Hocanın 40 delisinden biriyim!

Hocanın 40 delisinden biriyim!
Erbakan Hocanın 40 delisinden biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Osman Altuğun, ekonomiyle ilgili sert eleştirileri var

Erbakan Hoca’nın 40 delisinden biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Osman Altuğ’un, ekonomiyle ilgili sert eleştirileri var,” Üç aşağı beş yukarı 'Türkiye ekonomisinin önü açık, arkası açık, üstü açık, altı açık, her yeri açık. Bu stipriz ekonomisidir.”diyor.

YTL ve Havuz Sistemi’nin Erbakan Hoca’nın kendisine hazırlattığı ifade eden Altuğ 28 Şubat’a farklı gönderme yaparak “Haram lokmayla helal lokmanın kavgasıdır 28 Şubat” diyor.

Rahmetli babam derdi ki: “Oğlum, ömrüm hep hırsızı hırsıza şikâyetle geçti” Bu bir zihniyet meselesidir. Bu da iman ve cesaret ister ki, bu da Erbakan ve bende vardı. Yani “Yetim hakkı yememeye ve yedirmemeye”

Sayın Altuğ, 1996 yılında Refahyol Hükümeti’nde Başbakan’ın Başdanışmanı olarak görev aldınız. Teklif nasıl geldi?

Efendim, ben önceden Erbakan Hoca’yı hiç tanımazdım. Yani baş başa hiç görüşmemiştik. O dönemin Başbakanı Sayın Erbakan beni davet etti. Bu davette sanıyorum Sayın Fehim Adak etkili oldu. Daha önce Sayın Çiller'in danışmanlığını yapmıştım. Sayın Erbakan bana, "Sizi biliyor ve tanıyorum. Ben sizi T.C. Başbakanı sıfatıyla göreve davet ediyorum. Memleketin size ihtiyacı var" dedi ve üç önemli şey söyledi. Birincisi, kimimiz, kimsemiz yok. İkincisi, bize sahip çıkın. Üçüncü olarak, bizi kandırıyorlar. T.C. Başbakanı Başdanışmanı sıfatıyla göreve başladım. Sayın Erbakan'ın bana ilk sorusu şu oldu: “Siz uzun yıllar danışmanlık yaptınız. Size kimse devletin ne kadar borcu olduğunu sormadı mı?” Ben de, hayır efendim, danışmanlara danışılır, soru sorulmaz diye esprili bir cevap verdim.

O gün makamda ilk raporunuzu hatırlıyor musunuz?

Tabiki. Sayın Erbakan'a devlet borçları dâhil ekonomiyle ilgili detaylı bir rapor hazırlayayım efendim, dedim. Derhal ve şimdi dedi. Ben kendisine şu ön bilgiyi verdim. Devlet dışarıdan yüzde 135 ile borçlanıyor, resmi mevduatı ise yüzde 5'de tutuyor. Erbakan yani; devlet yüzde 5 ile satıp, yüzde 135'le yerine alıyor. Böyle şey olmaz dedi. Aynen söylediğiniz gibi oluyor, dedim. İlk iş olarak kamuoyunda "Havuz" diye nitelendirilen kamu ortak hesabını oluşturmak oldu. Böylece yüzde 135 yerine yüzde 50 ile borçlanarak yüzde 85'lik bir faizi aşağıya çektik.

BAŞBAKAN DENK BÜTÇEYI SAVUNUR!

Siz “Erbakan Hoca’nın 40 delisinden biriyim” diyen bir bilim adamısınız. ‘Erbakan’ın delisi’ olarak neler yaptınız?

Mesela Kamu Tek Havuz sistemini önerdim. Erbakan Hoca buna çok sevindi. Bunun özü şuydu: Türkiye genel ve katma bütçeli resmi dairelerin mevduatı özel bankalara yüzde 5’le yatırılır. Bankalardan yüzde 35’le kredi alıyorduk. Aradaki fark kadar uyutuluyorduk. Bu şekilde kamu kurumlarının mevduatını havuzda topladık. Yani rantiyeden bu şekilde 15 milyar dolar kurtardık.

Hedefimiz denk bir bütçe oluşturmaktı. Sayın Erbakan’ın en çok üzerinde durduğu ve temel söylevi denk bütçe idi. Bir ülkede denk bütçe olmazsa, istikrarlı ekonomi olmaz, istikrarlı ekonomi olmazsa istikrarlı para birimi olmaz, istikrarlı para birimi olmazsa, istikrarlı bir hükümet ve istikrarlı bir ülke olmaz.

Erbakan'ın muarızları ise denk bütçe olur mu diye ortaya çıkıyorlardı. Bir başbakan denk bütçeyi savunmayacakta, neyi savunacak. Açık bütçe yapmayı mı hedefleyecek. Biz belli gider kalemlerini ve faiz giderlerini önemli ölçüde aşağıya çektik. Gelir ve giderlerin doğru ve yerinde tespitini yaptık. İsrafı önleyip, kaliteyi artırma yoluna gittik. Faizlerden elde edilen tasarrufla işçi ve memura yüzde yüzlük bir zam verdik. Biz bir efsaneyi gerçekleştirdik. Bizim hazırladığımız ekonomik modele başta Sayın Erbakan olmak üzere, Sayın Çiller, Sayın Adak büyük destek verdi. Siyasi idareye tamamen arkamıza aldık. Sayın Ufuk Söylemez ile de özelleştirme konusunda çalıştık. Özelleştirmede de katkılarımız oldu.

Kumarhanelerin kapatılmasıyla ilgili kanun tasarısını hazırladık. Çok çeşitli girişimlere rağmen kumarhanelerin kapatılması meclisten seri halde geçerek kanunlaştı. Kara para ile ilgili hiç bir kanun yasalarımızda yer almıyordu. Hâlbuki kara para ile ilgili uluslararası sözleşmelere 1988 yılındı imzalayan ilk ülkelerden biri olmamızı rağmen bu sözleşme meclise intikal etmemiş. Bu sözleşmedeki hükümleri içeren kanun 19 Şubat 1996 yılında meclisten geçerek kanunlaştı.

Sizden sonra gelenler niçin havuz sisteminden vazgeçtiler?

Rahmetli babam derdi ki: “Oğlum, ömrüm hep hırsızı hırsıza şikâyetle geçti” Bu bir zihniyet meselesidir. Bu da iman ve cesaret ister ki, bu da Erbakan ve bende vardı. Yani “Yetim hakkı yememeye ve yedirmemeye” yemin etmiştik. Yani o bankacılara dedik ki: “Bak arkadaş; bundan böyle bankanıza kamu mevduatı beklemeyin. Ayağınızı denk alın. Erbakan da, ben de üreten Türkiye’nin sevdalısıyız. Ürettiğinden fazla tüketen Türkiye’nin değil. Adam gibi üreten, adam gibi tüketen Türkiye sevdalısıyız. Bu ekonomik modelin adı da “Kayıtsız ekonomiden kayıtlı ekonomiye geçiş”tir. Biliyorsunuz “Havuz sistemi” ile “Yeni lira” projelerini bana hazırlatan Erbakan Hoca’nın kendisidir

Erbakan Hoca’nın size hazırlattığı “Yeni Lira” projesinin “Yeni Türk Lirası” ile farkı nedir? 

O dönem Sayın Başbakan Necmettin Erbakan, kayıtlı ekonominin Türkiye’yi ayağa kaldıracağını vurguluyordu. Buna göre ekonomiyi kayıt altına almak için kapsamlı TL projesini oluşturduk.

ğıt değil, madeni lira

Bizimkinin ismi “Yeni Lira” olacaktı. Ayrıca biz küçük rakamlı (tek kupürlü) para basacaktık. En büyük paramız 1 lira olacaktı. Çünkü küçük rakamlı çok sayıda parayı vatandaş yanında taşıyamasın kredi kartı kullansın diye. Ekonomi kayıt altına alınsın. Piyasada kara para dolanmasın. Paranın üzerinde rakam büyük olunca, kara para taşımak kolay oluyor. Mesela 1 milyar ödemen gerekiyor. 1’er lira ile 1 milyar lirayı yanında taşı bakalım. Üstelik bizim basacağımız para madeni para olacaktı. Ama şimdi 10 tane 100 YTL yanında taşımak kolay. Büyük rakamlı para, kayıt dışı ekonominin anahtarıdır. Avantaya yarar. Şu anda Türkiye’yi “Kara Para” yönetiyor. Rantiyeci sermaye bu projeden haberdar olunca kayıt dışı ekonominin devam etmesi için 28 Şubat post modern darbesini yaptırdı.28 Şubat darbesini yapan sermayedir.

Peki, Ak Parti iktidarının YTL projesi ne?

YTL projesi tamamen matbaa projesidir. Derinliği yoktur. Sadece paradan sıfırlar atıldı. En büyük banknot 200 TL yapılarak kayıt dışı ekonomi büyütüldü. Şöyle anlatayım.5 tane 200 TL 1000 TL yapar. Taşıması saklaması kolay. Köşe başında cebinden milyonları çıkartırsın al gülüm ver gülüm kayıt dışı ticaret yaparsın. Ama ticaretinde devlet yoktur. Devletin haberi de olmadığı için devlet garantisi yoktur. Öbür türlü en büyük para demir 1 TL olsa, yaptığın ticareti mecbur çekle kartla yapacaksın yaptığın iş kayıtlara girecek. Ekonomi böyle kayıt altına alınır. Erbakan Hocam büyük kalelerin kapılarının kilidi küçük olur derdi. Türk ekonomisinde kapı kilidi demir 1 TL olacaktı.28 Şubat’ın temelinde sanılanın aksine haram ile helal paranın kavgası yatar.

Başbakan Erbakan sizin gözünüzde nasıl biriydi?

Bir kere çok inançlı ibadetlerine düşkün çalışma prensibi olarak Alman ekolünden geldiği için disiplinliydi. Önce planlar sonra uygulardı. Sabah namazı başladığı Başbakanlık mesaisine gece 2’ye kadar devam ederdi. Bizim gece yarısından sonra pilimiz biter ancak onda ki dinçlik ve taze dimağ hiç bitmezdi. İbadetlerine çok düşkündü. Çok önemli toplantılarda bile “Bir dakika müsaade eder misiniz” diyerek hemen arka odaya geçer namazını kılar, dinç ve enerjik olarak kaldığı yerden devam ederdi. Konsantrasyonu mükemmeldi. Kibarlığı ve nezaketiyle en sert en önemli kararları bile mütebessim bir şekilde verirdi. Emretmez ama o mütebessim çehresinde ricası bir emirden daha sert ve etkiliydi.

Türkiye’de işletilen sistemin en önemli sakatlıkları nelerdir?

Türkiye, Serbest Pazar Ekonomisi’ne geçtikten sonra, bu ekonominin “Serbest Bırak” ayağı işletilirken, 'olmazsa olmaz' ayağı olan “Kontrol Mekanizması”nı devre dışı bıraktı. Kontrol olursa vergi olur, vergi yoksa borç vardır. Borç varsa faiz vardır. Faiz varsa gelir dağılımında adaletsizlik vardır. Adaletsizlik varsa anarşi ve yeni rejim arayışı vardır. Bu nedenle tek ayaklı Serbest Pazar Ekonomisi her zaman ülkelerde huzursuzluğa ve anarşiye neden olur. Serbest Pazar Ekonomisi’nde kayıt dışı ekonominin de kayıt altına alınması gerekir. Bunu yapamayan bizim gibi ülkeler dolaylı vergilere başvuruyor. Dolaylı vergiler, namert vergilerdir. Yani kısacası vergi alamadığınız kimselerin vergilerini, alabildiğiniz kimselere yüklemektir. Bu nedenle bunlar namert vergilerdir. Türkiye yıllardır bu namert vergilerin kıskacı altında eziliyor.

Demokrasi değil, Parokrasi Ülkemizde demokrasi sağlıklı çalışıyor mu?

Türkiye'de çıkarılan kanunların çoğu işlemesin diye yapılıyor. Bunun sebebi de yapılan kanunların alt yapısı yok. Yani Irak işgal edilirken, bizim meclisimizde milletvekili Aşık Veysel’in türküsünü şiir şeklinde söylüyor. Neden? Çünkü Türkiye'de siyaset de kayıt dışı ve siyaseti parası olanlar yapıyor. Bu durumda bu yönetimin adı da "Demokrasi" değil "Parokrasi" olur. Yine ne yazıktır ki kayıtlı ekonomi ile kayıt dışı ekonominin birleştiği yer siyasettir. Helal iş satamayanlar umut satmaya devam ediyorlar. Umut satmanın maliyeti sıfırdır. 1980 yılından beri uygulanan ekonomik politikalar nedeniyle Türkiye ekonomisi her yönden açık veriyor. Bunların çözümünü AB'ye girmekte arayanlar sanki Türkiye'deki bütün ekonomik sorunları AB çözecek gafletindeler.

Çizilen pembe tablolar ve büyüme masalı iktidar partisi, ülkemizin büyüdüğünü iddia ediyorlar. Siz ne diyorsunuz?

Türkiye’nin büyüdüğünü söyleyenler, pembe tablolar çiziyorlar ve masal anlatıyorlar. Yahu bir ülke düşünün ki 100 yumurta üretsin ve bunun karşılığında da 100 lira para bassın. Yumurtaların değeri 1 liraya gelecektir. 200 yumurta üretirseniz yumurtanın tanesi 50 kuruş olacaktır. Tavuklarınıza iyi bakmaz ve gerekli önlemi almaz, onları çeşitli hastalıklardan öldürürseniz 50 yumurta üretirsiniz ve yumurtanın tanesi 2 liraya gelir. Türkiye büyüyor. Evet büyüyor. Hırsızlık da büyüyor, adaletsizlik de büyüyor, suç oranı da büyüyor. Büyüme oranının yüzde 10 olduğunu söyleyerek övünenler, borçlanma oranının da yüzde 50 olduğuna dikkati çekmiyorlar. Ekonomi bir arz talep dengesidir. Bu kanunun dışına çıktığınızda dengeler şaşar. Biz yıllardır borçlanıyoruz. Zaten bizim sağlam borç ödeme gibi bir alışkanlığımız da yoktur. Türkiye’nin cebinde bulunan para, dış ülkelerden borç aldığımız paraların teminatıdır. Hamiline yapılmış senetlerin karşılığıdır. İşte hamiline yazılmış bu senetler nedeniyle Türkiye hamile bırakılmıştır.
 

KEREM İŞKAN-DENGE

Haramzadenin ‘Post’ kavgası!

Merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Ekonomi Başdanışmanı Prof. Dr. Osman Altuğ hocayı bilmeyen yoktur…

***

Renkli kişiliği, farklı bakış açısı ve ekonomiyi leblebi kıvamında anlatımıyla herkesin yakından tanıdığı bir isim o…

***

Merhum Erbakan Hoca’ylaanılarını konuştuğumuz Altuğ Hoca, o yılları anarken yüzüne ve sesine büyük bir hüzün çöküyor…

***

Yapılanların devrim niteliğinde işler olduğunu vurgularken, Erbakan Hoca’nın heyecan ve enerjisini hayranlıkla yâd ediyor…

***

“Gece saat 02-03’te bende pil biterdi… Bizden çok daha erken saatlerde mesaiye başlayan Merhum Başbakan’ın yüzündeki ve sesindeki dinçlik o saatlerde bile bizi ateşler, yorgunluğu unuttururdu.”diyor…

***

O’nun ibadetlerine düşkünlüğünü etrafımda hiç kimsede bu kadar samimi görmedim diyen Altuğ Hoca, “Tüm o hengâmenin içinde sessizce arkadaşlarıyla arkaya odaya geçer namazlarını gösterişsiz ama büyük bir samimiyetle eda ederdi.”diyor…

***

Belki de en can alıcı tespiti 28 Şubat’la ilgili olanı…

***

Erbakan Hükümeti’nin şimdiki hükümetin aksine kayıtlı ekonomiyi savunduğunu belirten Altuğ, yeni lira projesi ile sermayenin ayağına basıldığını belirterek 28 Şubat sanılanın aksine sermaye tarafından orduya yaptırılmıştır” tespitinde bulunuyor.

***

Yeni lira projesiyle Erbakan Hoca, Türk parasında en büyük para olarak 1 TL’yi hedefler…

***

1 TL demir olarak basılacaktır

***

Böylece Türkiye’deki her türlü alım satım çek ve kartlarla yapılacağı için Türkiye’nin tüm ekonomisi kısa sürede kayıt altına alınacaktır…

***

Kaleler ne kadar büyük olsa da, kale kapılarının anahtarları küçüktür” diyen Merhum Erbakan,  Türk Ekonomisini de kayıt altına alacak anahtarı demir 1 TL olarak belirler…

***

Projedenhaberdar olan sermaye harekete geçer, kayıt dışı ekonomiden kayıtlı ekonomiye geçişte kazançlarının kesileceği endişesiyle 28 Şubat’ı hazırlarlar…

***

AK Parti iktidarının uyguladığı YTL projesi ise sadece matbaa projesidir. Paradan atılan sıfırlar ve 200 TL’lik banknotlar kayıt dışı ekonomiyi besler ve büyütür.

***

28 Şubat’ın temelinde aslında helal para ile haram paranın mücadelesi yatmaktadır…

***

Kısacası irtica bahanesiyle rantiyeci sermaye, bir gecede helalle haramı yer değiştirir… Adını da post’ modern darbe kor…

***

Osman Altuğ Hocayla bu sıra dışı röportajda umarız o dönem kafalarda soru işareti bırakan gelişmelere farklı bir bakış açısı kazandırabiliriz

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.