Toplumu ayakta tutan değer: İstiklal Marşı

Toplumu ayakta tutan değer: İstiklal Marşı

İmkânsızlıklar içinde yazılan İstiklal Marşı'nın kabulünün üzerinden 100 yıl geçti. İstiklal Marşı, 100 yıl önce olduğu gibi bugün de Türk milletini bir arada tutan, milli duyguları harekete geçiren öncelikli değer olarak görülüyor

Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin milli marşı olan İstiklal Marşı'nın kabulünün üzerinden 100 yıl geçti. Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınan ve çok farklı duygularla yazılan İstiklal Marşı, 12 Mart 1921'de Birinci TBMM tarafından “İstiklâl Marşı” olarak kabul edilmişti. Hayatı boyunca yeniliklere açık olan, sürekli okuyan ve okuduğunu hayatına idrak eden milli şair Mehmet Akif Ersoy, kendinden sonra gelen yazarlara en umutsuz dönemlerde ortaya koyduğu eser yani İstiklal Marşı ile de örnek olmaya devam ediyor. Derin duygular ile yazdığı İstiklal Marşı'nı Safahat'a koymayan Akif'in; konulan 500 liralık ödül nedeniyle Ulusal Marş Yarışmasına ilk etapta katılmaması vatan ve millet sevgisinin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

TOPLUMU BİRLEŞTİREN BİR SES OLDU

KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı, İstiklal Marşı'nın toplumu birleştiren bir ses olduğunu dile getirdi. Türk bayrağının renk ve simgesiyle somut bir bayrak olduğunu, İstiklal Marşı'nın ise toplumu ümitsiz anlarda cesaretlendiren, o ruh ikliminde buluşturan bir ses bayrağı olduğunun altını çizen Arabacı, "En olumsuz dönemlerde bu tür birleştirici unsurlara ihtiyaç var. Akif, İstiklal Marşı'nı bize ümit, yiğit ve kahramanlık vesilesi olarak bize kazandırdı" şeklinde konuştu.

AKİF, ZOR GÜNLERİN ADAMIYDI”

Arabacı, milli şair Mehmet Akif Ersoy'un sürekli sıkıntılar ile uğraştığını da belirtti. Akif'in zor günlerin adamı olduğunu söyleyen Arabacı, “Ülke, vatan ve millet zorda iken risk aldı ve ülkesine sahip çıktı. Trablusgarp, Balkan Harbi ve İstiklal Savaşını yaşadı. Balkan yangını sırasında büyük bozgunlar yaşandı. Milli toparlanışı sağlama anlamında ve İslam kardeşliğini zedeleyici şeylere karşı büyük bir mücadele içine girdi. Akif, 'Milli Şair' unvanını bilinen tarihten çok önce yani Balkan harbi sırasında almıştır” dedi.

canakkale-de-yenilen-dusman-cekilmeyi-zafer-g-13026091-amp.jpg

TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR” İBARESİ ÇILDIRTTI

İstiklal Marşı'nın 724 marş okunduktan sonra yazıldığını hatırlatan Arabacı, daha sonra şunları kaydetti: “İstiklal Marşı, genel yapısı itibariyle Türk milletinin milli birlik ve mutabakat resmini yansıtır. Meclis başkanı Mustafa Kemal dahil, herkes Akif'in yazdığı İstiklal Marşını ayakta dinledi. Akif,yarışmaya 500 lira ödül koyulduğu için girmedi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı resmi yazı yayınlayarak, Akif'in yarışmaya girmesi için ödülü kaldırdığını duyurdu. Milli Mücadele döneminde Konya'da gazetecilik yapan Feridun Kandemir, Akif ile bir röportaj yaptı. O dönem, İslamı dışlayan aydın kesim İstiklal Marşının içinde ezan, şehadet kelimeleri geçtiği için marşın değiştirilmesini istiyordu. Akif'in Avrupa'ya tek dişi kalmış canavar demesi onları iyice çıldırtmıştı. Kandemir, Akif'e böyle bir şey düşünüyorlar, siz bu konu ile ilgili ne düşünüyorsunuz dedi. Akif tarihe geçen 'Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Marşı, şimdi ben bile yazamam' sözü bu sorunun üstüne söylenmiştir.”

YENİ AKİFLERİ YETİŞTİRMELİYİZ

Akif'in İstiklal Marşını hangi duygular ile yazdığını da ifade eden Arabacı, “Ödülün kaldırıldığını duyunca Akif, gece gündüz çalıştı. Marşı yazdığı vakitler, leylaydı. Bütün ruh ve bedeni ile kendini marşa adamıştı. Zaten bu halde olmasaydı İstiklal Marşı'nı böylesine bir ilham ile yazamazdı. İstiklal Marşı içinde geçen 'Garbın afakını sarmışsa' beytini kalem bulamadığı için çakı ile dergahın duvarına yazmıştır. Yeni Akifler'de yetişmeli. Çünkü Akif, bu milletin evladıydı” şeklinde konuştu.

İSTİKLAL MARŞI'NIN BESTESİ YERLİ VE MİLLİ OLMALIDIR

Son olarak İstiklal Marşı'nın bestesinin milletin düzgün okuyabileceği bir beste olmadığını söyleyen KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı, şu ifadelerle konuşmasını noktaladı: “İstiklal Marşı'nı cenaze marşı gibi söylüyoruz. İstiklal Marşı'nın bestesi, gırtlak sistemimize ve ifade tarzımıza uygun bir beste değil. Marşımızın yazılışının üzerinden 100 yıl geçti ama beste hala millileştirilemedi. Milletimizin İstiklal Marşı'nı coşkuyla ve haz alarak söyleyebilmesi gerekir. Bestenin yerli ve milli müzik ile bestelenerek, güfteye uyumlu hale getirilmesi lazım. 1921 yılında bir kararname ile 500 lira ayrılarak, marş bestesi kararı alınır. Güfteye ilave olarak beste kararı alınır. 50 küsür beste toplanır. İstanbul'dan bir heyet tarafından jüri oluşturulur. İstiklal Marşımız, 1930'lu yıllarda batı müziği formunda söylenmeye başlıyor. Bu beste, resmi bir komisyon tarafından da benimsenmiş değil. Bizim Türk halk müziğimiz, sanat müziğimiz, tasavvuf müziklerimiz var. Müzik ve makam konusunda da ülke olarak zengin bir kültürel birikimimiz var. İstiklal Marşı'nın bestesi ile sözlerinin uyumsuzluğu, şiir ve beste uyumsuzluğunun dünya çapındaki en dikkat çeken örneklerinden birisidir.”

İSTİKLAL MARŞI İLE İLGİLİ GENİŞ ÇAPLI ÇALIŞMA YOK

Yaklaşık 15-20 yıldır İstiklal Marşı üzerine çalışmalar yapan Araştırmacı-Yazar Kasım Kocabaş da şunları dile getirdi: “İstiklal Marşı, 100 yıldır milletimizin mayası gibi. Bizi bir arada tutan, milli duygularımızı harekete geçiren bir değer. İstiklal Marşı'nı sıradan bir şiir veya marş olarak görmememiz gerekir. Böylesine önemli değerlerini sıradan gören toplumların düştükleri hali görüyoruz. İstiklal Marşı konusunda bireysel çalışmalar yapılıyor. Böylesine önemli konularda Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Başkanlığının da devreye girmesi, çok daha geniş kapsamlı araştırmalar yaptırması gerekir. Geniş araştırmalar sonucunda da ortaya bir eser konulması gerekir. Aradan geçen onca zamana rağmen maalesef İstiklal Marşı konusunda geniş çaplı bir araştırma ve ortaya konmuş eser yok. En azından İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yılında böyle bir çalışmaya imza atılmalıydı. ”

İSTİKLAL MARŞI CUMHURİYETİN TARİHİ HATIRASIDIR

“İstiklal Marşı'nın bestesine zaman zaman eleştiriler yapılıyor” diyen Kocabaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “ İstiklal Marşı, Cumhuriyet başlarının tarihi bir hatırasıdır. Tarihsel değeri var. Değiştirmek anlamlı ve doğru olmaz. 1950 yılında Bestekâr Osman Zeki Üngör ile bir röportaj yapılıyor. Kendisine eleştiriler iletiliyor. Açıklamalarda bulunuyor. Röportajının sonunda 'Ülkemizde birçok bestekâr var. Daha iyi beste ortaya koysunlar, gerekirse marşın bestesi değişir, neden olmasın' diyor. İstiklal Marşı'nın bestesinin değişmesi için sözden öte iki şeyin yapılması gerekir. Gerçekten önce ortaya güzel bir eser koyulması lazım. Daha sonra insanların gönlüne o besteyi yerleştirmek gerekir. Ancak İstiklal Marşımız, 100 yıldır coşkuyla söyleniyor”

EMRE ÖZGÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.