İhtilal, ülkenin intiharıdır
Milli görüşle yoğrulmak yazı serisi
İhtilaller, Osmanlı Devleti içinde kendilerine yer bulan İttihat ve Terakki (Birlik ve yükselme) mensupları önce Osmanlı’ya, Osmanlıyı yıktılar, sonra da milletin inancına saygı gösteren Hükümetlere yapılan askeri darbeler yaptılar.
27 Mayıs 1960 Demokrat Parti hükümeti ve Başbakan Adnan Menderes’e, (Başbakan ve iki Bakan idam edildiler)
12 Mart 1971 Adalet Partisi’ne verilen bir muhtıra ile Demirel Hükümetine,
12 Eylül 1980 yine Adalet Partisi hükümeti iş başında iken yapılan bir ihtilal,
28 Şubat 1997 YAŞ’da Erbakan hükümetine 18 madde dayatmışlardır.
Görüldüğü gibi yaklaşık her 10 sene de bir, ülkemizde bir ihtilal yapılmış, demokratik yoldan idareye gelen sivil iktidarlar devrilmiş, Partiler ve sivil toplum örgütleri dernekler kapatılmış, isimleri öne çıkan bazı insanlar hapislere atılmış ve hatta orada öldürülmüş, askeri konsey kendini meclis yerine koyarak, Anayasa ve kanunlar yapmış ve devletin sistemi tamamen değiştirilmiştir.
Siyasetle uğraşmaması ve ülke savunmasını hakkıyla yapması gereken ve devletin bir memuru olan askerlerin ihtilal yapmaması, kendi amirleri durumundaki insanları makamından düşürmesi, ülkenin iktisadi, siyasi, ahlaki, ilmi ve siyasi çalkantı içine sokması, bu hareketi yapanları kesinlikle affedilmez, Anayasal birer suçlu haline sokmaktadır.
6 Eylül 1980 Konya’da yapılan büyük “Kudüs’ü kurtarma mitingi… En önde yürüyen MSP Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve arkadaşlarıdır.
KUDÜS’Ü KURTARMA MİTİNGİ
5 Eylül 1980 günü Konya’da “Kur’an Kursları Federasyonumuzun ilk Genel kurulunu Konya’da yaptık ve 6 Eylül 1980 günü Konya’da yapılacak “Büyük Kudüs’ü kurtarma Mitingi”ne katılma üzere hepimiz Konya’da misafir olduk.
Mitinginde, İstiklal marşını söyletmek üzere Hocamızın izniyle ben kürsüye çıkarak İstiklal marşını kalabalığa söylettim.
12 Eylül 1980’de ülkemizde bir ihtilal yapıldı.
1980 ihtilalının iki önemli gerekçesi, Askeri Konsey Başkanı General Kenen Evren tarafından açıklanmış ve “Ülkeyi kasıp kavuran anarşi ve terör ile MSP’nin Konya’da yaptığı Kudüs’ü kurtarma mitingi” olduğu ifade edilmiştir.
Başbakan Demirel bu gerekçelerden terör şıkkını; “80 ihtilalından önce Büyük şehirlerde sıkıyönetim askeri idareleri vardı. Niçin sıkıyönetim, şehirlerde ki terörü durduramadı da, ihtilal olduğu gece hemen terör son buldu?” diyecektir. İkinci gerekçe ise;
Kudüs’ü kurtarma mitingi MSP tarafından yapılmamış, 5 kişilik bir miting tertipleme komitesi tarafından yapılmış ve miting için de bütün idari izinler alınmıştır. Miting olgun bir hava içinde geçmiş, kalabalık içinde provokatörler olmasına rağmen, vurma, kırma, tahrip ve tecavüz yapılmamıştır. Kaldı ki böyle bir olay olsa bile bu olayı durdurmak miting tertipleme heyetinin değil emniyet mensuplarının görevidir.
Mitinge katılanların hep bir ağızdan ve vakur bir şekilde okudukları İstiklal marşı esnasında 8 – 10 kişilik bir gençlik gurubunun bir köşede oturmuş oldukları söylenmiştir. İstiklal marşında oturmak eğer yasal bir suç ise yine güvenlik güçlerinin bu gençleri yakalaması gerekirdi. Ve hele mitingin adı, İsrail’in Kudüs’ü işgal etmesine karşı yapılmış “Kudüs’ü kurtarma miting” nasıl oluyor da ihtilalın bir gerekçesi olarak gösterilebiliyor?
SORGUYA ALINIYORUM
İhtilaldan bir ay kadar sonra bir ihbar üzerine beni de Ankara’da ki evimden aldılar ve Konya’ya getirerek Ulaştırma taburunda 40 gün kadar gözetim altında tuttular.
Gözetim altında Abdullah Büyük Hoca, Lise Fransızca öğretmeni Metin Köse, Akıncılar Derneği eski Genel Başkanı merhum Tevfik Rıza Çavuş, Lise edebiyat öğretmeni Nevzat Arabacı (miting de İstiklal marşı okunurken oturan gençlerin başı olarak gözetim altına alınmış) gibi tanıdığım arkadaşlar da var.
Önce Metin Köse’yi sorguya almışlar. Kendisinin Fransızca öğretmeni olduğunu öğrenen savcı, başlamış Metin Hoca ile Fransızca konuşmaya ve demiş ki; “Biz sizi tahsili olmayan dindar insanlar zannediyorduk. Hâlbuki siz tahsilli bir insanmışsınız” demiş. Metin Hoca’da; “Bizim bütün arkadaşlarımız yüksek öğrenim sahibidirler. Mesela Akıncılar Derneği genel Başkanı Tevfik Rıza Çavuş İnşaat Mühendisi, Kur’an Kursları Federasyonu Genel Başkanı Nevzat Laleli Makine Mühendisidir…” demiş.
İki gün sonra gözlerimizi bağladılar ve beni de sorguya aldılar. Adımın Nevzat olduğunu öğrenince, “İstiklal marşı okunurken sen de mi oturdun?” dediler. Ben ise; “İstiklal marşını kürsüde miting meydanındaki insanlara okutan benim. İstiklal marşı bizim marşımızdır, çünkü Mehmet Akif Ersoy bize aittir. İstiklal marşına verdiğim büyük önemden dolayı ben 10 kıtasını ezberden okuyabilirim. Bu marşı notaları üzerinden okuyabilirim ve gerekirse tempolarıyla okuyabilirim” dedim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.