Kamu Hastaneleri 'İşyeri Hekimi' Bulamıyor!

Kamu Hastaneleri 'İşyeri Hekimi' Bulamıyor!

6331 Sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre 'çok tehlikeli' sınıfta yer alan kamu hastanelerinde iş sağlığı ve güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi istihdamı zorunlu hale getirildi. Kanuni zorunluğa rağmen kamu hastanelerinin;...

6331 Sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre 'çok tehlikeli' sınıfta yer alan kamu hastanelerinde iş sağlığı ve güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi istihdamı zorunlu hale getirildi. Kanuni zorunluğa rağmen kamu hastanelerinin; çalışan tüm personelini yaptığı işin riskiyle ilgili bilgilendirecek ve eğitecek, gerekli tedbirleri alması için de yöneticileri uyaracak gönüllü işyeri hekimi sıkıntı yaşadığı iddia edildi.

Birlik İş Güvenliği Enerji İşçi ve Çevre Sağlığı Eğitim Araştırma Derneği (BİR-DER) Başkanı, A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Abdullah Bozkır, 6331 Sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde, Kamu Hastaneleri Birliği’nin tüm kamu hastanelerine yazı göndererek, gönüllük esasına dayalı çalışacak iş yeri hekimi aradığını, hastanelerin ise 'Gönüllülük esasına dayalı çalışacak iş yeri hekimi bulunamadı' şeklinde cevap gönderdiğini iddia etti. Yasayla birlikte sektörlerin ‘Az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli’ olmak üzere üçe ayrıldığını belirten Bozkır, kimyasal ve biyolojik riskin yüksek olduğu hastanelerin ‘çok tehlikeli’ sınıfta yer aldığını söyledi. Bozkır, "Devlet hastanelerinde işyeri hekimi yok. Trajikomik ama gerçek. Kamu kurumları arasında iletişim ve koordinasyon eksikliği var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın birbirinden habersiz. Çünkü çok tehlikeli sınıfta yer alan hastanelerde iş güvenliği uygulamaları yetersiz ya da yok." dedi.

Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuşan BİR-DER Başkanı Abdullah Bozkır, çok tehlikeli sektörlerde işyeri hekimi olmak isteyen doktorların 180 saati teorik, 40 saati de pratik olmak üzere 220 saatlik bir eğitime tabi tutulması gerektiğinin altını çizdi. Bozkır, her doktorun çok tehlikeli sektörlerde işyeri hekimi olamadığına vurgu yaparak, yüzlerce doktorun bulunduğu hastanelerde bile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açılan eğitimlere katılan doktorlar, yapılan sınavda da başarılı olursa işyeri hekimi olabildiğini hatırlattı.

"İŞYERİ HEKİMİNİN GÖREVİ TEDAVİ DEĞİL ÖNLEYİCİ HİZMETLERİ YAPMAKTIR"

Hastanede temizlik görevlisinden hasta bakıcısına kadar çeşitli birimlerde çalışan personel olduğunu belirten Bozkır, işyeri hekiminin görevinin tedavi olmadığını vurguladı. Bozkır, "İşyeri hekimi, tedavi amacıyla değil, proaktif (önleyici) hizmetleri yapar. Hastanede çalışan tüm personelin, yaptığı işin riskleriyle ilgili bilgilendirilme çalışmalarını yürüten işyeri hekimi, sürekli meslek hastalıklarıyla ilgili çalışanlara eğitim verir. İşyeri hekiminin görevi tedavi değil, önlemektir. Laboratuvarda çalışan bir personel mesleğinin taşıdığı riskleri tam bilmeyebilir, tam bu sırada işyeri hekimi devreye girer ve oluşabilecek kaza ve hastalıklara karşı personeli bilgilendirir. İşyeri hekimi tepsi kırılmadan önce tedbir almakla görevlidir." diye konuştu.

Bozkır, 30 Haziran 2012 Tarih 28339 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6331’nolu İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun birinci maddesinin işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlediğine dikkat çekti. Bozkır, ikinci maddede ise; yasa hükümlerinin kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacağının yer aldığını söyledi. Bozkır şunları kaydetti: "Çıkarılan kanunda, ‘Çalışan, kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişiyi, ifade eder’ deniliyor. Kanunun 26’ıncı maddesinde ise ‘Bu Kanunda belirtilen idari para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. Verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren otuz gün içinde ödenir. İdari para cezaları tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da düzenlenebilir.’ ifadesi yer alıyor. Ancak kamu ve özelde bir çok işveren sorumluğunu yerine getirmemekte ısrar ediyor."

KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ ÜCRETSİZ ÇALIŞACAK İŞYERİ HEKİMİ ARIYOR, HASTANELER BULAMIYOR

Geçtiğimiz günlerde Kamu Hastaneleri Birliği’nin ülke genelindeki genel sekreterlere resmi bir yazı gönderdiğini belirten Abdullah Bozkır, şunları söyledi: "Genel Sekreterliklere giden yazıda, ‘Kurumunuzda 6331 Sayılı Kanun'dan doğan yükümlülükleri yerine getirmek için genel sekreterliğiniz bünyesinde idari hizmetler başkanlığına bağlı, özlük haklarında düzenleme yapılana kadar gönüllülük esasına dayanılarak çalıştırılacak İş Güvenliği Uzmanlığı sertifikasına sahip kişi sorumluluğunda iş sağlığı ve güvenliği birimi kurulması, birim sorumlusu kişinin adı, soyadı, sertifika belge numarasının ve iletişim bilgilerinin 10 Ekim 2014 tarihine kadar birliğe bildirilmesi gerekiyor’ deniliyor. Gelen cevapta ise ‘Birimimize bağlı tesislerde iş sağlığı ve güvenliğini gönüllülük esasına dayanarak yürütebilecek personel bulunmamaktadır’ ifadesi yer alıyor. Devlet hastanelerinde işyeri hekimi yok. Trajikomik ama gerçek. Kamu kurumları arasında iletişim ve koordinasyon eksikliği var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'nın bir birinden haberi yok. Çünkü çok tehlikeli sınıfta yer alan hastanelerde iş güvenliği uygulamaları yetersiz ya da yok. Yöneticiler söz konusu kanunu anlamamış."

KAMU KURUMLARINA NEDEN CEZA YAZILMIYOR

Bozkır, 6331 Sayılı Kanunu’nda işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personelin asli görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalışmakta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilebildiğini vurguladı. Bu şekilde görevlendirilecek personele, görev yaptığı her saat için 200 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme, hizmet alan kurum tarafından yapılacağını dile getiren Bozkır şunları kaydetti: "Bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde, günlük mesai saatlerine bağlı kalmak kaydıyla, aylık toplam seksen saatten fazla olan görevlendirmeler dikkate alınmaz. Buna rağmen yapılacak görevlendirmeler gönüllük esasına göre yaptırılmak isteniyor. Eğer kendi içinde bu sorunu çözemiyorsa kamu kurumları, ortak sağlık güvenlik birimlerinden (OSGB) bu hizmeti almalı gereğini yerine getirmeli. Hem insanların hayatı söz konusu hem de cezalar ciddi oranda yüksek. Söz konusu kanunda kamu kurumlarına da para cezası kesileceği ifade ediliyor ancak şu ana kadar her hangi bir ceza kesildiğine şahit olmadık ve duymadık. Kamu kurumlarına denetimleri artırmak gerekiyor. Bu şekilde devam ederse iş daha üzücü boyutlara ulaşacak."

'YÖNETENLER ELEŞTİRİLERDEN KORKARLARSA TÜRKİYE ASLA GÜVENLE BÜYÜYEMEZ'

Tehlikeli ve çok tehlikeli sektörlerde personelin iş sağlığı ve güvenliği eğitimini mutlaka o sektörde lisans yapmış kişilerin vermesi gerektiğine dikkat çeken Abdullah Bozkır, "Fizik bölümü mezunu gelirde hastanede iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verirse bu büyük yanlış olur. Biyoloji mezunu madende çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verirse, kimya laboratuarında makine mühendisi eğitim verirse bu bir tiyatro ve komediden öteye geçemez.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi (İÜ) Çapa Tıp Fakültesi tarafından işçilere verilen İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi’nin 'niteliksiz' olduğunu tespit edip şikâyet eden Dr. Coşkun Canıvar ve hasta bakıcı Cemal Bilgin’e soruşturma açıldı. Neden birileri bir yanlışı eksiği görünce üzerine bu kadar gidiliyor. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.Yönetenler kendilerini mükemmel ve kamil nokta görmeye devem eder eleştirilerden korkarlarsa Türkiye asla güvenle büyüyemez. Eğer her şey dört dörtlük ise sizler insanı kamil noktadaysanız neden iş sağlığı ve güvenliğinde bu karada acı çekiyoruz. Helal rızk için koşturan anne babalar hayatını kaybediyor. İş sağlığı güvenliğinde sorumluluk almak ateşten gömlektir.Yetkililer bu makamlara oturarak ateşten gömleği kendileri giydiriyorlar, ancak eleştiriye sorgulamaya açık değiller. Amacımız; hastane yöneticilerini sıkıntıya sokmak değil gerçekleri ortaya koyarak gelecekte üzücü olayların olmasını engelleyebilmek. İş sağlığı ve güvenliği adabına uygun yapılsın mesele bu." diye konuştu. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.