Tütünü bitirdiler gözleri pancarda

Tütünü bitirdiler gözleri pancarda

Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın, şeker fabrikaları ile ilgili acı gerçeği ise şu sözlerle dile getirdi: Şeker fabrikasını satmak, böbreğini verip diyalize mahkûm olmaktır

Saadet Partisi, vatandaşın alın terine sahip çıkmak için Türkiye’nin dört bir tarafındaki şeker fabrikalarını geziyor. Ülkenin milli ve stratejik kurumları şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı Saadet heyeti, ilk olarak Muş Şeker Fabrikası yönetimi ve işçileriyle bir araya geldi. Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın başkanlığında şeker fabrikasını ziyaret eden Saadet heyeti, işçilerle yemek yedi, muhabbet etti ve sorunlarını dinledi. Ardından bir basın toplantısı gerçekleştiren Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın, ülkemizin ve Muş’un geleceği için talihsiz, yanlış bir kararla karşı karşıya olduklarını hatırlatarak, “Şeker fabrikalarımızın ve bunların arasında Muş Şeker Fabrikası’nın haraç mezat satışa çıkarılması yıllardır tarım ve hayvancılıkta uygulanan yanlış politikaların bir devamı ve sonucudur” dedi.

YILLARDIR TOPRAK İNSANSIZLAŞTIRILDI, İNSAN DA TOPRAKSIZLAŞTIRILDI!

İnsanları yaşadıkları topraklara bağlayan şeyin hatıraların yanında alın teri ile ailelerinin geçimlerini sağlaması olduğunu belirten Aydın şöyle devam etti: “İktidarın yıllardır takip ettiği politikalar toprağın insansızlaştırılması, insanların da topraksızlaştırılması yönündedir. Topraktan koparılan insanlar maalesef ya aç kalacaklar ya da küresel sermayenin emrinde ucuz iş gücüne dönüşecekler. 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi bu fabrikaların üretim kapasitesini artırmak için değil; bu fabrikalarda bir ton şeker pancarından elde edilen kristal şeker miktarını artırmak için değil; fabrikalarda çalışan işçilerin durumunu iyileştirmek için değil; taşeron işçileri kadroya almak için değil; Türkiye’nin şeker pancarı üretimini artırmak için hiç değil.”

Dün tütünü bitirenlerin bugün ise şeker pancarını bitirmenin peşinde olduğunun altını çizen Aydın, “Tütün üretiminden 300 bin aile ekmek yiyordu. TEKEL özelleştirildi, tütün üreticisi bitirildi. 120 bin şeker pancarı üreticisini de aynı akıbet bekliyor. Amaçlarına ulaşırlarsa, hem çalışanlar hem şeker pancarı üreticisi mağdur olacak. 14 fabrikanın bulunduğu şehirlerde binlerce aile göç ile karşı karşıya kalacak ve çalışanların kurulu düzenleri bozulacaktır. Sadece Muş’ta 5 bin aile bu özelleştirmenin doğrudan hedefindedir. Muş’ta nakliyecisi, çapacısı, mevsimlik işçisi, küspecisi, gübrecisi, hayvan üreticisi, fabrikada çalışanı, esnafı, doğrudan ve dolaylı olarak tüm Muş bu özelleştirme teşebbüsünün hedefindedir. Türkiye’de ise 10 milyon insanımız bu şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden etkilenecektir” dedi.

2016’DA JAMES ROTHSCHILD’LE BİR BUÇUK SAAT NE GÖRÜŞTÜNÜZ?

Son 10 yılda şeker fabrikalarının kasıtlı olarak bakımsızlaştırıldığına dikkat çeken Aydın, “Şimdi satışa çıkarırken fabrikaların kristal şeker üretimine devam edeceğini söylüyorlar. Fabrika çalışanlarına yeni yatırımcılarla birlikte çalışma ya da özelleştirme kapsamında olmayan fabrikalarda çalışma imkânı verileceğini iddia ediyorlar. Fabrikaların satışını, beş yıl üretim yapacaklar diyerek savunmaya çalışıyorlar. Tarımda şimdiye kadar yaptıkları ise ortada. Şeker pancarı üretimi açısından verimli topraklara sahip olan ülkemizde, şeker fabrikaları haraç mezat satılarak kapılarına kilit vurulmak, pancar üretimi sonlandırılarak tarım toprağı da ekilmez, biçilmez hale getirilmek isteniyor. İnsan sağlığı için büyük tehdit oluşturan fruktozlu mısır şurubunun ve nişasta bazlı şekerin ithalat ve tüketimi artırılarak, pazar birkaç yıl içinde küresel sermayeye teslim edilmek isteniyor. Eylül 2016’da ABD’de James Rothschild’le bir buçuk saat görüşüldü. Ne görüşüldü?” diye sordu.

 

HİÇ KİMSE KENDİNİ SAHİPSİZ, YALNIZ, GARİP GÖRMESİN

“Hiç kimse kendini sahipsiz, yalnız, garip görmesin” diyen Aydın, konuşmasını şöyle bitirdi: “Bizler Muş’un, Muşlu hemşerilerimizin, Muş Şeker Fabrikası çalışanlarının, Muşlu çiftçilerimizin, üreticilerimizin, esnafımızın, birlik, oda ve kooperatiflerimizin yanındayız. Şeker fabrikalarımızın haraç mezat özelleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Şeker fabrikalarımızın yarısı devlette kalmak üzere, diğer yarısının başta fabrika çalışanları olmak üzere yöre halkına devredilmesinin en doğru adım olacağını düşünüyoruz. Yönetiminin ise ziraat odaları, tarım kooperatifleri, ticaret ve sanayi odaları işbirliği ile verimli şekilde gerçekleştirileceğine inanıyoruz. Onun için tüm Muş halkını ve tüm ilgilileri Muş Şeker Fabrikası’nın geleceğine sahip çıkmaya ve bunun için meşru platformlarda buluşmaya çağırıyoruz.”

50 BİN HEMŞERİMİZİN EKMEĞİ ELİNDEN ALINACAK

Şeker-İş Muş Şube Başkanı Maşallah Demir ise yaptığı açıklamada, özelleştirmeye karşı güç birliğinin sağlanabilmesi için STK’ları, çiftçileri ve çalışanları desteğe çağırdı. Kuruluş amacı istihdamı sağlamak olan doğu fabrikalarının özelleştirilmesinin önü alınamayacak sorunlara davetiye çıkaracağı uyarısında bulunan Demir, Muş Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesi sonucu 50 bin kişinin ekmeğinden olacağına dikkat çekti.

HUKUKA DA, VİCDANA DA SIĞMAZ

Şeker fabrikalarının milletin olduğunu vurgulayan Demir, sözlerine şöyle devam etti: “Şeker fabrikalarının şahıslara satılmasının hukuken de, vicdanen de doğru olacağı kanaatini taşımıyoruz. Örnek verirsek geçmişte yapılan özelleştirmelerin (Tekel Fabrikası, Yem Fabrikası, Devlet Üretme Çiftliği ve Süt Fabrikası) örneğini verebiliriz. Hepsi atıl durumdadırlar. Özelleştirme yapılıyorsa işçi, üretici ve devlet denetiminde yapılması uygun olacağı kanaatindeyiz.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.