70 milyon Milli Görüşçüdür

70 milyon Milli Görüşçüdür
Batının Türkiye üzerinde geçmişte yaptıkları ve yapmayı planladıklarını bozma hareketinin adının Milli Görüş Hareketi olduğunu vurgulayan Veysel Candan, Onun için 70 milyon insan önce Milli Görüşçüdür. Neden? Çünkü, Milli Görüş Hareketi kendi milletinin h

HAZIRLAYAN: ALİ ÖZCAN

* Öncelikle Veysel Candan’ı tanıyalım?

1947 yılında Konya’da doğdum. İlk ve orta tahsilimi Konya’da tamamladım. Daha sonra Eczacılık Fakültesini bitirdim. 25 yıl serbest eczacılık yaptım. Milli Görüş Hareketi’ne Milli Nizam Partisi (MNP) ile başladım. MNP Konya Gençlik Kolu Başkanı olarak görev yaptım. Milli Selamet Partisi (MSP) döneminde merkez ilçe başkanlığı görevini yürüttüm. O zaman bir tane merkez ilçe ve başkanı vardı; Meram, Selçuklu ve Karatay yoktu. Daha sonra Refah Partisi’nde 2 dönem ilçe belediye başkanlığı ve 2 dönem de milletvekilliği yaptım. Milletvekilliği seçimi için Meram Belediye Başkanlığı görevimin ikinci döneminin sonuna doğru istifa ettim. Refah Partisi’nden parlamentoda milletvekili oldum ve 2 dönem de milletvekilliği yaptım. Halen Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyesiyim. Siyasi hayatım yaklaşık 40 yılı buldu.

* Milli Görüş Hareketinin amacı neydi?

Siyasi çizgi içerisinde esas hedefimiz Milli Görüş’tü. Hatırlanacağı üzere Osmanlı’da, Tanzimat’la beraber yenilenme hareketi başlatıldı. Osmanlı’nın parçalanması, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslarda kaybımız 200 yıl sürdü. Tanzimat, yenilenme adı altında kendi kültürümüzün yok edilme, imhası şeklinde oldu. Milli Görüş Hareketi, Cumhuriyet tarihinin son 40 yılına damgasını vuran kökü mazide atiye (geleceğe) sahip çıkan bir anlayış. Aslında siyasi hareket olarak daha sonra oluştu. Milli Görüş temelde şu; milli ve manevi değerlerine bağlı, dünyada iyi bir güç olan, sadece İslam dünyasının değil 6 milyar insanın saadeti için uğraşan bir tebliğ hareketidir. İşin özü budur. Bütün dünya varlıklarının insanlar arasında adil olarak dağıtılması, zulmün durması, bütün insanlığın saadeti için ortaya konulan büyük bir projedir.
Batı, Osmanlı hareketi gibi Türkiye’nin dünyada güç olmasından endişe ediyor. Nüfusumuz, coğrafi yapımız, harita üzerindeki yerimiz ile çok stratejik öneme sahibiz. Dünyanın en hareketli bölgesi burası, dünya enerji koridoru üzerindeyiz. Batı ve doğu bu coğrafya üzerinden birleşiyor. Batı, geçmişimizi çok iyi tanıdığı için bizi değerlerimizden uzaklaştırıp kendine benzetmeye çalıştı. Milli Görüş, bu asimilasyonu durdurup kendi manevi değerlerimizle Türkiye’nin kalkınması, dünyada örnek bir modelle İslam ülkeleri ve bütün dünyaya bir tebliğ hareketidir. Buna göre ahlak ve maneviyata sahip, kalkınmış teknolojiye sahip güçlü bir ülke olacaksınız. Milli Görüş Hareketi toplumda ihtiyaç olunan bir serum gibidir. Bu mücadele basit bir parti mücadelesi gibi değil, toplumun iyi kavraması iyi anlaması gerekmektedir. Onun için şu an gelinen nokta itibariyle Milli Görüş Hareketi’nde gerileme yok, toplumda dejenere var.
KOMÜNİZMİN DAĞILDIĞI GİBİ KAPİTALİZM DE DAĞILACAKTIR
YERİNE İKAMET EDECEK SİSTEM MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN ÖNERDİĞİ SİSTEMDİR
Yakın tarihimize bakın; Anadolu’da bin yıldır varız. Bu bir medeniyettir. Batıda özendiğimiz devletlerin tarihine bakın, en fazla 200 yıl. Kültür ve medeniyet olarak onlardan üstünüz. Onlar bir takım teknolojiyi yakalayıp dünyadaki insanları ezmektedirler. Batı kapitalizmi çok merhametsiz ve acımasızdır. Nasıl komünizm dağıldıysa kapitalizm de dağılacaktır. Bunun yerine ikamet edecek sistem Milli Görüş’ün önerdiği sistemdir. Yani Milli Görüş bir medeniyet hareketidir. Konuya böyle bakmak lazım. Biz 40 yıllık mücadele içinde topluma hep bunu anlatmaya çalıştık. Bunu anlatmanın bir yolu da siyasi hareketti. Bu siyasi hareket de 5 defa ortaya çıktı. Her defasında birileri Türkiye içindeki bir takım yetkili unsurları, askeri güçleri, medyayı, sermaye çevrelerini kullanarak bu hareketin önünü kesmeye çalıştı.
Biz çok büyük bir tarihe ve medeniyete sahibiz. Sonsuz bir dini değerlere ve kültüre sahibiz. Ama bütün bunları genel manada insanlığa kullanmak üzere Milli Görüş Hareketi ortaya çıktı. Milli Görüş Hareketi, 200 yıldır Osmanlıyı altından ve içinden deviren harekete karşı bir kıyam bir ayaklanma hareketedir. İşte biz bunu toplumumuza iyi anlatabildiğimiz sürece başarılı oluruz.
Çanakkale’de silahla mücadele edildiyse, ideolojik platformda da Milli Görüş bir fikir ve ideoloji savaşıdır.
Partinin kapatılmasına gösterilen gerekçelere bakıldığında hepsi birbirine benzer. Bu insanlar ülkeye zarar mı vermiştir, ihanet mi etmiştir; hayır. Bir tek hedefleri vardı; Türkiye’yi, Osmanlı’dan aldığımız emaneti tekrar yüceltmek, tekrar güçlü bir ülke olmak. Hem ahlaki, hem de ekonomik değerler olarak dünyada söz sahibi olmak.
70 MİLYON İNSAN ÖNCE MİLLİ GÖRÜŞÇÜDÜR
Batı dünyasının bütün hedefi gücü elinde tutmak. Dünyada kurdukları teşkilatlarla bunu gerçekleştiriyorlar. IMF ve Dünya Bankası ile dünya ekonomisini kontrol altında tutuyorlar. Kurdukları NATO ile dünyanın bir bölümünü kontrol altında bulunduruyorlar. Birleşmiş Milletler ile siyasi kararlar alıyorlar. 200 üyesi olan Birleşmiş Milletlerde bir tek İslam ülkesi yetkili, söz sahibi değildir.
Batının Türkiye üzerinde geçmişte yaptıkları ve yapmayı planladıklarını bozma hareketinin adı Milli Görüş Hareketi’dir. Onun için 70 milyon insan önce Milli Görüşçüdür. Neden? Çünkü, Milli Görüş Hareketi kendi milletinin hareketidir. Bizim insanımıza düşen, Milli Görüş programını incelemektir. Dünyanın çıkışı bu harekete bağlı.

* Milli Görüş Hareketi nasıl karşılandı?

Necmettin Erbakan, o dönemde bağımsız aday olduğu zaman 3 milletvekilliği kadar oy aldı. Milli Görüş hareketi Konya’da hep desteklendi, çok tasvip görüldü. Milli Görüş Hareketi Türkiye’de bir dönüm hareketidir. Sadece Milli Görüşçüleri değil Milli Görüş’e karşı olanlar da Milli Görüşü incelediler ona göre tavır aldılar.

* O döneme ilişkin, sizin üzerinizde etkisi olan hatıralarınızdan birkaçını paylaşabilir misiniz?

Çok büyük emekler verildi. O günkü şartlarda bugünkü gibi haberleşme teknikleri yok. İlk çıkıldığı zaman televizyon da fazla yaygın değildi. Konuşmalar banta yapılıyor, teyple köy köy dolaşılıyor. Erbakan, Konya’da dağın tepesinde iki ev, üç insan görüyor, onlara da anlatmak için oraya gidiyor. Milli Görüş Hareketini millete anlatmak için büyük mücadele verildi.
*****
Bir kış günü eski bir minibüsle civar köylere gidiyoruz. Gittiğimiz yerlerde Milli Görüş Hareketini anlatıyoruz. Vatandaşlar büyük ilgi gösteriyor. Bir eve gittik, konuştuk-anlattık, parti değil daha çok Milli Görüş’ün özünü anlatıyoruz. Adam çok beğendiğini söyledi. Bize ikram yapmak istedi. O dönem bugünkü gibi mevsiminin dışında meyve sebze yoktu. Çatıda bağdan kestiği üzümleri varmış. Onlardan bize getirecek. Ben, gerek olmadığını söyledim. Çünkü zaten fakir aile, üstelik o dönem çok idealistiz. Adamın bütün ısrarlarına rağmen biz üzüm almadık. Arabaya binip yola çıkınca bir arkadaşım, ‘Sen yemezsen yeme, bize niye mani oldun’ dedi. Gece saat iki gibi arkadaşları evlere bırakmaya başladık. Evinin önüne geldiğimiz bir arkadaş, ‘Zaten sabaha pek zaman kalmadı, neden eve gidiyoruz?’ diyerek, toplantı yapmamızı önerdi. Denir ya; bir hesap yoktu. İl başkanı, milletvekili olacağım, şuradan menfaatim olacak hesabı yoktu. Herkeste katkı sağlama heyecanı vardı. geçmiş nostalji olur, tatlandırılarak anlatılır ancak bu öyle bir şey değil, bir başkaydı.
*****
Mali imkanlar çok kısıtlıydı. Bir seçim öncesi, gençler sokaklara yazı yazıyor. 40 civarında genç çocuk var, onların karınlarını doyurmak lazım. Aramızda para toplayıp, 300 civarında ekmek ve kasalarca domates aldık. Bunları bir odaya yerleştirdik. Çalışan ekip geliyor, burada yemeğini yiyor, gidiyor. Arkasından bir başka ekip geliyor. Büyük bir heyecan var. Bu arada bir arkadaş geldi. Elinde sıkılmış bir halde 10 lira var. Paranın bir yerden çıktığı belli, sıkılmış. ‘Bu para nerden, hayrola?’ diye sordum. Yapılan çalışmaları annesine anlattığını söyledi. Annesinin de bunun üzerine kefen parasını bizim çalışmalarımıza destek olmak amacıyla kendisine verdiğini söyledi. O 10 lira gençlerin bir haftalık yiyeceğini karşılıyordu.
*****
Yine bir gün; parti teşkilatı bir binanın 7. katında. Tatlı su çeşmeleri birkaç yerde var. Bir vatandaş geldi, kendisinin para veremeyeceğini ancak bize su getirebileceğini söyledi. O kişi, her gün tatlı su çeşmesinden su doldurup üç tekerlekliye koyup, getirip 7 kat çıkıp bize bırakıyordu. Yani toplumdan hem katkı hem de inanç birliği vardı.
*****
Yine bir seçim öncesi merkez ilçenin bir köyüne gittik. Köy kamplaşmış, bir yanda sağcıların kahvesi, diğer yanda solcuların. Kış ve hava soğuk. Bir kahveye girdik, televizyon da yeni çıkmış, herkes televizyona bakıyor. ‘Kapatın televizyonu’ dedim. Kimse bir şey söylemedi, televizyonu kapattılar. Bu defa ‘Yarım saat beni dinleyeceksiniz’ dedim, kimseden çıt çıkmadı ve dinlemeye başladılar. Yarım saat konuştum, her şeyi anlattım. Tamamlayıp çıkacağız, bizi çay içirmeden bırakmadılar.

* Milli Görüş Türkiye’ye ne kazandırdı?

Türkiye’de din ve vicdan hürriyeti aşırı baskı altındaydı. Bu sayede dine alaka duyan sokaktaki Müslüman ve toplum bir şuura sahip oldu. Düşünceyi özgürleştirdi. Düşünce özgürlüğünü getirdi. Sermaye Anadolu’ya dağıldı. O hareketin önü kesilmeseydi Türkiye sanayide dünya devleri ile yarışacak duruma gelirdi.

* Gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Herkes diyor ki, 40 yılda 5 defa parti kapatıldı. Demek ki siz siyaset yapamıyorsunuz. Bunlar boş laf. Eğer sisteme ayak uydurup, ülke menfaatlerinden vazgeçmiş olsaydık hiç kapanmazdık. Partileri millet kapatır, oy vermez, parti kapanır. Ama bu böyle olmadı, hepsini düzen kapattı. İktidardayız dava açıldı. Dava açan savcı bile sonradan yanlış yaptığını söylüyor. 28 Şubat Amerika’da programlandı.

* Son olarak vereceğiniz mesaj?

Bu bir harekettir. Dünyanın bu projeyi uygulaması lazım. Çünkü bu projenin temelinde adil dağılım var. Bu harekete ihtiyaç var, başka çare yok.
Ben, son olarak şunu söylemek istiyorum; vatandaşların ahlaki, manevi ve ekonomik değerlere sahip çıkmaları, ancak siyasi tercihlerini yaparken kişisel menfaatlerini gelecek kaygılarını aramamaları lazım. Siyasetçi siyasete girdiği gibi çıkmalı, geldiğin gibi gideceksin. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum