Yolsuzluğu Soruşturan Müdüre, Çocuğunun Doğumunu Haber Vermediler

Yolsuzluğu Soruşturan Müdüre, Çocuğunun Doğumunu Haber Vermediler

Bakan çocukları ile İranlı Reza Zerrab’ın da şüphelileri arasında yer aldığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını yürüten ve şu an Silivri Cezaevi’nde bulunan dönemin İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakub Saygılı’nın...

Bakan çocukları ile İranlı Reza Zerrab’ın da şüphelileri arasında yer aldığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını yürüten ve şu an Silivri Cezaevi’nde bulunan dönemin İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakub Saygılı’nın 3. çocuğu dünyaya geldi. Cezaevi yönetimi, Saygılı’ya baba olduğu bilgisini bile iletmedi.

Yakub Saygılı ismini kamuoyu 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile duydu. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevini yürüten Saygılı, Bakan çocukları ile İranlı Reza Zerrab’ın da şüphelileri arasında yer aldığı yolsuzluk operasyonunun hemen ardından görevinden alındı. Terör ve yolsuzluğu soruşturan polislere yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan Saygılı, Eylül tutuklandı. O tarihlerde 2 çocuğu bulunan Saygılı’nın eşi, 3. çocuklarına hamileydi.

Saygılı’nın eşi Esra Saygılı, 14 Kasım Cuma günü bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Özel bir hastanede gerçekleşen doğumla dünyaya gelen bebeğe Kenan Şamil ismi verildi. Doğumun hemen ardından aile, Silivri Cezaevine telefonla ulaşarak mutlu haberi vermek istedi. Ancak cezaevi yöneticileri bu bilgiyi Saygılı’ya iletemeyeceklerini söyleyince aile büyük şaşkınlık yaşadı. Baba Saygılı, doğum haberini ve bebeğin ilk fotoğraflarını cezaevine giden avukatlarından alabildi. Saygılı, 10 yaşındaki Neda, 7 yaşındaki Ceyda isimli çocuklarının yanında Kenan Şamil bebeğin fotoğraflarıyla cezaevinde hasret giderdi. Doğum sırasında eşinin yanında olamamasından dolayı Esra Saygılı’nın büyük üzüntü duyduğu belirtildi.

Öte yandan, Saygılı'nın görev yaptığı dönemde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevini yürüten ancak 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları süreci sonrası görevden uzaklaştırılan Emniyet Müdürü Nazmi Ardıç cezaevinde Saygılı'yı ziyaret etti. Saygılı'nın moral olarak çok iyi olduğunu ancak çocuğunun doğum haberini bile alamamaktan üzüntü duyduğunu belirtti. Ardıç, "Aslında üzülmesine neden olabilecek bir çok konu gelişiyor. Ancak bunlarla ilgili böyle bir yılgınlık tavrı göstermiyor. Yapı ve fıtrat itibariyle de metanetli bir insan. Son süreçte bir oğlu dünyaya geldi. Oğlunun dünyaya gelişini 24 saat sonra öğrenebilme durumu oldu. Bundan haberdar etme imkanı elde edemedik kendisini. Komşusu hastaneye götürdü hamile eşini ve doğum gece yarısı civarında gerçekleşti. Doğumdan sonra ilk akla gelen doğumdan babayı bilgilendirmekti. Cezaevi yönetimini aradık, çocuğu dünyaya geldi kendisini haberdar etmek istiyoruz dedik. Görevlilerin ifadesi "Bizim böyle bir prosedürümüz yok. Böyle bir bilgi verme imkanımız yok" denildi. Bu insani bir durumdur, bir çocuğu dünyaya gelmiş, görevlilerin tutumu insani olarak anlaşılır değil ama süreçte yaşanan şeyler düşünüldüğünde anlaşılır geliyor. Görevliler konjonktürde arkadaşlarımızla ilgili olumlu inisiyatif kullanamıyorlar. Hiç bir mevcut, çocuğu dünyaya geldiğinde buna telefonla bilgi verilir gibi bir detayı tanımlamaz. Bu inisiyatifin lehlerinde kullanılmama durumu konjonktürel durumla ilgili. Biz o gün itibariyle Saygılı'yı yeni doğan çocuğundan haberdar edemedik."

‘ALİ FUAT YILMAZER’E DE ZORLUKLARLAR ÇIKARTILIYOR’

Nazmi Ardıç, aynı cezaevinde tutuklu bulunun eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Yılmazer'in de benzer zorlukları yaşamaya itildiğini söyledi. Yılmazer'in hafta içi çocukları ile 10 dakikalık telefonda konuşma hakkının hafta sonu kullanmak için cezaevi müdürlüğüne dilekçe ile başvurduğunu belirten Ardıç, "Yılmazer ‘o saatte sadece eşimle konuşabiliyorum, çocuklarımla konuşamıyorum. Bunu hafta sonuna alın ya da çocuklarımla konuşabileceğim bir saate alın’ diye başvurdu. ‘Çocuklarımla konuşamadıktan sonra bu telefon hakkının benim için bir önemi yok’ diyor. Cezaevine girdiğimden beri çocuklarımla konuşamadım diye dert yanıyor. Cezaevi yönetimi 'hayır, senin telefonla konuşabilme programın bizim belirlediğimiz saattir, bundan başka bir saatte telefonla aramana müsaade edemeyiz' diyorlar. Hiçbir insani yaklaşım göstermeden meseleyi bu şekilde ele alıp davranıyorlar. Bu kesinlikle insani bir durum değildir. Bu, cezalandırma tavrıdır. Kendilerinin bir takım mağduriyetlerini katlama, bir takım sıkıntılarını katmerleştirmeye yönelik bir yaklaşımdır. Bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Yakup Saygılı'nın çocuğunun doğumundan 24 saat sonra haberdar olması elbette hafızalarda ve onun hafızasında olumsuz bir hatıra olarak kalacak ama sonuçta daha da fazla bir anlam ifade etmeyecek. İnsanların vicdanını yaralayan bir meseledir. Kendilerine yönelik bu yaklaşık morallerini bozuyor ama cezaevinde olan bütün arkadaşlarımız adına söylüyorum bunları. Böyle şeyler canlarını sıksa da metanetlerini bozmuyor." ifadelerini kullandı.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.