ESKİDEN NEREDE NE VARDI?  -8-

ESKİDEN NEREDE NE VARDI? -8-

“Merhaba Şehir” in Şubat ekinde şimdiye kadar hiçbir yerde görmediğiniz, “Dede Bahçesi” nin meşhur havuzlu çınaraltını günümüze taşıyan 2 tarihî fotoğraf yayınlıyoruz.

Fotoğrafları inceleyip, bugünün “Taş alan” ı ile geçmişin etrafa serinlik ve yeşillik saçan dokusunu kıyaslama fırsatını bularak, nereden nereye geldiğimizi çok iyi anlayabilirsiniz. Fotoğrafın birisinde güney taraftaki köşk ile önündeki şırıl şırıl suların aktığı, altından gelip geçilen kayalar ve kayıklı havuzun sağındaki kameriyeleri, kuzey bölümü tesbit eden diğer fotoğrafta da asırlık çınarların altındaki tahta sandalyeli kareli örtülü masalarla, içinde kayık sefası yapılan havuzun kalan bölümünü görüyorsunuz. Sıcak yaz aylarında boş masa bulmanın imkânsız olduğu, gece yarısına kadar halkın serinlediği havuzbaşında çay  ve gazoz içip, dondurma yemenin keyfine doyum olmazdı. Dede Bahçesi’nin ayakta kalabilen Şazbey Ağa Mescidi, ya da halkın deyimiyle Akcami, yahut Yıkık Mahalle Mescidi yanındaki kapısından girişten itibaren 2 tarafında akasya ağaçları sıralı 50-60 metrelik yol bile insana ferahlık verirdi. Akşamları bekârlar alınmaz, havuzbaşı ailelere tahsis edilirdi. Bu yüzden adı “Dede Aile Bahçesi” konulmuştu. Gençlik yıllarımızdan Ahmet Hilmi Nalçacı’nın yıktırarak, “Konya Fuarı” hâline getirdiği 60’lı yıllara kadar bahçeyi Eyüp Mutlutürk, fuar olarak açıldığı dönemde de Aslan Mercan işletmişti.
Çok eski devirlerden itibaren bahçe hâlindeki geniş alan “Dede Bahçesi” adını almadan önce 17. yüzyılın ortalarında Şeyh Hasan Efendi isminde zengin bir zât burasını satın alarak, Mevlâna Dergâhı Şeyhi Bostan Çelebiye hediye ettiğini öğreniyoruz. O zamanlarda da yeşillikler içerisinde olan bahçede mevlevîler sıcak yaz günlerinde dergâhtan gelen yemekleri yerler, âyin yaptıktan sonra da çınarların serinliğinde çaylarını yudumlarmış. Kaynaklar, 1800’lü yılların sonunda Dede Bahçesi’ne Abdülvahit Çelebi’nin bir köşk ile havuz yaptırdığını, Mevlevî dedeleri tarafından yazlık bahçe olarak kullanıldığı gibi, yabancı misafirlerin de burada ağırlandığını bildiriyor. Koyunoğlu Müzesi’nde Selçuk Es’in arşivindeki 1924 tarihihi taşıyan fotoğraflarda bahçeye girişte sağda 2 tane tenis kortunun yer aldığı, zamanın tenis kıyafetlerini giymiş, ellerinde raketleriyle fotoğraf çektiren bayan ve erkekler görülüyor. 1925’te tekke ve zaviyeler kapanınca Dede Bahçesi önce hazineye devredilmiş, daha sonra da belediyenin mülkiyetine geçmişti. Belediye ise burayı düzenleyip, çınarların altındaki havuzbaşını halkın hoşça vakit geçirebileceği bir mekân hâline getirirken, tenis kortlarının yerini de fidanlık ve parklara dikilmek üzere çiçek tarhları yapmış, ayrıca kuş türlerinin yer aldığı küçük bir hayvanat bahçesi kurmuştu. Dede Bahçesi, 1960 öncesinde geceleri Ahmet İlday ve şarkıcı Kaya’nın seslendirdiği parçalar ve caz takımı eşliğinde elit tabakanın dans ettiği eğlence yeri hâlinde idi, tarihî ahşap köşk ve havuzun kenarında sular akan kayalar yerli yerinde duruyordu. 
1960’lı yılların ortalarında Belediye Başkanı Ahmet Hilmi Nalçacı, Dede Bahçesi’ni yeni bir düzenleme ile “Konya Fuarı” hâline getirdi ve fuar Ağustos ayında teşhir reyonları, lunapark ve çay bahçeleriyle Konya ekonomisine canlılık kazandıran, Hayri Ergene ve Ömer Civelek’in müdürlük yaptığı büyük bir panayır konumunu kazandı. Bilindiği gibi, Tahir Akyürek’in Büyükşehir belediye Başkanlığı döneminde de Fuarın açılmasına son verilerek, tarihi bahçe giderek ilgisini kaybedip, içinde cinayet bile işlenen âdeta berduş yatağına döndü. Böylece, yıllarca en uzak semtlerden bile insanların gezmeye geldiği halkımızın yegâne eğlence mekânı geceleri içinden geçmeye korkulan, havuzundaki yosunun bile temizlenemediği   ıssız bir mekâna dönüştü. Halbuki, dede bahçesi bir zamanlar her yıl yaz aylarında havuz başında “Gül yarışması” düzenlenip, binlerce insanın ilgiyle seyrettiği çeşitli spor gösterileri ve “Altınbaşak festivali” yapılarak şehir yaşamına hareket getirilen bir cazibe merkezi gibiydi.
Bakalım, taş alan hâline getirildiği için getirilen eleştirilere set çekmek amacıyla alel acele çimlendirilen eski fuar alanı, yaz gelince halk tarafından bakalım yeteri kadar ilgi görecek mi? Ben daha çok asırlık çınarlar ile yıllardan beri köklerinden kesilip, onlarcası yanlış budama sonucu kurutulduğu hâlde bitip tüketilemeyen ulu ağaçların durumunu ve havuzlu çınaraltındaki çay bahçesinin yeşil ve serin havasını verip veremeyeceğini merak ediyorum. 

NAİL BÜLBÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.