"Tff Bizden Ve Fenerbahçe'den 5'şer Milyon Dolar Kesip Küçük Kulüplere Dağıttı"

"Tff Bizden Ve Fenerbahçe'den 5'şer Milyon Dolar Kesip Küçük Kulüplere Dağıttı"

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, görevi bırakmadan önce spor müdürleriyle bir araya geldi. Hakkındaki iddiaları yanıtlayan Aysal, özellikle 'korkup, kaçıyor' ithamlarına sert tepki gösterdi. Başkan Aysal, Duygun Yersuvat'ın 'Mayıs...

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, görevi bırakmadan önce spor müdürleriyle bir araya geldi. Hakkındaki iddiaları yanıtlayan Aysal, özellikle 'korkup, kaçıyor' ithamlarına sert tepki gösterdi. Başkan Aysal, Duygun Yersuvat'ın 'Mayıs 2015'te yeniden seçim yapılacağını söyleyip, genç isimlere hazırlık süresi kazandırma' iddiasının hatırlatılıp aday olacak mısınız? sorusuna ise cevap için daha erken olduğunu söyledi.

Başkan Aysal, bilgilendirme toplantısının ardından 'kahve içerken soruları cevaplayalım' diyerek, biraraya geldiği basın mensuplarının sorularını da cevapladı. 'Mayıs 2015'te yeniden aday olur musunuz?' sorusuna Aysal, "Üç buçuk sene gibi bir yorgunluktan geliyorum. Soru şu an için erken. Daha doğrusu tercihim Galatasaray'ı daha da ileri götürecek genç kadroların kulübün başına gelmeleri ve bizim de onlara destek vermemiz. Doğrusu da bu olur. Hep biz yöneteceğiz dersek, yerimize gelecekleri yetiştirmezsek, geleceği garantiye almazsak hata ederiz, sıkıntı yaşarız. Genç kadroların muhakkak hazırlanıp Mayıs'ta bu seçime girmesi gerekiyor tabii ki Duygun Yarsuvat seçilirse. Diğer adayımız kazanırsa onlar üç yıl devam edecek." şeklinde cevap verdi.

Başkan Aysal, iki farklı şirkete kendi döneminin denetlenmesiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada ise "Gitmeden beni denetleyin dedik. Çünkü gittikten sonra çıkacak söylentilerden çekindik. Bilgi kirliliğinin önüne geçmek ve geride bir belge bırakmak için yaptık. Doğrusu bunun gerekliliğine inanıyorum, sıradan denetleme şirketi değil, KTNC ve CNR gibi uluslararası iki önemli denetleme şirketi çalışıyor, akrabam değil. Çünkü gazetelerde saldırıları gördükten sonra ben ayrıldıktan sonra çok büyük farklı boyut kazanacak, peşinen bunları yapayım, gereksiz tartışmaların önünü keseyim dedim. Buna da ayrılmaya karar verdiğim an talimat verdim. Şu anda yapılıyor. Görevi teslim etmeme kadar yetiştirmeye çalışıyorlar." dedi.

"BİZDE HİBE ALIŞKANLIĞI YOK Kİ. PARA KOYUPTA ALMAYAN BAŞKAN GÖRMEDİM"

Bir basın mensubunun, Türkiye'de kulüplerde doğru olmayan bir gelenek olduğunu hatırlatarak, 'Galatasaray'a cebinizden para harcadınız mı ve harcadıysanız hibe etme veya geri almak gibi bir durum söz konusu mu?' şeklindeki bir soruya Başkan Aysal, şu cevabı verdi:

"Geldim, inceledim, Galatasaray'da içeriye para koyup da almayan bir başkan görmedim. Ben geldiğimde herkes kuruşuna kadar parasını almıştı. Bizde böyle bir alışkanlık da yok. Yeni bir icat çıkarmak istemiyorum ama ben bulunduğum sürece Galatasaray'a özel kefalet verdim. Kendi şirketlerime kesinlikle hiçbir yere kefalet vermedim ve bunlar da düşük rakamlar değildi. Zamanı geldi bunlar ödendi içeriye para konmayacak dendi ama koydum. Yanlış bir algı oluşturuldu, adam geldiği zaman 100 milyon koyacak dendi. Bilhakis ben ilk seçimimden önce böyle bir düşünceniz varsa bana oy vermeyin dedim. Bu sözü televizyonda dalgınlıkla ve yanlışlıkla söyleyen sayın İnan Kıraç'tır. Adamın durumu iyi, gerekirse 100-150 milyon koyar gibi bir açıklamada bulundu. O da benim üzerime yapıştı. Kurumsal bi yapı içinde bunlara giremezseniz. Miktarlar çok büyüdü artık üretmeniz gerekiyor. Böyle yaparsanız küçük kulüp olursunuz, büyük kulüp olamazsınız."

ANKARA İLE İLGİLİ İLİŞKİLERDE SAYGININ DIŞINDA BİR DAVRANIŞIM OLMADI

Başkan Aysal, bir basın mensubunun, 'Ankara ile ilişkiler düzelmedi, Cendere Yolu yapılmadı, metro düzelmedi, stada GSGM'nin malı yazısı asıldı. Ankara ile ilişkiler nasıl?' şeklindeki sorusuna ise şöyle cevap verdi:

"Hayatta hiç uğraşmadığım bir alan politika, ben bir işadamıyım, bu geçiş sürecinde spor adamı da oldum. İş adamlığı da spor adamlığı da politikanın dışında olaylar. Fakat hiçbir zaman politikaya ters gitmedim. Ben bir memur çocuğuyum, devletle de hiç bir zaman ben itişmeye, kakışmaya ve sürtüşmeye de girmem. Ankara benim için ne düşünür onu bilemem, onların tasarrufudur, ama benim saygılı olmamın ötesinde hiç bir davranışım olmadı."

"KULÜPÇÜLÜKTE AŞK MEŞK OLMAZ, DUYGUSALLIK OLMAZ, BELKİ DE BEN BU YÜZDEN DESTEK ALAMADIM"

Başkan Aysal, Riva arazisiyle ilgili bir basın mensubunun, 'Selahattin Beyazıt döneminden bu yana kaç başkan geldi geçti, Riva hep konuşuldu. Riva Galatasaray için bir ayak bağı mı? Gelir kaynağı mı? Yoksa atsan atılmaz satsan satılmaz bir gayri menkul mu? Riva dünyanın sonuna kadar Galatasaray'ın malı olarak mı kalmalı?, Yoksa bir işlem yapılmalı mı?' şeklindeki soruya ise şöyle cevap verdi:

"Ben Riva meselesini bir işadamı olarak düşünüyorum, kulüpler romantik ve duygusal hislerle yönetiliyor, ben duygu ve romantizmi geride bırakmaya gayret ettim, akılcı davranmaya çalıştım. Hangisi doğru bilmiyorum. Belki de benimkisi değil, öbürü doğru. Belki de ben duygusal ve romantik olamadığım için Galatasaray camiasının gerçek desteğini tam olarak alamadım. Sporda duygusallık önemli, ama ben görevimi bir mesuliyet olarak gördüm. Riva’ya hiçbir zaman malınıza aşık olmayacaksınız. Karınıza aşık olabilirsiniz ki o bile yanlış. Bu işlerde mümkün olduğu kadarıyla ne kadar iyi değerlendirebilirsiniz onu düşününün. Katma değer üretmediğiniz yatırım iyi bir yatırım değil. Bunu değerlendirip paraya dönüştürmezseniz, bankalara borç karşılığında garanti gösterdiğiniz birşey üçte bir fiyatına elinizden çıkar. Benim bir çok arkadaşımın boğazdaki yalıları bu yüzden değerlerinin üçte birine satıldı. Bu yüzden sadece Galatasaray'da değil, bütün kulüplerde bu tip aşktan ve meşkten kaçmak lazım. Burada realist olmak lazım. Projeyi ürettiniz bingo para, o parayı alırsınız başka bir araziye yatırırsınız orada geliştirirsiniz, karınızı tahsil etmeniz lazım, elinizdeki stağu ömür boyu tutarmasınız?"

"SÜREN VE POLAT ADAY OLSAYDI ALKIŞLARDIM"

Ünal Aysal'a son dönemdeki açıklamaları ile kendisini hedef alan eski başkanlardan Faruk Süren ile Adnan Polat'ın beyanatları da soruldu. Sözlerine, 'Faruk Süren ve Adnan Polat hepsi değerli ve deneyimli başkanlarımız' diyerek başlayan Aysal, Süren ve Polat'ı aday olmadıkları için eleştirerek, şunları söyledi:

"Bu son iki aylık süreçte de basında çok sık konuştular ve eleştiride bulundular. Neden onlar aday olmadılar? Ben bu yüzden bugün iki adaya (Alp Yalman ve Duygun Yersuvat) teşekkür ettim. Onlar çıkıp hiç konuşmadılar. Ama asıl konuşanlar ve iddialı şekilde mevcut yönetimi eleştirinler çıkıp da 'bu iş böyle yapılmaz, ben böyle yaparım' diyerek aday olsalardı alkışlardım, ama aday olmadılar. O yüzden bu isimler (Adnan Polat ve Faruk Süren) benim için kradip değil değil."

Aysal, eski yöneticilerden Mehmet Helvacı'nın 2015-2016 sezonunda Galatasaray'ın Avrupa kupalarına gidemeyeceği iddiasının sorulması üzerine ise "Mehmet Helvacı’nın açıklaması kendini bağlar. 2016 yılında hiç bir Türk kulübü Avrupa kupalarına gitmeyecekse Galatasaray da gitmez. Ama eğer 2015-2016 sezonunda Avrupa kupalarına bir tek kulüp gidecekse, yazayım, imzamı atayım o kulüp de Galatasaray olur." diye cevap verdi.

Başkan Aysal, Türk takımlarının Avrupa'ya gidememesiyle ilgili bir bilgisinin olup olmadığının sorulması üzerine ise passolig uygulamasını da eleştirerek, "Bakın statlarımıza, statlarımız ne kadar doluyor. Son alınan kararlarla, federasyonun uygulamalarıyla bizim stat gelirlerimiz yarıya yarıya düştü, bütün kulüplerin düştü. Biz nereden yaşayacağız." diye cevap verdi.

Aysal, bir basın mensubunun, 'O zaman diğer kulüplerde şikayetçi neden genel kurula gidipte federasyonu değiştir miyorsunuz?' şeklindeki sorusuna ise "Genel kurulda kulüplerin söz hakkı üçte birdir. Üçte iki söz hakkı devlete aittir." dedi. O zaman futbolu devlet yönetiyor, söylemine ise Başkan Aysal, "Siz bunu benden daha iyi biliyorsunuz. Hatta ben bundan şikayetçi de değilim, sonuçta birisinin yönetmesi lazım." dedi.

"MAÇTAN TAKIM ÇEKEN BAŞKAN OLARAK ANILMAK BANA MUTLULUK VERİR"

Galatasaray Başkanı Aysal, ardından basketboldaki maça çıkmama ve 3 temmuz sorularını da cevapladı. Bir basın mensubunun, 'Galatasaray'da ligten takım çeken başkan olarak hatırlanacaksınız; bu sizi rahatsız ediyor mu?' sorusuna Aysal'ın cevabı şöyle oldu:

"Bu bana mutluluk veriyor ve bundan rahatsız olmayacağım, böyle anılmayı isterim. Umarım hiçbir başkan bundan sonra takımını sahadan çekmek zorunda kalmaz. 3 Temmuz'dan evvel ben yoktum. 3 Temmuz'dan sonra başka bir mantalite geldi. Benden sonra bu mantalite devam eder veya etmez. Ben ders almaya çalıştım ve tepki verdim. Tepkisiz yönetici olmaz. Galatasaray Kulübü gibi saygın bir kulübün başkanıysanız bunun mücadelesini vermek zorundasınız. Antipatik olma pahasına vermek zorundasınız. Benim Sayın Aziz Yıldırım ile bir sorunum yoktu ki. 3 Temmuz sürecinde, 'biz bu işe girmeyelim' dedim. Fakat Aziz bey (Yıldırım) Adnan Polat'ı işaret ederek, 'Bir de Denizli maçı var' deyip, Galatasaray'ı dahil edip, Adnan Polat'ı yanına dahil ettiğinde kimse sesini çıkartmadı. Bir tek ben sesimi çıkarttım. Kaldı ki ben bir hafta evvel 'Biz bu işlere karışmayalım; Türk futboluna kavga getirmeyelim' şeklinde açıklama yapmıştım. Ama o kavgayı karşı taraf getirince Adnan Polat üzerinden Galatasaray'ı korumak zorundaydım ve bir tepki verdim. Ve bence bu haklı bir tepkiydi. Aziz Yıldırım'ın şahsına yönelik bir durum değildi. Ama Adnan Polat döndü 'Aziz Yıldırım dostumdur, Ünal Aysal tanıdığımdır' dedi."

Bir gazetecinin, 'Bundan sonra duyulacak her şüphede takımı sahadan çekmek mi lazım?' sorusuna ise Ünal Aysal, "Bence bütün kulüpler aynısını yaparsa evet. Ama tek başına tarzan gibi sadece bunun Galatasaray'a yapılması. Biz bir iki kere bunun işaretini veririz ama kural buysa maalesef herkes işin kolayına gidebilir. Biz heryerden çekilmedik. İki yerden çekildik. Bunu net kriterlere bağlı olarak çektik. Basket maçından çekildiğimiz vakit bir önceki maçta yaşadıklarımız, disiplin kurulunun bir tarafa aldığı diğer tarafa almadığı kapatma kararları, Recep Ankaralı'nın bir önceki maçta göz göre göre bize kaybettirdiği maç ve sonra final maçına atanması..." diye konuştu.

TFF BİZDEN DE FENERBAHÇE'DEN DE 5'ER MİLYON DOLAR KESİP KÜÇÜK KULÜPLERE DAĞITTI

Türkiye Futbol Federasyonu'nun kulüplere para verme teklifinin hatırlatılması üzerine ise Başkan Aysal, "Futbol Federasyonu'nun kulüplere para verme teklifi benim gözümden kaçmış. Federasyon yayın gelirlerini zamanında ödesin yeter. Bu gerçekleşirse büyük kulüpler federasyonun eline bakacak, böyle bir şey mümkün mü? Bu bir tercihli sistem, A kulübüne veririm B’ye vermem. Geçtiğimiz sezon olaylarla bizim şampiyonluktan alacağımız primden 5 milyon lira kesildi. Fenerbahçe’den de kesildi, küçük kulüplere dağıtıldı. Neden mali genel kurul öncesinde buna ihtiyaç vardı da ondan. Bu kadar rahat yönetilen sistemde rahat dikkat çeker hoşnutsuzluk olur." diye konuştu.

Başkan Aysal, Futbol Federasyonu'nun kasasında 100 milyonluk stoğu olduğunu ve bunu dağıtıcağını söylediğini de ifade etti. Aysal, federasyonun banka kurma girişiminin olduğunu, bunun da 100 milyonluk bütçe ile mümkün olmadığını söyledi.

Başkan Aysal, kulübün gelirini artırmak için üzerinde çalıştığı bir projeden de bahsederken, "Dışarıda her hangi bir kulübün isim hakkını alıp orda oynayabilirsiniz, bunun çalışmasını yurt dışında hem basketbol hem de futbolda yaptım, ama uygulama için ömrüm vefa etmedi. Devam edecekse yeni yönetimin onayı gerekir. İsterlerse bu projeyi yeni başkana verebilir, üzerinde de çalışırım." dedi.

Başkan Aysal, başkanlık dönemindeki hatasının ne olduğunun sorulması üzerine ise "Belki bir buçuk yıl önce almış olduğum seçim kararımı almasam daha iyi olurdu" diyerek sözlerini tamamladı.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.