Hüseyin Saydam: Milli Görüş Davası ve Oğuzhan Ağabey...

Hüseyin Saydam: Milli Görüş Davası ve Oğuzhan Ağabey...

Siyasi Partilerin Konya’daki İl Başkanları, siyasi görüşlerini, fikirlerini, şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi “Siyasetin Nabzı” sayfaları İçin kaleme aldı

Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam'ın yazısı şu şekilde:

Milli Görüş Davası ve Oğuzhan Ağabey...

Allah(c.c.) rahmet eylesin. Bir büyüğümüzü daha uğurladık. Davanın ilklerinden. Malıyla, canıyla cihad eden bir mücahid. Ömrünün sonuna kadar çalışmalarını sürdürdüler. Hem Merhum Erbakan Hocamız, hem Oğuzhan Asiltürk Ağabeyimiz görevlerinin başında vefat ettiler. Diğer büyüklerimizde öyle. Hâlâ görevinin başında olanlar var. Bu bir koltuk sevdası değil. Bunun başka bir anlamı var. Bunun anlaşılabilmesi için ilk evvela insan yeryüzü imtihanını iyi bilmeli, Milli Görüş Davası nedir onu iyi anlamalıyız.

Allah (c.c) bilinmek istemiş. Allah (c.c) insanı yaratmış, diğer yaratılmışlardan farklı olarak bizlere akıl vermiş. Akıl verdiğinden dolayı da, insanı ve cinleri diğer yaratılmışlardan farklı olarak serbest bırakmış ve imtihana tâbi tutmuştur. İnsan yaratılınca meleklere secde edilmesi emredilmiş, meleklerin en büyüğü ve hocası durumunda olan şeytan (iblis) aleyhillane Allah'a karşı gelmiş ve kovulmuş. Kovulan şeytan Allah'tan mühlet istemiş ve insanları saptıracağına dair yemin etmiş. İnsanın imtihanı da bununla beraber başlamış. İnsan ilk olarak Adem (as) ve Havva annemiz cennette yaşarlarken bir anlık gafletle şeytanın oyununa gelip, cennetten yeryüzüne gönderilmiş.

Yeryüzü zor bir yer. Türlü türlü zorlukların olduğu bir yer. Coğrafyası, iklimi, hastalıkları, acısı, kederi olan bir yer. Fitnenin, fesadın, ifsadın cirit attığı bir yer. Bu sebeple insanın yeryüzü imtihanı zor. Milli Görüş'ün mücadelesi, anlayışı da tam olarak burada başlıyor. Milli Görüş yeryüzünden fitne ve fesadın kalkması ve bütün insanlığın huzur ve saadeti için çalışıyor.

Aslında bütün peygamberlerin gönderiliş amacı da buydu. Yeryüzünde fitne ve fesat kalksın, yeryüzünde hak ve adalet hakim olsun, herkes huzur içinde yaşasın diye bir mücadele verdiler. Bu sebeple Merhum Erbakan Hocamız konuşmalarında Milli Görüş Selahaddin Eyyubi’nin, Sultan Alparslan'ın, Sultan Fatih'in, Ebu Eyyubel Ensari’nin görüşü diye tanımlar. Onlar da aynı amaca hizmet etmek için cihad ettiler.

Yani insan, bizler yeryüzünde bize bir ömür biçilmiş. Geçmişlerimiz gibi bizler de bir gün gelip ahirete asıl yurdumuza irtihal edeceğiz. Ama doğumumuzdan ölümümüze kadar bir imtihanın içerisindeyiz. Ve bu imtihanın sonuçlarını ahiret yurdunda alacağız. Herkes yaptığı iyiliklerin ve kötülüklerin karşılığını mutlaka alacak.

Adem (as) yeryüzüne indirilişi ile başlayan hak – batıl mücadelesi kıyamete kadar sürecek. Bu sebeple insan başı boş değil. Kuran-ı Kerim’de Bakara Süresi 30. Ayette insanların bir kısmının yeryüzünde kan döküp, yeryüzünü ifsad edeceği, yeryüzünü fitne ve fesada boğacağı haber verilmektedir. Biz Müslümanların vazifesi ise yeryüzünü imar ve ıslah etmek, yeryüzünden kan ve gözyaşı, fitne ve fesat kalkıncaya kadar mücadele etmek.

Tarihte hem peygamberler, hem de nice büyüklerimiz bu uğurda mücadele vermişlerdir. Gittikleri yerlere hak ve adalet götürmüşlerdir. İnsan olarak, Müslüman olarak asıl vazifemiz budur. Dünya imtihanımız da bunun üzerinedir.

Bugün batı, küresel emperyalistler, ırkçı emperyalistler yeryüzünü kan ve gözyaşına boğmaktadırlar. Geçmişte haçlı seferleri ile, yakın tarihte 1. Dünya Savaşı ve sonrasında, Yemen'de, Trablusgarp‘ta, Çanakkale’de ve birçok cephede, İstiklâl Harbinde ülkemizde milyonlarca insanın ölümüne, göçüne, kıtlıklara, sonunda salgın hastalıklara sebep olmuşlardır. Afrika'da, Asya'da, Amerika'da o toprakların yerlilerini katletmişler, topraklarını sömürmüşler, kölelik düzeni kurmuşlar ve insanlığı felakete sürüklemişlermiş. İnsanlığı aç, susuz bırakarak, kaynaklarını sömürerek kendi zenginliklerini oluşturmuşlardır.

Bunların öyle gözleri dönmüş ki kendi emelleri doğrultusunda kendi soydaşlarını, kendi dindaşlarını öldürmekten bile çekinmemektedirler. 2. Dünya Savaşında bugün aynı düşüncede oldukları milyonlarca insanı atom bombası atarak katletmişlerdir. Ortadoğu’yu işgal edebilmek için kendi ülkesinde, kendi vatandaşlarının bulunduğu en büyük binasını uçaklarla çarparak yerle bir etmiş binlerce kendi insanını bile öldürmüşlerdir. İşte yakın zamanda Irak, Suriye, Afganistan, Bosna-Hersek, Myammar, Doğu Türkistan, Keşmir, Mısır, Yemen, Libya, Lübnan, Sudan, Moro her yerde bunların parmağı vardır.

Bugün medya, sosyal medya, işbirlikçi zihniyetler eliyle yine bütün Dünyayı bir felakete sürüklemektedirler. Fıtratı bozmaya uğraşmaktadırlar. Tohumu bozdular. Bütün canlıların DNA ları ile oynamaktadırlar. En son insan DNA sı ile oynamaktadırlar. Tabi bütün bunlar olurken, bizler yani Milli Görüş camiası da 52 yıldır bu tehlikelere dikkat çekmiş ve insanlığı felakete sürükleyen bu canilere karşı bir takım önlemler almak için çalışıyoruz. Yani birileri yeryüzünü ifsat ederken, bizler de yeryüzünü imar ve ıslah etmek için çaba sarf ediyoruz.

Bunun için Erbakan Hocamız siyasete atılmış ve bu küresel emperyalizme karşı ne ile karşı koymak gerekiyorsa o zemini oluşturmaya çalışmıştır. Medya bugün bütün Dünya'yı istediği yere sürükleyebilmektedir. Bu sebeple Erbakan Hocamız ilk olarak Milli Gazete'yi kurmuş. Milli Gazete, Milli Görüş davasıyla yaşıttır. Aynı şekilde Konya’da da Erbakan Hocamızın ilk yol arkadaşlarından Merhum Ali Güneri Ağabey ve arkadaşları Konya'da Yarın Gazetesi ile başlayıp bugün Merhaba Gazetesi olarak devam eden bu gazeteyi hayata geçirmişlerdir. Merhaba Gazetesi de 52 yaşındadır. Bunun gibi bir çok kurum her alanda ifsadı durdurmak için mücadele vermektedir.

Milli Görüş Davası, salt bir siyasi parti mücadelesi değil. Bir amaca matuf, ülkemiz, İslam Coğrafyası ve bütün bir dünya için hedefleri olan bir harekettir. Yeryüzündeki ifsadı durdurmak için hareket eden, sadece ülkemizin değil, İslam Coğrafyası’nın değil, bütün insanlığın saadetini isteyen bir harekettir. Yani Allahu Teala'nın bizi yeryüzüne gönderiş gayesine uygun olarak, onun istediği bir şekilde yeryüzünü imar ve ıslah etmek gayesinde olan bir harekettir.

Tabi ki ilk önce kendi ülkemizin ayağa kalkması, onun için ülkemizin güçlü olması gerekmektedir. Bunları sonuna kadar düzgün götürebilmek için çalmayacak, çırpmayacak, adam ve bölge  kayırmayacak, görüşü düşüncesi fikriyatı ne olursa olsun hakkını gasp etmeyecek, devletin ve milletin zerre miktar hakkına göz koymayacak ahlaklı, hakkı hukuku bilen gözeten, Allah'tan korkan, kuldan utanan insanlara ihtiyaç vardır. Bugün itibari ile en büyük sorunumuz da budur. Bu sebeple hareketin ilk sloganı “Önce Ahlâk ve Maneviyat” olmuştur. Ve bu yönde ciddi adımlar atılmıştır.

Ülkenin hem ekonomik, hem de askeri olarak güçlü olabilmesi sanayisinin gelişmesi ile mümkündür. Bu sebeple Milli Görüş  Ağır Sanayi Hamlesini başlatmıştır. Teknoloji alanında güçlü olmamız gerekmektedir. Bu sebeple Erbakan Hocamız taa 1974’lerde, 1977’lerde ASELSAN'ı, TUSAŞ'ı, TÜMOSAN’ı, ROKETSAN'ı kurmuştur. Organize Sanayiler o günün projeleridir. Hızlı Tren projeleri o günün projeleridir.

Milletimiz bugün küresel emperyalizmin tekelinde olan bozulmuş gıdaya mahkum olmasın, çiftçimiz güçlensin diye tarıma ve ziraate büyük önem verilmiştir. Köylümüz, köyünü terk etmesin ekmeye dikmeye üretmeye devam etsin diye ürününe hak ettiği para verilmiştir.

Faiz en büyük sömürü aracı. Bununla bütün dünyayı sömürüyorlar. Onun için Erbakan Hocamız, Milli Görüş Havuz Sistemini oluşturmuş. Sömürüyü durdurmuştur. Onun için ADİL DÜZEN ortaya konmuş, iktidarda olduğu sürece de elinden geldiği kadar bu düşüncelerini hayata geçirmeye çalışmıştır.

Bu sebeple “Avrupa değil İslam Birliği” diyoruz. Bu sömürgeci, zalim, katil adamların kurduğu bir Dünya Düzeni insanlığa felah getirmesi mümkün değil. Bu sebeple iktidarımızda İslam Birliği'nin temelleri olan D-8 Birliğini kurmuşuz. Geçmişte Erbakan Hocamız her yıl 29 Mayıslarda İstanbul'da İslam ülkeleri liderlerini, alimlerini,  önderlerini toplar, onlarla insanlığı huzura ve saadete nasıl ulaştırırız istişareleri yapardı. Bütün zorluklara rağmen, bütün sıkıntılara rağmen Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu Bey, merhum Oğuzhan Asiltürk Ağabeyimiz hâlâ bu toplantıları devam ettirmektedirler.

Siyasi hareketimizin, duruşumuzun, gayretimizin, çabamızın, yılmamamızın, vazgeçmememizin altında bu inanç yatıyor. Erbakan Hocamızın da, Oğuzhan Asiltürk Ağabeyimizin de, diğer büyüklerimizin de son nefesine kadar bu mücadeleyi sürdürmelerinin altında bu inanç yatıyor. Mesele koltuk meselesi değildir. 90 yaşında Ebu Eyyubel  Ensari’yi İstanbul surlarına kadar getiren inançtır. Allah hepsinden razı olsun. Vefat edenlere rahmet etsin. Yaşayan ahilerimize de hayırlı uzun ömürler versin.

Ağabeylerimizin son nefese kadar mücadelelerini kim nasıl anlıyor bilmiyorum ama sadece bir cenaze dolayısıyla Türkiye siyasetinin bütününü bir araya toparlamaları mesaj olarak yeterli sanırım.

Oğuzhan Ağabeyimizi de dün rahmeti rahmana uğurladık. Hem Milli Görüş Davası’na hem de devlet adamı olarak ülkemize büyük hizmetleri olmuştur. Dava içerisinde bir çok sıkıntıya göğüs gererek, bir çok eleştiriye maruz kalarak, davanın yükünü almış, adeta paratonerlik vazifesi görmüştür. Belli yol ayrımlarında kararlı duruşu ile istikamet belirlemiştir. O karışıklıkta ne yaptığı tam anlaşılamamış ama  sonrasında zaman onu haklı çıkarmıştır. Son süreçteki attığı adımların ne manaya geldiğini muhtemelen zamanla anlayacağızdır. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. El Fatiha.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.