Alman Adalet Bakanı: Devlet, Dinin Nasıl Yaşanacağını Belirleyemez

Üst düzey siyasi katılımın gerçekleştiği Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’nin (ZMD) iftarı ‘Göç ve İslam Zirvesi’ne dönüştü. Ramazan ve iftarın Alman kültürünün bir parçası olduğunu, devletin dinin nasıl yaşanacağını belirleyemeyeceğini vurgulayan Federal Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger, “Gelecek yasama döneminde çifte vatandaşlığı getirip opsiyon modelini kaldırmalıyız.” diye konuştu.


DEVLET, DİNİN NASIL YAŞANACAĞINI BELİRLEYEMEZ

Başbakan Angela Merkel ve kabinenin selamlarını getirdiğini bildiren bakan, “Sizin Ramazan’ı ifa etmeniz, iftarlarınız Alman kültürünün bir parçasıdır. Anayasa böyle tam yaşanır. Almanya’ya çok önemli bir katkınız var. Burada yaşıyor, çalışıyor, istihdam ediyor, ekonomik refaha katkı yapıyorsunuz. Göçmenlere ihtiyacımız var, gelecekte daha fazla ihtiyacımız olacak. NSU cinayetlerinden sonra güvenlik birimlerine güven kısmen sarsıldı. Tekrar güven tesis etmek siyasetin birinci görevidir.” şeklinde konuştu. Geride bırakılan sünnet sorununa dikkat çeken Bakan, “Devlet, dinin nasıl yaşanacağını belirleyemez.” ifadesini kullandı.

ZMD Genel Sekreteri Nurhan Soykan ise bakana, “Siz de Merkel'e selamımızı götürün, ileride iftarımızda kendisini aramızda görmekten büyük mutluluk duyarız. Adalet Bakanı iken başörtüsü sorununu çözün ki, Müslüman kadınlar iş hayatının dışında kalmasın.” dedi.

İftarın açılış konuşmasını yapan ev sahibi ZMD Genel Başkanı Aiman Mazyek ise üst düzey katılımın kendileri için şeref olduğunu belirterek, sünnet yasasındaki tutumundan dolayı bakana teşekkür ederek, “Sayın Bakan, BM’nin eleştirisinden sonra Thillo Sarrazin’in söylemlerini ceza hukuku açısından yeniden kontrol eder misiniz? İslam düşmanı saldırılar artıyor. Bunlarla ilgili ayrı bir istatistik tutulmalı, bu, böylesi suçlarla mücadele için de çok önemli olacaktır. NSU davası, güvenlik birimleri ve politikanın payı konusundaki sorular da cevap bulmalı.” diye konuştu.

"ORUÇTA ORTAK PRENSİPLERİMİZ VAR, AMA BİZ DİNDARLIĞI YİTİRDİK"

Hıristiyan Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Armin Laschet ise Başbakan Merkel’in selamlarını aktardığı konuşmasında oruç ve iftarların Hıristiyan, Yahudi ve Müslümanlara ortak noktalarını keşfetme imkanı verdiğini belirterek, “Biz dindarlığı yitirdik, şimdi Müslümanların, Hıristiyanlar için de gelenek olan bir şeyi yaptığını fark etiyoruz. Oruçta ortak prensiplerimiz var.” şeklinde konuştu. Laschet, “Başta medya olmak üzere, dünyadaki çatışmaların nedenini dinle açıklamamayı öğrenmeliyiz. İrlanda’da Hıristiyan Hıristiyan’ı, Suriye’de Müslüman Müslüman’ı öldürüyor. Gazeteler ‘Genç Müslüman şiddet suçu işledi’ yazar, ben bugüne kadar ‘Genç Katolik şiddet suçu işledi’ diye yazıldığını görmedim. Suç bireyseldir. Bu tutumu, beş aile ferdi yakılan Mevlüde Genç’ten öğrendim.” dedi.

ÇİFTE VATANDAŞLIĞA DESTEK

Lautheusser-Schnarrenberger, Almanya’nın göç ülkesi olduğu gerçeğinin bile kabul edilmediği 90’lı yıllara göre önemli ilerlemeler olduğunu ancak daha yapacak çok şey olduğunu belirterek, “Gelecek yasama döneminde vatandaşlıkta opsiyon zorlamasına el atmalıyız. Opsiyon modelini çifte vatandaşlığı getirerek kaldırmayı tartışmalıyız. Opsiyon modelinin hazırlandığı dönemdeki şartlar değişmiştir. Örneğin Almanya’da zorunlu askerlik kalktı. İnsan, ailesinden gelen köklerinden vazgeçemez. Tabii ki bu köklerle Almanya’da anayasal temel üzerinde vatansever şekilde yaşanabilir. Çifte vatandaşlığa karşı öne sürülen vatana bağlılık savı artık o şekilde geçerli değildir. Bu insanlar birkaç günden beri değil, nesiller boyu burada. Ben gelecek yasama döneminde bir değişikliğin gelmesini gerekli görüyorum.” dedi. CİHAN