Hayata tutunmalılar

Hayata tutunmalılar
Trakya Üniversitesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yeşim Özlü Fazlıoğlu, down sendromlu çocukların hayata tutunması için devlet destekli Bağımsız Yaşam Evleri projesinin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi

 
Trakya Üniversitesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yeşim Özlü Fazlıoğlu, branşında eğitim veren ve Down Sendromlu çocukların eğitim gördüğü Gökçem Özel İletişim ve Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarette gazetemizin sorularını cevaplandıran Fazlıoğlu, Down Sendromlu çocukların sorunlarını gündeme getirdi.
* Bu ziyaretteki amacınız nedir?
— Amacım burada verilen eğitimi yerinde görmek ve her iki tarafından faydalanacağı fikir alışverişinde bulunmak. Ben kurulduğu günden bu yana Gökçem’i ziyaret ederim. Beğendiğim bir çizgileri var. Hem bu çizgiyi biraz daha yakından takip etmek hem bilgi alış verişinde bulunmak istiyorum. Neler yapıyorlar birlikte olduğumuz zaman daha farklı neler yapabiliriz ekiple beraber bunların kararlarını almak, eğitimleri tekrardan bir gözden geçirmek özel eğitim alanındaki yenilikleri paylaşmak, çocuklara daha fazla ne kadar faydalı olabiliriz bunların çalışmalarını yapıyoruz.
Burada eğitim programlarında bütüncül yaklaşım niçin önemlidir program yaparken ailenin katılımını daha fazla nasıl sağlayabiliriz bunları masaya yatırdık. Çünkü ailenin katılımı çalışmaların başarısını yüzde 90 artıran bir durum. Ailelerimizin eğitime aktif katılımı bu alanda çok önemli bir rol oynar. Bunları ailelerimizin tümüne anlattık. Bu her iki taraf içinde güzel oldu.
* Ailelerin bu konuda görevlerini yeterli buluyor musunuz?
— Kesinlikle, evden çıksın da ben ona gereken bütün maddi imkanı sağlarım, her türlü eğitimi verdiririm diye bir düşünce olamaz. Ailelerin sorumlulukları burada bitmiyor. Çocuklar için yapılan her türlü eğitimin evde devamı yoksa buradaki 45 dakika 2 saatlik eğitimin hiçbir faydası olmaz. Mesela benim hep vurguladığım bir şey var. Zihinsel engel bulaşıcı bir şey değildir. Kendi iletişimimizi çevreyle olan iletişimimizi bozmayalım hayatımız devam etsin. Ancak bizim bir Down Sendromlu çocuğumuz olduğunu unutmayalım. Tamam, farklı bir çocuğumuz oldu ama bu hayatımızın sonu değil. Yani yaşantımızı tekrardan organize edebiliriz birbirimizden korkmayalım tekrardan hayatımızı organize edelim ve yolumuza devam edelim. Bu çocuğumuz için de çok önemli.
* Ailelerin bu tutumu çocuğu nasıl etkiler?
— Bunun için öncelikle şunu söylemem gerekir. Burada veya Türkiye’nin neresinde olursa olsun Down Sendromlu çocukların sadece zihinleri ile ilgili sorunları var. Duyguları ile hiçbir şekilde sorunları yok. Ve unutulmasın ki çocuklarımız ev içerisinde olan her şeyin farkındadırlar. Ama bazen görüyoruz. Bir bakıyoruz ki çocuk problemli anne baba 
Depresyona girmiş ve ilişkileri kopmuş. Son olarak boşanmalara gidiliyor ve parçalanmış aileler karşımıza çıkıyor. Aslında hepimizin hayatında problemler var bunları büyütmeden devam etmemiz gerekiyor. Benim verebileceğim en güzel mesaj bu olacak.
* Çocuklar ev içinde yaşananları nasıl algılar?
Down Sendromlu çocuklarımız normal çocuklardan daha hassas ve alıngan olur. Ve ev içerisinde yaşanan tüm olayları kendi kafasına göre yorumlayabilir. Bir şeyden anlamaz diye bir düşünce içinde olmamalı. Çocuklar kendileri yüzünden ailelerinin parçalandığını hisseder. Biraz evvel bahsettiğim gibi ç bu çocukların sadece zihinsel problemleri var, duygusal hiçbir problemleri yok. Duyguları normal insanlar ila aynı gelişiyor. Biz zannediyoruz ki çocuklar hiçbir şey anlamıyor. Aslında her şeyi çok iyi anlıyorlar. Sevildiklerini, sevilmediklerini, istendiklerini istenmediklerini kesinlikle çok iyi şekilde hissedebiliyorlar. Ailede ki öfkeyi, kızgınlığı her şeyi normal bir çocuk gibi hissediyorlar. O yüzden ailenin ne kadar sevgi dolu bir ortamı olursa o kadar iyi olur. Çocuk anne ve babasının boşanmasını ister mi? Çocuk huzur ister, sevgi ister. Bunun için aile bireylerinin çocuğun yanında birbirlerine davranışları çok önemli. Birde en önemli konu çocukların düzenli olmalarıdır. Ailelerin olduğu kadar bu çocuklar için düzen çok önemledir. Sabah kalkış saati, kahvaltı saati, gezme saati, oyun saati bunlar çocuğun gelişiminde çok önemli. Onun dışında sevildiğini ve kabullendiğini hissetmek sadece aile tarafından değil toplum tarafından da kabullendiğini ve sevildiğini hissetmek çocuk için çok değerli.
* Çocukların eğitimi nasıl olmalı? Eğitimde gönüllülük ne kadar önem arz ediyor?
— Normal bir memur veya görevli kesinlikle bu tür eğitimi yapamaz. Çünkü bu işte duygular işin içine giriyor kendinizle baş başasınız.  Eğitim verme bahanesi ile odaya girdiğiniz zaman hiç bir şey yapmadan da dışarı çıkabilirsiniz bunun kimse farkına varmaz. Çocuk zaten kendini anlatamaz. Ama o amatör ruhu kaybetmediyseniz başarılı olursunuz.
* Ailelerin çocukları hakkında yaşadıkları en büyük endişe nedir?
Ailelerin ne kadar acı ve gerçek ki yaşadıkları en büyük endişe ve korku, kendilerinden sonra çocuklarına ne olacağıdır. Çünkü kendilerine bir şey olduğu zaman çocuklarının kesinlikle ortada kalacağını bilmektedirler. Bu konuda hepimizin yaşadığı en büyük sorun ülke genelinde ‘Mesleki Rehabilitasyon ve Bağımsız Yaşam Evleri’ nin olmaması. Bu çocuklarımız için en ciddi sorun çocukların eğitimlerinin ardından nasıl bir yaşam içinde olacakları. Down Sendromlu çocukların anne ve babasının hayattan göçmesi ile bu çocuklarımız yaşamlarını nasıl devam ettirecek? Aileler sadece bunu düşünüyor. Bizden sonra çocuklarımız ne olacak? Çocuklarımızın eğitimleri bir yana yaşamlarını nasıl devam ettirecek? Bu sorular içen ne yazık ki ailelere verecek tek bir cevap yok.
* Peki, bu sorunun çözülmesi için neler yapılabilir?
Bu sorunun çözülmesi için mutlaka bir adımın atılması gerekir. Bu tür eğitim alan çocuklarımızın öğrendikleri tüm becerilerini günlük yaşantılarına aktarmaları gerekir.
Bunu yaşam içerisinde kullanmadıktan sonra gördükleri eğitimlerinin hiçbir anlamı yok. Çocuklara aileden bağımsız olarak mesleki bilgi, çalışma ve bağımsız yaşama imkanı verilmesi gerekiyor. Çocuklara bağımsız yaşam imkanı sunulmaz ise çocuklar yalnız kaldıklarında yaşamlarını nasıl devam ettirecek. Hangi bir akrabası veya kardeşi sürekli olarak bakabilir. Özellikle Down Sendromlu çocukların yalnız kalmaları halinde tutunacakları en küçük bir dalı bile olmaz. Ülkemizde şimdilik yok ancak yurt dışında birçok ülkede, özellikle Down Sendromlu çocukların yararlandığı ‘Bağımsız Yaşam Evleri’ projesi hayata geçirildi. Ve bu evler şehirden soyutlanmış, uzak bir yerlerde değil.
Örneğin geniş olanaklara sahip bir binanın yarısında normal insanlar yaşarken diğer yarısında bu tür çocuklar kendilerine sağlanan devlet imkanı ile yaşamlarını çok güzel bir şekilde devam ettirebiliyor. Ve bu çocuklar yalnız değiller. Devletin sağladığı imkanların yanı sıra gönüllü üniversite öğrenciler çalışıyor. Bu öğrenciler belirli bir miktarda maaşta alıyor. Ve bu çocuklarımızı sürekli olarak psikologlar denetliyor, uzmanlar denetliyor. Yaşam Evleri bir derneğe bağlı olarak ta çalışabiliyor. Tüm bunlar tabi ki devlet desteği ile gerçekleşiyor. Bu yaşam evleri onları tekrardan yapılandırıyor. Bunun biran önce ülkemizde hayata geçirilmesi lazım. Bu konuda ciddi olarak çalışılmalı. Anne baba düşünüyor ama anne baba da maddi imkan yok. İnsanlar kendi karınlarını doyuramıyor. Bu ailelerin birçoğu ekonomik olarak düşük seviyedeler. Çocuğuna oyuncak alamayacak aileler var. Eğer ki biz bu düzenlemeleri yaparsak ailedeki süreçte azalıyor. Burada da Devletimiz sorumlu bu planları bir an önce yapması lazım. Çünkü çok geç kalınmış bir şey.
* Aileler bu konuda neler yapmalı ve toplumun bu konuda üzerine düşen görev ne?
Aileler çocuklarının eğitimi konusunda kesinlikle yanlış yola sapmamalı. Çünkü bu konu aşırı derecede suistimal edilen bir alan. Aileler hiç bilimsel olmayan bir yönteme yüklü miktarda paralar ödüyor. Bunun için borçlanıyor söylenen her şeye inanarak çocuklarını her yere götürüyor. Bunun sonucunda da hem aileler hem çocuklar büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Bir umut için güvenilir olmayan, kanıtlanmış olmayan yöntemlere çok fazla inanıp girmesinler.  Yanlış duyumlar sonucu çok fazla uzman, eğitimci, doktor değiştirmesinler. Nerede sağlıklı ve güzel bir eğitim gördüklerine inanıyorlarsa orada eğitimlerine devam ettirsinler.  Bizim bu sorunumuz ve bu beklentimiz ne yazık ki tuzağa, sömürüye ve ranta açık bir alan. Bunun için çok dikkatli olmak gerekiyor. Daha önce devam ettirdikleri eğitimcilerine ve doktorlarına güvensinler. Benim söylemek istediğim Down Sendromlu çocuklar için önemli olan tek şey doğru yerden alınan eğitim ve sürekli olarak tıbbi desteğin sağlanması.
Burada topluma da büyük görevler düşüyor. Toplum bu konuda duyarlı olmalı. Özellikle bizim için kaynaştırma çok önemli. Bu kaynaştırma mahallede olur, okullarda olur. Bu çocuklarımız devletin okullarına gidebilmeli ve öğretmenler bu çocuklar ile diğer çocukları kaynaştırmalı. Unutulmasın ki Down Sendromlu çocukların akranları ile birlikte olmaları lazım. Normal okullarda ki öğrencilerin daha kabullenici olmaları gerekir. Çünkü bu çocukların da normal akranları ile arkadaşları ile birlikte olmaya ihtiyaçları var. Konuşmamın sonunda bizlere bu konuda söyleşi imkanı sunduğunuz için Merhaba Gazetesi’ne teşekkür ederim.
FOTO ALTI:
Trakya Üniversitesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yeşim Özlü Fazlıoğlu, branşında eğitim veren ve Down Sendromlu çocukların eğitim gördüğü Gökçem Özel İletişim ve Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret etti.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.