Çinceye Tercümelerde Eksiklik Tavan Yaptı (Özel)

Çinceye Tercümelerde Eksiklik Tavan Yaptı (Özel)

Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerde son yıllarda görülen gelişmeye karşın, iki ülkeye ait eserlerin çevirisi ve tercümelerde görülen eksiklikler yada yanlışlıklar göze batıyor. Özellikle üst düzey ziyaretlerde yaşanan tercüme hataları...

Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerde son yıllarda görülen gelişmeye karşın, iki ülkeye ait eserlerin çevirisi ve tercümelerde görülen eksiklikler yada yanlışlıklar göze batıyor. Özellikle üst düzey ziyaretlerde yaşanan tercüme hataları da sorunun ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye’de iyi Çince bilenlerin sayısı bir elin parmakları kadar az. İki ülke arasındaki edebi kaynakların azlığı da iki ülke halkının birbirini tanımasının önünde ciddi bir engel. Bu durum iş görüşmelerine ve yatırımlara da olumsuz etki ediyor.

Tercüme ve kaynak konusundaki sorunlar, Pekin’de önceki gün başlayan ve Türkiye’nin, onur konuğu olarak katıldığı 21. Pekin Uluslararası Kitap Fuarı’nda (BIBF) da gözlemlendi.

Fuarı ziyaret eden Çinliler, Türk kültürüne olan ilgilerini hat, tezhip ve ebru gibi geleneksel Türk el sanatlarına gösterdi. Özellikle Türk mutfağından sunumlar ile Türk kahvesini tadanlar, ilk defa tatmalarına karşın çok beğendiklerini dile getirdiler. Türk kahvesini ilk kez içen bir Çinli kadın, görüşünü ‘’Çok beğendim. Sadece biraz koyu’’ diye dile getirdi. Çin’de Türkiye’nin tanıtıldığı her platformda buna benzer görüntüleri görmek mümkün.

Ancak Türk kültür ve tarihini yeterince anlatan Çinceye çevrilmiş eser bulamayışı karşısında ise hayal kırıklığı yaşıyor Çinli ziyaretçiler.

Tam da bu noktada Türk kültür sanat ve edebiyatının dışa açılma projesi olan kısa adıyla TEDA’nın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. TEDA’nın desteğiyle 2005’ten bu yanda 17 eser Çinceye çevrilmiş. Ancak, bu rakam ve çevrilen eserlerin içerik ve büyüklükleri yeterli görülmüyor. Fuarda Çin Devlet Basın Yayın ve Radyo Televizyon İdaresi Başkan Yardımcısı Wu Shangzhi da bu konuya dikkat çekti ve Türkçeden Çinceye çevrilen toplam eser sayısının 96, Çinceden Türkçeye de 90 küsür kitap çevrildiği bilgisini verdi. İki ülke okurlarının ihtiyaçlarının karşılanması noktasında da Wu, rakamın yetersizliğine de vurgu yaptı.

HERKES ŞİKAYETÇİ

Fuara katılan yayıncı ve yazarlar da Çinceye çevrilecek eserlerin zorluğu ve bu konudaki eksikliklere dikkat çekti.

Fuardaki panelde şiir üzerine konuşan Prof. Dr. İskender Pala, ‘’Türkiye’de Çince bilecek gençlerin sayısını arttırmalıyız. Çince öğrenen Türk çocukları Türk işadamlarının iş bağlantıları, buradaki konumları yahut Çinlilerin Türkiye’ye yatırımları açısından çok önemli bir faktör olacaktır. Bunda geç kalmışız. Yani daha fazla Çince öğrettiğimiz insan olmalıydı. Bunu zaten buradaki tercümelerde görebiliyorsunuz. Burada bir yazarın anlattığı seminerini yada konferansını tercüme ederken, İngiltere gibi, Fransa gibi işlek bir lisan ile değil, takır-turkur işleyen, emekleme devresindeki bir ilişkiyle bir lisan ile olduğunu görebiliyorsunuz. Bu bir göstergedir. Bunu geliştirmek lazım. Türkiye’deki insanların Çin’i uzak görmeyip, buraya öğrenci göndermeleri lazım. Çin’in de öğrencilerini Türkiye’yi tercih edebileceği şekilde Türkiye’deki öğrenim imkânlarını Çin’e açmak lazım.’’ ifadelerini kullandı.

Çince kaynak eksikliğine de dikkat çeken Pala, ‘’Çin tarihiyle ilgili buraya gelmeden önce bir şey okuyayım diye araştırdım ancak fazla bir kitap bulamadım. Hiç şüphesiz bir Çinli de Çince yazılmış bir kitap bulamayacaktır. Ama ne olursa oldun bunları geliştirmekte ve yapmakta yarar var.’’ görüşünü dile getirdi.

Konuyla ilgili Cihan Haber Ajansına (Cihan) görüşlerini aktaranlardan ve fuardaki Osmanlı Denizciliği ve Piri Reis adlı panelde konuşan tarihçi yazar Erhan Afyoncu ise ‘’Çinliler okuyan bir toplum ancak burada Çince eserimiz yok. Çinliler de Batı dillerini bilmedikleri için sıkıntı oluyor. Yani Türkiye tanıtımını bu tür şeylerde kullanması lazım değişik ülkelerde kendi tarih ve kültürel değerleriyle ilgili kitapların yayınlanması lazım. Bunlar çok ucuz şeyler ama daha etkili hadiseler. Yani sağda solda yapılacak reklamlardan daha fazla netice verecektir.’’ diye konuştu. Osmanlı İmparatorluğu’nu anlatan bir kitabı Çinceye tercüme edilen Afyoncu şöyle dedi: Tabi Çin bizim için son derece önemli bir ülke. Çünkü, biz Türk tarihinin başlangıcını Çinlilerden öğreniyoruz. M.Ö 209 tarihinden itibaren Türk tarihi ile bilgilerimiz Çin kaynaklarından geliyor.

Fuara yayıncı olarak katılan Seyfi Öngider ise ‘’Çinceden bir eseri Türkçeye çevirmek zordur ama Türkçeden bir eseri Çinceye çevirmek daha zordur. Bu konuda yeterli çevirmen bulmak çok kolay değil.’’ diyerek, yeterliliği olan çevirmen zorluğuna dikkat çekti.

Öngider ayrıca fuardaki beklentileriyle ilgili de ‘’Fuardan beklentilerimizin karşılandığını söylemek biraz zor. Çünkü organizasyon anlamında çok eksik var, yada iyi düşünülmemiş yönleri var. Türkiye’den gelen yayıncıların, Çinli yada yabancı yayıcılarla görüşmesi, tanışması yada ilişki kurması ve birbirleriyle alışveriş içine girmesi açısından bir randevu sisteminin ayarlanması lazımdı. Bu yapılmamış görünüyor. Burada yirmi tane yayın evi var. Zaten bu sınırlı bir katılım da bu 20 yayınevinden bu tür ilişki kuran, görüşmeler yapan yayınevi sayısı yok gibi bir şey.’’ görüşünü aktardı.

31 Ağustos’a kadar sürecek ve dünyanın 3. büyük kitap fuarına Türkiye, 200 kişilik heyetle katılıyor ve heyettekiler arasında 20 yayınevi temsilcisi, 18 yazar, 7 telif ajansı temsilcisi ve 5 bakanlığa ait görevliler bulunuyor. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.