Unutulan gazeteci: Afif Evren

Unutulan gazeteci: Afif Evren

Muhalif karakteriyle Konya ve Anadolu basınında önemli bir yer edinen ancak şimdilerde unutulan Afif Evrenin mücadelesi, Dr. Adem Demirsoy'un araştırmasına konu oldu

Afif Evren, 69 yıllık yaşamının 55 yılını basın camiası içinde geçirmiş, Konya ve Anadolu basınının önemli bir kalemi ve iyi bir gözlemcisi. Gazetecilik dışında ikinci bir işi yok. Bu yüzden evlenmeyi bile düşünmemiş. Muhalif karakterini hiçbir devirde bırakmamış, bırakmayı denese de bunda başarılı olamamış. Babalık gazetesi başta olmak üzere, Konya ve Anadolu basınında önemli hizmetler vermiş. Yaşamı, insan ve toplum hayatını derinden etkileyen savaşlar, sosyal, siyasal değişimlerin gerçekleştiği bir dönemde geçmiş. Bu gelişmelerden ve değişimlerden kendisi de etkilenmiş bir gazeteci. Afif Evren’in yaşam öyküsü, Anadolu basının diğer pek çok üyesinin zorluklarla dolu yaşam öykülerine benzer.
Yaşamı, Konya ve Anadolu basınını anlamamıza yardım edecek önemli ipuçlarıyla doludur. Bunları söyleyen ise Afif Evren’i doktora tezi olarak çalışan İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Adem Demirsoy. Adem Demirsoy, Afif Evren’i hayatını tez olarak çalışmasının nedenini ise şöyle açıklıyor: “1922–1977 yılları arasında Konya ve Anadolu basınına hizmet veren ve bugün birçoğu gibi hatırlanmayan Anadolu basının önemli bir üyesi gün yüzüne çıkarmak” Bizde bu noktada böyle önemli bir gazeteciyi birçok özelliğiyle ortaya koymak ve onu unutulanlar arasından çıkararak gün ışığına kavuşturmak için Adem Demirsoy’la Afif Evren’i konuştuk.

Adem Bey, bize Afif Evren’den biraz bahsedebilir misiniz? Afif Evren kimdir?
Afif Evren, 10 Temmuz 1324(1908) tarihinde Konya’da doğmuştur. Babası, eski Mal Müdürlerinden Ahibabaoğlu Hacı Sabri Efendi, annesi eski Aşar kâtiplerinden Ovaloğlu Hacı Abdullah Efendi ile Soğancılardan Hatice Hanım’ın kızı Dilruba Hanım’dır. Fatma, Kadriye, Nedime, Ali Fuad ve Ali Ragıp olmak üzere altı kardeşi vardır. Çocukluğunun bir bölümü Babasını erken yaşta kaybetmesi nedeniyle Karapınar’da mal müdürü olan dayısının yanında geçmiştir. Beş-altı yaşlarındayken Karapınar’da geçirdiği hastalıklar kulaklarının ağır işitmesine neden olmuştur.
Afif Evren’in öğrenim hayatı Konya’ya geldikleri günlerde 1918 yılında başlamıştır. İlk önce Çelebi Mahallesi’ndeki Tatbikat Mektebi’ne kaydolmuştur. Okulun, oturduğu bölgeye uzak bir yere taşınması sonrasında Köprübaşı İlkokulu’na devam etmiştir. Daha sonra Anadolu Numune-i İntibah Mektebi (ANİM)’ne geçmiştir. Okul döneminde kırtasiyecilik yapan amcası Ahibabaoğlu Yusuf Ziya Efendi’den aldığı kitaplarla, bulduğu gazete ve dergilerde yer alan tarihi, edebi, biyografik ve fenni yazıları okuması, sınıflarını başarılı bir şekilde birincilikle bitirmesine neden olmuştur.
Aile hayatı nasıldı? Hiç evlendi mi?
Afif Evren, döneminin yazarları içinde sadece gazetecilik yapan, tüm birikimlerini bu meslekte edinen bir kişidir. Gazetecilik dışında ikinci bir işi yoktur. Tüm gelirini gazetecilikten temin etmiş, kalemiyle geçinmiş, gazetecilik dışında bir işle uğraşmamış, varını yoğunu bu yolda harcamıştır. Bu yüzdende evlenmeyi hiçbir zaman düşünmemiştir. Afif Evren, mesleğiyle evlenmiştir. Onun uğrunda hayatını çekilmez hale getiren bütün olumsuzluklara rağmen son nefesine kadar mücadele vermiştir. Tek düşüncesi acaba bugün para bulup gazeteyi çıkarabilir miyim düşüncesiydi. Çıkardığı gazete ise onun için çocuğu ve eşi durumundaydı.
Adem Bey, Afif Evren gazeteciliğe ne zaman ve nasıl başladı?
Kız kardeşi Nedime Hanım’ın, Babalık gazetesi sahibi Yusuf Mazhar Bey’le evlenmesinden sonra, 1922 yılından itibaren okul çıkışlarında gittiği Babalık basımevinde, gazetenin nasıl hazırlandığını nasıl basıldığını öğrenmiş, deneme türünde yazılar yazmıştır. 1926 yılından itibaren de Babalık’ta hem spor, hem de şehir muhabiri olarak görev almıştır. Haber ve habercilik konusundaki ilk dersleri ve emirleri eniştesi Yusuf Mazhar Bey’den almıştır. Harf devrimi ile yeni Türk harflerinin kullanılmaya başlanması sonrasında gazetenin tashihçiliğini de üstlenmiştir. 1930 yılları başlarından itibaren de öyküler ve manzum yazılar yazmaya başlamıştır. Bunu, ‘Gözcü’ müstear adıyla yazdığı, konularını sosyal olayların oluşturduğu ilk fıkraları izlemiştir. Soyadı kanunundan önce yazılarında Ahmet Afif, Ahmet Sabri isimlerini kullanmıştır. Kanundan sonra 28 Teşrinisani 1934’den itibaren kardeşi M. Nâzım ile birlikte Evren soyadını almıştır. Yusuf Mazhar Bey’in 5 Eylül 1930 tarihinde ölümü sonrasında Babalık gazetesinin tüm yükü, ablası ile kendisine kalmıştır. Bu günlerde gazetede yer alan haberlerin takibi, toplanması, yazılması Evren tarafından yapılmıştır. Bazı dönemlerde ismi, gazetenin künyesinde yazı işleri müdürü olarak yer almıştır. Tüm sayfalarını kendisi doldurmuş, tashih ve mizanpaj gibi teknik işleri yapmıştır. Kâğıt ve mürekkebinin zor bulunduğu savaş yıllarında da gazeteyi hiçbir destek almadan çıkarmıştır.
Babalık gazetesini çıkarırken hiç güçlük yaşamış mıdır?
Demokrat Parti iktidarı döneminde resmi ilânların kesilmesi Evren’in gazeteyi yaşatmasını güçleştirmiştir. Bir gazeteyi yaşatmak için yeterli sermayeye ve aboneye sahip olmayan, ilân alamayan Evren, gazeteyi kapatma kararı almıştır. Evren için artık zor, işsizlik günleri başlamıştır. O günleri, “Gerisi belli idi; çevremde, yanımda, yakınımda kimseler kalmamıştı. Kimlerin ak, kimlerin kara gün dostu oldukları artık anlaşılmıştı” cümleleriyle kaleme alan Evren için artık zor başlamıştı. Sürekli ve düzenli çalıştığı bir gazete veya dergi, kaldığı bir evi yoktur. Dostlarının yayın organlarında karın tokluğuna çalışmıştır. İşsiz kaldığı bu dönemlerde, kamu kuruluşlarından da iş talep etmiştir. Hiçbir zaman evi, ailesi, düzenli bir işi, geliri ve parası olmamıştır. Yokluk ve kimsesizlik içinde yaşamaya çalışan Evren’in kaldığı yerler, gazete büroları, üçüncü sınıf otel odaları ve tren kompartımanlarıdır.
Afif Evren, Babalık gazetesinden başka nerelerde yazı yazmıştır?
Afif Evren, Babalık’ta yazarken başka gazete ve dergilere yazı ve makaleler vermiştir. 1949 ve 1950’li yıllarda Yeni Konya, Selçuk ve Öğüt gazetelerinde adının yanı sıra Evrenoğlu, Yağıbasan ve Yolcu müstear adlarıyla günlük yazılar yazmış, gazetelerin hazırlanmasına yardım etmiştir. 1952 yılında Babalık gazetesini kapattıktan sonra gazetecilik yaşamına kısa bir süre ara vermiştir. Ayrıca çeşitli dönemlerde, Işık, Yeni Konya, Zaman, Yeni Meram ve Anadolu’da Hamle gazetelerinde yerel ve ulusal gündeme ilişkin makale ve dizi yazılar kaleme almıştır. Gazetelerde çıkan araştırma ve inceleme yazıları, şiirleri ve derlemelerini, Yeni Fikir, Konya, Çağrı, Türk Folklor Araştırmaları ile Sebilürreşad dergilerinde de yayınlanmıştır. Evren’in haber ve yazıları Son Posta, Vakit, Vahit (İstanbul), Hizmet, Yeni Asır (İzmir), Vatan ve Ulus gazetelerinde çıkmıştır.
Adem Bey, Afif Evren hangi konularda eserler yazmıştır? Biraz da bundan bahseder misiniz?
Afif Evren, gazetecilik yaşamı boyunca her türde eser vermiştir. İlk yıllarında şiir ve hikâyeler yazmıştır. Şiir ve hikâyelerinde aşk ve sevgi teması ağırlıktadır. Bu dönemde, hiciv benzeri eleştirel yazıları da vardır. Yusuf Mazhar Bey’i kaybettikten sonra makale türü yazıları da görülmeye başlamıştır. 1932’den sonra başyazılar ve dizi yazıları yazmaya başlamıştır.
Evren’in şiirleri ve hikâyeleri, gazeteciliğe başladığı ilk yıllarda (1926) Babalık’ta yayınlanmıştır. Şiirlerinden bazıları 1927’de Yeni Fikir dergisiyle 1934’de Zaman gazetesinde de çıkmıştır. 1934 yazarın şiirlerinin en çok yayınlandığı yıldır. Yayınlandığı eserleri ise, Sinema Artisti Adalet, Konya’dan Bir Ses, Konyalı Bazı Muharrirler, Şairler Hattatlar, And, Konya Hâdisesi’ne Bir Bakış, Atatürk’ün Konya’ya Gelişleri 1920- 1937, Atatürk ve Konya 1923- Gelişi, Konya İçin, Folklor Demeti, Bir Irkçıya Erkekçe, Mertçe Cevap, Korkak Kalem Açıkla, Ermenekli Kel Şair Hasan Rüştü, Bir Mutasarrıfın Hatıratı, Eski Ahlâk Kitapları’dır. 
Adem Bey, Afif Evren döneminde sevilen birimiydi? Yazarken döneminde meşhur olan hiç kalem kavgalarına girdi mi?
Afif Evren alkol bağımlılığı olması ve doğru olduğuna inandığı konularda, diğer gazetelerle ve yerel yöneticilerle gazete sütunlarında, parti ayrımı gözetmeksizin tartışmaktan çekinmeyen biri olduğu için meslekte çok fazla sevilmeyen biridir. Bu yüzden meslek hayatı boyunca birçok kişiyle kalem kavgası yapmıştır. Çeşitli dönemlerde Ekekon gazetesi yazı işleri ve yazarlarıyla, şair-yazar Cemal Oğuz Öcal ile KGC Başkanı Namık Ayas ve Konya Valisi Ferruh Şahinbaş ile Resmi İlân dağıtımı konusunda sert tartışmalar yapmıştır. Yazarın en çok hatırlandığı ve sütunların kendisine açıldığı günler ihtilâl sonraları olmuştur. 27 Mayıs 1960 sonrasının aranılan kişilerinden biridir. Daha önceleri DP yanlısı olduklarını açıkça beyan eden gazeteler sayfalarını Evren’e açmışlardır. Seçimler sonrasında, ortam normale dönmeye başlayınca da Evren’e yine yol görünmüş, işsizlik ve yoksulluk günleri daha da acımasız bir şekilde sürmüştür. 1964–1969 yılları arasında uzun bir sessizlik döneminden sonra yazılarına Yeni Konya’da başlayan yazarın bu dönemi ölümüne kadar sürmüştür.
Afif Evren’in görüşlerini döneminde etkileyen yazarlar kimlerdi?
Yaşamı boyunca özellikle, Mehmet Muhlis Koner, Naci Fikret Baştak, Namdar Rahmi Karatay, Mithat Şakir Altan ve Muzaffer Hamit Yardımcı’yı birer fikir meşalesi olarak nitelendirmiş ve bu beşlinin Konya’nın fikri uyanışında derin ve geniş etkileri olduğunu belirtmiştir. Naci Fikret’i ışık küresi, Namdar Rahmi ve Mithat Şakir’i zeka şule ve huzmeleri olarak adlandırmış, öğretmenlerini kendisine ilk feyzi ve köklü bilgileri veren, o dönemin ileri zihniyetli ve fikirli genç eğitmen ve öğretmenleri olarak tanımlamıştır.
Yaşamının Son Günleri nasıldı? Nasıl ve nerede vefat etti?
Evren, Babalık gazetesi kapandıktan sonra, yaşamını dostlarının yardımıyla sürdürmüştür. Başta Gücüyenerler, olmak üzere kendisine sağlanan mali destekle Konya, Karapınar, Çumra ilçelerinde ucuz, üçüncü sınıf otel odalarında, tren kompartımanlarında kalmıştır. Kulakları çok az duyduğu için kulaklık alacak parası yoktur. Bu yüzden, İsmet Paşa öldüğü zaman, “Acaba Ankara’ya gitsem, kulaklığını bana verirler mi? diye espride yapmıştır. Üçüncü sınıf bir otel odasında, kimsesiz ve yoksul bir şekilde yaşarken geçirdiği hastalık sonrası gittiği hastanede yaşamı son bulmuştur. Çumra’da Emniyet Oteli’nde dostlarının yardımıyla kalan Evren, hastalanınca Konya Devlet Hastanesi’ne nakledilmiş, burada geçirdiği beyin kanaması sonrasında yaşamını yitirmiştir. Ölümü Konya’da ilk defa 31 Mayıs 1977 tarihinde Yeni Konya gazetesinde duyurulmuştur. Ölüm tarihi, nüfus kayıtlarına göre 26 Şubat 1977’dir. Evren’in defnedildiği yer bilinmemekte, sadece Konya’da belediye memurları tarafından Hastane’den alınan cenazesinin Musalla Mezarlığı’nda yer alan Garipler bölümüne defnedildiği şeklinde bir bilgi mevcuttur.
Adem Bey, dediniz ki Afif Evren garipler mezarlığına defnedildi. Peki, o yıllarda hiçbir basın mensubu cenazesine sahip çıkmamış mı?
Afif Evren’in nerede olduğundan haberleri olmayan gazetecilerinin Afif Evren’in öldüğünden haberlerinin olması da pek mümkün değil. Hatta tezi hazırlarken, kendisini tanıyabileceklerini umduğumuz kişilerin çoğunluğu Evren hakkında fazlaca bilgi vermemiştir. Döneminin en önemli tanıklarından birisi olan, dönemi, tanıdığı kişileri ve anılarını yazmaktan çekinmeyen Evren hakkında yeterli eser verilmemiş olması, aynı dönemde yaşamış kişilerin birkaç cümleyi dahi etmemeleri düşündürücü bir vefasızlık örneğidir. Evren’in küçük boyutlu ama dönemine, yaşadığı yer ve çevresine ışık tutan eserleri külliyat haline getirilip kültürümüze kazandırılabilir, okuyucuların hizmetine sunulabilir. Ayrıca bugüne kadar fazlaca incelenmemiş olan yerel basının önemli organları ve kişileri hakkında da yeni çalışmalar yapılabilir.  


HASAN AYHAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.