Muzaffer Dereli

Muzaffer Dereli

Ey Oğul! [1]

Ey Oğul! [1]

Seni ve beni yaratan Rabbimize hamdeder, O'nun sevgili Rasûlü Muhammed Mustafa Efendimize de salât ve selâm ederim. Allah'ın selamı ve rahmeti diğer nebîler, Efendimiz'in âl ve ashabı ile onların yolunda giden kullar üzerine olsun!
Ey Oğul!
Seni yoktan yaratan Rabbinin emirlerini asla unutma! Diledi de seni insan yarattı. Seni başka bir şey yaratmak da O'nun elindeydi. O, seni sevdi de yarattı, sen de O'nu sev!
Ey Oğul!
Seni yaratan Rabbinin daima seninle olduğunu bil! Her zaman kendine; "O benimledir ama ben acaba kiminleyim?" diye sor.
Ey Oğul!
Gidişatına bak! Acaba nereye doğru yolculuğun? Bu yol nereye çıkar, diye düşün! Bilesin ki, sonu uçurum olan yollar ancak hüzün ve acı getirir sana. Zira o yollar Allah'ın yolu değildir. Sen Allah ve Rasûlü'nün gösterdiği nurlu yolda ilerle! O yol huzur ve sükûnet yoludur. O yol sevgi ve muhabbet yoludur. Sonu da sevgi ve muhabbet, aşkla Mâşûka kavuşmaktır. Hayatın, Rabbine kavuşmak arzusu ile dolarsa sonucu ne güzeldir. O ki bunu Kur'an'ında şöyle haber verir:
"Rablerine karşı gelmekten sakınanlar, bölük bölük cennete götürülürler. Oraya varıp da kapıları açıldığında, bekçileri onlara: "Selam size, hoş geldiniz! Temelli olarak buraya girin" derler. Onlar: "Bize verdiği sözde duran ve bizi bu yere varis kılan Allah'a hamdolsun. Cennette istediğimiz yerde oturabiliriz. Yararlı iş işleyenlerin ecri ne güzelmiş!" derler." (39 Zümer 73-74)
İşte kul için bundan daha güzel bir sonuç yoktur.
Ey Oğul!
Hakikat aynasından kendine bak! İhmal etme! Durumun nedir, bil! Nefsin seni azdırmasın! Gaflete daldırmasın! Gurur ve kibre katmasın! Gör kendini! Bil halini! Bilesin ki; "nefsini bilen Rabbini bilir." Sen nefsinin oyun ve desiselerini bil ki, o seni, Rabbinden alıkoymasın! Zira o öyle düzenler kurar ki, sen doğru sanırsın. Boş yere ümide dalarsın. Faniye kanar, ukbayı atarsın! Asıl iş, ukbayı unutmamaktır. Ona göre dünyayı tanzim etmektir. O halde Rabbinin emir ve yasaklarını dinle de nefsine hakim ol! Onun kemendini iyi tut da batıla dalma! Rabbini an, O'nu hatırla, O'nu zikret, O'na yönel, O'nunla ol, O'ndan gayriye gitme! Zaten sonun O'na gitmek değil midir?
Ey Oğul!
Her zerrede Allah'ı gör! Çünkü her zerre O'ndandır. O yaratmıştır. Her birisi O'nu zikreder. O, bunu şöyle haber verir:
"Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar, hükümran, çok kutsal, güçlü ve Hakim olan Allah'ı tesbih ederler." (62 Cuma 1)
Sen bu manayı kavra ki, onlara olgun davranasın! Gülleri, çiçekleri, otları Rabbinin zikrinden alıkoymayasın! Kanat çırpan her kuşun, yerde yürüyen ya da sürünen her mahlûkun sahibi O'dur bilesin! Onların zikrini işitesin! Sonra da dönüp kendine bakasın! "Acep benim halim nedir?" diyesin!
Ey Oğul!
Ahlakını güzelleştir. Âlemler Sevgilisini düşün ki, o "en güzel ahlak sahibi" olduğu halde Rabbine şöyle yalvarırdı: "Allah'ım! Yaratılışımı güzel yaptığın gibi, ahlakımı da güzelleştir." (Müsned 1, s. 403). O, en güzel örnektir bize. İnsanlığa "insan" örneği… O halde sen de O'ndan örnek al da, onun gibi dua et!
Ey Oğul!
Sana gelenlerin bir daha gelmesini, seni sevenlerin daha çok sevmesini istiyorsan ahlakın güzel olsun! Güler yüzlü, tatlı dilli ol! İnsanlara güzel davranış sergile. Güzel söz söyle. Onları ilk gördüğünde büyükse ağabey, amca ya da bey de. Küçükse kardeşim, evladım diye seslen. Sonra da hal-hatır sor! İşte bu, insan kazanmanın, dost elde etmenin en kolay yoludur. Bir köprü kurulur o zaman onun gönlüyle senin gönlün arasına… Dualar alırsın bir nice… Bir sevgi halesi oluşur gönüllerin gökyüzünde. Bir pınar hasıl olur gönlün tepelerinde ve sevgi dolu sular akar… Rabbine ulaşınca bütün bu dualar, artık O'nun da sevdiği olursun!
Ey Oğul!
Bilesin ki bir şey almak istersen para-pul lazım insana! Ama bir gönül almak istesen ne para gerek ne de pul! O halde sen gönlünden, gönül köprüleri kur gönüllere! Güzel ahlakınla nicelerini al! Bil ki en pahalı şey gönüldür. Ama onu almasını bilen için pek ucuz, pek kolaydır. Bilmeyen için ise pek zordur. O kimse ki, yumuşaklıktan uzaktır. Gönlü taşlaşmıştır. Sertçe vurur insanlara taşını. Göz kulak yaralar bir nice. Sonra uzaklaşır insanlar ondan sessizce. Ne gelen olur, ne giden. Dualar yerinde durur. Keşke bir de kötüsünü almasa duanın. O'ndadır gayri hüzün ve acı. Şimdi bilmez o kimse bu kötü sonucu. Keşke bilse o en güzel ilacı, tamir eder kulları, tamir eder kendini.
Ey Oğul!
Namazını dosdoğru kul! "Zira namaz mü'minler üzerine vakitleri belli olarak farz kılınmıştır." (4 Nisa 19). O'nunla olmanın en güzel delilidir namaz. Namazsız kul olmaz! O halde sen de namazsız olma!
O'nun huzurunda "duruş"tur namaz!
O'nunla beraber oluştur.
"Başüstüne Rabbim!" diye eğiliş, itaati daha da pekiştirmek için yüzü yere koyuştur namaz.
Alnının aydınlığını istersen kapan secdeye! Zira o an, en yakın ânındır Rabbine.
Simanda nur istersen namaza koş! O sima ki, âhirette önünü aydınlatan nurun, ışığın olacak… Onunla kurtulacaksın karanlıklardan ve onunla koşacaksın cennete… Rabbini görmeye… Cemalini seyretmeye… Zira Rabbimiz; "O gün bir takım yüzler vardır ki, Rablerine bakıp parlayacaklar," buyurmuştur. (75 Kıyamet 22-23)
Ey Oğul!
Namazın güzel olsun! Yatıp-kalkanlardan olmayasın. Yarın yüzüne çarpılmasın. Huşûn olsun, ta'dil-i erkânın olsun, sevdan olsun. Ki ondan fayda hasıl olsun. Bilesin ki onu Rabbin için ikame ediyorsun. O halde nasıl gerekiyorsa öylece kılasın. Cami ve cemaate devam et! Onda büyük derece ve mü'minlerle beraberlik vardır. Bu beraberliğin ise pek çok kazançları vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muzaffer Dereli Arşivi