Erbakan’a ev sahipliği yaptı
* Ömer Kızıltan’ı kısaca tanıyalım?
1951 Konya doğumluyum. Tahsilim, Konya’da İmam Hatip Okulu, Yüksek İslam Enstitüsü olarak geçti. Askerlik dönüşü ticaretle uğraştım. 1989’da Konya’da 4 belediyenin Refah Partili belediye başkanları tarafından kazanıldığında, Selçuklu Belediyesi’nde belediye meclis üyesi olarak seçildim. Üç dönem meclis üyesi olduktan sonra belediyeden emekli oldum.
* Peki, Milli Görüş Hareketi ile nasıl tanıştınız?
16 Ekim 1969 tarihinde, seçimlerinin arifesinde Konya’da Erbakan Hocamıza ev sahipliği yapmak şerefine nail oldum. 18 yaşında bir genç olarak siyaset de benim için o gün başladı. Erbakan Hocamızın Konya’dan bağımsız milletvekili adayı olmasına, Tarla Mahallesi, Hastane Caddesi, NO:7’deki Kızıltan Apartmanı’nın teras katında karar verildi. Biz de 4. katta kalıyorduk. 10 dairelik o apartmanın hepsinde bizim akrabalar oturuyorlardı. Erbakan Hocanın Odalar Birliği Başkanlığından polis zoruyla atılmasından sonra Konya Ticaret Odası Odalar Birliği temsilci olarak Tayyar Çoktosun ve Halis Bağrıaçık, kendisini Konya’ya getirdiler. 4 aya yakın kalacağı teras kata çıktığımda bana, toplantı olacağını, solonu doldurmak için bazı kişilere haber vermemi söylediler. İmam Hatip Okulu Talebe Derneği Başkanı Adil Küçük’e gittim. Bizim teras katta akşam toplantı olacağını, Türkiye’nin ithalat ve ihracatını en iyi bilen Erbakan Hocanın konuşacağını kendisine anlattım. Ardından Yüksek İslam Enstitüsü Talebe Derneği Başkanı Harun Aytaç’a (şu an Avrupa’da, Milli Görüş’te) gittim. Ona da evde toplantı olacağını ve kendisini de davet ettim. Davet ediyorum ama Erbakan Hocanın ne anlatılacağını bilmiyorum. Çünkü o güne kadar Konya’da sadece Necip Fazıl Kısakürek ve Komünizmle Mücadele Derneği’nin konferansları olurdu, başka bir hareketlilik olmazdı.
HOCAM ÇARE NE?
Akşam olduğunda Erbakan Hoca Türkiye’de ithalat ve ihracatın Yahudi, Ermeni ve masonların eline nasıl geçtiğini anlattı. Hatta Necip Fazıl Kısakürek’in Büyük Doğu mecmuasıyla mücadele için Odalar Birliğinin bütçesinden para konmuş. Hoca bu konulara ilişkin 4 saatlik bir konuşma yaptı. Salon tıklım tıklım dolmuştu, katılım çok genişti. Esnaf Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları ile o günkü siyasi partilerin temsilcilerinin il başkanları bile katılmıştı. Hocanın konuşmasının sonunda rahmetli Adil Küçük abi kalktı ve elini sallayarak, “Hocam, çare ne?” diye sordu. Hoca da “Çare iktidar olmak” diye cevap verdi. Nasıl iktidar olunacağı sorulunca, bağımsız ya da bir partiden milletvekili seçilip Meclise girmesi konuları tartışıldı. Görüşmelerin sonunda bağımsız aday olmasına karar verildi.
Ben de orada, onların yanındayım. İstanbul’da yayınlanan Bizim Anadolu gazetesinin sahibi Mehmet Emin Alpkan da salondaydı. Bu kararı gazeteye vermesi gerektiğini söyledi, birlikte bizim eve indik. Telefon sadece orada vardı. Hemen matbaayı aradı, gazetenin baskısını durdurdu, Konya’dan Erbakan’ın bağımsız milletvekili adayı olduğu haberini başlık olarak attırdı. O toplantıda sadece Erbakan’ın değil bütün katılımcıların ortak kararıyla bağımsız aday olmasına karar verildi.
ADİL KÜÇÜK 1000 OY VAAT ETTİ
Bağımsız milletvekili adaylığına karar verilmesinin ardından ne kadar oy alınması gerektiği görüşüldü. Hocanın, bağımsız milletvekili seçilmesi için 20 bine yakın oy alması gerekiyordu. Yine Adil Küçük kalktı ve “Hocam, ben 1000 oy vaat ediyorum” dedi. Harun Hoca da çevresinin geniş olmamasına rağmen 500 oy vaat etti. Diğer arkadaşlar da ne kadar oy toplayabileceğini söylediler.
PARTİ GENEL MERKEZLERİNİN BİLE YAPAMADIĞI SEÇİM ÇALIŞMASI
Hocam, sabah beni çarşıya gönderdi. Kırmızı Kütüphane vardı o zaman. Orada ilçelerinin yer aldığı Konya haritası vardı. Onu masanın üzerine sererek çalışmaya başladı. Hocam her çalışmayı kendisi takip ederdi. Yarın nerede toplantı yapılacak, hangi yoldan gidilecek, buraya gidecek arabaların plakası, hatipler, kimler katılacak, hepsi tek tek yazılırdı. Bir nüshasını Hocam alır ve cebine kordu, ertesi gün yoklamayı yapardı. Kimse de mazeret göstermezdi. Böyle bir çalışmayı hiçbir parti genel merkezi bile yapamaz. Konya’dan bağımsız adaylık hareketi budur. Hocamızın tamamen kendi kontrolünde.
Hocam mutat olarak 1 saat 15 dakika konuşur. Arkasından sıra Albay Mustafa Önal ağabeyimize gelir, o da 45 dakikaya yakın bir duası olurdu. Mutlaka o toplantının sonunda albayın duası beklenirdi.
42 BİN SANDIK MÜŞAHİT KARTI VERDİK, 42 BİN OY ALDIK
Hocam, her vardığımız yerde mutlaka, kabul edenlere sandık müşahit kartı veriyordu. Köyün birine vardık, sadece bir kişiye sandık müşahit kartı verdik. İkinci gidişimizde bir kişi daha kabul etmiş ona da verdik. Bu şekilde bütün Konya ilçeleri, beldeleri, köyleri dahil 42 bin sandık müşahit kartı dağıtmışız. Seçimde hocamıza 42 bin oy çıktı. Teşkilat çalışmalarında üye kaydına çok önem verir ya, bunu 40 yıl önce başlatmıştı. Fakat Hocamızın oylarının yarısı iptal oldu. Sebep de; o gün Mehmet Şevket Eygi’nin Bugün diye bir gazetesi vardı. Seçim öncesi baskısında birinci sayfanın sağ köşesinde ‘bağımsız adaylara evet mührü vurulacak’ diye yazı çıkardı. Bu yazı kasıtlı idi. Konya’da da bu gazete dağılıyordu. Hocamızın oylarının iptaline sebep oydu, fakat milletvekili olacak geçerli oyu vardı.
* Neden iptal oldu?
Bağımsız adaylara oy verirken diğer partilerin müşterek oy pusulası kullanılmayacak, sadece bağımsızın oy pusulası atılacak. Ona mühür basılırsa veya başka işaret olursa iptal sebebiydi. Fakat Mehmet Şevket Eygi’nin gazetesinde böyle bir yazı çıktı. Mühür basılacakmış diye pek çok seçmen mühür bastı, oyların yarından fazlasının iptal olmasına sebep budur.
ERBAKAN HOCANIN GÜNLÜK 2 SAAT UYKUSU VARDI
Hocamızla 4 ay komşuluk yaptık. Hocamızın günlük 2 saat uykusu vardı. Nereden biliyoruz? Ninemin nefes darlığı hastalığı vardı, gece daralır, uyku uyuyamazdı. Hocamızın toplantıları 12’ye kadar sürer, 2’ye kadar günün değerlendirilmesi yapılır, 2’den sonra dağılır. Ama hocamızın saat 4’te ayak seslerini duyardık. Buna ninem şahit.
Hocamızın gelen misafirlerine 10 dairenin hepsinde yemek verilir misafir edilir öyle bir bayram havası vardı. Babam İbrahim Kızıltan, Odalar Birliği temsilcisi amcam Hasan Hüseyin Kızıltan’ın damadı Tayyar Çoktosun, abisi Ömer ve hısım akraba gelen misafirlere hizmet ederdi.
NECİP FAZIL SAKARYA ŞİİRİNİ BU KADAR GÜZEL YAZMAMIŞTI
İmanlı Büyük Türkiye mitingi yapılacak. O mitingi hiçbir siyasi parti düzenlemeyez. Orada Necip Fazıl Kısakürek, Mustafa Yazgan ve diğer mütefekkirlerin hepsi vardı ve konuşma yaptılar. Ama en heyecan verici tarafı, Mustafa Sakarya diye arkadaşımızın Necip Fazıl’ın Sakarya şiirini okuması oldu. Necip Fazıl’da orada kürsüde. Önceden duyduk ki, Necip Fazıl şiiri istediği gibi okumayanı hemen azarlar, okumasını kestirirmiş. Çok titiz, hiç af yok. Mustafa Sakarya, İmam Hatip ve Yüksek İslam Enstitüsü’nün bütün programlarında şiir okur ama Üstad’ın yanında okumak zor. Mustafa Sakarya o gün Sakarya şiirini o kadar güzel okudu ki, kendi de nasıl okuduğunu anlayamadı. Bunun üzerine bütün kamera ve mikrofonlar Üstad’ın üzerine döndü ve salonun alkışlaması değil Üstad’ın ne diyeceği beklenmeye başlandı. Üstad, ‘bu kadar güzel yazmamıştım’ dedi. İşte o zaman alkış bir daha koptu.
HOCANIN KALDIĞI DAİRE KİME KİRAYA VERİLDİ?
Hocamız milletvekili seçildi, mazbatayı almaya beraber gittik, seçim kurulundan mazbatayı aldıktan sonra tekrar eve geldik. 4. katta ikindi namazını kıldık, ben müezzin, Hocam imam. Namazdan sonra Hocam bir dua etti, orada bulunan cemaatin hepsi ağladı. Aşağıya indik, Hocamız arabaya binmeden bir dua daha ettik. Ankara’ya kadar onunla gittik.
Hocamız gittikten sonra kaldığı daireyi babam kiraya verdi. Niye verdiğini sordum. “O ev çok mübarek evdi, kiraya vermeyecektiniz” dedim. Yabancı değil, Halil Ürün Yunak’ta Hocamızın da katıldığı düğün yapmış. Ona kiraya vermiş.
YARIN HALİS NÜKTE
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.