Anadolu'yu kayıt altına almışlar

Anadolu'yu kayıt altına almışlar

Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, yabancıların Osmanlı topraklarına ve Konya’ya arkeolog, gazeteci, biyolog, araştırmacı adı altında elini kolunu sallayarak ne aradıkları, ne yaptıkları konusunu araştırdığını da söyledi

Konya Aydınlar Ocağı'nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri'nde, Konya ve çevresinde yabancı araştırmacılar ile Osmanlı Devletinin eski eser politikası gündeme geldi.

Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, 2008, 2009 ve 2011 yıllarında yayımlanan kitaplarından hareketle eski eser kaçakçılığı ve Konya’dan yurt dışına kaçırılan tarihi eserler üzerine önemli açıklamalar yaptı. İl Halk Kütüphanesinde gerçekleştirilen sohbetine “Bizim Batılılardan en önemli farkımız, bana göre; herhangi bir coğrafya veya ülkeye gideceğimizde, o bölge veya yeri ziyaret edeceğimizde o yer veya kişiyle ilgili hiçbir araştırma yapmadan hareket etmemizdir” sözleriyle başlayan Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, Batılıların gidecekleri yer hakkında mutlak surette araştırma yaptıklarını ve gezdikten sonra da ya rapor tuttuklarını ya da yazdıklarını söyledi.

ANADOLU’YU VE BÜROKRATLARI KAYIT ALTINA ALMIŞLAR

Fransız ve İngilizlerin kendilerine tanınan kapitülasyonlar sayesinde Osmanlı’nın çok erken dönemlerinde İstanbul’da elçilik,  Anadolu’nun şehirleri ile Akdeniz’in limanlarında da konsolosluk açmaya başladıklarını kaydeden Muşmal, Osmanlı’nın ise 300 sene sonra III. Selim döneminde Avrupa ülkelerinde elçilik açmaya başladığını dile getirdi. İngilizlerin, büyükelçilerin raporları sayesinde Osmanlı bürokratların tamamını -zaaflarıyla birlikte- kayıt altına aldıklarını ve haklarında istihbarat topladıklarını ifade eden Muşmal, yabancıların Osmanlı topraklarına ve Konya’ya arkeolog, gazeteci, biyolog, araştırmacı adı altında elini kolunu sallayarak ne aradıkları, ne yaptıkları konusunu araştırdığını da söyledi. Bu biyolog adı altında gelen yabancı araştırmacıların (casusların) Beyşehir’deki Kurucuova kasabasının endemit bitkilerini dahi derlediklerini gerçeğine ulaştığını belirten Muşmal, “Bu yabancılar Anadolu’nun biyolojik, jeolojik çeşitliliğini araştırmakla kalmamış benim milletimin farklılıklarını ben zenginlik olarak görürken, o da etnik yapıları mezhep farklılıklarına kadar tek tek kayıt altına almış” diye konuştu.

TÜRKİYE’DE İLK MÜZE KONYA’DA AÇILDI

Osmanlı Devleti’nin eski eserler ile bitkilerin yurt dışına çıkışını 1869’a kadar yasaklayan kanunun olmadığı gerçeğini de dile getiren tarihçi Muşmal, Berlin’deki Bergama Müzesi’nde “Konya Seksiyonu” diye bir bölüm olduğunu, Sille ve Lâdik halılarından tutun Karaman’dan getirilen rahlelere varıncaya kadar Selçuklu çinileri ve en son olarak Beyhekim Mescidinin mihrabıyla karşılaştığını ifade etti. Beyhekim Camii'nin çini mozaikli mihrabının, 1907'de Almanya'nın Konya Konsolosu Loytvedin tarafından onarım bahanesiyle numaralandırılarak yurt dışına kaçırıldığını belirten Muşmal, şu ifadeye yer verdi: “Müslümanların mabedini götüren Almanlara şu soruyu sormak lazım: Beyhekim mescidinin mihrabının burada ne işi var? Dünya müzelerinde Konya’dan kaçırılan 400’e yakın küçük ve büyük eser sergileniyor. Sanat ve ilim de bizim yitik mirasımızdır. Mirasımıza elbette sahip çıkmalıyız.  Anadolu’nun en eski müzesi Konya’da açıldığını iddia ediyorum. Yâni Anadolu’da ilk arkeoloji müzesi Konya’da kurulmuştur. Ben bunu evrak ve belgelerle ispatladım. Anadolu’nun en eski açıkhava müzelerinden birisi de Konya’daydı. Konya Kalesi Açıkhava müzesi olarak sergilenebilecek niteliğe sahipti. Anadolu’da ilk müze 5 Kasım 1899’da Konya’da Vali Avlonyalı Ferid Paşa tarafından açıldı.” Sohbetin sonunda Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Güçlü, Prof. Dr. Hüseyin Muşmal’a kitap hediye etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.