Altın Yumurtlayan Tavuk
Ekonomik konular yazı serisi
Sizin bir tavuğunuz olsa ve kümeste size altın yumurtalar yumurtlasa siz bu tavuğa ne yapardınız? Onu, tabiri caizse “kuş sütüyle mi beslerdiniz?” yoksa eve, çoluk - çocuğu tavuk eti lazım der alır keser miydiniz? Akıl sahibi bir insan elbette ki birinci şıkkı tercih eder ve tavuğun uzun zaman kendisine altın yumurta yumurtlamasını temin eder, değil mi?
Ama bizim akıllı bildiğimiz bazı adamların bu tavuğu kesmeye kalkışması karşısında kendileri akıl etmiyorsa bile onun çevresindeki insanların bu işe mani olması ve bu adamları bu yanlış icraatından vaz geçirmesi gerekmez miydi?
Çevresindeki güya akıllı insanlar da bu yanlış gidişata alkışlarıyla destek tutuyor olmaları ve onların bu yanlış işinde onlara engel olmamaları artık her türlü belanın başımıza gelmesi mukadder olmaz mı? Çünkü biz istemişiz bu belayı üstümüze… Kötülüğe mani olmamışız ve hatta üstüne üstük desteklemişiz bu kötülüğü yapanları.
“Temsilde hata olmaz der”, atalarımız.
Nasreddin Hoca eşeğiyle yolda giderken eşek yolda karşılaştığı pislikleri koklarmış. Hoca da o pislikleri alır, eşeğin yem torbasına doldururmuş. Hoca eşeğiyle eve dönünce torbayı eşeğin başına bağlamış. Tabii eşek torbadaki pislikleri yemiyormuş. Biraz beklemiş eşek pislikleri bir türlü yemiyor. Hoca dayanamamış;
“Niçin yemiyorsun. Sen kokladın, ben doldurdum, onları” demiş.
BU TAVUK NASIL TAVUK
Bir ülkenin refahı, o ülkedeki yatırımları ile ölçülür. Faal çalışan ve hatta tam kapasite çalışan yatırımlar o ülkenin altın yumurtlayan tavukları gibidir.
Bunlar üretim yaptıkları ürettikleri mallarla “Milli gelire katkı sağlarlar”
Ürettikler mal çeşidi ve miktarlar kadar “bu malların ithalatına engel olurlar”
Yine ürettikleri mallar ile “milletin o mala olan ihtiyacını karşılarlar”
Bu işletmeler üretimlerinde, makinelerin yanı sıra insan da kullandıklarından “istidam sağlarlar ve işsizliği önlemede etkili olurlar”
“Çalıştırdıkları işçi ve elemanların ailelerinin geçinmelerini sağlarlar”
Bunların ödedikleri sigorta primleri ile “daha önce emekli olmuş insanların emeklilik maaşlarına katkıda bulunurlar”
Bu işletmeler, “taşıma ve nakliye hizmetleriyle bu sektörü ayakta tutarlar”
Ham madde, yarı mamul madde ihtiyaçlarını karşılamak için “yan sanayiye can vermiş olurlar”
İşletmeler sağladıkları karlarının “vergilerini ödedikleri için devletin ayakta kalmasını sağlarlar”
Bu benzer ticari faaliyetlerle bu iletmeler milli gelirimize ve ekonomimize daha birçok katkı sağlarlar.
AKILLI YÖNETİMLER NE YAPAR
Akıllı yönetimler, ülkelerindeki bu “altın yumurtlayan tavukların” sayısının artması için elinden geleni yaparlar. Sonuçta kendi iktidarlarının başarısı için bu tip kuruluş ve işletmelerin ayakta kalmasına ve başarılı çalışmalar yapmasına bağlı olduğunu bilirler.
Onlar yetişsin ve gelişsin diye “yatırım mevzuatını (yasalarını)” ona göre tanzim ederler, bunların yatırım ve işletme kredisine olan ihtiyaçlarını (kredi faizlerini) ona göre ayarlarlar. (Almanya’da yatırım kredi faizleri % 1,5 bizde % 120 ve temerrüt faizleri hariç)
Zira her çiçek kendi ortamında yetişecektir. Ekvator bitkisi kutuplarda yetişmeyeceği gibi kutuplar bitkileri de ekvator ortamında yetişemez.
Yatırımlara yönelme ortamı ile riziko taşımadan faizden para kazanma ortamı, iki ayrı ortamdır ve maalesef bugün ülkemizde bu ikici ortam tercih edilmektedir.
Ona göre “yatırım ve işletme teşvik tedbirleri” alırlar. Vergi ve sigorta yasalarını bunları ezmeyecek şekilde uygularlar. Onlara öyle bir ortam hazırlarlar ki ancak bu ortamda onlar yetişirler ve gelişirler.
TAVUK NASIL BOĞAZLANIR
“Devlete para lazım” İç ve dış borları ile bunların faizlerinin taksitlerinin zamanı geldi. Aman bunları yani IMF, AB ve ABD şahin ve kartallarını gücendirmeyelim. Bizim “Kredi notumuzu düşürürler” Sonra biz ne yaparız? Nereden kredi buluruz?
O halde vergi üzerine vergi koyalım. Alfabemizde hangi harf kalmıştı. Bulun da yeni verginin adını onunla yazalım (KDV + ÖTV + ÖTV’nin KDV’si +YGV + KV + HARÇ…)
Yeniden zam yapalım elektrik, su, doğalgaz gibi vatandaşın temel ihtiyaç maddelerinin zam oranlarını yükseltelim.
Memur maaşlarını, işçi asgari ücretlerini, emekli maaşlarını, ürünlerin taban fiyatlarını küçük tutalım. Böylece bütçede para kalsın ki kartal ve şahinlere yüzümüz olsun.
İhracatı zorlaştıralım (Temel ihtiyaç maddelerinin zamları, vergilerin yüksekliği, kredi faizlerinin büyüklüğü ile üretilen malların dünya piyasalarında rekabet gücü zaten kalmayacağından istenilen miktarda ihracat yapılamayacaktır).
İthalatı kolaylaştıralım (Avrupalılar bize ürettiğimiz fiyatın altında aynı malları teklif ediyorlar. Hem sonra “Globalleşen dünyada yerli malı ithal malı mı olurmuş?”
Devletin elindeki KİT’leri (Kamu İktisadi Teşekkülleri) özelleştirme adıyla yabancılara satalım. Hem de “Babalar gibi…”
Finans sektörü (faiz müesseseleri) kasalarının ağzını açmış devlete borç para vermek ve yüksek faizli devlet tahvili almak için bekleşiyorlar. Aman onlarla iyi geçinelim.
Aman, “Sıcak parayı geri kaçırmayalım” Onların faiz gelirlerinden vergi almayalım. Onlar ekonomimize direkt olarak girmiyorlarsa da devlet borçlarını onlarla karşılayalım.
Evet. Sizlere kalkınması gereken bir ülke ne yapar ne yapması lazımdır, bunlar ile bizim ekonomik yapımızı özetlemeye çalıştım.
Şöyle çevrenize bir bakın lütfen. Altın yumurtlayan tavuklarımız ne durumdadır? Bunlar yaşayabiliyorlar mı yoksa can mı çekişiyorlar? Ne dersiniz?
Sizin bir tavuğunuz olsa ve kümeste size altın yumurtalar yumurtlasa siz bu tavuğa ne yapardınız? Onu, tabiri caizse “kuş sütüyle mi beslerdiniz?” yoksa eve, çoluk - çocuğu tavuk eti lazım der alır keser miydiniz? Akıl sahibi bir insan elbette ki birinci şıkkı tercih eder ve tavuğun uzun zaman kendisine altın yumurta yumurtlamasını temin eder, değil mi?
Ama bizim akıllı bildiğimiz bazı adamların bu tavuğu kesmeye kalkışması karşısında kendileri akıl etmiyorsa bile onun çevresindeki insanların bu işe mani olması ve bu adamları bu yanlış icraatından vaz geçirmesi gerekmez miydi?
Çevresindeki güya akıllı insanlar da bu yanlış gidişata alkışlarıyla destek tutuyor olmaları ve onların bu yanlış işinde onlara engel olmamaları artık her türlü belanın başımıza gelmesi mukadder olmaz mı? Çünkü biz istemişiz bu belayı üstümüze… Kötülüğe mani olmamışız ve hatta üstüne üstük desteklemişiz bu kötülüğü yapanları.
“Temsilde hata olmaz der”, atalarımız.
Nasreddin Hoca eşeğiyle yolda giderken eşek yolda karşılaştığı pislikleri koklarmış. Hoca da o pislikleri alır, eşeğin yem torbasına doldururmuş. Hoca eşeğiyle eve dönünce torbayı eşeğin başına bağlamış. Tabii eşek torbadaki pislikleri yemiyormuş. Biraz beklemiş eşek pislikleri bir türlü yemiyor. Hoca dayanamamış;
“Niçin yemiyorsun. Sen kokladın, ben doldurdum, onları” demiş.
BU TAVUK NASIL TAVUK
Bir ülkenin refahı, o ülkedeki yatırımları ile ölçülür. Faal çalışan ve hatta tam kapasite çalışan yatırımlar o ülkenin altın yumurtlayan tavukları gibidir.
Bunlar üretim yaptıkları ürettikleri mallarla “Milli gelire katkı sağlarlar”
Ürettikler mal çeşidi ve miktarlar kadar “bu malların ithalatına engel olurlar”
Yine ürettikleri mallar ile “milletin o mala olan ihtiyacını karşılarlar”
Bu işletmeler üretimlerinde, makinelerin yanı sıra insan da kullandıklarından “istidam sağlarlar ve işsizliği önlemede etkili olurlar”
“Çalıştırdıkları işçi ve elemanların ailelerinin geçinmelerini sağlarlar”
Bunların ödedikleri sigorta primleri ile “daha önce emekli olmuş insanların emeklilik maaşlarına katkıda bulunurlar”
Bu işletmeler, “taşıma ve nakliye hizmetleriyle bu sektörü ayakta tutarlar”
Ham madde, yarı mamul madde ihtiyaçlarını karşılamak için “yan sanayiye can vermiş olurlar”
İşletmeler sağladıkları karlarının “vergilerini ödedikleri için devletin ayakta kalmasını sağlarlar”
Bu benzer ticari faaliyetlerle bu iletmeler milli gelirimize ve ekonomimize daha birçok katkı sağlarlar.
AKILLI YÖNETİMLER NE YAPAR
Akıllı yönetimler, ülkelerindeki bu “altın yumurtlayan tavukların” sayısının artması için elinden geleni yaparlar. Sonuçta kendi iktidarlarının başarısı için bu tip kuruluş ve işletmelerin ayakta kalmasına ve başarılı çalışmalar yapmasına bağlı olduğunu bilirler.
Onlar yetişsin ve gelişsin diye “yatırım mevzuatını (yasalarını)” ona göre tanzim ederler, bunların yatırım ve işletme kredisine olan ihtiyaçlarını (kredi faizlerini) ona göre ayarlarlar. (Almanya’da yatırım kredi faizleri % 1,5 bizde % 120 ve temerrüt faizleri hariç)
Zira her çiçek kendi ortamında yetişecektir. Ekvator bitkisi kutuplarda yetişmeyeceği gibi kutuplar bitkileri de ekvator ortamında yetişemez.
Yatırımlara yönelme ortamı ile riziko taşımadan faizden para kazanma ortamı, iki ayrı ortamdır ve maalesef bugün ülkemizde bu ikici ortam tercih edilmektedir.
Ona göre “yatırım ve işletme teşvik tedbirleri” alırlar. Vergi ve sigorta yasalarını bunları ezmeyecek şekilde uygularlar. Onlara öyle bir ortam hazırlarlar ki ancak bu ortamda onlar yetişirler ve gelişirler.
TAVUK NASIL BOĞAZLANIR
“Devlete para lazım” İç ve dış borları ile bunların faizlerinin taksitlerinin zamanı geldi. Aman bunları yani IMF, AB ve ABD şahin ve kartallarını gücendirmeyelim. Bizim “Kredi notumuzu düşürürler” Sonra biz ne yaparız? Nereden kredi buluruz?
O halde vergi üzerine vergi koyalım. Alfabemizde hangi harf kalmıştı. Bulun da yeni verginin adını onunla yazalım (KDV + ÖTV + ÖTV’nin KDV’si +YGV + KV + HARÇ…)
Yeniden zam yapalım elektrik, su, doğalgaz gibi vatandaşın temel ihtiyaç maddelerinin zam oranlarını yükseltelim.
Memur maaşlarını, işçi asgari ücretlerini, emekli maaşlarını, ürünlerin taban fiyatlarını küçük tutalım. Böylece bütçede para kalsın ki kartal ve şahinlere yüzümüz olsun.
İhracatı zorlaştıralım (Temel ihtiyaç maddelerinin zamları, vergilerin yüksekliği, kredi faizlerinin büyüklüğü ile üretilen malların dünya piyasalarında rekabet gücü zaten kalmayacağından istenilen miktarda ihracat yapılamayacaktır).
İthalatı kolaylaştıralım (Avrupalılar bize ürettiğimiz fiyatın altında aynı malları teklif ediyorlar. Hem sonra “Globalleşen dünyada yerli malı ithal malı mı olurmuş?”
Devletin elindeki KİT’leri (Kamu İktisadi Teşekkülleri) özelleştirme adıyla yabancılara satalım. Hem de “Babalar gibi…”
Finans sektörü (faiz müesseseleri) kasalarının ağzını açmış devlete borç para vermek ve yüksek faizli devlet tahvili almak için bekleşiyorlar. Aman onlarla iyi geçinelim.
Aman, “Sıcak parayı geri kaçırmayalım” Onların faiz gelirlerinden vergi almayalım. Onlar ekonomimize direkt olarak girmiyorlarsa da devlet borçlarını onlarla karşılayalım.
Evet. Sizlere kalkınması gereken bir ülke ne yapar ne yapması lazımdır, bunlar ile bizim ekonomik yapımızı özetlemeye çalıştım.
Şöyle çevrenize bir bakın lütfen. Altın yumurtlayan tavuklarımız ne durumdadır? Bunlar yaşayabiliyorlar mı yoksa can mı çekişiyorlar? Ne dersiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.