Kriz Grubu: Çözüm Süreci Dönüm Noktasında

Kriz Grubu: Çözüm Süreci Dönüm Noktasında

Uluslararası Kriz Grubu, “PKK’nın Türkiye devletine karşı 30 yıldır sürdürdüğü isyanı sona erdirecek barış sürecinin bir dönüm noktasına ulaştığını” belirtti. “Türkiye ve PKK: Barış Sürecini Kurtarmak” başlıklı raporda,...

Uluslararası Kriz Grubu, “PKK’nın Türkiye devletine karşı 30 yıldır sürdürdüğü isyanı sona erdirecek barış sürecinin bir dönüm noktasına ulaştığını” belirtti. “Türkiye ve PKK: Barış Sürecini Kurtarmak” başlıklı raporda, “Ya taraflar yıllardır süren çabaları heba edecekler ve barış süreci çökecek ya da gerçek bir uzlaşmaya bağlı kalacaklar ve süreç hızlanacak.” ifadelerine yer verildi.

“İKİ GÜÇLÜ LİDER”

Raporda şöyle denildi: “Ancak halen, hükümet bir seçim daha kazanmak, PKK ise ülkenin çoğunlukla Kürtlerden oluşan güneydoğusunda devlet benzeri yapılar kurmaya devam etmek için zaman kazanmaya çalışıyorlar gibi gözüküyor. Öte yandan, aralarındaki gerilim endişe verici şekilde artmakla birlikte, ülke içinde halihazırda çok az sayıda aşılması imkansız engelle karşı karşıyalar ve hala süreci destekleyen iki güçlü lider mevcut.”

Barışa ulaşmaksızın IŞİD ve benzer tehditlerle mücadelede tarafların işbirliği yapmalarının mümkün olmadığına dikkat çekilen raporda, “İki taraf da dış bahaneleri ve içerdeki durağanlığı bir kenara koymalı ve temel sorunları olan Türkiye içindeki Türkiye-PKK çatışmasında uzlaşmaya varmalı.” denildi.

“GÖZETİM KRİTERLERİ”

“İki taraftan da halihazırda birbirlerine karşı sürdürdükleri sert söylemi terk ederek güven inşa etmeye” çağıran raporda şöyle devam edildi: “Ortak nihai amaçlarını belirlemek için daha fazlasını yapmalılar ve zorlu olması beklenen uzlaşmalara kamuoyu nezdinde gerçek bağlılıklarını göstermeliler. Mevcut barış sürecinin ayrıca daha kapsamlı bir gündeme, daha acil bir takvime ve toplumun daha fazla katılımına, karşılıklı anlaşmaya varılmış temel kurallara ve gözetim kriterlerine ihtiyacı var. Taraflar, değişen gelişmelere yanıt verdikçe süreç evriliyor ve uzun vadeli bir stratejiden ziyade inisiyatifler silsilesine dönüşüyor.”

“ÖCALAN’IN SERBEST BIRAKILABİLMESİNE HAZIR OLMALARI ANLAMINA GELİYOR”

Raporda şu ifadelere yer verildi:

“Bunu kamuoyu önünde ayrıntılarıyla ifade etmiş olmasalar da, tam müzakerelere başlamaları demek Türkiye ve PKK’nın koşullu bir af, geçiş döneminde adaleti sağlayacak yasalar ve bir gerçekleri araştırma komisyonu üzerinde uzlaşmaları anlamına gelecek. Türkiye açısından bu, devletin geçmişteki hatalarını telafi etmede ve kurbanlara tazminat vermede daha açık olmanın yanı sıra barışın geri dönülmeyecek şekilde sağlanması durumunda PKK üyelerinin Türkiye’deki yasal Kürt partilerine katılabilmeleri ve PKK’nın cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan’ın nihayetinde serbest bırakılabilmesi de dahil olan senaryoları kabul etmeye hazır olması anlamına geliyor.”

“PARALEL OLUŞUM ÇABALARINA SON VERMELİLER”

Raporda PKK açısından ise kabul edilmesi gerekenler şöyle sıralandı: “Kendi yaptığı hak ihlallerinin sorumluluğunu kabul etmesi, her türlü şiddeti ve yasadışı eylemi sonlandırması ve kınaması, Türkiye sınırları içindeki tüm unsurlarının tamamen silahsızlandırılmasını nihai hedef olarak ilan etmesi, güneydoğuda paralel oluşumlar yaratmaya dair tüm çabalarına son vermesi, ve bilhassa PKK ile aynı fikirde olmayanlar başta olmak üzere, Türkiye’deki farklı Kürt gruplarını süreçte paydaşlar olarak dahil etme isteği göstermesi anlamına geliyor.”

“HÜKÜMET EN AZINDAN SEÇİMLERE KADAR SAKİNLİĞE İHTİYAÇ DUYUYOR”

Süreçteki kazanımlara dikkat çekilen raporda, “İki taraf da sürecin tamamen çökmesini istemiyor. Hükümet, bu yıl yapılan yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında asker cenazeleriyle uğraşmak zorunda kalmadı ve en azından 2015’in ortasında yapılacak milletvekili seçimlerine dek görece sakinliğin sürmesine ihtiyaç duyuyor. Bu süre zarfında PKK, güneydoğudaki kentlerde gücünü pekiştirebildi ve uluslararası ve ulusal düzeyde daha önce olmadığı kadar meşru zemin elde etti.” denildi.

“PKK’NIN TAMAMEN SİLAHSIZLANMASI TÜRKİYE İÇİNDE GEÇERLİ OLABİLECEK”

Uluslararası Kriz Grubu’nun raporunda şu ifadelere yer verildi:

“PKK ile bağlantılı grupların Suriye ve Irak’ta Kürtleri cihatçılara karşı korumak için savaşması nedeniyle, PKK’nın tamamen silahsızlanması ve militanların tasfiyesi ancak Türkiye sınırları içinde gerçekçi olabilecek. Türkiye ve PKK güven arttırıcı önlemleri başarılı biçimde sergilerlerse Suriye sınırında PKK yanlısı grupların bulunması, Türkiye’ye cihatçı veya diğer düşman akımlar karşısında fiilen yardımcı olabilir ve komşuları üzerindeki nüfuz alanını daha fazla genişletmesini sağlayabilir. Dahası, eğer Türkiye, kendi toprakları içinde faaliyet gösteren silahlı PKK unsurlarına bölge devletlerinin gelecekte yardım ve yataklık yapması riskine karşı içteki konumunu güçlendirmek istiyorsa, Kürtçe konuşan vatandaşlarıyla bir an önce uzlaşmaya varması onun çıkarına olacaktır. Gerek Türk yetkililer gerekse Kürt siyasiler, İslam Devleti (IŞİD) yerine birbirlerini tercih ettiklerini kapalı toplantılarda dile getiriyorlar. Ancak iki taraf ülke içinde fiilen savaşıyorken, Türkiye dışında örneğin Suriye veya Irak’ta Kürt bölgelerini kuvvetlendirmek gibi hedeflere yönelik işbirliği yapmalarını tahayyül etmek imkansız.”

“BİR ANLAŞMA İKİ TARAFTAN DA TAVİZ GEREKTİRECEK”

“Orta Doğu’dan sıçrayan ihtilaflar Türkiye’nin eski etnik, mezhepsel ve siyasi fay hatlarını yeniden ortaya çıkarma tehlikesi taşıyorken, hükümet ve PKK, barış sürecinin devam ettirilmesinden ibaret olmayan ortak bir nihai hedef gütmeliler. Hükümet, güven ortamı yaratacak yasal ve siyasal koşulları, süreci ve ortamı yaratmalı. Ancak PKK’nın da silahsızlanmaya, siyasi bir gruba dönüşmeye hazır demokratik bir aktör olabileceğine dair Türk, Kürt ve uluslararası kamuoyunu ikna etmesi gerekiyor. Türkiye’deki Kürt ulusal hareketi şayet barış istiyorsa, aynı anda hem silahlı bir muhalif güç hem de yönetim sorumluluğuna aday olmayı sürdüremez. Hareket ne tür bir yerinden yönetim istediği konusunda da açık olmalı. Bir anlaşma, iki taraftan da taviz gerektirecek. Ancak bu şekilde Türkiye, uzun süren iç çatışmanın yükünü silahlı kuvvetlerin, ekonomisinin, demokratikleşme çabalarının ve sınırlarının güvenliğinin omzundan alabilir. Benzer biçimde, silahlı mücadelesine son vermesi, PKK için Kürt seçmenlerini Türkiye’nin yasal siyasi sisteminde temsil edebilmesinin ve ülke içindeki herkes için demokratik haklar olarak ifade ettiği hedefine ulaşabilmesinin tek yolu olarak ortaya çıkıyor.”

Raporun sonunda Türk hükümetine yapılan öneriler arasında silahlı çatışmanın nedenlerini ortadan kaldırmak için; şiddete başvurmayan aktivistlerin hapsine son vermek üzere mevcut terör suçlamalarının gözden geçirilmesi, seçim barajının en fazla yüzde 5’e çekilmesi, anadilde Kürtçe tam eğitim verilmesi için çalışmalara devam edilmesi, daha fazla yerinden yönetim için planlar açıklanırken Kürt belediyelerinin ayrımcılığa uğramamalarının ve diğerleriyle eşit şekilde gelire ve varlıklara ulaşmalarının sağlanması istendi.

Kriz Grubu ayrıca, “cezaevindeki Abdullah Öcalan, Irak’taki PKK ve diasporadaki Kürtler ile görüşmeleri takviye etmek üzere birleşik bir müzakere grubuna izin verilmesini” tavsiye etti.

PKK’dan ise şiddet eylemlerine son vermesi, yerel yönetimlerle ilgili taleplerini netleştirmesi ve “öz savunma birlikleri” diye adlandırılan gerilla oluşturmaya dair kışkırtıcı ve gerçeklikten uzak taleplerinden vazgeçmesi istendi. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.