Gazetecilik kan kaybediyor
İLETİŞİM KONGRESİ NOTLARI – 1
Çetin ORANLI
Gazeteciler Cemiyeti tarafından Antalya-Belek’te, 15-19 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Ulusal İletişim Kongresi’ne Konya’dan Cemiyet Başkanı Sefa Özdemir önderliğinde 5 kişilik bir ekiple katıldık. Sefa Özdemir ve bizimle birlikte kongreye Hakimiyet Gazetesi sahiplerinden Celalettin Boyalı, Memleket Gazetesi Genel Müdür Yardımcısı İsmail Alemdar, KONTV Program Yapımcısı Müjdat Coşkun da katılmıştı. 400’ü aşkın katılımcının hazır bulunduğu kongre süresince oturumlarda sorunlar ve çözüm önerileri masaya yatırıldı. Kongrenin belki de en önemli yönlerinden birisi; iletişim sektörünün hem içerisinde olan basın çalışanları, hem de akademik eğitim aşamasında yer alan iletişim fakülteleri öğretim üyeleri ve öğrencilerinin fikir platformunda bir araya getirilmiş olmasıydı.
AÇILIŞ BÖLÜMÜ KONUŞMALARI
Daha önce açılışa katılacağı ilan edilen Ulaştırma Bakan Binali Yıldırım, son anda programa katılmaktan vazgeçti. Bakan’ın bu tutumunda, kapatma davalarına ve ulusalcı kanada sık sık ‘hukuk mucidi(!) olarak’ fikir vermeyi alışkanlık haline getiren eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun programın konukları arasında yer almasının etkili olduğu öne sürüldü. Kongreyi düzenleyen Gazeteciler Cemiyeti’nin Başkanı Nazmi Bilgin, rahatsızlığı nedeniyle etkinliğin hiçbir aşamasına katılamadı, ancak Bilgin’in mesajı sunucu Mehpare Çelik tarafından açılış konuşmaları esnasında okundu.
Ulaştırma Bakanı Yıldırım’ı temsilen açılış bölümüne katılan Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka, konuşmasında bilişim sektöründeki kilometre taşlarını aktardı. Aka, ülkede internet ve mobil şebeke hizmetlerinin hızla gelişmekte olduğunu kaydetti. Antalya Vali Yardımcısı Yıldırım Uçar da, gazeteciliğin kamuoyuna çok yakın bir meslek olduğunu kaydederek, “Bu görevi yaparken gazeteciler güçlüklerle karşılaşıyor” dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ufuk Okan da, siyaset kurumunun basın üzerindeki baskısının iletişim özgürlüğünü tehdit ettiğini öne sürdü.
KORKMAZ ALEMDAR: İKİ MESLEK GRUBUNA BİLGİ VERMEK İMKANSIZ!
Protokol konuşmalarının ardından Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, ‘Türkiye’de Kitle İletişimi’ konulu tebliğ sundu. Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, ilgi ile dinlenen tebliğine, “Bilgi toplumu değil, bilinçli toplum kavramını geliştirmeliyiz” değerlendirmesiyle başladı. Korkmaz Alemdar’ın tebliğinden önemli satırbaşları şu şekilde: “Acaba teknolojinin ötesinde toplum merkezli sorgulamaların yapılması düşünülmeli mi? Gazetecileri ne olduğunu bilmediğimiz nedenlerle hapiste tutuyoruz. İnsanlarımız arasında iletişimi sağlıyoruz ama Anayasa’ya rağmen dinliyoruz. Teknolojiye evet ancak bunun bir araç olduğunu unutmamalıyız. İki meslek grubuna yaptıkları iş ile ilgili bilgi vermek neredeyse imkansız; gazeteciler ve siyasetçiler. Çünkü onlar her şeyi biliyor. 1980-1981 yılları kitle iletişiminin ciddi dönüşüm kazandığı yıllardır. ABD’de ortaya çıkan (bizdeki RTÜK’ün karşılığı olan) FCC dalgası her ülkeyi farklı bir şekilde etkiledi. Böylece kamu yayın tekeli yavaş yavaş ortadan kalktı. Bu, iletişim alanında kuralsızlığın egemen olmasına yol açtı. Önce kural koyamadık. Bu, ‘piyasanın kuralları işlesin gücü olan yayın yapsın’ anlamına geliyordu. O günden bugüne kurallar bazı alanlarda boşlukları doldurdu ama çok önemli sorunlar yaşandı. RTÜK’ün bugün gücü bir tek iletişim fakültelerine yetiyor. Yeni kanun tasarısında iletişim fakültelerine frekans tahsisi yapılmadığı gibi, frekansı olanlar da kaldırılmaya çalışılıyor.”
GAZETECİLİĞİ MESLEK OLARAK GÖRMEMEK BÜYÜK TEHLİKE
Küreselleşme sürecinin Türkiye’de kitle iletişiminde tekelleşmeyi (yoğunlaşma) beraberinde getirdiğini kaydeden Prof. Dr. Alemdar, yayın organı sayısı artarken görüşlerde farklılığın ortaya çıkmadığı bir dönemin yaşandığını vurguladı. Alemdar şöyle devam etti: “Bugün Hükümet destekli yeni tekeller ortaya çıkıyor. Bu tekelleşme ile birlikte gazetecilik son derece zayıf, dayanıksız, itilip kakılan bir meslek haline gelmiştir. Bugün Anadolu Ajansı dışında basın sektöründe sendikalaşma yoktur. Gazetecilerin adam yerine konulmasını sağlamalıyız. Meslek gerçekten erozyona uğradı. Gazeteciliğin meslek olduğu bile tartışılıyor. Çok ciddi gazeteciler bile artık gazeteciliği bir meslek olarak görmüyor. Gazeteciliği meslek olarak görülmeyen bir duruma getirmek vahim bir durumdur. Bu, iletişim fakülteleri için de ciddi bir tehdittir. Bu tanımlama ile iletişim fakültelerinde bütün çabaları yok edersiniz. Ve bunu devlet eliyle yapmış olursunuz. İletişim fakültelerinin bir işe yarayabilmesi için burada yetiştirilen gücün sektörde görev alması gerekir.”
Gazetecilik mesleğini yapanlara 1960’lı yıllarda vadeli mal ve kız verilmediğini hatırlatan Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, ancak sonraki yıllarda meslekten inanılmaz paralar kazanan ‘star gazeteci modeli’nin ortaya çıktığını belirtti. Birleşmiş Milletler’in gazetecilerin yaşam süresinin kısa olduğu yönündeki saptama yaptığını kaydeden Alemdar, “Ama buna rağmen biz yıpranma payını bile artık kabul ettiremiyoruz” dedi. Alemdar, sözlerini şöyle noktaladı: “Gazeteciliği iyi kötü öğrendik ama gazetecilerimizi bir türlü hapisten kurtaramadık.”
Yarın: Oturumlar ve çalışma grupları… Basın özgürlüğü nereye gidiyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.