Taşrada vizyon yok
KERİM ATICI-RÖPORTAJ
Büyükşehir Yasası ile birlikte kaymakam ve mülki idarenin işlevsiz hale geldiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Akif Çukurçayır, "Yeni yerel yönetim modeli başarısız oldu. Yasa yeniden elden geçirilmeli” dedi
Kaymakamlar işlevsiz hale geldi
Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Çukurçayır ile Büyükşehir Yasası'nı ve yerel yönetimleri konuştuk. Yerel yönetimleri yakından takip eden Prof. Dr. Akif Çukurçayır, Büyükşehir Yasası modelinin başarısız olduğunu belirtti. Modelin bir an önce gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Çukurçayır, düzenlemeyle kaymakam ve mülki idarenin işlevsiz hale geldiğini söyledi.
BELEDİYE BAŞKANLARI BİLE YAKINIYOR
Çukurçayır, "Vatandaşın yanı sıra ilçe belediye başkanları bile hizmet gelmediğinden yakınıyor. Kırsala yeterli hizmet gitmiyor. Gelirlerin önemli bir kısmı büyükşehir belediyelerine aktarılıyor. İlçe belediyelerinin yetkileri kısıtlandı. İlçe belediyelerinin güçlendirildiği bir sistem daha başarılı olur" diye konuştu. Konya'nın en temel sorununun trafik ve yapılaşması olduğunu belirten Çukurçayır, "Halk şehrine sahip çıkmalı" dedi.
İKİ FARKLI YÖNETİM SİSTEMİ VAR
**30 Mart 2014 Yerel Seçimleri ile birlikte Büyükşehir Yasası yürürlüğe girdi. Yasa beklentileri karşıladı mı?
-Büyükşehir Yasası 2 yıldır yürürlükte. İktidar Kocaeli ve İstanbul örneklerinden yola çıkarak kırsala daha fazla hizmet götürmek için böyle bir yasa çıkardı. İl sınırları büyükşehir belediyelerinin sınırı oldu. Bu 2 şehirde yasa büyük yatırımların ve alt yapı hizmetlerin koordinasyonu noktasında başarılı da oldu. Bu yasa 2014 Yerel Seçimleri'nden sonra 30 büyükşehirde uygulamaya konuldu. Daha önce 16 büyükşehir vardı. Bu sayı düzenlemeyle 30'a çıkarıldı. Büyükşehir belediyesi modeli ile Türkiye hem yerel yönetim hem de mülki idari anlamında ikili bir yönetim sistemine kavuştu. 30 büyükşehirde yönetim sistemi farklı, 51 ilde farklı. Artık büyükşehir belediyelerinin 200 kilometre uzaklıkta bile mahalleleri var.
HİZMETTE AKSAKLIK VAR
**Kırsala hizmet gidiyor mu?
-Buralarda kaymakamlık ve mülki idare işlevsiz hale geldi. İl Özel İdaresi kaldırıldı, köy ve belde belediyeleri kapatıldı. 30 ilde sadece ilçe belediyeleri ve büyükşehir belediyesi var. 51 ilde ise köy ve belde belediyeleri var, Özel İdare işlevini sürdürüyor. Buralarda klasik yönetim sistemi devam ediyor. Kaymakamların yetkisi fazla. Yasa yürürlüğe girmeden uyarılarda bulunduk. Kapatılan belde ve köylerin tüzel kişiliği devam ettirilmeliydi. 170 yıllık bir idari geleneğimiz var. Bir idari gelenek kolay oluşmuyor. Bu gelenek sürdürülmeliydi. Çünkü şehir merkezinde bile zaman zaman belediye başkanlarına, özel kalemlerine bile ulaşamıyoruz. Merkezde oturanlar ulaşamıyorsa kırsalda oturan bir vatandaş nasıl ulaşacak büyükşehir belediye başkanına? Her ilçeye bir prestij caddesi ve kültür merkezi projesi önemli. Anlamlı buluyorum. Merkeze uzak 28 ilçe bu projeyle bir şehir kimliği kazanabilir. Vatandaşın yanı sıra ilçe belediye başkanları bile hizmet gelmediğinden yakınıyor. Kırsala yeterli hizmet gitmiyor. Gelirlerin önemli bir kısmı büyükşehir belediyelerine aktarılıyor. İlçe belediyelerinin yetkileri kısıtlandı. İlçe belediyelerinin güçlendirildiği bir sistem daha başarılı olur. İlçe belediyeleri zayıflatılırken büyükşehir güçlendirildi.
DEVLETİN ELİ ZAYIFLATILDI
**Belediye başkanlarını başarılı buluyor musunuz?
-Merkez dışındaki ilçe belediye başkanları başarısız. Selçuklu, Meram ve Karatay'ı kast etmiyorum. Başkanların vizyonunda sorun var. Konya'nın her bir ilçesinin ayrı ayrı zenginliği var. Ancak belediye başkanları yeterli vizyona sahip değil. Zenginlikler değerlendirilmiyor. Bir kentte belediye başkanının vizyonu varsa bir yerlere geliyor. Vizyon yoksa, o yerleşim yeri yerinde sayıyor. İsterse 5 dönem görev yapsın. Bir başkan da en fazla 2-3 dönem görev yapmalı. 3 dönemden fazla görev yapanlar tekrara düşüyor. Güneydoğu'da yerel yönetim noktasında ciddi sıkıntılar var. Bölgede belediyelerin yetkileri artırıldı, mülki idariler zayıflatıldı. Diyarbakır, Van ve Mardin'de belediyeler, hendeklerin kazılmasında destek oldu. Korucu köylerine hizmet götürmüyor. Böyle bir sistem sürdürülebilir değil. Kanunla birçok belediye bir birime bağlandı. Konya'da 584 köy, 168 belde ve 31 ilçe Büyükşehir Belediyesi'ne bağlandı. Konya'da hizmetteki aksaklık giderilebilir. Ama Güneydoğu'da belediyeler örgüt propagandası yapıyor. Kanun bir kaç yıl tartışılmalıydı. Devlet elini kolunu kıpırdatamıyor. Devletin eli kolu bağlandı. Araçlar belediyelerin hizmetinde. Kaymakamların ve valilerin yeterli yetkisi yok. Atanmışlar yasal yetkilerin dışına da çıkamaz. Yerel yönetimler konusunda Türkiye'nin kapsamlı bir reforma ihtiyacı var. Bütün yetkiler mülki idareye verilsin demiyoruz. Ama idari gelenek korunarak mülki idarelerin ve yerel yönetimlerin yetkisi eşit olmalı. Belediyeler istediğini yapıyor, devlet müdahele edemiyor. Kanun hemen gözden geçirilmeli. Denetim mekanizması güçlendirilmeli. Osmanlı Devleti'ni de eyalet yönetim sistemi yıkmıştı. Bölge yönetiminden kaçınmak gerekiyor.
BİZ 100 YIL GERİDEN GİDİYORUZ
**Büyükşehir Yasası'na karşı çıktınız. Neden yasayı eleştirdiniz?
-Karşı çıkmamın birçok nedeni var. Türkiye'de hiçbir büyükşehir belediyesi, hiçbir kentin büyük sorununu çözmüş değil. Hiç kimse bu kentte "Trafik sorunu çözülmüştür" diyemez. Sorun varlığını koruyor. Büyükşehir merkezdeki sorunları bile çözemiyor. İngiltere'nin başkenti Londra'da 1860'lı yıllarda, Fransa'nın başkenti Paris'te ve Almanya'nın başkenti Berlin ile ABD'nin şehri Newyork'ta 1900'lü yıllarda, Rusya'nın başkenti Moskova'da 1930'lu yıllarda metro hizmete girdi. Biz 100 yıl geriden gidiyoruz. Metro da yapmıyoruz. Kentlerimizin genelinde böyle sıkıntılar var.
TRAFİK VE YAPILAŞMA SORUNU
**Konya'nın sizce temel problemi nedir? Sorunlar nasıl çözülür? Çözüm önerileriniz neler?
-Konya'nın trafik ve yapılaşma noktasında iki temel sorunu var. Konya acilen trafik sorununu çözmeli. Şehir merkezi nüfusu 1 milyon 250 bini, taşıt sayısı ise 650 bini buldu. Dolayısıyla merkezin yükü artıyor. Konya'nın bir çevre yolu var mı? Yok. Şehrin metrosu var mı? Yok. Gar ile tramvay hattının bağlantısı var mı? Hayır. Trafik sorunu gittikçe büyüyor. Merkez akslarda ise yoğun bir yapılaşma var. Bu durum trafik yoğunluğunu ve hava kirliliğini artırıyor. Şehir merkezinde yüksek katlı binalara izin verilmemeliydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bu konuda hemfikiriz. Erdoğan, dikey yapılaşmanını uygun olmadığını, şehirlerin medeniyetin simgesi olduğunu, dikey yapılaşmaya izin verilmemesi gerektiğini söyledi. Davutoğlu da yatay yapılaşmaya vurgu yaptı. Ama maalesef dikey yapılaşma Türkiye'de cazip görülüyor.
HALK ŞEHRİNE SAHİP ÇIKMALI
**Bundan sonra ne yapılabilir?
-Vatandaş şehri kendi mülkiyeti gibi görmeli. Halk şehrine sahip çıkmalı. Vatandaş sahip çıkmadığı için şehirler yerel yöneticilerin vizyonuna göre biçimleniyor. Bu durumda sıkıntılı. Halk taleplerini yerel yöneticilere çeşitli kanallardan iletmeli. Mesela vatandaş 'şehir merkezinde yüksek katlı bina ve alışveriş merkezi istemiyorum. Benim yaşam alanımı daraltıyor' diyecek. Belediyeciliği bilmeyenler de başkan olabiliyor. Yerel yönetimler insan hayatını çok etkiliyor. Üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile yerel yöneticiler sürekli biraraya gelmeli. Kentin sorunları tartışılmalı.
BELEDİYELER DENETLENMİYOR
**Yerel yönetimlerde şeffaflık var mı? Belediyeler yeterince denetleniyor mu?
-Belediyelerde şeffaflık ve hesapverilebilirlik noktasında ciddi sıkıntılar var. Harcamalar ve kararlar yeterince denetlenmiyor. Bu kesin. Dolayısıyla bir belediye, bir yerel yönetim ne kadar şeffaf olursa şehir de o oranda kazanır. Yeni bir reforma ihtiyaç var. Yasa gözden geçirilmeli. 2004 yılından sonra İl Özel İdaresi'nin yetkileri artırılmıştı. Birçok sorun çözülmüştü. Köylerin temel sorunları ortadan kaldırılmıştı. Bu nedenle Büyükşehir Yasası gereksizdi. Köylü yol, su ve kanalizasyon istiyor. Çok bir şey istemiyor. Öte yandan şehre göç de fazla. Kalabalıklaşma maliyeti var. Şehirlerin nüfusu arttıkça hizmet yükü de artıyor. 1950'lerden sonra plansız kentleşmeyle İzmir, İstanbul ve Ankara perişan oldu.
Akif Çukurçayır kimdir?
Çukurçayır, 1990 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. 1994 yılında Selçuk Üniversitesi'nde yüksek lisansını ve 1998’te Almanya’da doktorasını tamamladı. 2010’da profesör oldu. Çalışma alanları kentleşme, çevre sorunları, yerel yönetimler, yerel demokrasi, yönetişim, e-devlet, yerel ve bölgesel kalkınma, yerel yönetim reformu. Yerel Yönetimler Kuram Kurum ve Yeni Yaklaşımlar, Siyaset-Yönetim Ekseninde Yurttaşsız Demokrasi, Yönetişim, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Kamu Yönetiminin Yapısal ve İşlevsel Sorunları isimli kitapların yazarı Prof. Dr. Akif Çukurçayır, uzun süredir Selçuk Üniversitesi'nde akademik çalışmalarına devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.