‘Beyşehir’ Belediye Başkanı olmak onur verici’

‘Beyşehir’ Belediye Başkanı olmak onur verici’

Son seçimlerde ilçe halkının büyük bölümünün oyunu alarak Beyşehir Belediye Başkanlığı görevine seçilen İzzet Taşçı ilçenin sorunları ve yapacağı hizmetler konusunda bilgi verirken, Beyşehire Belediye Başkanı olmanın onur verici bir görev olduğunu söyledi

Beyşehir Belediye Başkanı İzzet Taşçı, ilçeye yapacağı hizmetler ve projeler hakkında bilgi verdi. Konuşmasına Beyşehir’i tanıtarak başlayan Taşçı, “Beyşehir bilindiği gibi sadece Konya’da değil Türkiye’de de çok önemli bir konuma sahip nadide ilçelerimizden birisi. Bu özelliklerinden dolayı Anadolu Selçuklularına başkentlik yapmış, Eşrefoğlu beyliğinin merkezi olmuş, Osmanlı döneminde çok önemli bir sancak merkezi konumunu, hüviyetini devam ettirmiştir. Cumhuriyet döneminde de yine önemini yitirmemiş, şu anda da tarihi, turistik mekanları ile Türkiye’nin sayılı yerlerinden biri olmaya devam etmektedir. Bunun için Beyşehir gibi bir yerin Belediye Başkanı olmak çok onur verici bir şey” dedi.
Beyşehir halkına seçimlerden önce verdiği sözlerin hepsini yerine getirmek için hiçbir fedakarlıktan kaçmayacağını da dile getiren Taşçı, “Tabi ki böyle güzel bir yerde yapılması gereken çok fazla hizmetler var, beklentiler de çok büyük. Sağ olsun hemşerilerimiz bize büyük bir oranla destek verdi. Bu destek de tabi ki beklentileri biraz daha büyüttü. Bunu nasıl sağlayabilirdik?  Öncelikli olarak belediyeyi daha aktif, daha çalışkan bir hale getirmemiz gerekiyordu. Ben belediye çalışanlarımla ilk toplantımda bu kurumun siyasi bir yer olmadığını, burada çalışanın takdir göreceğini söyledim. Bu anlamda burayı bir aile kurumu gibi değerlendirmelerini söyledim, sağ olsun o beş aylık süre içinde gerçekten beklentilerimize belediye çalışanımızın hemen hepsinin büyük katkısı oldu ve güzel bir çalışma ortamı sağladık” diye konuştu.
Beyşehir’in oksijen yönünden dünyada sayılı yerlerden birisi olduğunu dile getiren Taşçı, ilçenin bu özelliğinin dünyanın birçok ülkesinde tanındığını söyledi. Taşçı, “Özellikle gölün karşı kıyısına, Torosların eteklerine gittiğiniz zaman genzinizin yandığını hissedersiniz. Örneğin kemoterapi alan bir hastanın kemoterapinin yan etkilerini azaltmak için aldığı ilaçları tamamen gereksiz hale getirir, yani ilaca gerek kalamadan kemoterapinin tüm yan etkilerini ortadan kaldırır. Yaşanmış bir olay anlatmak istiyorum size. Almanya’da evlenen bir kardeşimiz, henüz beş aylık hamile iken bebeğinin akciğerinin yapışık olduğu ve bebeğin dünyaya gelmesi halinde ömür boyu suni solunum cihazına bağlı yaşayacağı, bunun içinde çocuğun alınmasının daha doğru olacağı söyleniyor.  Ama kızımız bunu kabul etmiyor ve çocuğunu dünyaya getireceğini söylüyor. Doğum gerçekleşiyor, solunum cihazına bağlı yaşayan çocuk yaklaşık 8 aylıkken, ailesinin yanına tatile getiriliyor. Aile ile birlikte Torosların eteğinde bir yaylaya pikniğe gidiliyor. Burada iki saat kadar durduktan sonra solunum cihazı kırmızı alarm vermeye başlıyor. Panik halinde hemen bebeği Konya’ya getiriyorlar. Doktorlar önce ne olduğunu anlayamıyorlar. Kızımız Almanya’daki doktorunu arıyor. Oradaki doktorlar sigorta şirketi yoluyla ambulans uçak gönderip çocuğu aldırıyorlar. Bir gün sonra anne de gidiyor ve çocuğunun ağzında solunum cihazının olmadığını görüyor. Paniğe kapılıp doktoruna soruyor neden solunum cihazının takılı olmadığını, doktor mucizevi bir şeklide çocuğun ciğerlerinin açıldığını söylüyor. Bunun üzerine doktor bunun nasıl olduğunu soruyor, anne anlatıyor. Daha sonra doktor buraya gelerek bir takım cihazlarla oksijen oranını ölçüyor. Bu şekilde bilimsel olarak kanıtlanıyor” diyerek bölgenin sağlık yönünden ne kadar etkili olduğunu gözler önüne serdi.
Bölgenin güzelliğinin de dünyada ender bulunan güzellikler olduğunu belirten İzzet Taşçı, “Allah bu bölgeye olabilecek her türlü güzelliği vermiş. Yazın yazı doyasıya, kışın kışı doyasıya yaşıyoruz. Toroslara kar yağdığı zaman gölde ve Toroslar’da mavi ve beyazın her tonu olduğundan eşsiz bir manzara ortaya çıkıyor. Biz bu yüzden diyoruz ki bu cenneti sadece biz değil herkes kullansın, herkes bu güzelliği görsün. Hele de Konyalıların mutlaka buradan faydalanması gerekir. İnşallah önümüzdeki yıllarda Konya Beyşehir yolu duble olarak düzenlenecek. Proje ihalesi yapılmış olan yolumuz duble olarak tanımlanır. Ve Konya’dan çıkan bir hemşerimizin yaklaşık 40 dakika sonra burada olması sağlanır. Ben öyle tahmin ediyorum ki her akşam bin civarında araç buraya gelecek. Burada sazan balığı yiyecek, gölü gezecek. Kışın ise o muhteşem doğa güzelliğini seyretmeye gelecek. Eşrefoğlu Camiini görecek. Kültür adasını görecek. Ve ütün bu güzellikleri paylaşmış olacağız Bahsettiğim bu güzel günler uzak değil, bundan da eminim” diye konuştu.
 Beyşehir için en önemli yatırımın eski ismi ile Gembos, yeni yaklaşımı ile Yeni Konya- Antalya yolu olduğunu ifade eden Taşçı, “Konya ve Türkiye için büyük bir proje olan Yeni Konya – Antalya yolu yapım aşamasında. Konya’nın turizm açısından gelişebilmesi için bu yolun yapılması gerekli. Bu sayede, Konya Peri Bacaları hattı 100 kilometre kısalacak ve turist için son derece güvenli bir yol haline gelecek.  Geçtiği yerlerde görsellikler oluşturacak. Ben bu yolla Konya ya 5 milyon turistin gelebileceği ihtimaline inanıyorum. Son dönemde Konya’nın da bu yolu sahiplendiğini görüyoruz. Gerçi Antalya biraz daha fazla sahiplendi. Karayolları müdürümüz davetimiz üzerine bizi kırmayarak geçtiğimiz günlerde buraya geldi, Türkiye’nin doğu-batı enlemindeki yolların bir kısmının tamamlandığını, bir kısmının ise tamamlanma aşamasında olduğunu, kuzey-güney boylamındaki yolların yapım aşamasına gelindiğini söyledi. Bu yollardan birinin de bahsettiğimiz yeni Konya Antalya yolu olduğunu, hatta Ankara’dan gelecek olan yolun da bu hattan geçeceğini müjdelediler” diyerek yeni yolun tamamlanması ile ilçenin büyük bir sorununun ortadan kalkacağını söyledi.
Yeni Konya- Antalya karayolunun sadece Konya turizmine değil, Konya sanayisine de büyük katkılar sağlayacağını dile getiren Taşçı, “Konya organize sanayinden çıkan bir araç sadece 2,5 saat sonra Antalya limanına inebilecek. Tabi ki bu bölge için son derece önemli bir yol. Mesela biz Konya da hırkalarla dolaşırken Antalya da insanlar sıcaktan dolayı kaçacak yayla gibi serin yerler arıyorlar. Beyşehir, Derebucak ise Antalyalı vatandaşlarımız için son derece güzel yayla mekanları oluşturuyor. İddia ediyorum yeni Konya Antalya yolu tamamlandığı zaman en az 10 bin Antalya, Manavgat, Silifkeli aile Beyşehir de bu vadide ev sahibi olacak. Ve bu bölgeye trilyonlarca liralık ekonomik girdi sağlayacak. İnşallah çalışmalar kısa zaman içersinde sonuçlanır, yol tamamlanır ve Beyşehir, Konya hak ettiği bu güzelliklere sahip olur” dedi.
Beyşehir Gölü ve çevresinin durumu hakkında da bilgi veren İzzet Taşçı, “Beyşehir Gölü’nün milli park ilan edilmesinden sonra,  geçen yıl uzun devre gelişim programı sağlandı ve göl üzerinde, adalarda günü birlik kamp yapılmasına olanak sağlandı. Kültür Müdürümüz ile yaptığımız görüşmeler sonucunda da adalar üzerinde günü birlik kamp karavan turizminin geliştirilebileceği, buna uygun çalışmaların yapılabileceği kanaatine vardık. İnşallah bu konuda önümüzdeki dönemlerde gereken çalışmalar yapılacak. Ama bugün itibariyle şu an üç tane tekne ile günün muhtelif saatlerinde adalara yat turları yapıyoruz. Çok yoğun bir müşteri talebi var. Çevreden gelen insanlarımız özellikle buna çok rağbet gösteriyorlar. Maddi olarak da pahalı değil, bir saatlik tur 3 lira” dedi.
Ada turlarında gidilen en uzak mesafenin Yılanlı Ada olduğunu da dikkat çeken Taşçı, “Ancak günlük turlar yapılırsa 7–8 saatlik bir sürede Macaklı Adası’na, Kız Kalesi’ne çıkılabilir. Yani göl üzeride görülmesi gereken çok güzel yerler var. Mesela Alaaddin Keykubat’ın eşi ve çocukları için yaptırdığı Kız Kalesi var. Ancak Kız Kalesi’nin de en kısa zamanda restore edilmesi gerekiyor. İnşallah yakın zamanda orası da restorasyon kapsamına alınarak gereken çalışmalar yapılacaktır” diye konuştu.
Konuşmasının sonunda avlanmalara da değinen Beyşehir Belediye Başkanı İzzet taşçı, “Ne yazık ki yanlış aşılama ve avlanma nedeniyle ekolojik denge bozuluyor, bu yüzden balık çeşidi azaldı gölümüzde. Bu arada Çin sazanı diye bilinen balık çeşidi aslında ot yiyerek beslendiğinden çim sazanıdır. Ama karıştırılıyor Çin sazanı deniyor. Kendi ağırlığının iki katına kadar otu bir günde tükettiği bilinir. Oldukça kılçıklı bir balıktır ve fazla büyümez. Ama onun en büyük faydası göl tabanında meydana gelen otlanma ile mücadeleye sağladığı katkıdır” diyerek konuşmasını bitirdi.
ALİ SAİT ÖGE
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum