'Bir Yatırımcı Olarak Kendimi Türkiye’de Güvende Hissetmemeye Başladım'

'Bir Yatırımcı Olarak Kendimi Türkiye’de Güvende Hissetmemeye Başladım'

Türkiye’de yaşanan yolsuzluk soruşturması ve ardından yaşananlar, yurtrışındaki ekonomi uzmanlarını da tedirgin ediyor.

Türkiye’de yaşanan yolsuzluk soruşturması ve ardından yaşananlar, yurtrışındaki ekonomi uzmanlarını da tedirgin ediyor. Yabancı yatırımcıların Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ettiğini ifade eden uzmanlar, özellikle 'Türkiye'nin bir hukuk devleti olmadığı algısına yol açacak adımlar' ve 'özel şirket ya da bankalara karşı yürütülen zarar verici kampanyalar' konusunda uyarıda bulundu. Bu gibi durumların güvensizliğe neden olabileceğine dikkat çeken New York merkezli Caravel Yatırım Şirketi ortaklarından Çağlar Sömek, "Bir yabancı yatırımcı olarak kendimi Türkiye’de güvende hissetmemeye başladığımı söyleyebilirim." dedi.

Yurtdışından bir gözlemci olarak Türkiye'de yaşananları analiz eden Caravel Yatırım Şirketi ortaklarından Çağlar Sömek, Türkiye’deki güven bunalımı sürerse Türk Lirası bazındaki tüm aktiflerin bundan zarar göreceğini vurguladı. Sömek, Türkiye'nin bir hukuk devleti olmadığı algısının yatırımlara ciddi manada zarar vereceğini belirtti. Uzun vadeli yatırım çekmekte sıkıntı çeken Türkiye’nin büyümekte zorlandığına işaret ederken, bu arada özellikle Türkiye’yi yıllardır fonlayan yabancı yatırımcıların hor görülmemesi gerektiğini kaydetti. Sömek, “Eğer güven bunalımı devam eder ve yabancı yatırımcı kaçarsa Türkiye büyük bir finansal krize sürüklenebilir. Şu ana kadarki satışlarda en azından borsadaki yatırımcılar çıkmaya başlamadı. Ama herkes her şeyi yakından takip ediyor.” dedi.

Özel şirket ya da bankalara karşı yapılan zarar verici kampanyaların güvensizliğe neden olacağı uyarısında bulunan Sömek şöyle devam etti:

"Rusya’daki Yukos skandalından beri Rusya’ya yatırım yapan yabancılar çok daha temkinli. Yatırımclar bu ülke için risk ayarlarını oldukça yüksek tutmakta. Türkiye, Rusya gibi petrol kaynakları ve fonları olmadığı için yabancı yatırımcılara çok daha bağımlı bir ülke. Aslında şu anda hukuksuzca yapılan her iş ateşle oynamak gibi. Cari açığı kapatan ve fonlayan kaynaklar uzun yıllardır yurt dışından gelmekte. Bir yabancı yatırımcı olarak kendimi Türkiye’de güvende hissetmemeye başladığımı söyleyebilirim. Özellikle borsaya kote olan şirketler hakkında çıkan söylentiler, yalan yanlış haberler yüzünden yatırımcılar diken üzerinde durmaktalar.”

“Son dönemde yaşanan olaylara anti demokratik tepkiler vermek yerine Türkiye'nin bir hukuk devleti oldugu vurgusu öne çıksaydı bu krizden cok daha sağlam çıkılabilirdi.” diyen ekonomist Sömek, “Şu an için sorulan en büyük soru şu; Türkiye yeni bir Rusya olma yönünde seyretmekte mi? Türkiye, Rusya gibi petrol kaynaklarına sahip olmadığı için daha riskli bir döneme giriyoruz.” şeklinde konuştu.

Standard Bank Gelişen Piyasalar Başekonomisti Timothy Ash ise Türkiye’de yaşanan son olayların ardından ülkedeki politika ve ekonomik modelin değiştiğini özellikle AB’nin temel değerlerine ulaşılmadığını söyledi. Gezi olaylarından önce Türkiye’nin daha çok Batı ve AB tarzı çoğulcu demokrasi yönünde hareket ettiğini belirten Ash, şimdiyse bu konuda bazı şüphelerin olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de gücün merkezileştiğini ve bunu daha çok Erdoğan’ın başkanlığı etrafında toplandığını kaydeden Ash, “Malesef son yaşananlardan sonra Türkiye AB’nin temel değerlerine ulaşamaz hale geldi. Türk modeli son 2-3 yıldır, Asya modeline, Malezya, Singapur ve Putin’in Rusya’sına doğru yönelmeye başladı. Son yolsuzluk ve kara para aklama iddiaları sonrasıysa Türkiye daha çok Rusya ile karşılaştırılabilir.” dedi.

Hükümetin söz konusu iddiaları ciddiye alamayarak polis ve savcıların görev yerlerini değiştirmesi ve hemen ardından yargı bağımsızlığını azaltacak bir yasa hazırlanmasının çok dikkat çekici olduğunu ifade eden Ash, “Bu yasanın onaylanması AB reformlarıyla uyuşmaz. Uzmanlar bunun yargı bağımsızlığı ve hukuk üstünlüğünün zayıflayacağı konusunda hem fikir. Tasarı yasalaşırsa kara para aklama ve yolsuzlukların ortaya çıkartılması ileride daha da zor olacak. Bunlar uzun vadede yatırımları durdurabilir.” diye konuştu.

Rusya’daki durumu örnek gösteren Ash, yargı bağımsızlığı ve hukuk üstünlüğünün zayıf olmasının bu ülkede büyüme ve gelişmeye önemli bir engel olduğunu öne sürdü. Bununla birlikte Türkiye’de dışarıdan fonlama ihtiyacının yüksek olduğunu, bu pozisyonun sürdürebilirliği için ya Türk lirasının değerinin düşmesi ya da merkez bankasının faizleri artırması gerektiğini söyledi. Ash, kredi derecelendirme kurumlarının Türkiye’nin kredi notuyla ilgili bir değişiklik yapmasını beklemediklerini ifade etti.

Johns Hopkins Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Steve Hanke ise Türkiye’de yaşanan iç politika karışıklıklarının giderilmesi gerektiğini, aksi takdirde bu durumun yatırımcıyı olumsuz etkileyeceği uyarısında bulundu. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu ‘gelişmekte olan ülkeler’i yakından takip eden Dr. Hanke, iç problemlerin yabancı yatırımcının kafasında daima soru işareti oluşturduğuna dikkat çekerek, “Bu problemler devam ederse yatırımcı olumsuz etkilenecektir. Politik ortam istikrarsız olursa bu durum yatırımcıyı endişelendirir. Bu çıkarımı yapmak için dahi olmaya gerek yok. Beklentiler negatif yönde. Türkiye için şunu söyleyebilirim: İstikrar her şey olmayabilir ama istikrarsız hiç bir şey olmaz.” dedi.

Dr. Hanke, Tükiye’de işadamlarının daha rahat yatırım yapabilmesi için reformlar yapması gerektiğini belirterek, “Bu ülkede yatırım yapmak kolay değil. Ülke, özellikle ekonomik krizde başarılı oldu çünkü sıcak para vardı. Bundan sonraki süreçte iş gücü piyasasında reformların artırılması gerekir. Çünkü hem bölgede hem Türkiye'nin kendi iç politikasında yaşanan sorunlar ekonomiye zarar verebilir.” şeklinde konuştu.
CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.