Bir ömür hizmet
Yayınlanma:
Yıl 1973; Adalet Partisinin hızlı delegelerinden birisi olan Çumralı Halil İbrahim Dağ, yaşayışı ve düşünceleri nedeniyle Milli Nizamcı olarak görülüyor. Ve kimsenin teşviki olmadan yarım asra yakın hizmet edeceği Milli Görüş Hareketinin içinde yer alıyor
HAZIRLAYAN: ALİ ÖZCAN
* Öncelikle Halil İbrahim Dağ’ı tanıyalım; Milli Görüş Hareketiyle nasıl tanıştı?
1935 yılında Çumra’nın Karkın kasabasında doğdum. 1969’da Konya’ya hicret ettim. O dönem Adalet Partisi Çumra üyesiyim ve hızlı bir delegeyim. Konya’da 1972-73’lerde bazı arkadaşlar beni eksikliklerle itham ediyor. Düz mesh giydiğimi, yeşil takke taktığımı görüyor, ‘Yahu sen Milli Nizamcı mısın?’ diye soruyorlar. Manevi yaşantımdan dolayı tenkit aldım. Anladım ki, bu kişiler bana yaşantımdan dolayı Milli Nizamcı diyorlar. Adalet Partisi delegesiyken, bu sözlerden mütevellit kimsenin teşviki olmadan manen Milli Nizam Partili oldum. Ondan sonra il yönetim kurulunda aktif görevde bulunmadım ama çok önemli çalışmalarda vazife aldım. Milli Selamet Partisi’nin kuruluşunda aktif çalıştım. Bunun yanında Konya’daki sosyal çevrem de genişti. Bir gün Vali Oktay Başer haber salmış, ‘Çumra’yı ziyaret edeceğiz gelir misin?’ diye. Evvela Karkın kasabasına gittik, sonra Çumra’ya geçtik. Askerlik Şube Başkanlığına vardık. Şube kumandanı ile karşılaşınca, şube kumandanı Vali’ye, ‘Ooo, kaymakam beyim’ dedi. Vali de, ‘Ooo, üsteğmenim’ diye cevap verdi. O zaman görev yaparlarken tanışmışlar. Vali, kaymakammış, şube kumandanı da üsteğmen. Oktay Bey ile çok muhabbetimiz çoktu.
17 Temmuz 1983’te Refah Partisi kuruldu. Partinin kuruluşu esnasında evlerde toplantı yapıyorduk, İl Genel Meclisi ve Milletvekili adaylarının tespiti için çalışıyorduk. Çalışmamız, 19 Ağustos 1983’te veto yedi, seçime giremedik. Bu dönemde ben il yönetimindeydim, Abit Kıvrak Bey il başkanımızdı, 1988’de ise Zülfikar Gazi geldi. Bütün il başkanlarıyla çalıştım.
* O döneme ilişkin unutamadığınız, sizi derinden etkileyen hatıralarınız var mı? Bir kaçını paylaşır mısınız?
Erbakan Hocamın hal ve hareketleri beni çok etkilerdi. Bir gün Lütfi Yalman arkadaşımızla beni çağırdı. Bir saat konuştu bize. Partinin merkez binasında bulunan bir arkadaş yaşadığı şu olayı anlattı: ‘Ben Milli Nizam ilçe başkanıydım. Hocamla köyleri gezdik, gece dönüyoruz, yolda bir ışık gördü. Bu ışığı sordu, ‘Hocam, bu çoban evi’ dedim. ‘Adam var mı?’ diye sordu. ‘Var’ dedim. Vardık, çobanın kapısını çaldık. Çobana 45 dakika Milli Nizam’ı anlattı. Saat gece yarısı 3’ü geçti, eve geldik, hanım sobayı yakmış, yemek hazırlamış. Daha eve girmeden Erbakan Hocam, ‘Sabah kahvaltısında Konya’da konuşacağım. Ardından başka yerlerde de konuşmalar yapacağım’ dedi ve hiç durmadı, hemen yola koyuldu.
Bir gün İcra Kurulu olarak Erbakan Hocamın yanına gittik, mevzuatlarla ilgili bir görüşmemiz var ve 6-7 kişiyiz. Orada Konya’nın bir belde belediye başkanı da tevafuk geldi. Hocam başkanla birlikte bizi de aldı. ‘Evvela başkandan başlayalım’ dedi. Kalemi eline aldı, ‘Başkana bir otobüs söz vermiştim’ dedi. Başkan da, ‘Hocam ben otobüs almaya geldim’ diye konuştu. ‘Hay hay, ancak burada sorun var’ diye konuştu. Başkana, ‘Kaç oyun var’ diye sordu, o da ‘1200’ diye cevap verince, bu defa ‘Kaçını aldın’ dedi. Başkanda, ‘980’ini’ diye cevap verince Erbakan Hocam elindeki kalemi bıraktı ve şöyle dedi: ‘Olmaz, yüzde 100’ünü alacaktın o zaman otobüsünü verecektim.’ Başkan bu defa, ‘Hocam, seçimden önce deseydin, ben yüzde 100’ünü de alırdım’ deyince Hocam, ‘Ha o zaman kişi gıyaben, itikafen inancı görmeyerek hareket etmektir. Kişi cenneti-cehennemi görse, teslim olur. Görmeden itikafen hareket etmek lazım’ dedi. Sonradan otobüs verildi ama Hocam her işi maneviyata önem verir.
Bir gün bir toplantıdayız. İl başkanı, Konya’nın mevcut üye kayıtlarını söylüyor. Meram’a bağlı Sarıkız köyü var. Bu köyün yüzde 100’ünün üye kaydedildiğini söyledi. Biz, Hocamdan iltifat bekliyoruz. Başkan sözünü bitirdikten sonra, Hocam, ‘Neden Konya’nın yüzde 100’ünü kaydetmiyorsunuz da, 120 hanelik köyü kaydettik diyorsunuz? Konya’nın yüzde 100’ünü kaydedeceksiniz.’ Hocamın ufku bu kadar genişti.
* Kendisi için Konya ayrı bir öneme de sahipti, değil mi?
Konya, Hocam için özel bir yer. Manevi bir özelliği var. Milli Görüş Hareketi’nin temeli buradan atıldı. Ben 1969’da AP Karkın kasabası belediye meclis üyesiyim. Hocama kasabadaki seçimlerde 2 oy çıktı. Bir meczup var, oy atacak, onun kime oy atacağını merak ettik, kilimin arkasından arkadaş bakmış. Meczup gelmiş, verdikleri müşterek pusulayı cebine sokmuş, diğer cebinden Erbakan Hocamın bağımsız oy pusulasını çıkartıp zarfın içine koymuş. İki oy çıktı, biri meczubun, diğeri kimin bilmiyoruz. Ondan sonra Konya’ya geldim, bir-iki yıl sonra istifa ettim.
* Milli Görüş Hareketi, Türkiye’ye ne kazandırdı?
Tabiri caizse çağ açtı, çağ kapattı. İtimat ve itibar kazandırdı. Kişiye, kravatlıya namaz kılmayı teklif etti. Meclis’e ilk mescidi yaptı. Manevi anlamda çok şeyler kattı. MSP dönemindeki 3 bin Kur’an kursu, İmam Hatip, Yüksek İslam Enstitüsü açıldı. Biz bunu anlatamadık. Anlatılmayacak kadar çok manevi hizmetleri oldu. Ama elhamdülillah manen çok gelişmeler oldu, madden de. Onun döneminde 200 tane önemli projenin temeli atıldı, bunlardan 70 tanesi aktif.
Seçim çalışmaları için köylere gittik. Erbakan Hoca’nın hizmetlerini köylülere sorduk. 1996’de Refah-Yol döneminde bir traktörü olan ikincisini aldığını anlatıyor. Köylü kalkındı, memur kalkındı, işçi kalkındı. Bundan sonra inşallah iyi günler göreceğiz. Numan Kurtulmuş’a herkesin itimadı var.
Hocanın ufku açık, 6 milyar insanı düşünen bir insan. Hocam tam bir liderdi. Türkiye’ye çok şeyler kazandırdı. 1996’da bir yıllık bir sürede getirdiği varlık ve fazilet zirve yaptı. Bu dönem hala efsane olarak anlatılır. Zaten bu ahvali ölçen zeminler, zihniyetler önünü kestiler.
1935 yılında Çumra’nın Karkın kasabasında doğdum. 1969’da Konya’ya hicret ettim. O dönem Adalet Partisi Çumra üyesiyim ve hızlı bir delegeyim. Konya’da 1972-73’lerde bazı arkadaşlar beni eksikliklerle itham ediyor. Düz mesh giydiğimi, yeşil takke taktığımı görüyor, ‘Yahu sen Milli Nizamcı mısın?’ diye soruyorlar. Manevi yaşantımdan dolayı tenkit aldım. Anladım ki, bu kişiler bana yaşantımdan dolayı Milli Nizamcı diyorlar. Adalet Partisi delegesiyken, bu sözlerden mütevellit kimsenin teşviki olmadan manen Milli Nizam Partili oldum. Ondan sonra il yönetim kurulunda aktif görevde bulunmadım ama çok önemli çalışmalarda vazife aldım. Milli Selamet Partisi’nin kuruluşunda aktif çalıştım. Bunun yanında Konya’daki sosyal çevrem de genişti. Bir gün Vali Oktay Başer haber salmış, ‘Çumra’yı ziyaret edeceğiz gelir misin?’ diye. Evvela Karkın kasabasına gittik, sonra Çumra’ya geçtik. Askerlik Şube Başkanlığına vardık. Şube kumandanı ile karşılaşınca, şube kumandanı Vali’ye, ‘Ooo, kaymakam beyim’ dedi. Vali de, ‘Ooo, üsteğmenim’ diye cevap verdi. O zaman görev yaparlarken tanışmışlar. Vali, kaymakammış, şube kumandanı da üsteğmen. Oktay Bey ile çok muhabbetimiz çoktu.
17 Temmuz 1983’te Refah Partisi kuruldu. Partinin kuruluşu esnasında evlerde toplantı yapıyorduk, İl Genel Meclisi ve Milletvekili adaylarının tespiti için çalışıyorduk. Çalışmamız, 19 Ağustos 1983’te veto yedi, seçime giremedik. Bu dönemde ben il yönetimindeydim, Abit Kıvrak Bey il başkanımızdı, 1988’de ise Zülfikar Gazi geldi. Bütün il başkanlarıyla çalıştım.
* O döneme ilişkin unutamadığınız, sizi derinden etkileyen hatıralarınız var mı? Bir kaçını paylaşır mısınız?
Erbakan Hocamın hal ve hareketleri beni çok etkilerdi. Bir gün Lütfi Yalman arkadaşımızla beni çağırdı. Bir saat konuştu bize. Partinin merkez binasında bulunan bir arkadaş yaşadığı şu olayı anlattı: ‘Ben Milli Nizam ilçe başkanıydım. Hocamla köyleri gezdik, gece dönüyoruz, yolda bir ışık gördü. Bu ışığı sordu, ‘Hocam, bu çoban evi’ dedim. ‘Adam var mı?’ diye sordu. ‘Var’ dedim. Vardık, çobanın kapısını çaldık. Çobana 45 dakika Milli Nizam’ı anlattı. Saat gece yarısı 3’ü geçti, eve geldik, hanım sobayı yakmış, yemek hazırlamış. Daha eve girmeden Erbakan Hocam, ‘Sabah kahvaltısında Konya’da konuşacağım. Ardından başka yerlerde de konuşmalar yapacağım’ dedi ve hiç durmadı, hemen yola koyuldu.
Bir gün İcra Kurulu olarak Erbakan Hocamın yanına gittik, mevzuatlarla ilgili bir görüşmemiz var ve 6-7 kişiyiz. Orada Konya’nın bir belde belediye başkanı da tevafuk geldi. Hocam başkanla birlikte bizi de aldı. ‘Evvela başkandan başlayalım’ dedi. Kalemi eline aldı, ‘Başkana bir otobüs söz vermiştim’ dedi. Başkan da, ‘Hocam ben otobüs almaya geldim’ diye konuştu. ‘Hay hay, ancak burada sorun var’ diye konuştu. Başkana, ‘Kaç oyun var’ diye sordu, o da ‘1200’ diye cevap verince, bu defa ‘Kaçını aldın’ dedi. Başkanda, ‘980’ini’ diye cevap verince Erbakan Hocam elindeki kalemi bıraktı ve şöyle dedi: ‘Olmaz, yüzde 100’ünü alacaktın o zaman otobüsünü verecektim.’ Başkan bu defa, ‘Hocam, seçimden önce deseydin, ben yüzde 100’ünü de alırdım’ deyince Hocam, ‘Ha o zaman kişi gıyaben, itikafen inancı görmeyerek hareket etmektir. Kişi cenneti-cehennemi görse, teslim olur. Görmeden itikafen hareket etmek lazım’ dedi. Sonradan otobüs verildi ama Hocam her işi maneviyata önem verir.
Bir gün bir toplantıdayız. İl başkanı, Konya’nın mevcut üye kayıtlarını söylüyor. Meram’a bağlı Sarıkız köyü var. Bu köyün yüzde 100’ünün üye kaydedildiğini söyledi. Biz, Hocamdan iltifat bekliyoruz. Başkan sözünü bitirdikten sonra, Hocam, ‘Neden Konya’nın yüzde 100’ünü kaydetmiyorsunuz da, 120 hanelik köyü kaydettik diyorsunuz? Konya’nın yüzde 100’ünü kaydedeceksiniz.’ Hocamın ufku bu kadar genişti.
* Kendisi için Konya ayrı bir öneme de sahipti, değil mi?
Konya, Hocam için özel bir yer. Manevi bir özelliği var. Milli Görüş Hareketi’nin temeli buradan atıldı. Ben 1969’da AP Karkın kasabası belediye meclis üyesiyim. Hocama kasabadaki seçimlerde 2 oy çıktı. Bir meczup var, oy atacak, onun kime oy atacağını merak ettik, kilimin arkasından arkadaş bakmış. Meczup gelmiş, verdikleri müşterek pusulayı cebine sokmuş, diğer cebinden Erbakan Hocamın bağımsız oy pusulasını çıkartıp zarfın içine koymuş. İki oy çıktı, biri meczubun, diğeri kimin bilmiyoruz. Ondan sonra Konya’ya geldim, bir-iki yıl sonra istifa ettim.
* Milli Görüş Hareketi, Türkiye’ye ne kazandırdı?
Tabiri caizse çağ açtı, çağ kapattı. İtimat ve itibar kazandırdı. Kişiye, kravatlıya namaz kılmayı teklif etti. Meclis’e ilk mescidi yaptı. Manevi anlamda çok şeyler kattı. MSP dönemindeki 3 bin Kur’an kursu, İmam Hatip, Yüksek İslam Enstitüsü açıldı. Biz bunu anlatamadık. Anlatılmayacak kadar çok manevi hizmetleri oldu. Ama elhamdülillah manen çok gelişmeler oldu, madden de. Onun döneminde 200 tane önemli projenin temeli atıldı, bunlardan 70 tanesi aktif.
Seçim çalışmaları için köylere gittik. Erbakan Hoca’nın hizmetlerini köylülere sorduk. 1996’de Refah-Yol döneminde bir traktörü olan ikincisini aldığını anlatıyor. Köylü kalkındı, memur kalkındı, işçi kalkındı. Bundan sonra inşallah iyi günler göreceğiz. Numan Kurtulmuş’a herkesin itimadı var.
Hocanın ufku açık, 6 milyar insanı düşünen bir insan. Hocam tam bir liderdi. Türkiye’ye çok şeyler kazandırdı. 1996’da bir yıllık bir sürede getirdiği varlık ve fazilet zirve yaptı. Bu dönem hala efsane olarak anlatılır. Zaten bu ahvali ölçen zeminler, zihniyetler önünü kestiler.
YARIN: ZÜLFİKAR GAZİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.