"Ben vekil olsaydım"
Şahsen bir Milletvekili olsaydım bir de vekilliğim ile birlikte iş çözebilme potansiyelim olsaydı, kendimi ihtiyaç sahiplerine adardım.
Elimi, hastane köşelerinde çaresizce destek bekleyen hasta ve yakınlarına uzatırdım.
Dilimi ve nefesimi en çok da onlar için kullanır; onların duyuramadığı sesleri birilerine haykırırdım.
Gönlümü onlara verirdim.
Ben müsait değilsem bile, onları danışmanlarıma yönlendirir, gelen istek ve talepleri daha sonrasında değerlendirirdim.
Çözemeyecek bir işin altına girsem bile, gereken her mücadeleyi verirdim.
Ben, vekil olsaydım bana gelip derdini anlatan hiç bir vatandaşı başımdan defetmezdim.
**
Ben, vekil olsaydım halkın arasına karışırdım.
Esnafı ziyaret eder, bir yudum sıcak çaylarını içerdim.
Ben, vekil olsaydım sadece seçim zamanlarında, düğün merasimlerinde ortaya çıkmaz ve vatandaşı kendime küstürmezdim.
Vekil olsaydım, basın toplantısında ayrı, ses kayıtları kapatıldıktan sonra farklı konuşmazdım.
Özüm ve sözüm bir olurdu.
**
Ben, vekil olsaydım her şeye elimi indirip, kaldırmazdım.
Gerektiği zaman liderim ile muhalefet ederdim.
Haklı muhalefet etmenin herkesin hayrına olacağını partimin genel başkanına durmadan hatırlatırdım.
Ben, vekil olsam poh pohlamak ve poh pohlanmak istemezdim.
İftarlara davet edilsem, garibanın yer almadığı sofralara oturmazdım.
**
Ben, kendime "Vekil olduktan sonra çok değişti, artık telefonlarımıza bile bakmıyor" dedirtmezdim.
Başı dara düşenler için alternatif değil, akla ilk gelen insan olurdum.
"Hay Allah razı olsun, başımız sıkışınca bizi dinleyen biri var, o sıcaklığı verebiliyor" dedirten duruşa sahip olurdum.
Ben, vekil olsaydım babacan olur, halkımın hakkını kimseye yedirmezdim.
**
Ben, vekil olsam kurumlarda astığım astık kestiğim kestik zihniyetinde olan idarecilere ve vatandaşlara somurtarak ve onları adam yerine koymadan hizmet eden memurlara ağzının payını verirdim.
Ben, vekil olsam haksızlık karşısında susmazdım.
Kazanacağım 3-5 kuruş, bir de azıcık şan ve şöhret için ahiretimi yakmazdım.
En güzelini de giyerdim, onu da söyleyeyim. Ama en güzelini giyerken, en azından birkaç ihtiyaç sahibini de güzelinden giydirirdim.
Yediklerimden yedirir, içtiklerimden de içirirdim.
Nefsimin okşanmasını istemez, kimseyi kendimden de küçük görmezdim.
**
(Ben), şahsım değildir.
(Ben), gözlemlerim ve halkın isteklerinin taa kendisidir.
Kimse kusursuz veya dört dörtlük değildir.
Fakat önemli olan istikamettir.
**
Kıymetli vekillerimiz düşünsün.
Büyük dağın dumanı da büyük olur.
Böyle bir tutum içinde olan vekiller varsa Allah, hiç birinin ayağını taşa değdirmesin.
Yoksa da Allah, yine hepsinden razı olsun ama!
Aması var.
Bu millet, yukarıda saydıklarımın hepsini vekillerden bekleyebilir. Fakat vekiller de insan. Robot değiller veya pille çalışmıyorlar.
En azından vatandaşın gönlüne dokunabilecekleri bir iki söylemimi göz önünde bulundururlarsa vekillerimiz, eminim bu milletin teveccühünü kazanırlar, hayır dualarına ortak olurlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.