Babacan'dan 'Turkcell'de izin vermeyiz' yorumu

Babacan'dan 'Turkcell'de izin vermeyiz' yorumu

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Turkcell Yönetim Kurulu'nun belirlenmesi sürecine ilişkin, "Şimdi yine çıkmaza girerse SPK, birkaç adım atacak mecburen. Sonuçta böyle bir şirketin yönetimsiz kalması, başıboş kalması mümkün değil. Biz, buna izin veremeyiz

Babacan, Bloomberg ve Habertürk'ün ortak canlı yayınında soruları yanıtladı.

"Turkcell'in Olağan Genel Kurulu dün yapılamadı ve ileri bir tarihe ertelendi. Turkcell'de bundan sonra ne olacak? SPK'nın bundan sonra konuya bakışı ne olabilir?" şeklindeki soru üzerine Babacan, Turkcell'in özel şirket olduğunu, kamunun hissesi bulunmadığını ancak halka açık olduğu için özellikle azınlık hissedarlar açısından SPK'nın görevleri bulunduğunu anlattı.

SPK'nın, Turkcell'e yönelik asıl ana bakış açısının halka açık bir şirket olması olduğunu vurgulayan Babacan, şunları kaydetti:

"Halka açık bir şirketle ilgili de SPK'nın görevi, fonksiyonu vardır. Devlet bir bu açıdan bakıyor. İkincisi, yine düzenlenen bir sektör olduğu için, telekomünikasyon konusunda topu topu üç operatörden biri olduğu için, özellikle BTK tarafından da düzenlenen bir sektör olduğu için o sektörün düzenlemelerine uyan bir şirket olması gerekiyor. Üçüncü bir bakış açısı da stratejik bir kuruluş. Çünkü pazar payı en yüksek olan şu anda mobil telefon operatörü. Dolayısıyla o şirketle ilgili bir aksaklık, Türkiye'nin genel iletişim ve ticari yapısıyla ilgili aksaklığa sebep olabilir. Bizim arzumuz, bu şirketin ortaklarının uyum içerisinde çalışıp, şirketle ilgili kararlarını alıp, şirketi kendilerinin yönetmesi. Asıl bir numaralı tercihimiz, olması gereken bu."

Ali Babacan, şirket ortakları arasında ihtilaf olduğu durumlarda kanuni haklar bulunduğuna dikkati çekerek, "Böylesine stratejik açıdan önemli olan hem düzenlenen telekomünikasyon sektöründe bir şirket olması hem de halka açık olması, bu şirketin bir bakıma yönsüz, başıboş, idaresiz, yönetim kurulsuz bir şirket haline düşmesine bizim müsaade etmemiz mümkün değil. Birinci tercihimiz bu önümüzdeki dönemde, kısa bir süre içerisinde ortakların anlaşıp bir an önce yönetim kurulunu kendilerinin atayıp bu şirketi yönetmesi" diye konuştu.

"Yönetim Kurulu olmayan bir şirkete göz yummak mümkün değil"

Başbakan Yardımcısı Babacan, en kısa sürede Turkcell Olağan Genel Kurulu'nun gerçekleştirilerek yönetim kurulu üyelerinin atanmasını umduklarını dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yönetim Kurulu üyelerinin tamamının görev süresi bitti. Yönetim Kurulu olmayan bir şirkete göz yummak mümkün değil, böylesine dediğim açıdan önemli bir şirkete. Dolayısıyla kendi aralarında anlaşıp bağımsız üye atayamadıkları için SPK mecburen bağımsız üye atadı. Çünkü aralarında anlaşıp bağımsız üyelerini kendilerini belirleselerdi o zaman o üyeler şu anda görevdeydi. Bunu da yapamadıkları için, isim dahi öneremedikleri için SPK mecburen atamak durumunda kaldı. Şimdi yine çıkmaza girerse SPK birkaç adım atacak mecburen. Sonuçta böyle bir şirketin yönetimsiz kalması, başıboş kalması mümkün değil. Biz buna izin veremeyiz."

Babacan, uzun süre yönetim boşluğunun kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, "SPK'nın çok daha geniş yetkileri var. Bu yetkileri basamak basamak kullanır" dedi.

Başka bir soru üzerine Babacan, Turkcell'in yönetim kurulsuz kalmasına izin vermeyeceklerini, ortakların mutabakata varıp yönetim kurulu üyelerini atamasını tercih ettiklerini vurguladı. Daha önce de ifade ettiği nedenlerle bu şirketi yönetimsiz bırakmayacaklarını belirten Babacan, ortaklar anlaşana kadar devletin müdahalede bulunacağını, anlaşma olduğunda çekileceğini söyledi.

Not artışı, Japonya başta olmak üzere Doğu Asya'dan bir grup yatırımcının daha Türkiye'ye girebilmesinin önünü açacak"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR'nin not artırımının, Japonya başta olmak üzere Doğu Asya'dan bir grup yatırımcının daha Türkiye'ye girebilmesinin önünü açacağını söyledi.

Babacan, Bloomberg ve Habertürk'ün ortak canlı yayınında ekonomi gündemine ilişkin soruları yanıtladı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating Agency'nin (JCR), Türkiye'nin kredi notunu iki kademe birden yükselterek BB'den, yatırım yapılabilir seviye olan 'BBB-'ye yükseltmesini değerlendiren Babacan, bunun özellikle Japon piyasası başta olmak üzere Türkiye'ye yeni bir alan daha açacağını belirtti.

Genelde Japon kuruluşların yatırım yapmak için hem makul getiri hem de güven ortamı aradıklarını anlatan Babacan, dolayısıyla bu not artışının Japonya başta olmak üzere Doğu Asya'dan bir grup yatırımcının daha Türkiye'ye girebilmesinin önünü açacağını kaydetti. Babacan, 3 kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye'nin notunu artırmasıyla yatırımcıların Türkiye'ye yatırım yapmaları için bir mazeretinin de kalmadığını bildirdi. Bunun sevindirici bir konu olduğunu anlatan Babacan, "Bu, şunun da bir somut ifadesi bizim uygulamakta olduğumuz istikrarı öncüleyen güveni önceleyen politikaların sonuç verdiğini görüyoruz" dedi.

ABD'nin İran'a ticari yaptırımı

ABD'nin İran ile ticari ilişkilerde yaptırım kararı almasıyla ilgili olarak da Babacan, ABD'nin temmuz ayından itibaren İran'a altın ticareti konusunda yeni bazı kurallar koyacağını ancak bu ülkenin tek taraflı yaptırımlarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından hukuki bağlayıcılığının bulunmadığını söyledi. Bu konuda bankacılık sektörünü serbest bıraktıklarını ifade eden Babacan, "Her banka kendi kararını versin. Her banka hangi işi yapmak istiyorsa İran ile o işi yapsın ya da yapmasın. Dolayısıyla biz devlet olarak orada kesinlikle müdahil değiliz" diye konuştu.

Türkiye'nin Kuzey Irak'la olan ticareti konusunda da Babacan, o bölgede birçok petrol şirketinin yatırımı bulunduğunu, Türkiye'nin de o bölgede ticari çıkarlarını gözeteceklerini söyledi. Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkilerin oldukça gergin olduğunu hatırlatan Babacan, attıkları adımların Irak'ın bütünlüğüne zarar vermemesi gerektiğini, bu ülkede bir bölünme parçalanma istemediklerini vurguladı.

BES'te son durum

Bireysel Emeklilik Sistemi'ndeki (BES) son durumu değerlendiren Babacan, devlet katkısı sistemine geçilmesinin sektöre büyük bir canlılık getirdiğini, ilk 4-4,5 aylık sonuçların tatmin edici olduğunu ifade etti. Babacan, bireysel emeklilik sistemindeki katılımcı sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 4 kat arttığını, toplanan primlerde ise aynı dönemde 2 kat artış görüldüğünü bildirdi. Bunun, sistemin iyi işlediğini gösterdiğini belirten Babacan, henüz işin başında olduklarını, sistemin en az 6 ay daha izlenmesi ve beklenmesi gerektiğini kaydetti.

Katılım bankacılığı

Babacan, katılım bankacılığı konusundaki son gelişmelerin sorulması üzerine de Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın bu konuda hazırlıklarını sürdürdüğünü hatırlattı.

Katılım bankacılığı sistemine Halk Bankası'nın muhtemelen Ziraat Bankası'ndan daha önce gireceğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

"Halk Bankası'nın daha esnaf odaklı çalışması onların zaman açısından daha çabuk intibak etmesini sağlayacak. Biz bunun sermayesini Hazine'den koyacağız. Yani bunlar bir banka iştiraki olmayacak. Çünkü katılım bankacılığı dediğimizde işin kuruluş sermayesiyle beraber faize karşı hassasiyeti olan kesimlerin, bu hassasiyetlerini sonuna kadar dikkate alan bir sistem kurmamız gerekiyor. Sermaye mutlaka Hazine'den olacak ve ayrı bir personel yapısı kurulacak.

Bize şöyle talepler de geldi, (Biz ticari bankayız, bir geleneksel bankayız ama bir pencere açıp kendi şubelerimizden de katılım bankacılığı yapmak istiyoruz, buna izin verir misiniz?) diye. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Ticari ve geleneksel bankaların kendi mevcut şubeleri üzerinde pencere açmalarına izin vermeyeceğiz. Katılım bankacılığı yapmak isteyen ayrı bir müessesede, ayrı bir personel yapısıyla ayrı bir sermaye ile o işi yürütmek zorunda.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ABD ile Türkiye arasında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yapılması sürecine ilişkin "Yönetim açısından  bu konuda görüşme, sürdürme ve resmin dışında kalmama iradesi Obama tarafında var. Ancak Kongre tarafında dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü Kongre'de rüzgarlar ayrı esiyor" dedi.

Babacan, Bloomberg ve Habertürk'ün ortak canlı yayınında soruları yanıtladı.

"Dün akşamki FED Başkanı'nın açıklamaları bize herhangi bir şekilde Türkiye dahil, gelişmekte olan ülkelerin yol haritası için bir alarm borusu anlamına gelir mi?" şeklindeki soru üzerine Babacan, IMF'in geçen ay ki toplantısında Amerika, Japonya ve Avrupa merkez bankalarının başkanlarını açıkça "mutlaka öngörülebilir olun, sürprizler yapmayın, ne yapacağınız, ne yapabileceğinizi çok önceden açıklayın. Takviminizi açıklayın ki herkes ona göre hesabını, kitabını yapsın. Artık olumsuz sürprizlere şu anda marj yok dünyada. Çok olumsuz sürpriz yaşadık. Bir de sizden kaynaklı olumsuz sürpriz yaşamayalım" ifadelerini ilettiğini aktardı.

Babacan, şunları kaydetti:

"Buna hazır olmak lazım. Böyle bir şey olursa sürpriz olmamalı. Ama öte yandan baktığımızda da veriler ne kadar iyi gelecek. Sayın Bernanke'nin orada bir ifadesi var, 'sadece büyüme değil, büyümenin sürdürülebilir olduğuyla ilgili de kanaat sahibi olmamız lazım' diyor. Şu andaki büyüme sürdürülebilir bir büyüme değil Amerika'da. Hala o ortam oluşmuş değil. Onunla ilgili kanaatler oluşturacaklar ki, ondan sonra yavaş yavaş genişlemenin hızını azaltacaklar. Daha genişleme devam edecek, biraz daha yavaş genişleyecek. Dediği sadece o. Burada beklenti yönetimlerini çok iyi yapmaları gerekiyor."

Ali Babacan, bu üç merkez bankasının ölçülü ve öngörülebilir hareketlerinden korkulmaması gerektiğini vurgulayarak, "Burada Türkiye için önemli olan güven ve istikrarı korumak ve aynı zamanda uluslararası yatırımcılar açısından Türkiye'de makul getirilerin olması. Bu ikisini dengeli bir şekilde yürüttükten sonra sorun olacağını, Türkiye açısından zannetmiyorum" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin kredi notu artışlarının yeni bir yatırımcı kitlesinin Türkiye'ye daha sıcak bakmasını sağlayacağını belirten Babacan, bu durumun, daha önce yüksek olan makul getiri rakamlarını daha düşük seviyeye çekeceğine işaret etti.

"Türkiye'nin resmin dışında kalmaması gerekiyor"

Ali Babacan, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinde de konuşulan AB ile ABD arasındaki STA dışında kalması ekonomik olarak büyük bir kayıp oluşturur mu? Kamuoyunda (bu anlaşmada yer almayacaksak Gümrük Birliği'nden de çıkalım) şeklinde ifadeler var" şeklindeki sözleri değerlendirirken, ABD ile AB arasındaki sürecin çok yakından takip edilmesi gerektiğini, bunun uzun bir süreç alacağını söyledi.

Bu iki çok büyük pazarın tek bir pazar haline gelmesini sağlamak için ürün standartlarının önem taşıdığını belirten Babacan, tarımın hem AB hem de ABD için siyasi hassasiyeti bulunduğunu kaydetti.

Babacan, "Tabi Türkiye'nin böyle bir resmin dışında kalmaması gerekiyor. Yönetimde bir iradenin olduğunu görüyoruz. Yönetim açısından bu konuda görüşme, sürdürme ve resmin dışında kalmama iradesi Obama tarafında var. Ancak Kongre tarafında dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü Kongre'de rüzgarlar ayrı esiyor. Oradaki etkinlik, lobiler çok daha farklı. Sadece yönetimle değil, bunu Kongre üzerinde de çok yoğun bir çalışmayla gerçekleştirebileceğimizi unutmamamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

"Avrupa Merkez Bankası negatif faizi sorgulamaya başladı"

Başbakan Yardımcısı Babacan, başka bir soruyu yanıtlarken, her ülkenin gelişmelere göre kendi kararını kendisinin alacağını, Türkiye'de de Merkez Bankası'nın karar vereceğini söyledi. Merkez Bankası'nın "faiz koridoru" uygulamasının dünyada ilk ve tek olduğunu vurgulayan Babacan, bunun sermaye hareketlerinin hızlı giriş ve çıkışını engellediğini, bir sürtünme oluşturduğunu söyledi.

Babacan, şöyle devam etti:

"Merkez Bankamız bu koridor politikasını devam ettirdiği sürece ve kararlarını da yerine, zamanına göre aldığı sürece bir sorun olacağını zannetmiyorum. Biz bunları rahat yönetiriz. Kaldı ki sadece Amerika ile iş bitmiyor. Avrupa'da sorunlar çok derin. Bugün Avrupa Merkez Bankası negatif faizi sorgulamaya başladı. (Sıfırı da uygulasak yetmez, acaba negatif faiz uygulayabilir miyiz) diye teknik araştırma içerisine girdi. Japonya yeni başladı genişlemeye. (Çok daha hızlı genişleyeceğiz, iki yılda iki katına çıkaracağız bilançomuzu) diyor."

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.