Kut'ül Amare'nin Müslüman esirlerinin Konya günleri

Kut'ül Amare'nin Müslüman esirlerinin Konya günleri

Kut’ül Amare Zaferi’nin üzerinden 1 asır geçti. İngiliz ordusunda Osmanlı’ya karşı savaşan Müslüman askerlerin bir dönem Konya ve Beyşehir’de kaldığı ortaya çıktı

Tarihi zaferlerimizden biri olan Kut’ül Amare Zaferi’nin üzerinden 1 asır geçti. Yıllarca gündeme getirilmeyen bu zaferin gizli kalan yönleri ise 100 yıl sonra ortaya çıkmaya başladı.  Hayatta kalan İngiliz ve Müslüman Hintli ve Sudalı esirler Bağdat’a sevk edildikten kısa bir müddet sonra Anadolu’nun muhtelif bölgelerine gönderildi.

resized_60aa0-39299d5abayrak.jpg

Bu askerler Resulayn, Halep, Adana, Konya, Niğde ve Eskişehir yolu ile Anadolu’ya ulaştırıldı Bu bağlamda bu esirlerin Ankara, Bursa, Konya, Kastamonu, Kütahya Eskişehir, Burdur, Yozgat, Kırşehir vs. Anadolu şehirlerine nakledildikleri takip edildi. Esirlerin özellikle düşmanla mücadele edilen bölgelerden uzakta Anadolu’nun ortasındaki vilayet ve liva merkezlerine yerleştirildikleri öğrenildi.

BEYŞEHİR GÖLÜ CİVARINA GETİRİLMEK İSTENDİ

Tarihçi Enes Demir, Kutü’l Amare’de esir alınan İngiliz subayları ve diğer Müslüman esirlerin bir kısmının Konya ve Aksaray’a yerleştirildiğini söyledi. Demir, “Kutü’l-Amâre’de esir alınan İngiliz subay ve erlerinden bir kısmının ise Konya, Şereflikoçhisar ve Aksaray’a yerleştirilmelerine dair, Emniyet-i Umumiye Müdüriyetinden Konya Vilayetine de konuyla alakalı bir telgraf çekilmiştir. Bu konuda Konya Vilayetine gönderilen bir emirde; Konya’ya gönderilecek esir subaylar için 15 hanenin üsera Garnizon Kumandanlığına, 180 hanenin de Karargâh-ı Umumiye verilmesi ve esirlerin inzibatları için muhafız görevlendirilmesi istenmiştir. Konya’ya önemli miktarda üsera nakledilmesinin de etkisiyle, Beyşehir Gölü civarında barakalar inşa edilmesi düşünülmüştür. Bu yapıların ne kadar sürede ve ne kadar maliyete yapılacağının tahkik edilmesi Konya Vilayeti’nden istenmiştir. Aynı şekilde Yenişehir Gölü civarındada esir Subayların ikamesi için baraka inşa edilmesi planlanmıştır. Teşkilat-ı Mahsûsa da bu konuda boş durmamış ve birtakım faaliyetlere girişmiştir. Bu meyanda teşkilat tarafından Konya ve Eskişehir esir kamplarında bulunan Hintli İngiliz askerlerine yönelik, Osmanlı Devleti tarafına celp etmek maksadı ile propaganda faaliyetleri de yürütülmüştür101. Hintli Subaylardan Müslüman olanların arasında Osmanlı Devleti’nin hizmetine girenlerin olduğu da belgelerden anlaşılmaktadır“ dedi.

idd_en_183_kutulamare.jpg

HİNTLİ MÜSLÜMAN SUBAYLAR OSMANLI’NIN EMRİNE GİRDİ

Esir alınan Hintli Müslüman subayların Osmanlı Devleti’nin emrine girdiğini kaydeden Tarihçi Enes Demir, şunları kaydetti: “Bu meyanda teşkilat tarafından Konya ve Eskişehir esir kamplarında bulunan Hintli İngiliz askerlerine yönelik, Osmanlı Devleti tarafına celp etmek maksadı ile propaganda faaliyetleri de yürütülmüştür. Hintli Subaylardan Müslüman olanların arasında Osmanlı Devleti’nin hizmetine girenlerin olduğu da belgelerden anlaşılmaktadır. Hintli esirlerin gördükleri iyi muamelelerin mektupları vasıtasıyla memleketlerine bildirmelerinin, Hindistan’da birçok Müslüman’ın bulunması dolayısı ile faydalı olacağı teşkilat raporlarında belirtilmiştir. Bununla beraber Hintli askerlerin aileleri ve ülkeleri ile muhaberatları sıkıntı doğuran bir husus olmuştur. Bu konuda Hintçe bilen memur eksikliğinin bir yansıması olarak, birçok esir mektubunun yerine ulaşmadığı anlaşılmaktadır. Hatta Hintli askerlerin uzunca bir müddet Hintçe mektup alamadıkları için şikâyette bulundukları da tespit edilebilmektedir. Kut’ta Esir Alınan İngiliz Esirlerle İlgili Malumatlar Osmanlı Arşiv belgelerinden Kutü’l-Amâre’de esir edilen İngiliz askerleriyle ilgili bazı malumatlar edinmek mümkündür. Nitekim Kutü’l-Amâre’de esir düşen ve Bursa’ya sevk edilen Karink isimli İngiliz askerinin ailesinin İstanbul’a geldiği görülmektedir. İngiliz esirlerden Kastamonu’ya sevk edilenler de olmuştur. Bu bağlamda Edward William Koyling isimli bir İngiliz Subayı’nın üç arkadaşı ile birlikte buradaki esir garnizonundan firar etmeye çalıştıkları bir arşiv belgesinden anlaşılmaktadır. Yine Kut’ta esir düşen İngiliz Ordusuna mensup Yüzbaşı Migel Maitland Wilson hakkında, ailesi Amerikan Sefareti vasıtasıyla malumat talep etmiştir. Yapılan araştırmada Yüzbaşı’nın Kastamonu Garnizonunda esir tutulduğu ve durumunun iyi olduğu tespit edilmiştir. İngiliz Bahriye Küçük Zabiti Frederick William Bray’ın esir iken vefat ettiği müşahede edilmektedir. Mezkûr askerin vefatıyla ilgili bulunduğu esir garnizonundan ayrıntılı bilgi talep edilmesi de bu bağlamda zikredilebilir. Kutü’l-Amâre’de esir düşen bir başka İngiliz askerinin de Topçu E.Hampton olduğu, kendisinin esir olduğu sırada vefat etmesiyle ilgili bir tahkikat neticesinde tespit edilmiştir. Vefat haberiyle Kut esiri olarak varlığı tespit edilebilen bir başka İngiliz esir ise H. Sellers’tir. Bu asker Ankara’daki esir garnizonunda iken hayatını kaybetmiştir. İngiliz asker John Kellie’nin de esir olarak bulunduğu sırada Ankara’da vefat ettiği belgelere yansımıştır. Ankara’da Garnizonundaki bir başka esir olan Çavuş George Thomas Dimnok’un ise, sefaret vasıtasıyla hayatıyla ilgili bilgi talep edilmiştir. Yapılan tahkikatta kendisinin hayatta olduğu belirlenmiştir. Bir başka kayıtta ise, Kutü’l-Amâre’de esir düşen İngiliz Mühendis Majot H.E.Winsloe’ye ailesi tarafından bir mektup gönderilmiştir. Payitaht, bu mektubun kendisine ulaştırılmasını yetkili makamlarından istemiştir.“

MONDROS MÜTAREKESİ’NDEN SONRA DÖNMEYE BAŞLADILAR

Mondros Mütarekesi’nin ardından İngiliz ve Hintli Müslüman esirlerin ülkelerine dönmeye başladığını aktaran Demir, sözlerini şu şekilde sürdürdü: „1918 yılına gelindiğinde bu esirlerin büyük bir bölümünün henüz Osmanlı Devleti’nin elinde bulunduğunu görmek mümkündür. Zira aralarında başka cephelerde alınan esirlerinde bulunduğu askerler için, dağınık garnizonların birleştirilmesi ve bu esirlerin iaşe ve ikame masraflarının karşılanmasına çalışılmıştır. Bu konuda Konya Vilayeti, 400 asker ve zabit sığacak şekilde bir garnizon yaptırılmasını talep etmiştir. Savaş devam ederken İngiliz Hükümeti’nden esirlerin mübadele edilmesi teklifi gelmiştir. Yapılan görüşmeler neticesinde birtakım Osmanlı ve İngiliz esirlerinin karşılıklı olarak değiştirilmesi hususunda mutabık kalınmıştır. Bu hususta Mersin, İzmir ve Kuşadası Limanları esirlerin değişimi için seçilmiştir. Nitekim kendi esir askerlerini almak için gelecek İngiliz gemilerinin anlaşmada kararlaştırıldığı üzere, zikredilen limanlara gelirken Osmanlı esirlerinin bir bölümünü de getireceği bildirilmiştir. Bu girişimler yapılırken esirlerin birkaç ay önceden düşmana askerî bilgi vermelerine engel olmak maksadı ile esir tutuldukları yerlerden alınarak ülkelerine teslim edilecekleri yere gönderilmeleri emredilmiştir. Osmanlı Teşkilat-ı Mahsûsası esir değişimde inisiyatif alarak, Hindistan’daki istiklalcilerin amaçlarına hizmet edebilecek Hintli askerleri esir mübadelesinde kullanmayı düşünmüştür. Osmanlı Devleti’nin elindeki Kutü’l-Amâre’de esir alınan İngiliz ve Hintli askerlerin esaret hayatının ne zaman bittiğiyle ilgili gelişmelere bakıldığında, daha önce esir değişimi dışında kalan esirlerin 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra ülkelerine dönmeye başlamışlardır.“

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.