Türk bilim insanlarının geliştirdiği aşı tasarımları mutasyonlara karşı daha hızlı yenilenebiliyor
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Gebze'deki TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsünde AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'deki aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarında temel araştırma noktalarında başarılar bulunduğunu söyledi.
Türkiye'nin 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren beşeri aşı üretimi bulunmadığına işaret eden Mandal, gelinen noktada Kovid-19 sürecinde önemli kazanımlar elde ettiklerini kaydetti.
"Türkiye nasıl savunma sanayisinde ithal eden ülkeyken yerlilik oranını yüzde 15'lerden yüzde 70'lere çıkardıysa şu an sadece Kovid-19 için değil geleceğe yönelik Türkiye'nin hem aşıda hem de ilaçta küresel oyuncu olabileceği potansiyeli oluştu." diyen Mandal, en büyük güvencelerinin Türk bilim insanları olduğunu ifade etti.
Mandal, Türkiye'de araştırma noktasında dağınık bir yapı olduğuna dikkati çekerek, "İçinde bulunduğumuz TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü koordine eden bir yapı. Bu dönemde bizim dünyayla karşılaştırıldığında en önemli farklılığımız bu dağınık yapıyı bu merkezimiz vasıtasıyla koordine ettik." diye konuştu.
"Aşılarımız yurt dışında bulunanların aynısı değil, yani kopyalama yapmıyoruz"
Kovid-19 başladığı dönemde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın koordinasyonunda Türkiye'de aşı ve ilaç geliştirmelerine yönelik yeni yöntemle 49 farklı kuruluş ve 436 araştırmacının bir araya geldiği bir platform oluşturduklarını aktaran Mandal, araştırmacıların bu altyapıyı kullandığını bildirdi.
Mandal, kültür değişimi yaşadıklarını ve seferberlik ruhuyla araştırmacıların, genç öğrencilerin gece gündüz çalıştığını bildirerek, şöyle konuştu:
"Diğer ülkelerin diğer aşı geliştirme çalışmalarında klinik aşamada SARS ve MERS'ten dolayı bir deneyimi vardı. Biz de bu çalışma esnasında belki 5 ile 10 yıl arasında bir zaman dilimini, 1 yıl gibi bir zaman diliminde kendi hücremizden başlayıp, şu anda faz çalışmalarına geldiysek bu önemli bir başarı. Bunun takibinde de planlı şekilde ilerliyoruz. Faz 1, faz 2 ve faz 3."
436 araştırmacının 17 projede çalıştığını vurgulayan Mandal, "Bunun 7'si aşı, 10'u ilaç çalışmaları ve tedavi yöntemleri. 7 aşı çalışmasından hiçbiri birbirinin benzeri değil, her biri farklı bir aşı tipi. Geleneksel aşı dediğimiz inaktif ama yenilikçi inaktif. İçerisinde kullandığımız etkililiği artıran maddeden dolayı. Diğer 6 aşımız da biyoteknolojik aşılar ve bunlar yurt dışında bulunanların aynısı değil. Yani biz bir kopyalama yapmıyoruz. Geleceğe yönelik yatırım noktasında hocalarımızın geliştirmiş olduğu tasarımlar dünyada yenilikçi bir tasarımla gerçekleşiyor. Yenilikçi tasarımdan kastımız, etkililiğinin daha yüksek olması ve özellikle bu tip varyasyonlara ve mutasyonlara karşı da hızlı tasarımlarının yenilenebilmesi. Bu anlamda 7 aşıdan 3'ü daha ön planda gitti. Biri virüs benzeri parçacıklara (VLP) dayalı aşı, diğeri yenilikçi inaktif aşı, birisi de adenovirüs tipi aşı." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'deki altyapılarımızda aşı üretimimiz mümkün"
Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin'le salgının ilk döneminden bu yana iletişim halinde olduklarını belirten Mandal, bilim insanı olarak kendisini tebrik ettiğini belirtti.
Şahin'le iletişimlerinin birlikte neler yapabilecekleri noktasında olduğunu anlatan Mandal, "Hocamızın geçenlerde Almanca yaptığı bir açıklaması ne yazık ki sosyal medyada farklı bir yoruma sebep oldu. Hocamızın 'Şu an Türkiye'nin acil ihtiyacı tedarik. Biz Türkiye'de TÜBİTAK'la bir çalışma içindeyiz.' şeklindeki açıklamaları kendisinin tesis kurması, aşı ve ilaç odaklı çalışmalarıyla ilgili Türkiye'yle neler yapılabileceği noktasındaydı. Şu an BioNTech olarak kendisi tesis kurma noktasında 2022 yılı sonundan evvel tesisin kurulamayacağını ifade ediyor ama bu BioNTech tarafından dolayı yoksa şu an Türkiye'deki altyapılarımızda aşı üretimimiz mümkün." diye konuştu.
Mandal, TÜBİTAK'ın, hücreden faz çalışmalarında pilot ölçekte üretimin yapıldığı bir yer olduğunu ancak üretim merkezi olmadığını belirterek, bunların üretim merkezinin gerekli yetkinliğe sahip firmalar olduğunu, Türkiye'de de bu anlamda yetkin firmalar bulunduğunu sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.