Üniversitenin Akademik Yılı Açılında Yazıcıoğlu Tartışması Çıktı

Üniversitenin Akademik Yılı Açılında Yazıcıoğlu Tartışması Çıktı

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ)’nin akademik yılı açılış törenine katılan AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal ile bir öğrenci arasında, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin davanın tartışması yaşandı. Akademik...

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ)’nin akademik yılı açılış törenine katılan AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal ile bir öğrenci arasında, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin davanın tartışması yaşandı.

Akademik yılı açılışında, ‘Demokrasi ve Toplum’ konulu ders veren Ünal, programın son bölümünde salondakilerin sorularını cevapladı. Bir öğrencinin, Ünal’a Yazıcıoğlu davasının üzerine neden gidilmediğini sorması üzerine, Mahir Ünal ile öğrenci arasında kısa süreli tartışma çıktı. Öğrenci, Ünal’dan sorunun cevabını Yazıcıoğlu'ndan övgüyle bahsetmeden istemesi üzerine, Ünal şu cevabı verdi: “Hayır ben bir övgüyle başlamayacağım. Yani bu şunun için söylüyorum, senin istediğin standartlara uygun bir cevap bekleme, çünkü nihayetinde sen bu soruyu sorarken istediğin cevabı almak için mi soruyorsun yoksa gerçekten cevabı merak ettiğin için mi soruyorsun.”

KSÜ'de 2014-2015 Akademik Yılı açılışı Cahit Zarifoğlu Konferans Salonu'nda düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törende, AK Parti Gurup Başkanvekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, ‘Demokrasi ve Toplum’ konulu ders verdi.

KSÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan ve Vali Mustafa Hakan Güvençer’in açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen Mahir Ünal, Dünya ve Türk siyaset tarihinde yaşanan önemli olaylara değindi.

“BEN BUNU İLK YAŞADIĞIMDA ŞAKA GİBİ GELDİ”

Kanun tekliflerinin Meclis'te görüşülerek yasalaşma süreciyle ilgili bilgi veren Ünal, Meclis'teki oylamalar sonucunda milletvekillerinin tek el hareketiyle milyonlarca insanı bağlayıcı kararlar aldığını hatırlattı. Bu durumunun kendine şaka gibi geldiğini belirten Ünal, “Yasama faaliyeti dediğimiz şey kanun teklifi veya kanun tasarısıyla şekillenen, her bir milletvekilinin kanun teklifi verme hakkı vardır. Ve bir kanun hükümetten geldiğinde de tasarı olarak gelir buna da kanun tasarısı deriz. Bunlar Meclis’e gelir, ilgili komisyonlara havale edilir, komisyonlardan görüşüldükten sonra Meclis gündemine gelir. Gerekli görüşmeler yapıldıktan sonra şu hareketle, milletvekilinin şu hareketiyle (elini havaya kaldırıyor) yasalaşır. Ben bunu ilk yaşadığımda şaka gibi geldi, yani milyonların hayatını ilgilendiren bir şeyin tek bir hareketle kanunlaşması ve kanunlaşan o şeyin de artık bir hukuki yaptırımla, devlet yaptırımıyla bütün bireylerin hayatına dokunuyor olması ilk önce bana çok şey nasıl söyleyeyim. Yani bu kadar basit olmamalı diye düşündüm.” dedi.

“ÇÖZÜM SÜRECİ DEVAM ETTİĞİ SÜRECE BU MİLLET, MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ’Nİ MECLİS’TE TUTACAKTIR”

Oy verme davranışları üzerine doktora hazırladığını belirten Ünal, toplumun ilginç bir oy verme refleksi olduğunu kaydetti. Milletin, 2011 seçimlerinde Anayasa’yı tek başına yapma yetkisini partisine vermediğini anımsatan Ünal, çözüm süreci devam ettiği sürece milletin MHP’yi Meclis'te tutacağını savundu.

Muhalefet partilerinin denge unsuru olarak görüldüğünü söyleyen Ünal şöyle konuştu: “Bu toplumun ilginç bir oy verme refleksi var. Bunu anlamlı, verili bilgilerle açıklayamıyorsunuz ama bu toplumun kültürünü, inancını, geleneğini, medeniyet algısını değerlendirmeye başladığınız da karşınıza bir şey çıkıyor; bu millet irfan sahibi, arif bir millet, feraseti var ve inanılmaz bir sağduyusu ve hassasiyeti var. Geriye dönük seçimleri izleyin siyasette nasıl tasfiyeler yaptığını göreceksiniz. Oy verirken nasıl dengeler kurduğuna bakın, 2011’de mesela biz seçmenin önüne neyle gittik, yeni anayasa fikriyle gittik. Anayasa’yı tek başına yapma yetkisini AK Partiye vermedi, dedi ki; git Anayasa’yı şu, şu siyasi partilerle birlikte yap, bir mutabakatla Anayasa yap dedi. Ve şunu söyleyeyim çözüm süreci devam ettiği sürece bu millet, Milliyetçi Hareket Partisi’ni Meclis’te tutacaktır. Çünkü onu bir denge olarak görüyor, sorunun çözümünde bir denge unsuru olarak görüyor. Öbür taraftan CHP’nin siyasal şemada nereye düştüğüne bakıyorsunuz, Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkma adına da CHP’yi tutuyor. Yani bütün irrasyonelitesine rağmen bütün eski arkeik, anakronik söylemlerine rağmen diyor ki, ben Cumhuriyet’in değerlerine ve kazanımlarına sahip çıkıyorum mesajı veriyor.”

YAZICIOĞLU DAVASININ TARTIŞMASI YAŞANDI

Dersin son bölümünde salondakilerin sorularını cevaplayan Ünal ile bir öğrenci arasında Yazıcıoğlu davasının tartışması yaşandı.

KSÜ Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksek Okulu öğrencisi olduğunu söyleyen Ali Ballı isimli bir öğrenci, Ünal’a, “Ömrü boyunca demokrasiden ve milli iradeden yana olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin hükümetiniz bu olaya namus borcudur demişti. Bu olayın üzerine neden gidilmiyor? hatta davaya takipsizlik kararı verilen savcılar ödüllendirilirken vicdanınız rahat mı?” sorusunu yöneltti.

Sorunun cevabını vermek için, ‘öncelikle Muhsin Bey ile ilgili konu her birimizin yüreğinde bir yaradır.’ diyerek konuşmaya başlayan Ünal’a, Ballı, ‘Övmeden soruma cevap alabilir miyim?’ dedi. Bunun üzerine Ünal, “Hayır ben bir övgüyle başlamayacağım. Yani bu şunun için söylüyorum, senin istediğin standartlara uygun bir cevap bekleme çünkü nihayetinde sen bu soruyu sorarken istediğin cevabı almak için mi soruyorsun yoksa gerçekten cevabı merak ettiğin için mi soruyorsun.” diyerek tepki gösterdi.

Daha sonra kendi bakış açısıyla soruyu cevaplayacağını belirten Ünal şunları kaydetti: “Burada her hangi bir şekilde hiç kimse Muhsin Yazıcıoğlu konusunda bir karartmadan, bir ertelemeden, bir örtmeden ya da sürecin sabote edilmesinden hukukla ilgili yürütülen araştırma ve anlama sürecinin ertelenmesinden bahsedemez. Yani o zaman bundan bahsettiğimiz zaman benim de içinde olduğum bütün yapıyı ihanetle suçlamış olmamız gerekir. Yani Muhsin Yazıcıoğlu’nun verdiği mücadele onun davasını her şeyden önce demokrasi davasına bir karşı duruş olarak bunu kabul etmek gerekir. O konuda Cumhurbaşkanlığı, Devlet Denetleme birimine varıncaya kadar biliyorsunuz gerekli incelemeler yapıldı. Medyanın modern zamanlardaki en temel özelliği şudur; yani medya üzerinden bir anlam üretip bir gerçek üretip o gerçeğin kendisi olduğunu insanlar söyleyebiliyorlar. Şimdi burada üretilmiş bazı şüpheler var, insanların zihnine kalbine medyanın fırlattığı birçok endişe kaygı var ama bununla ilgili devletin ilgili kurumları bütün araştırmalarını yaptılar ama Muhsin Bey’e duyulan sevgiden mütevellit insanların zihnindeki sis perdesi kalkmadı. Devletin bu konuyu aydınlatma konusunda bir eksiği oldu mu? Ben olduğu kanaatinde değilim. Ayrıca şunu yapan Başsavcı şuraya atandı ödüllendirildi dediğimiz anda bunu yapanların sanki bir kasıtla yaptığı iması ortaya çıkıyor ki adalet bakanlığımızı ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu bu konuda tenzih ederim bunu toplantıdan sonra gelirseniz ayrıca da konuşabiliriz.” CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.