Atilla Kart: 25 Aralık'ı Kapatmaya Kimsenin Gücü Yetmeyecek

Atilla Kart: 25 Aralık'ı Kapatmaya Kimsenin Gücü Yetmeyecek

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, 25 Aralık'ı kapatmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi. Kart, anayasa zemini içinde bunun mutlaka hesabının sorulacağını belirterek Kenan Evren gibi değil, bir dönem geçmeden bu sürecin başlayacağını...

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, 25 Aralık'ı kapatmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi. Kart, anayasa zemini içinde bunun mutlaka hesabının sorulacağını belirterek Kenan Evren gibi değil, bir dönem geçmeden bu sürecin başlayacağını ifade etti. Kart, TÜBİTAK tarafından verilen heceleme raporunun açıklanması için idari yargıda dava açacağını da söyledi.

Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Kart, daha önce IŞİD’in Konya’daki yapılanması ve faaliyetleri hakkında açıklamalar yaptığını hatırlattı. 1 Eylül tarihinde Konya Emniyeti tarafından yapılan açıklamaya tepki gösteren Kart, sansasyon ve hamaset yoluyla siyaset yapma anlayışı içinde olmadıklarını halkın ve kamuoyunun yakından bildiğini kaydetti. IŞİD’in, Türkiye’de ağırlıklı olarak; Adapazarı Havzasında (Gebze, Yalova, Karamürsel, Adapazarı merkez, İzmit merkez ağırlıklı) Konya Havzası; (Kırıkkale, Kırşehir ve civarı) Bingöl, Adıyaman, Diyarbakır bölgesi, Adana ve civarı, İstanbul (Sultanbeyli ve otogar civarı), Ankara (Hacı Bayram civarı) ve Bursa ağırlıklı bölgelerde; katılımlarını ve bu yöndeki faaliyetlerini gerçekleştirdiğinin görüldüğünü belirterek, "Katılımların yüzde 10-15 seviyesindeki bölümünün daha evvelden Cihad hareketleriyle bağlı olarak, Afganistan, Çeçenistan, Bosna gibi bölgelerde çatışmalara katılanlardan oluştuğu anlaşılmaktadır. Katılımların ikinci yönteminin; vakıf, dernek, medreseler ve küçük- küçük örgütlenmeler üzerinden yapıldığı görülmektedir. Üçüncü yöntem ise; seyyar ve gezen ekipler yoluyla, farklı bölgelerden toplayıp, belli merkezlere yönlendirme yoluyla gerçekleştirilmektedir. Sözü edilen vakıf, dernek ve merkezlerin isimleri kamuoyu tarafından bilinmektedir. Bu isimler aleniyet kazanmıştır. Emniyet’in bu isimlere ulaşmamış olmasını tasavvur edemiyoruz. Ya doğrudan himaye ya da acz ve sorumsuzluk olarak ifade edilebilecek bir tablo söz konusudur. Hükümet, bu sürece açıklama getirmek zorundadır." diye konuştu.

Suriye’deki çatışmalara katılan ve 2012 yılından bu yana hayatını kaybeden gençlerin takma adlarını, doğum yerlerini, tarihlerini, savaştığı birliği, ölüm tarihlerini, yerini ve kişisel notları içeren bilgileri basınla paylaşan Kart, bu bilgilerin devlet tarafından şimdiye kadar çoktan temin edilmiş olması gereken istihbari nitelikteki bilgiler olduğunu; devletin buna göre önlemlerini alması gerektiğini; ancak ve maalesef bu yönde hiçbir ciddi çalışmanın yapılmadığını ifade etti.

Türkiye’nin her bölgesinden, ancak ağırlıklı olarak yukarıda sözü edilen bölgelerden katılan gençlerden 90'ının hayatını kaybettiğini anlatan Kart, şöyle devam etti: "Bu kişilerin nerede, hangi merkezde eğitildikleri bilinmektedir. Bir bölümünün daha önce ağırlıklı olarak Afganistan’da çatışmalara katıldıkları görülmektedir. Tarafımıza ulaşan kısmi bilgilerden söz ediyoruz. Genel tablonun daha vahim boyutlarda olduğu açıktır. Uzun zaman aralığını ve hazırlık çalışmalarını gerektiren bu gelişmeler yaşanırken, devlet neredeydi? Devlet, gözü önünde cereyan eden bu gelişmelere neden müdahale etmemiştir? Ya da neden himaye etmiştir? Bunu soruyoruz ve sorguluyoruz, sorgulamaya devam edeceğiz. Bu bilgilerin elbette ve ayrıca teyide muhtaç olduğu açıktır. Devlet bunun için vardır. Ancak, sözünü ettiğimiz bu bilgilerin; akademik bir çalışmaya dayalı olduğunu ve alan bilgileriyle bağlantılı olarak hazırlandığını da yeri gelmişken ifade ediyoruz. Bu bilgilerin esas olarak ve maalesef doğru olduğunu ifade ediyorum. Üstünü örterek, görmezden gelerek IŞİD gerçeğini yok edemeyiz."

Kart, şu soruları yöneltti: "Bu gençleri, bu yapılanmaya iten , bu örgütlere katılmaya yönelten motivasyon nedir? Bunu yaratan sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik sebepler nedir? Hükümet, bu iklimin yeşermesine yol açacak politikaları neden uygulamıştır? Ya da bu iklimin yeşermesini neden görmezden gelmiştir? Mağdur ailelerin feryatlarına neden sessiz kalınmaktadır? Bu gençleri, bu örgütlere yönelten ağın ulusal boyutu nedir? Uluslararası boyutu nedir? Yerel unsurları nedir?"

PKK'ya Türkiye'nin silah yardımı yapmasına yönelik açıklamalarla ilgili bir soruya ise Kart, "Bu kabul edilebilir, üzerinde tartışılabilir bir tablo değildir. Silahlı kuvvetlerimiz her ne yapacaksa, kendi gücüyle, öz gücüyle kendi iradesiyle halkın iradesyle Meclis'in ortak iradesiyle yapmak durumundadır. Başka legal veya illegal yapıyla işbirliğini yapmasını tasavvur etmek mümkün değildir. IŞİD ile mücadele eden yerel unsurlara, uluslararası anlamda destek vermek ayrıca görev ve sorumluluktur." ifadelerini kullandı.

Vakıf, dernek ve merkezlerin isimleri ve İHH konusundaki bir soruya da Kart, "İHH'ya yönelik olarak çok somut, birebir hüküm kurmak; o benim tarzım değildir. Ama nedir; fotoğrafı, bulguları çok net olarak ortaya koyuyorum. Burada bir infaz mercii konumunda değiliz, bir hüküm mercii konusunda değiliz. Ama gerçekten görmezden gelinemeyecek bulgular, belgeler söz konusu. Hükümet neden görevini yapmıyor? Ben bunu sorguluyorum, bunu sorgulayacam, bunu sorgulamaya devam edeceğim. O süreçte de tabi öyle anlaşılıyor ki belli bazı derneklerin, vakıfların hükümetle olan ilişkilerine göre, ideolojik ve siyasi ilişkilerine göre himaye edildiklerini görüyoruz. Zaten IŞİD terör örgütünün 2 yılda böyle güçlenmesinin temel sebebi de bu. Başından beri hükümet olarak bu oluşuma göz yumuyorsunuz, destek veriyorsunuz." dedi.

Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhuriyete karşı, kazanımlarına karşı ideolojik saplantısından, tavrından kurtulamadığını vurgulayan Kart, aksine bunu daha ileri boyutlara taşıdığı, bunun üzerinden cumhuriyete karşı olan kavgasını husumet boyutlarına taşıma amacında olduğunu bu anlamda bir saplantı içinde olduğunu gördüklerini kaydetti.

25 Aralık'ı kapatmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini vurgulayan Kart, teknik olarak da teminat altında olduğunu söyledi. Vatandaşın vicdanında, hafızasında, kamunun vicdanında, kamuya mal olduğunu dile getiren Kart, Anayasa zemin içinde mutlaka hesabının sorulacağını belirterek Kenan Evren gibi değil bir dönem geçmeden bu sürecin başlayacağını ifade etti. TÜBİTAK tarafından verilen heceleme raporunun açıklanması için idari yargıda dava açacağını da söyledi. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.