbir şeyin manası yoktur. İman da akılla bütünleşir. Bu akılla bize bir de sorumluluk yüklenir. Daha sonra da cüzi irade gelir” diye konuştu. Değerler eğitiminin batıda bir sorun olarak karşılarına çıktığını söyleyen Aksoy, “Bir kilise papazı, ‘dini okuldan çıkardıktan sonra eğitimde sorunlar baş göstermeye başladı’ diyor. Batıdakiler de okuldan çıkardıkları dini tekrar yerleştirmek için değerler eğitimi kavramının arkasına sığınıyor. Biz de bu konuda batının taktiklerini alıyoruz. Ama bazı kavramların altında farklı şeyler bulunuyor. İyi eğitimli, kendisini, çevresini, geçmişini ve nereye gitmesi gerektiğini bilen eğitimciler sayesinde batının empoze etmeye çalıştığı bu farklı şeyleri almamaya çalışıyoruz. Batının bize yanlış gelen yanlarından etkilenmemek için zihni ve gönlü eğitmemiz gerekiyor. Sadece zihne yönelik eğitim yanlış olur. Kalbi, ruhu ve gönlü de eğitmek gerekiyor. Her ikisi birlikte eğitildiğinde bir denge oluşuyor. Bu nedenle eğitimin maddi ve manevi boyutu birlikte eğitilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.
MUSTAFA AKÇA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.