Sivil memurlar haklarını istiyor
HAKLARIMIZI ALAMIYORUZ
Sivil Memurlar Sendikası Genel Başkanı Akif Tutkaç ile TSK'da çalışan memurların çektiği sıkıntılar ve yasak olduğu halde kurduğu sendikanın kuruluş süreci hakkında konuştuk. Tutkaç, “ Hükümet süt izni verdi. Askerlik şubesindeki amir diyor ki bayana, 'Eşin çocuğunu buraya getirsin burada emzir'” ifadelerini kullandı.
SADECE ASKERİ MAHKEMEYE BAŞVURABİLİYORUZ
Resmi olarak memur statüsünde olduklarını belirten Tutkaç, "Kağıt üzerinde memuruz. Ancak komutanlar bizlere emir veriyor. Hatta asker gibi içtimaya çıkıyoruz. Memur olarak görünmemize rağmen, sadece askeri mahkemeye başvurabiliyoruz. Bayan bir memur arkadaşımız, bir komutana 'kabasınız' dediği için komutan emri ile 7 gün hapis bile yattı" diye konuştu.
**Öncelikle SİME-SEN'in kuruluş süreci hakkında konuşalım. Malum olduğu üzere, yasak olduğu halde kurulan bir sendika. Bizlere Sime-Sen'in kuruluş sürecini anlatır mısınız?
-Bizler SİME-SEN olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'nde görevli memurlarız. Sendikalaşma olayımız 2010 yılında Sendika Oluşum Platformu adı altında bir kurum kurarak hareketimizi başlattık. Biz bu hareketi 21 Ekim 2011 tarihinde 41 kurucu üye ile başladık. Aslında 51'di kurucu üye sayımız en başta. Daha sonra idareden gelen baskı üzerine bazı arkadaşlarımız vazgeçti. Dolayısıyla 41 kişi, yasaklı olarak sendikamızı kurduk. Sime-Sen olarak Ankara Valiliği'ne verdiğimiz dilekçe ile kurulma işlemlerini başlattık. Akabinde Ankara Valiliği bize Ankara 8. İş Mahkemesi'nde Sime-Sen'in faaliyetlerinin durdurulması adı altında bir dava açtı. Gerek akademisyen, gerekse hukukçularla görüştük. Sonuç olarak 4688 sayılı Kamu Sendikaları Kanunu'nun 15/g maddesi şöyle diyordu, TSK'da çalışan sivil memurlar sendika kuramaz ve sendikaya üye olamaz. Tabi biz bu madde ile karşılaştığımız zaman yılmadık, vazgeçmedik davamızdan ve araştırmalar yaptık. Yaptığımız araştırmalar sonucunca bu maddenin uluslararası anlaşmalara ve Uluslararası Çalışma Örgütü İLO sözleşmelerinin 87, 98 ve 151. maddelerine ters düştüğünü gördük. Anayasamızın da 10, 14 ve 51. maddelerine de aykırılığını gördük. Ayrıca Anayasamızın 90. maddesi şöyle diyordu: 'Uluslararası imzalanan anlaşmalar kanun hükmündedir. Anayasaya aykırılığı kabul edilemez' diye bir madde vardı. Bizim savunma tezlerimiz bunlardı. Biz dedik ki, sendikamızı kuralım. Rahatsız olan varsa buyursun itiraz etsin. Yükü onlar taşısın, onlar uğraşsız istedik.
**Sendikanızın kapatılmasını isteyenler oldu mu?
-Ankara 8. İş Mahkemesi'nde, Ankara Valiliği tarafından faaliyetlerimizin durdurulması ile ilgili 2012 Nisan ayında bir dava açıldı. Bir kapatma davasıydı bu. Biz Ankara 8. İş Mahkemesi'nde biraz önce belirttiğim maddelerin arkasına sığınarak savunma yaptık. Biz orada 4688 sayılı Kamu Sendikaları Kanunu'nun, hem anayasamıza hem de imzaladığımız uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu söyledik orada. Birinci duruşmada hakim dosyamızı bilir kişiye gönderdi. Bunun akabinde 4-5 ay sonra bilir kişinin raporu geldi. Bilirkişi raporu tamamen bizim lehimizeydi. İkinci duruşma karşı tarafın avukatı bilir kişi raporuna beyanda bulunmak için ek süre istedi. Tekrardan davamız ertelendi. Üçüncü duruşmada ise mahkeme bizi haklı görerek, 4688 sayılı kanunun 15/g maddelerinin iptalini isteyerek dosyamızı Anayasa Mahkemesi'ne gönderdi. Anayasaya aykırılık iddiasında bulundu ve gönderdi. Anayasa mahkemesi 10 Nisan 2013'te şöyle bir karar çıkarttı, anayasamızın 10. maddesi ile bir ilişkimizin olmadığı, ancak anayasamızın 13 ve 51. maddesine aykırı olduğu ve 4688 sayılı kanunun 15/g maddelerinin iptaline karar verdi. Anayasa mahkemesinin kararları Resmi Gazete'de yayınlandığı gün yürürlüğe girer. İşte bu süreçte TSK'dan ciddi baskı ve tehdit gördük. Mesela benim tayinim çıktı. Bir çok arkadaşımızın görev yeri değiştirildi. Psikolojik taciz, ikna odaları ve mobbinge maruz kaldık. Bunlara karşı da bir mücadele ediyorduk. Anayasa mahkemesinin 10 Nisan'da verdiği karar, 13 temmuz 2013 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Böylelikle biz yasallaştık.
**Askeriyedeki emir-komuta sizin için de geçerli mi?
-TSK'daki sivil memurların çektiği sıkıntılar gerçekten çok büyük. Hiyerarşik bir sistemde çalışıyoruz. Yani kast ve üniformanın olduğu bir sistemde çalışıyoruz. Mesela bugün baktığımız zaman bir memur arkadaşımızın tahsili ne olursa olsun, master yapmış arkadaşlarımıza dahi şu anda lise mezunu bir astsubay onun için amir pozisyonundadır. Çünkü emir- komuta zincirinde yer alıyoruz.
KEYFİ CEZALAR ALIYORUZ
**Askeri mahkemede mi yoksa normal mahkemede mi yargılanıyorsunuz?
-Hala askeri mahkemelerde yargılanıyoruz. Mesela biz disiplin koğuşlarında ceza alabiliyorduk. Yani bir uyuşmazlık durumunda yargılanacağımız adres askeri mahkeme. Ki orada bizim kazanma şansımız yok. Çünkü oradaki kişi de subay. İleride rütbe alacak. Kendi kurumunun aleyhine bir karar vermesini zaten biz beklemiyoruz. O yüzden hükümetimizin askeri mahkemelerimizi kapatma çalışmalarına tam destek veriyoruz ve bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü gerçekten de çok adaletsiz kararlar alınıyor orada. Askeri İdare Mahkemesi'nin aldığı kararlara baktığımız zaman tamamen bir komedidir. Yani Türkiye için bir ayıptır.
**Üyelerinizden sizlere gelen ne gibi sıkıntılar bulunmakta?
-Bir diğer husus da, bugün engelli bir vatandaşımız, bayan memur bir arkadaşımız her sabah askerlerle birlikte içtimaya çıkabiliyor. Çalışırken bu şekilde çalışıyoruz. Askeri İdare Mahkemesi'ne çıkıyoruz, içtimaya çıkabiliyoruz, astsubaylar bile bize emir veriyor. Bugün servislerde dahi bir astsubay size gelir, 'kalk' der; siz de kalkmak zorundasınız. Bu konuda bir çok arkadaşımızın yaşadığı sorunlar var. Mesela hamile bir bayan memur arkadaşımıza, kalk demişler. 18 yaşındaki bir astsubay, yüksek tahsil yapmış bir uzman memura kalk demiş. Mesala M.G diye bir bayan memur arkadaşımız vardı, hamileyken Mamak Cezaevi'nde 4 ay yattı. Suçu neydi, biliyor musunuz? Amirine 'kaba herif' dediği için. Bakın sadece bu kelimeyi kullandığı için hamile haliyle 4 ay yattı. Askeri Mahkeme'de direk bu arkadaşımıza ceza verildi ve askeri cezaevinde yattı.
ASKER MİYİZ, SİVİL MİYİZ BİLMİYORUZ
**Peki asker özlük haklarını mı istiyorsunuz? Yoksa sivil olarak kalıp, askeri düzenden sıyrılmak mı istiyorsunuz?
-Biz hep şunu sorduk kendimize, biz asker miyiz? Yoksa sivil miyiz? Asker isek, asker özlük haklarımızı verin. Yok eğer biz sivil isek, bizi normal mahkemede yargılayın ve askeri düzende çalışmayalım. En basiti biz TSK tazminatı alamıyoruz. 4 yılda bir yıpranma payı alamıyoruz. Hiçbir şekilde orduevlerine girişimiz yok. Yani bırakın girmeyi, arabamı dahi 5 dakika park edemiyorum. Sosyal imkanlara geldiğimiz zaman, siz memursunuz diyorlar. Ama çalışırken asker özlük haklarına gelince memur olan bir zümreyiz. Mesela amir bugün bana gelip, 'Bu adam sakal traşı olmamış, atın bunu 7 gün katıksız hapis' diyebiliyor. Bunun tespitini kim yaptı? Suçu tespit eden bir kişi, suçu tespit ediyor. Hakim oluyor ceza veriyor, aynı kişi. Kolluk kuvveti olup cezayı çekmeni sağlıyor. Ve buna hiç kimse itiraz dahi edemiyor. Aşırı derecede mobbing uygulanıyordu, hakkını aramaya çalışan arkadaşlarımıza. O yüzden sendika doğal olarak yılların vermiş olduğu bir birikim, sindirilme, baskının uygulanmasından dolayı sendikamız kendiliğinden doğdu.
**EGM'den katılım beklediğiniz katılımı aldınız mı?
-Aldık ve almaya da devam edeceğiz. Ben sendika fikrinin, fikir babasıyım. İlk sendika kuralım diyen kişiyim. 3 yıllık bir mücadelenin ardından genel başkan seçilerek, yasal olarak görevimize başladık. Sime-Sen olarak, bugün 15 bin üyeyi aşmış bulunmaktayız. Akabinde Emniyet Genel Müdürlüğü'nde görevli memur arkadaşlarımız vardı. Biz onları da bünyemize katarak daha da güçlendik. Biz o arkadaşlara şunu söyledik, bakın biz size muhtacız. Siz de bize muhtaçsınız.
**41 kişiden bir anda 2 aylık bir süreçte 8 bin 800 kişiye ulaştınız. Böyle bir ilgi bekliyor muydunuz?
-Bekliyorduk çünkü potansiyel vardı. Bizim gibi bir çok arkadaşımız böyle mağdur olan. Haklı ve onurlu mücadelemiz, yasallaşarak bir nevi taçlandırılmış oldu. Biz derhal teşkilatlanma çalışmaları başlattık. 13 Temmuz'dan sonra hemen bir karar alarak, 1. Olağan Genel Kurulumuzu 30 Kasım 2013'te yaptık. Ve biz Temmuz'dan Eylül ayına kadar, toplam üye sayımız birden 8 bin 800 oldu. 13 Temmuz'da 41 kişiydik, 15 Eylül'de hesap kesimi yaptığımızda üye sayımız 8 bin 800'dü. İllere sandıklarımızı kurduk ve 200 tane delege çıkarttık. 7 yöneticisi doğal delege, 5 tane de denetleme kurulu yani toplam 212 kişi ile 30 Kasım 2013 tarihinde 1. Olağan Genel Kurulumuzu gerçekleştirdik. Biz kurulduktan sonra büyük bir talep başladı. Diğer sendikalarda bizim adımızın geçmediğini gördük.
DERDİMİZ PARA DEĞİL
**Neden bir konfederasyona dahil olmadınız?
-Bizim derdimiz maaş değil, biz ona da karşıyız. Bugünkü sendikalara bakın, 50 lira zam alan sendika başarılı olur ve alkışlanır. Yani ücret sendikacılığı yapıyorlar. Biz 7-8 yıl gibi bir süre içerisinde diğer konfederasyon olmuş sendikaların düzeyine geleceğimize inanıyorum. Bunu idari kurullara girerek, iş kolunu alıp toplu görüşme masasına oturarak, sıkıntılarımızı birebir hükümetle görüşerek başaracağız. Kanunda yazan maddelerinin bize uygulanmasını talep ediyoruz. Sadece kanunda ne yazıyorsa, biz onu istiyoruz. Mesela bugün üyelerimize şöyle bir teklifte bulunsalar, 'Maaşına 200 lira zam mı istersin, yoksa çalışma şartlarının düzelmesini mi istersin' deseler, herkes çalışma şartları der.
**Anayasa Mahkemesi'nden istediğiniz sonuçları alamazsınız ne yaparsınız?
-Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götüreceğimiz davalarımız var. Ancak AİHM'ye götürmekten bizler de rahatsız oluruz. Çünkü kendi ülkemizi şikayet etmiş oluyoruz. Biz, Davalarımızı Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacağımız zaman, bizim lehimize karar vereceğini güveniyoruz.
MEMURLARI EVLERİNDE ÇALIŞTIRIYORLAR
**TSK'da en büyük sıkıntıyı bayan memur arkadaşlarımız çekiyor dediniz. Biraz açar mısınız?
- Kadın kolları ile ilgili TSK'da çok büyük sıkıntılar var. Mesela hükümet süt izni verdi. Askerlik şubesindeki amir diyor ki bayana, eşin çocuğunu buraya getirsin burada emzir diyor. Hadi orada çalışanını cezalandırıyorsun, peki 4 aylık çocuğunu neden cezalandırıyorsun? Annesinin sütünü içmesine mani oluyorsun. Emniyette bayan memur arkadaşlarımıza, bekar bir İl Emniyet Müdürü evini temizletmeye götürüyor. Bir çok komutanın evinde, komutanın eşine hizmetçi olarak çalışan arkadaşlarımız var. Sıkıntılarımız bu, inşallah bunun üstesinden gelecğiz. Mücadelemiz, haklarımızı sonuna kadar alana kadar devam edecektir. Şu anda Cumhuriyet tarihinde bir ilki başararak, ilk kez bir sendikada yüzde 80 engelli bir arkadaşımızı başkan yardımcılığına getirdik. İlk kez mecliste bir sendika engellilerle ilgili bir tasarı sundu ve geçti.
RÖPORTAJ: BERKHAN PARLAK merhabahaber.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.