Eski Tem Müdürü Köse: Sorulmayan Sorudan Yakalama Kararı Çıkardılar

Eski Tem Müdürü Köse: Sorulmayan Sorudan Yakalama Kararı Çıkardılar

Yolsuzluk ve terör soruşturmalarında görev alan polislere yönelik operasyonda gözaltına alınan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse, Selam-Tevhid soruşturmasına atıfta bulunarak, "Bu dosyayı deşifre edip basına sızdıranlar,...

Yolsuzluk ve terör soruşturmalarında görev alan polislere yönelik operasyonda gözaltına alınan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse, Selam-Tevhid soruşturmasına atıfta bulunarak, "Bu dosyayı deşifre edip basına sızdıranlar, arkasından takipsizlik verip kapatanlar ve dönüp pervasızca bize operasyon yapanlar er ya da geç bu dosyadaki şüphelilerle birlikte yargılanacaktır." dedi.

Sahur vakti yapılan operasyonda gözaltına alınıp mahkemeden serbest bırakılan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse, hakkında çıkarılan yakalama kararı üzerine İstanbul Adliyesi'ne gelerek teslim oldu. Soruşturmaya ilişkin konuşan Köse, "Savcı bey bana soramadığı casusluk sorusundan beni tutuklamaya sevk etmiştir. Arkamdan da yakalama kararı çıkartmıştır. Bana soramadığı yani şubenin müdürüne soramadığı casusluk sorusunu şubenin amirine ve memuruna hiç soramaması gerekir. Özetle bize yapılan operasyon dosyasında siyasal ve askeri casusluk yoktur. Suç uydurma yoktur, resmi evrakta sahtecilik yoktur. İnsanların özel hayatını ve gizliliği ihlal suçu yoktur. Neden yoktur. Çünkü bunların delili yoktur." ifadelerini kullandı.

"Devletin kılcallarına sızmış bir casusluk şebekesini mevcut yasalarımız çerçevesinde 3 yıl boyunca 2 savcı 20’ye yakın hakimlerimizin kararlarıyla takip ettik." diyen Köse, "Operasyona çeviremeden, malum 17 Aralık süreciyle görevden alındık. Biz görevden alındıktan sonra yaklaşık 3 ay sonra bu derin yapı dosyayı fark edince, profesyonel bir psikolojik hareket planıyla kamuoyundan bu dosya kaçırılıp, mevcut olan bu hale getirildi. Yani öncellikle binlerce kişi dinlendi yalanıyla deşifre edilip sulandırıldı. Daha sonra dosya içerisinde mevcut 193 şüpheli sıradan soruşturma gibi adliyeye çağrılıp ifade alınıp takipsizlik kararı verildi. Bunların içerisinde yabancı servise çalışanlar elemanlar yoktu. Çünkü bunlar Türikye’de yoktu. En sonunda bir intikam hissiyle su dosyada çalışan vatanseverlere operasyon yapıldı. Öyle ki bu dosyada tek imzası olan dahi bu operasyonda nasibini aldı." şeklinde konuştu.

Asıl ihanet edenlerin dosyasının asla kapatılmayacağını söyleyen Köse, şunları söyledi: "Bu casusluk ve ihanet dosyası kapanmayacaktır. Bu dosyayı deşifre edip basına sızdıranlar, arkasından takipsizlik verip kapatanlar ve dönüp pervasızca bize operasyon yapanlar, er ya da geç bu dosyadaki şüphelilerle birlikte yargılanacaktır. Biz yaptıklarımızdan pişman değiliz. Dün yaptık, bugün olsa yine yaparız. Yarın da böyle bir imkan elimize geçerse milletimiz adına kullanırız."

Köse, Namık Kemal'in şu sözlerini de hatırlattı: Felek her türlü esbab-ı cefasını toplasın gelsin/Dönersek kahpeyiz millet yolunda bin azimetten.

Ömer Köse'nin avukatı Kemal Şimşek de müvekkilleri aleyhine dosya içinde tutuklama gerekçesi yapılan en önemli isnadın casusluk ve belgeleri kullanma iddiası olduğuna vurgu yaparak, "Müvekkilerle ilgili her hangi bir teknik takip yapılmış mıdır? Telefon ve ortam dinlenmesi var mıdır? Bir belge ve evrak paylaşımı yapıldığına dair bir olgu var mıdır? Casusluk karşılığında menfaat elde edildiğine dair bir belge, bir olgu elde edilmiş mi, bir çıkar var mıdır?" diye sordu.

Konuyla ilgili tek bir delil dahi bulunmadığını söyleyen Şimşek, şöyle konuştu: " Bun karşın teknik takipleriyle, fiziki takipleriyle, ortam ve telefon dinlemeleriyle, belgeleriyle net bir şekilde casusluğun ortaya çıkarıldığı bir dosya var. İki dosyayı yan yana koyun. Hangisinin casusluk olduğuna hangisinin hukuki anlamda casusluk suçunun maddi ve manevi unsurlarını oluşturduğuna bir hukukçunun en basit bir bakışla değerlendirebileceğine inanıyoruz. O anlamda müvekkiller alehinde, özelikle müvekkilm Özgür Açıkgöz ve son tutuklanan Erkan Ünal ile ilgili diğer suçlardan tutuklanma taleplerinin reddine karar verilirken, sadece askeri casusluk suçlamasıyla özel kast aranan, özel kastla işlenmesi mümkün, üst sınırı 20 yıl olan askeri casusluk suçlamasıyla tutuklanmasının hukuki gerekçesi temellendirilememiş ve cılız kaldığını düşünüyoruz. Hukuki bir dayanağı net bir şekilde ortaya konulamamıştır. En basitinden böyle bir gerekçeyle müvekkillerin suçlanıyor olması hukuki bir garabettir. Askeri casuslukla ilgili herhangi bir belge, herhangi bir bulgu ve her hangi bir soru bile sorulmazken kişilerin askeri casusluk suçlamasıyla tutuklanmaları vicdanları yaralamaktadır. Bunun mantıklı ve hukuki herhangi bir izahı olamaz. Bazı medya organları ısrarla kaçtılar diye haberler yapmaktadırlar. Müvekillerimiz kaçmadılar, kaçmıyorlar. Hukukun adliyenin, hakimlerin müsait oldukları her zaman da geldiler ifadelerini verdiler. Geçen hafta sonu bile adliyeye geldiler hakimlerimiz yoktu. Sosyal medyada da paylaştık. Eğer olmuş olsaydı bu zamana kalmazdı. Bakın yakalama kararı çıkartılalı 15-20 gün oldu. Kendileri bayram süresince ve gözaltında bulundukları sırada yaşanan rezilliklerin yaşanmaması, tekrar mağduriyetlerin doğmaması ve adli mekanizmaya olan milletin güvenin sarsılmaması için geldiler, adli mekanizma müsait olduğu sırada ifadelerini verdiler. Hem kendilerini ezdirmediler hem de adli mekanizmayı zor durumda bırakmadılar." CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.