Konya ve Akşehir 786 şehit verdi

Konya ve Akşehir 786 şehit verdi

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Sadece Milli Mücadele döneminde Konya ve Akşehir, 786 şehit verdi. Bugün bizlere düşen görev, atalarımızın bin bir fedakârlık göstererek bizlere emanet ettiği cennet vatanımıza sahip çıkmaktır" dedi

Milli Mücadelede Batı Cephesi Karargâhı göreviyle çok önemli bir rol üstlenen Akşehir'de; Taarruz hazırlıklarının sona ererek, Karargâhın taşındığı 24 Ağustos 1922 tarihi anısına her yıl düzenlenen Akşehir Onur Günü çeşitli etkinliklerle kutlandı. ‘24 Ağustos Akşehir’den Zafere, 100. Yıl Etkinlikleri’ başlığı altında düzenlenen etkinlikliğe Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Kara,Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanı, Vali Vahdettin Özkan, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, AK Parti Konya Milletvekileri Tahir Akyürek, Orhan Erdem , AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, MHP Konya İl Başkanı Remzi Karaarslan, İl Emniyet Müdürü Engin Dinç ile Akşehir ve Konya protokolü katıldı. Onur Günü etkinlikleri Halk Oyunları Gösterisi, Milli Savunma Bakanlığı Mehteran Bölüğü’nün Mehteran Gösterisi, Muharip Uçak Geçişi, “Akşehir Üstünden Afyonkarahisar’a Zafere Temsili Yürüyüş gibi etkinlikler gerçekleştirildi. Ayrıca emekli öğretmen Fikri Er tarafından da Batı Cephesi Karargahı Müzesi önünde bir fotoğraf sergisi açıldı.

2-3.jpg
VATAN TOPRAĞININ HER KARIŞI BİZLER İÇİN MUKADDES BİR YADİGÂRDIR

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, konuşmasına "Bir asır önce vatanımızı düşman işgalinden kurtarırken şehadet makamına ulaşan şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum" diyerek başladı. Akar, Binlerce yıllık şanlı tarihimizde ağustos ayının müstesna bir yeri vardır.

2-6.jpg

1071’de Malazgirt’te, 1473’te Otlukbeli’nde, 1514’te Çaldıran’da ve 1526’da Mohaç’ta kazanılan zaferler hep ağustos ayında gerçekleşmiştir. Şanlı tarihimizde 'Zaferler Ayı' olarak bilinen bu ayda kazandığımız zaferlerden biri de 'Başkomutanlık Meydan Muharebesi'dir. Kahraman ordumuzun 26 Ağustos 1922 sabahı 'Büyük Taarruz'u ile başlayan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına vesile olan Başkomutanlık Meydan Muharebesi, tarihimizin en büyük ve en parlak destansı zaferlerinden biridir. Kahraman ordumuza ithaf edilen İstiklal Marşı’mızın;

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım; Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

dizelerinde de ifade edildiği gibi, Kahraman Türk ordusu, 26 Ağustos sabahı; taşıyla, toprağıyla, havasıyla, suyuyla; kuşuyla, kurduyla; ağacıyla, ormanıyla; 'Bizim vatanımız'ı, 'bizim insanımız'ı, kısacası 'bizim olanı' düşmanın elinden almak için Kocatepe’den Afyon ovasına doğru coşkun bir sel gibi akmış, düşman birliklerini bozguna uğratarak 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da zafere ulaşmıştır. 30 Ağustos; esaret zincirine vurulmak istenen bir milletin Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 'Ya istiklal ya ölüm!' parolasıyla başlattığı ve yedi düvele karşı verdiği destansı mücadelenin zaferle taçlandığı gündür" diye konuştu. Akar, daha sonra şunları kaydetti: "İşte bu mücadelede, umuda yani zafere giden bu yolda diğer şehirlerimiz gibi Akşehir’in de önemli bir yeri vardır. Zira Akşehir, Milli Mücadelemizde, Büyük Taarruz öncesindeki dokuz aylık kritik süreçte, Batı Cephesi Karargâhı göreviyle çok önemli bir rol üstlenmiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa da Başkomutan olarak Büyük Taarruz öncesi üç farklı zamanda Akşehir’e gelerek hazırlıkları yakından takip etmiştir. Ünlü yazarımız Tarık Buğra da 'Küçük Ağa' romanında memleketi Akşehir’in Milli Mücadele dönemindeki rolüne değinmiş ve işgal döneminin Akşehir’ini edebî bir bakış açısıyla yansıtmıştır. Binlerce yıllık tarihi boyunca vatanı için, bayrağı için, millî ve manevi değerleri için her türlü cefaya katlanmış, her türlü fedakârlığı göstermiş olan asil milletimiz, Milli Mücadele’de de olağanüstü zorluklara göğüs germiş, emsalsiz fedakârlıklar sergilemiştir. Yeri gelmiş, evladının üzerindeki battaniyeyi alıp cepheye götürdüğü merminin üzerine sermiş; yeri gelmiş canından vaz geçmeyi göze almış; Erzurum’da Nene Hatun, Çanakkale’de Seyit Onbaşı, İzmir’de Hasan Tahsin, Antep’te Şehit Kamil, Maraş’ta Sütçü İmam ve Akşehir’de Hatmeoğullarından Mestan oğlu Hüseyin olmuştur. İstiklal ve istikbalini korumayı namusu ve şerefi sayan bu asil milletin nice kahraman evladı, her ne pahasına olursa olsun vatanını yabancılara çiğnetmemiştir. Vatanın hemen her bölgesinden olduğu gibi Konya ve Akşehir’den binlerce yiğidimiz vatanına, bayrağına, ezanına halel gelmesin diye cepheye koşmuş; çelik zırhlı duvara karşı iman dolu göğsünü siper etmiştir. Sadece Milli Mücadele döneminde Konya ve Akşehir, 786 şehit vermiştir. Bugün bizlere düşen görev, atalarımızın bin bir fedakârlık göstererek bizlere emanet ettiği cennet vatanımıza, bu kutsal emanete sahip çıkmaktır. Zira, 1071 Malazgirt’ten bu yana ebedî vatanımız olan bu toprakların bedeli, şehit ve gazilerimizin mübarek kanlarıyla ödenmiştir. Bu nedenle vatan toprağının her karışı bizler için mukaddes bir yadigârdır. Ecdadımızdan devraldığımız bu emanete sahip çıkmak ve bu emaneti gelecek nesillere miras bırakmak, omuzlarımıza yüklenmiş tarihi bir sorumluluktur.

2-4.jpg

İşte bu sorumluluğun bilinciyle savunma sanayii başta olmak üzere, hemen her alanda sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemizi küresel bir güç haline getirmek için gece gündüz demeden, var gücümüzle çalışmaktayız. Bir asır önce 'var olma' mücadelesi verirken, bugün Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Uluslararası ilişkilerde özne haline gelen, etki ve ilgi alanı her geçen gün genişleyen; küresel ve bölgesel gelişmeler karşısında proaktif davranarak bölgesinde ve dünyada söz sahibi olan etkin bir güce ulaşmış durumdayız. Aynı şekilde bir asır önce yokluklar içerisinde başlattığı 'Büyük Taarruzla zafer elde eden kahraman ordumuz, bugün sahip olduğu imkân ve kabiliyetlerle dünyanın sayılı ordularından biri haline gelmiştir. O gün kahraman ordumuz, cansiparane bir şekilde nasıl ki vatanımızı koruduysa bugün de aynı ruh, aynı azim ve aynı kararlılıkla bölgesel ve küresel güvenlik için Cumhuriyet tarihinin en yoğun ve en etkili faaliyetlerini icra etmektedir. Bu kapsamda, sahip olduğu nitelikli personelin yanı sıra, yerli ve milli savunma sanayi ürünleriyle teçhiz edilen TSK; 'Hudut namustur' anlayışıyla hudutlarımızın güvenliğini sağlamakta, Yurt içinde ve sınır ötesinde artan bir şiddet ve tempoda ve taarruzi bir anlayışla başta FETÖ, PKK/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı mücadele etmekte, Kıbrıslı kardeşlerimizin hakları dâhil, denizlerimizdeki hak ve menfaatlerimiz ile semalarımızı azim ve kararlılıkla korumakta, Bunlara ilaveten başta Azerbaycan ve Libya olmak üzere dost, kardeş ve müttefiklerimizin haklı davasına destek olmakta; aynı zamanda bölge ve dünya barışına da katkı sağlamaktadır. Elde ettiğimiz başarılarda en büyük ilham kaynağımız; şehit ve gazilerimizin kahramanlık ve fedakârlıkları ile asil milletimizin, yani sizlerin sevgisi, güveni ve duasıdır. Sizlerin bizlere olan sevgisi, güveni ve desteği sürdükçe başaramayacağımız hiçbir şey, aşamayacağımız hiçbir engel yoktur. Peygamber ocağı olarak da bilinen TSK; Binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen millî, manevi ve mesleki değerleriyle, Anayasa çerçevesinde, yasalar doğrultusunda, Cumhurbaşkanımızın direktifleri ile sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında, Milletinin emrinde, görevinin başındadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu vesileyle Sultan Alparslan'dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve bugüne kadar bin yıldır bize vatan olan bu topraklarda bu günlere, bu seviyelere gelmemizde emeği geçen, katkı sağlayan bütün devlet büyüklerimizi ve komutanlarımızı minnet ve saygıyla anıyorum. Bizlere 30 Ağustos Zaferi’ni armağan eden şehitlerimiz başta olmak üzere tüm şehitlerimizi; ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmetle yâd ediyor, hayatta olan gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca şu anda dahi karada, denizde ve havada, zorlu arazi ve iklim şartlarında kahramanlık ve fedakârlıkla görev yapan değerli silah ve mesai arkadaşlarıma da kazasız, belasız, hayırlı, başarılı görevler diliyorum. Etkinliklerin düzenlenmesinde emeği geçen, katkıda bulunan herkese teşekkür ediyor, 30 Ağustos Zafer Bayramı’mızı ve 'Türk Silahlı Kuvvetleri Günü' kutluyor, sizleri bir kez daha sevgi ve saygıyla selamlıyorum."

'BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİ KORUYACAĞIZ'

Gerçekleştirdiği konuşmada birlik ve beraberliğin önemine dikkat çeken Başkan Uğur İbrahim Altay, "Tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yılındayız. Bundan yüz yıl önce Anadolu’nun dört bir yanında işgal hüküm sürerken; asil ecdadımız tüm zorluklara rağmen umudunu asla yitirmemiş, kurtuluşun anahtarını iman dolu gönüllerinde ve damarlarında akan kanda bulmuştu. Yıllar süren savaşlarla ve yoksullukla sınanmış milletimiz, şartlar ne olursa olsun esareti ve teslimiyeti asla düşünmemiş, yaktıkları hürriyet ateşiyle ülkemizi ebedi bağımsızlığına kavuşturmuştur" dedi. "Aziz milletimizin kahraman evlatlarının her birine ayrı ayrı minnet borcumuz var" diyen Altay, Mekânları cennet, ruhları şad olsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının cesaretiyle yükselen Büyük Taarruz ruhu; bundan tam bir asır önce Akşehir’de hayat bulmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu tarihlerde birçok kez Akşehir’i ziyaret ederek bağımsızlığa giden bu yolda stratejilerini ve planlarını burada hazırlamıştır. Tam 9 ay 10 gün boyunca Batı Cephesi Karargâhı’na ev sahipliği yapan Akşehir; İstiklal Savaşımızın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Akşehir halkı bu kutlu mücadelede büyük fedakârlık göstermiş, Tarihi Arasta Çarşısı’ndaki dükkânlarda silah ve cephaneler üretilmiş, el emeğiyle giysi ihtiyaçları karşılanmış, gönüllü hemşireler cephede yaralanan askerlerimizle yakından ilgilenmiştir. Akşehir’de ecdadımızın göstermiş olduğu bu güçlü dayanışma ruhu, sonunda bizlere kutlu bir zafer olarak dönmüş ve neticesinde bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmıştır. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Büyük Taarruz planlarını düşman kuvvetlerinin dikkatini çekmeden yüksek rütbeli komutanlarımıza aktarmak için Akşehir’de düzenlediği futbol müsabakası da ülkemizin kaderini değiştiren tarihi bir olaydır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bizlere bu toprakları vatan kılan, şanlı tarihimizi zaferlerle taçlandıran ecdadımızı, şükranla ve minnetle yâd ediyorum. İstikbalimiz uğruna şehadet mertebesine yükselen tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bizlere düşen, yüz yıl önce burada ortaya konulan Büyük Taarruz ruhunu ilelebet yaşatmak ve bizden sonraki nesillere bu ruhu aktarmaktır" şeklinde konuştu.

adsiz-002.jpg

BÜYÜK ZAFERLER SADECE ASKERİ GÜÇLE DEĞİL FERASET İLE KAZANILIR
Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya ise şunları söyledi: "Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyorum. Bu toprakları bize vatan kılmak için bin yıldır cepheden cepheye koşarken şehadete erişen vatan evlatlarını ve gazilerimizi şükranla yâd ediyor, Allah’tan rahmet diliyorum. Yaşayan gazilerimize de sağlıklı ömürler diliyorum. Hepsine minnettarız."

SAİT ÇELİK

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum