Türkiye'de Ekonomi Politikaları -10-
5 NİSAN KARARLARI
27 Mart 1994 öncesi Türkiye’nin dış ödemeler dengesi tamamen bozulmuştu. DYP-SHP Hükümeti, dış ödemeler yapabilmek için döviz arıyordu. Dış kredilerin gelmesini temin etmek üzere IMF ve Dünya Bankası ile görüşmeler sürüyordu. Ancak IMF ve Dünya Bankası her zaman olduğu gibi kredi verdiği ülkelere önce devalüasyon şartını koşuyordu. Bu nedenle DYP-SHP Hükümeti, IMF’nin sunduğu reçeteyi kabul ederek 5 Nisan 1994 Kararları’nı aldı.
5 Nisan 1994 tarihinde DYP-SHP Koalisyon Hükümeti’nin aldığı ekonomik kararlar, Cumhuriyet tarihinin en acı kararlarında biri olmuştur.
Başbakan Tansu Çiller ile Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın’ın açıkladığı paketten devalüasyon, zam ve vergi çıkmıştır.
DYP-SHP Hükümeti, 26 Ocak 1994’te yüzde 13,6 oranında devalüasyon yapmıştır. 5 Nisan 1994 günü ise yüzde 38,8 oranında devalüasyon kararı ile Türk Lirası’nın değerini bir kez daha düşürmüştür. Zaten günlük kur ayarlamaları ile Türk Lirası her gün değer kaybederken, bu kararlar ekonomi üzerinde şok etkisi yapmıştır.
DYP-SHP Hükümeti, 27 Mart 1994 Mahalli Seçimler öncesi açıklamaktan çekindiği acı reçeteyi, seçimlerden sonra açıklamıştır.
24 Nisan 1994 günü alınan kararlar ile A’dan Z’ye her mala, hem de yüzde 150 oranlarına varan zamlarlar yapılmıştır. Bu zamlar bütün halk kesimlerini bir kat daha fakirleştirmiştir. Vergilerde yapılan artışlar ise yine çalışanlara ve küçük esnafa yönelik olarak ağır bir darbe olmuştur.
Aslında 5 Nisan 1994 Kararları, 24 Ocak 1980 Kararları’nın kötü bir kopyası ve tekrarıdır. 24 Ocak 1980’de Türk Lirası yüzde 48,6 devalüe edilirken, 5 Nisan 1994’de Türk Lirası yüzde 38,8 devalüe edilmiştir.
5 Nisan Kararları; zam, işsizlik, yokluk, açlık, sefalet, dışa tam bağımlılık ile halka yönelik olarak yapılan bir zulüm olarak kendini göstermiştir.
24 Aralık 1995’de Genel Seçimler yapılmıştır.
8) 1996-1997 DÖNEMİ
24 Aralık 1995’te yapılan Genel Seçimlerden Refah Partisi (RP) % 21,75 oy alarak, seçimlerden birinci parti olarak çıkmıştır. RP’siz bir hükümet kurma çalışmaları bir hayli sürmüş olmakla beraber, RP’siz bir hükümet kurulamamıştır. Nihayet hükümeti kurmakla RP Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan görevlendirilmiştir.
RP-DYP arasında Refahyol Koalisyonu ile 29 Haziran 1996’da, 54. Necmettin Erbakan Hükümeti kurulmuştur. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan Başbakan olurken, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’de Başbakan Yardımcısı olmuştur.
54. Necmettin Erbakan Hükümeti, işe hızlı bir biçimde başlamış ve ekonomide köklü kararlar alınmıştır. IMF ile ilişkiler askıya alınmıştır. Mali sistemde ve bankacılık sisteminde düzenlemelere gidilmiştir. “Havuz Sistemi” kurularak kamu gelirleri bir hesapta toplanmıştır. “Kaynak Paketleri” ile bir yıl içinde ekonomiye 30 milyar dolar kaynak sağlanmıştır. İç ve dış borçların tasfiyesi yoluna gidilmiştir. Denk bütçe yapılmıştır. İşsizlik konusunda bir hamle başlatılarak; herkesin bulunduğu yerde iş bulması ve göçün önlenmesi yolunda adımlar atılmıştır.
54. Hükümetin yaptığı olumlu icraatlar; dış güçler ve yerli işbirlikçileri tarafından tehlike olarak görülerek, 28 Şubat 1997’de hükümeti yıkma süreci başlatılmıştır. Nihayetinde yoktan sebeplerle 29 Haziran 1997’de 54. Necmettin Erbakan Hükümeti son bulmuştur.
9) 1997-2002 DÖNEMİ
28 Şubat 1997 sürecinin başlaması ile 29 Haziran 1997’den sonra 55. Mesut Yılmaz Azınlık Hükümeti kuruldu. Mesut Yılmaz Hükümeti, 54. Necmettin Erbakan Hükümeti tarafından sağlanan olumlu havayı bozdu. Kamu gelirlerinin tek hesapta toplandığı “Havuz Sistemi”ni derhal kaldırdı. Ekonomide yeni bir istikrarsızlık baş gösterdi.
Nihayetinde 56. Hükümet tarafından 18 Nisan 1999’da Erken Genel Seçimlere gidildi. Seçimlerden sonra kurulan DSP-MHP ve ANAP’ın oluşturduğu 57. Bülent Ecevit Hükümeti kuruldu. 57. Ecevit Hükümetinde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz Başbakan Yardımcıları olarak görev aldılar. 57. Ecevit Hükümeti, IMF politikalarını ısrarlı ve tavizsiz bir biçimde uyguladı. Uygulanan IMF politikası ile ekonomi çöktü. Esnaf, sanayici, işçi, memur ve çiftçi çöküntüye uğradı. Halk o dönemde bir anda % 100’e (yüzde yüze) varan oranda fakirleşti.
21 Şubat 2001’de Türkiye’de ekonomik kriz meydana geldi. 2001’de Türkiye ekonomisi Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir kaos içine sürüklendi. Türkiye'de, 21 Şubat 2001’de meydana gelen ekonomik kriz sonucu büyük iflaslar yaşandı. Krizde işini kaybeden, iflas eden nice esnaf, tüccar, sanayici, şahıslar ve şirketler mal varlıklarını kaybettikleri gibi, ödeme imkânları kalmadığı halde vergi ve SSK prim borçları ile karşı karşıya kaldılar.
Türkiye ekonomisi, 1927 yılında %12,8 oranında, 1932 yılında %10,7 oranında, 1941 yılında % 10,3 oranında, 1943 yılında % 9,8 oranında, 1945 yılında % 15,3 oranında, 1994 yılında % 5,4 oranında, 2001 yılında da % 9,2 oranında küçülmüştür.
57. Bülent Ecevit Hükümeti, çıkmaza giren ekonomi ile baş edemeyince
Erken Genel Seçimlere gitme kararı aldı. Yapılan 3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde DSP, MHP ve ANAP % 10’luk barajı aşamayarak TBMM’ne girememişlerdir.
10) 2002-2010 DÖNEMİ
Türkiye ekonomisi geçmişte büyük bir çıkmaz içinde kalmıştır. Ekonomik çıkmazın acı sonuçları toplumu yıllarca yormuştur. 2002’de Ak Parti’nin iktidar olması ile Türkiye’nin çehresi değişmiştir. Geçmişte çıkmaz içinde olan Türkiye, 2002’den sonra kalkınma yolunda önemli adımlar atmıştır.
2002-2010 döneminde uygulanan ekonomi politikaları çıkmaz içinde olan Türkiye’yi “Kalkınan Türkiye” durumuna getirmiştir. Türkiye’de, 2002’den sonra her alanda yapılan yatırımlarla büyük bir kalkınma sağlanmıştır. Türkiye’de, tarım, sanayi, sağlık, ulaşım, oto yollar ve duble yolların yapımı, barajların yapımı, mesken, eğitim vs. alanlarda büyük bir gelişme olmuştur.
Yapılan yatırımlarla üretim artışı sağlanırken, işsizlikte azalma eğilimi görülmüştür. Enflasyonun önlenmesi ve millî para değerinin korunması ile halkın refah seviyesi de her geçen gün yükselmiştir.
İşte Türkiye ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmeler Ak Parti’nin uyguladığı ekonomi politikası ile meydana gelmiştir. Bu bakımdan 2002-2010 döneminde Ak Parti’nin uyguladığı ekonomi politikasına ana çizgileriyle baktığımızda “Kalkınan Türkiye”yi görürüz.
Devam Edecek
27 Mart 1994 öncesi Türkiye’nin dış ödemeler dengesi tamamen bozulmuştu. DYP-SHP Hükümeti, dış ödemeler yapabilmek için döviz arıyordu. Dış kredilerin gelmesini temin etmek üzere IMF ve Dünya Bankası ile görüşmeler sürüyordu. Ancak IMF ve Dünya Bankası her zaman olduğu gibi kredi verdiği ülkelere önce devalüasyon şartını koşuyordu. Bu nedenle DYP-SHP Hükümeti, IMF’nin sunduğu reçeteyi kabul ederek 5 Nisan 1994 Kararları’nı aldı.
5 Nisan 1994 tarihinde DYP-SHP Koalisyon Hükümeti’nin aldığı ekonomik kararlar, Cumhuriyet tarihinin en acı kararlarında biri olmuştur.
Başbakan Tansu Çiller ile Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın’ın açıkladığı paketten devalüasyon, zam ve vergi çıkmıştır.
DYP-SHP Hükümeti, 26 Ocak 1994’te yüzde 13,6 oranında devalüasyon yapmıştır. 5 Nisan 1994 günü ise yüzde 38,8 oranında devalüasyon kararı ile Türk Lirası’nın değerini bir kez daha düşürmüştür. Zaten günlük kur ayarlamaları ile Türk Lirası her gün değer kaybederken, bu kararlar ekonomi üzerinde şok etkisi yapmıştır.
DYP-SHP Hükümeti, 27 Mart 1994 Mahalli Seçimler öncesi açıklamaktan çekindiği acı reçeteyi, seçimlerden sonra açıklamıştır.
24 Nisan 1994 günü alınan kararlar ile A’dan Z’ye her mala, hem de yüzde 150 oranlarına varan zamlarlar yapılmıştır. Bu zamlar bütün halk kesimlerini bir kat daha fakirleştirmiştir. Vergilerde yapılan artışlar ise yine çalışanlara ve küçük esnafa yönelik olarak ağır bir darbe olmuştur.
Aslında 5 Nisan 1994 Kararları, 24 Ocak 1980 Kararları’nın kötü bir kopyası ve tekrarıdır. 24 Ocak 1980’de Türk Lirası yüzde 48,6 devalüe edilirken, 5 Nisan 1994’de Türk Lirası yüzde 38,8 devalüe edilmiştir.
5 Nisan Kararları; zam, işsizlik, yokluk, açlık, sefalet, dışa tam bağımlılık ile halka yönelik olarak yapılan bir zulüm olarak kendini göstermiştir.
24 Aralık 1995’de Genel Seçimler yapılmıştır.
8) 1996-1997 DÖNEMİ
24 Aralık 1995’te yapılan Genel Seçimlerden Refah Partisi (RP) % 21,75 oy alarak, seçimlerden birinci parti olarak çıkmıştır. RP’siz bir hükümet kurma çalışmaları bir hayli sürmüş olmakla beraber, RP’siz bir hükümet kurulamamıştır. Nihayet hükümeti kurmakla RP Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan görevlendirilmiştir.
RP-DYP arasında Refahyol Koalisyonu ile 29 Haziran 1996’da, 54. Necmettin Erbakan Hükümeti kurulmuştur. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan Başbakan olurken, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’de Başbakan Yardımcısı olmuştur.
54. Necmettin Erbakan Hükümeti, işe hızlı bir biçimde başlamış ve ekonomide köklü kararlar alınmıştır. IMF ile ilişkiler askıya alınmıştır. Mali sistemde ve bankacılık sisteminde düzenlemelere gidilmiştir. “Havuz Sistemi” kurularak kamu gelirleri bir hesapta toplanmıştır. “Kaynak Paketleri” ile bir yıl içinde ekonomiye 30 milyar dolar kaynak sağlanmıştır. İç ve dış borçların tasfiyesi yoluna gidilmiştir. Denk bütçe yapılmıştır. İşsizlik konusunda bir hamle başlatılarak; herkesin bulunduğu yerde iş bulması ve göçün önlenmesi yolunda adımlar atılmıştır.
54. Hükümetin yaptığı olumlu icraatlar; dış güçler ve yerli işbirlikçileri tarafından tehlike olarak görülerek, 28 Şubat 1997’de hükümeti yıkma süreci başlatılmıştır. Nihayetinde yoktan sebeplerle 29 Haziran 1997’de 54. Necmettin Erbakan Hükümeti son bulmuştur.
9) 1997-2002 DÖNEMİ
28 Şubat 1997 sürecinin başlaması ile 29 Haziran 1997’den sonra 55. Mesut Yılmaz Azınlık Hükümeti kuruldu. Mesut Yılmaz Hükümeti, 54. Necmettin Erbakan Hükümeti tarafından sağlanan olumlu havayı bozdu. Kamu gelirlerinin tek hesapta toplandığı “Havuz Sistemi”ni derhal kaldırdı. Ekonomide yeni bir istikrarsızlık baş gösterdi.
Nihayetinde 56. Hükümet tarafından 18 Nisan 1999’da Erken Genel Seçimlere gidildi. Seçimlerden sonra kurulan DSP-MHP ve ANAP’ın oluşturduğu 57. Bülent Ecevit Hükümeti kuruldu. 57. Ecevit Hükümetinde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz Başbakan Yardımcıları olarak görev aldılar. 57. Ecevit Hükümeti, IMF politikalarını ısrarlı ve tavizsiz bir biçimde uyguladı. Uygulanan IMF politikası ile ekonomi çöktü. Esnaf, sanayici, işçi, memur ve çiftçi çöküntüye uğradı. Halk o dönemde bir anda % 100’e (yüzde yüze) varan oranda fakirleşti.
21 Şubat 2001’de Türkiye’de ekonomik kriz meydana geldi. 2001’de Türkiye ekonomisi Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir kaos içine sürüklendi. Türkiye'de, 21 Şubat 2001’de meydana gelen ekonomik kriz sonucu büyük iflaslar yaşandı. Krizde işini kaybeden, iflas eden nice esnaf, tüccar, sanayici, şahıslar ve şirketler mal varlıklarını kaybettikleri gibi, ödeme imkânları kalmadığı halde vergi ve SSK prim borçları ile karşı karşıya kaldılar.
Türkiye ekonomisi, 1927 yılında %12,8 oranında, 1932 yılında %10,7 oranında, 1941 yılında % 10,3 oranında, 1943 yılında % 9,8 oranında, 1945 yılında % 15,3 oranında, 1994 yılında % 5,4 oranında, 2001 yılında da % 9,2 oranında küçülmüştür.
57. Bülent Ecevit Hükümeti, çıkmaza giren ekonomi ile baş edemeyince
Erken Genel Seçimlere gitme kararı aldı. Yapılan 3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde DSP, MHP ve ANAP % 10’luk barajı aşamayarak TBMM’ne girememişlerdir.
10) 2002-2010 DÖNEMİ
Türkiye ekonomisi geçmişte büyük bir çıkmaz içinde kalmıştır. Ekonomik çıkmazın acı sonuçları toplumu yıllarca yormuştur. 2002’de Ak Parti’nin iktidar olması ile Türkiye’nin çehresi değişmiştir. Geçmişte çıkmaz içinde olan Türkiye, 2002’den sonra kalkınma yolunda önemli adımlar atmıştır.
2002-2010 döneminde uygulanan ekonomi politikaları çıkmaz içinde olan Türkiye’yi “Kalkınan Türkiye” durumuna getirmiştir. Türkiye’de, 2002’den sonra her alanda yapılan yatırımlarla büyük bir kalkınma sağlanmıştır. Türkiye’de, tarım, sanayi, sağlık, ulaşım, oto yollar ve duble yolların yapımı, barajların yapımı, mesken, eğitim vs. alanlarda büyük bir gelişme olmuştur.
Yapılan yatırımlarla üretim artışı sağlanırken, işsizlikte azalma eğilimi görülmüştür. Enflasyonun önlenmesi ve millî para değerinin korunması ile halkın refah seviyesi de her geçen gün yükselmiştir.
İşte Türkiye ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmeler Ak Parti’nin uyguladığı ekonomi politikası ile meydana gelmiştir. Bu bakımdan 2002-2010 döneminde Ak Parti’nin uyguladığı ekonomi politikasına ana çizgileriyle baktığımızda “Kalkınan Türkiye”yi görürüz.
Devam Edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.