Zâhid Kotku dualarla anılıyor

Zâhid Kotku dualarla anılıyor

13 Kasım 1980 günü Hakk'ın rahmetine kavuşan ilim ve hoşgörü deryası Nakşibendi hocası Mehmed Zahid Kotku vefatının 31'inci yıldönümünde dualarla anılıyor

13 Kasım 1980 günü bütün İstanbul, bütün Türkiye ve hatta bütün dünya o acı haberle gözyaşı döktü. İlim ve hoşgörü deryası Nakşibendi Hocası Mehmet Zâhid Kotku (RA) vefat etmişti...

Sohbetine katılanlar ve katılamayanlar, ismini duyanlar ama görüşemeyenler ve bir kere bile fırsat bulup da İskenderpaşa Camii’nde dersinde bulunanlar, o mübarek insanın vefatıyla büyük bir boşluğun meydana geleceğini hissetmişti. 0 günleri yaşayanlar ve bizler bugün o büyük eksikliği ve boşluğu yaşıyoruz. Allah şefaatlerine nail buyursun. Muhterem Hocamızın, vefatına kadar hayatını ve hizmet yerlerini bildiklerimizle beraber bir kez daha hatırlayalım istedik. Bu yazı dizimizde, Hocaefendi’nin hatıralarını yaşatmak ve o günlerdeki nasihatlerden bugünün insanına biraz da olsa bazı dersler çıkarmak için kendisiyle bir arada olmuş, sohbetine katılıp, hizmetinde bulunmuş hocalarımız ve büyüklerimizin Zahid Kotku hakkındaki düşüncelerini bulacaksınız.

*1897-Bursa’da dünyayı teşrifi

*1900–1901-Annesinin vefatı

*1912–13- Bursa Sanayi Mektebine girdi.

*27 Nisan1916-Askere alındı. Suriye cephesine gönderildi.

*23 Temmuz 1916-İstanbul’a yazıcı olarak tayin.

*29 Temmuz 1920- Gümüşhanevi meşayıhından Ömer Ziyaüddin Dağistani’ye intisabı

*1 Aralık 1921-Ömer Efendi’nin vefatıyla Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi’ye intisabı ve hilafet alması

*1926-Feyzi Efendi’nin vefatı, Bursa’ya dönüş.

*1929’da pederi İbrahim Efendi’nin vefatı

*1929- Babasından boşalan İzvat köyü camisinde 15-16 sene imamlık görevini yapması

*1945-Bursa Üftâde Camii’nde imam-hatipliğe başlaması

*1952 aralığında, Abdülaziz Bekkine Hazretlerinin vefatı üzerine Gümüşhanevi dergâhının irşad görevini üstlenmesi ve İstanbul Zeyrek Çivicizade Camii’nde imam olması

*1958-İskenderpaşa Camii imamlığına getirilmesi

*7 Mart–1980-Mide ameliyatı geçirmesi

*8 Kasım 1980-Hac dönüşü rahatsızlanması

* 13 Kasım 1980-Dar-ı Beka’ya irtihali.

KENDİ DİLLERİNDEN TERCÜME-İ HALLERİ

“1315 Hicri, 1313 Rumi senesinde Bursa’nın Türkmenzâde Mahallesi Çıkmaz Aralığında, 10 Numaralı evde dünyaya gelmişim. Peder ve validem Kafkas muhacirlerinden olup 1297 (1879) tarihinde Bursa’ya gelmişler. Pederim, Hamza Bey medresesinde tahsilini ikmal eylemiş ve validem ile evlenmiş. Bizler dünyaya gelmişiz. Bir ağabeyim vardı. Harb-i umumide Kafkas müdafaasında altı yerinden yara ile bir ayağını kaybetmiş, 1336(1920)’de ahirete irtihal eylemişti. Ben de ilk tahsilimi Bursa Oruç Bey mahalle mektebinde ikmal ederek, Bursa sanayi mekteb-i idadisinde iken, İstanbul’a gelip, Ömer Ziyaüddin Dağistani hazretlerinden Nakşibendi tarikatına intisap eyledim. Bilahare Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi’nin delaleti ile iki defa Halvet-i erbaine girerek feyz aldım. Ardından bendenize hilafetname verdiler. Ramuz-ul Ehadis-i Şerif, Kaside-i Bürde, Delail-i Hayrat icazetlerini de aldıktan sonra, Hacı Hasib Efendi’den Kur’an ilmi ve fıkıh derslerinden icazet aldım. Dergâhların kapatılması üzerine, tekrar Bursa’ya gittim. Önce Veled Veziri Camii’nde fahri hatiplik, sonra Hz.Üftade Camii’nde imam hatiplik yaptım. Oradan da kardeşimiz Abdülaziz Efendi’nin irtihali üzerine arkadaşlarımın davetiyle 1952 yılında İstanbul’da Zeyrek’teki Çinilizade Camii’ne naklen geldim. Ve oradan da istimlâk sebebiyle İskenderpaşa Camii’ne gelerek vazifeye başladım. Burada vazife görmekte olan kara yüzlü, eli boş ve birçok günahları ile defteri olan aciz köle, kıtmir, Gümüşhanevi dergâhındaki görevine başladı. Şimdiye kadar(1975) 20 kere hac yaptım. Sülalemizin Hz. Ali’ye bağlandığını babam rahmetli İbrahim Efendi’den dinlemiştim.”

ŞEMAİLİ

Merhum Zahid Kotku; uzunca boylu, şişmanca, heybetli, beyaz tenli, dolgun pembe yanaklı, uzunca aksakallı, geniş alınlı, aralıklı kaşlı, irice başlı, gül yüzlü, sevimli, alımlı bir kimse idi. Gençken zayıf olduğunu, öksüzlükte yemek yerine yumurta içerek böyle iri vücutlu olduğunu gülerek anlatırdı. İlk nazarda koyu kestane renkli görünen, fakat dikkatle bakılması imkânsız, esrarlı ve derin manalı gözleri vardı. Gözü içinde kırmızılık, sırtında ve karnında ise avuç içi kadar iri bir ben mevcuttu.

ŞAHSİYETİ VE AHLAKI

Merhum Zahid Efendi, Tasavvufi Ahlak adlı eserinde ifadesini bulan bir insan-ı kâmildi. Çok sevimli, çok güler yüzlü, pamuk gibi yumuşaktı. Ondan dolayı kendilerine “Pamuk Dede” derlerdi. İlk görüşte insanda sevgi ve saygı uyandıran bir hali vardı. Tanıdığına tanımadığına selâm verir, güler yüz gösterir, gönül alırdı. Hafızası çok kuvvetli idi. Konuşması tatlı ve safiyâne idi. Çok kere halk telâffuzu kullanır, karşısındakine söz fırsatı tanır, kesinlikle bildiği bir şeyi bile sanki ilk duyuyormuş gibi yumuşak bir tavırla dinler, mânâlı ve nükteli cevap verirdi. Sohbetleri hoş, hutbeleri fevkalâde celâlli olurdu. Hutbe esnasında sesini yükseltir, ordu önündeki bir komutan gibi celâdetle ve irticâlen konuşurdu. Özel hayatında ev halkına karşı müşfik ve latîfeci davranır, kimseye doğrudan doğruya bir şey emretmez, telmih ve remiz ile söyler, anlaşılmazsa sabrederdi. Fevkalâde mütevazı idi. Kerametleri zahir ve şöhreti alemgir olduğu halde, talebelerine bile tepeden bakmaz, şeyhlik tavrı takınmaz, kendisini ihvanı arasında lâlettayin bir fert gibi görür, makamını ve kemâlini büyük bir maharetle gizlerdi.

Kendi üstadlarına fevkalâde saygılı ve bağlı idi. Tekke arkadaşları olan yaşlılar, üstadının meclisine gittiğinde diz üstü oturup, baş eğip hiç ayak değiştirmeden edeple oturduğunu anlatırlar. Çok uzun ve derin düşünürdü, sohbetlerindeki buluşlara, teşbihlere hayran kalmamak mümkün olmazdı. Bir ayetin, bir hadisin üzerinde haftalarca, aylarca durup konuştuğu olurdu.

Sabırlıydı

Ele aldığı bir kimseyi terbiye edip yola getirinceye kadar büyük bir sabırla çalışırdı. İlk zamanlarda kusurlarına müsamaha ederdi. Yıllarca çalışır, yarı yolda bıkıp bırakmazdı. Dostlarına vefâsı emsalsiz idi; onları ziyaret eder, arar sorardı. Akrabalarına karşı vazifelerinde kusur etmez ve onlara her türlü yardımı esirgemezdi. Çok açık elli idi, verdiği zaman şaşılacak miktarda verir, geriye kalmamasından korkmaz, verdiğini doyururdu. Sofrasında ekseriya misafir bulunurdu. Hizmet edenleri bir vesile ile memnun eder, ziyaretçilere güler yüz gösterir, kapısını her zaman açık tutmaya çalışırdı. Gece ve sabah ibadetlerine çok riayet eder, talebelerini de bunlara teşvik eylerdi.

Samimî, sâde ve sevecen

2001 yılında Avustralya’da Esad Coşan Efendi ile birlikte elim bir trafik kazasında kaybettiğimiz, Coşan’ın damadı Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel, Mehmed Zahid Kotku’yu anlatıyor: “Günlük yaşantısında samimî, sâde ve sevecen davranır, çoluk-çocuk demeden ev halkının seviyesine iner, onlarla şakalaşır, espriler yapardı. Misafir olmadığı zamanlar ev halkıyla sohbet eder, genellikle ilim müzakeresi ve Kur’ân okumakla meşgul olurdu. Kur’ân-ı Kerîm’i çok serî okurdu. İnsanlar arasında sevgi ve saygıya çok önem verir, özellikle karı-kocanın birbirine sevgi ve saygı duymasına çok sevinirdi. Aile hep beraber olduğu zaman, bir bayram sevinci yaşanırdı. Bizlerin hanımlarımızın yanında olmamızı ister, yan yana bulunurken hanımla aramızda kendisine yer vermemize izin vermezdi. “Karı-kocanın arasına girilmez!” diye latîfe yapardı. Bayram günlerinde ve kandil günlerinde bütün aile bir araya gelirdi. Vâlide Hanım’ın Buhara pilâvını hepimiz çok beğenirdik. Çok büyük yuvarlak sini etrafında toplanılırdı. Yemekle ilgili veya sofrada yemek sırasında herhangi bir özel isteği olduğunu hatırlamıyoruz. Yemekten sonra sohbet sırasında, Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocamıza: “Esad filân konuda bilgi ver bakalım!” derdi. Çok temiz giyinirdi. Cumaları cuma abdesti alıp özellikle tertemiz giyinir ve ev halkıyla tebrikleşirdi. Çocuklara, bazı zamanlarda bizlere de cuma harçlığı verirdi.”

“Minbere çıktımı, vallahi başımızı kaldırıp yüzüne bakmaya korkardık”

“Ziyaretleşmeye, özellikle iâde-i ziyârete ayrı bir önem verirdi. Ziyaretlerinde mutlaka küçük de olsa bir hediye götürmeye özen gösterirdi. Namazlarını cemaatle kılmaya çok dikkat ederdi. Son yıllarında, birisine tutunarak camiye gidebiliyordu. Bazı günler bana da nasib oldu.” Bu sözler Esad Coşan Hocaefendi’ye ait. Esad Efendi, İskenderpaşa Camii’nde 24.04.1993 tarihinde yaptığı bir hadis dersinde şöyle bahsediyor Mehmed Zahid Kotku’dan: “Hocamız çok halim selim bir insandı, çok yumuşaktı. Evde lokum gibiydi, çok tatlı bir insandı. Hiç kızdığı, kötü söz söylediği yok gibiydi. Biraz da lâtifeciydi, Valide Hanım rahmetliye şaka yapardı. Evde tatlı, yumuşak, sevimli bir hava olurdu. Kitaplarda okudum: “Rasûlüllah Efendimiz biraz şakacıydı.” diyor; aynen öyle yapmış. Şimdi, bu kadar yumuşak bir insan olan Hocamız, şu minbere çıktı mı, vallàhi başımızı kaldırıp yüzüne bakmaya korkardık. Çünkü celâllenirdi orda... Böyle bangır bangır bağırırdı; kubbe sallanır gibi, duvarlar sallanır gibi olurdu.”

“Sakın bir kalp kırmayın”

Zahid Efendi kalp kırmaktan son derece sakınırdı. Bir yakını onun şöyle dediğini naklediyor: “Aman sakın bir kalp kırmayın. Kırarsanız, o size yeter de artar.”

Onun ahlakına şu ifadeleri de ne güzel ışık tutuyor: “Ey muhterem din kardeşim, biz herkese hüsnü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: “Oğlum herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman” de ve öylece kabul et” nasihatinde bulunur, böylece de kibir, gurur, ucub ve kendimizi beğenmekten bizleri korumuş olurdu.”

Gönüller sultanını anlatmayı üzerimize bir vazife biliyoruz! Vefatının 31. yılında gönüller sultanı, muhterem hocamız Mehmed Zâhid Kotku (R.A.)’ı çeşitli yazılarla, günler sürecek konuşmalarla veya ciltler sürecek kitaplarla anlatmak mümkün değil ve bizim haddimize de düşmüş değildir. Ama elimizden geldiği ve yapabildiğimiz kadarıyla hocamızın hatırasını unutturmamayı ve yeni nesillere bu ilim ve hoşgörü deryası gönüller sultanını anlatmayı üzerimize bir vazife biliyoruz. Buyrun yazı dizimizin ilk bölümüyle Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi...

YENİ AKİT

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.