Sistem kökten değişmeli

Sistem kökten değişmeli
Eğitimci Yavuz Aydın: “Milli Eğitim’de yüzeysel değişiklikler yapılıyor, fakat Batı’nın müfredatını kullanıyoruz. Bu müfredatla evlatlarımızı İslami bir ahlakla yetiştiremeyiz"

RÖPORTAJ: HÂLİD ŞEN

BİLGİYİ HAYRA KULLANALIM

Şuurlu Öğretmenler Derneği Konya Şube Başkanı Yavuz Aydın ile öğrencilerin çektiği sıkıntıları, öğretmenlerin durumunu ve eğitim sistemindeki aksaklıkları konuştuk. Milli Eğitim’de öğretmenlerin atalete sevk edildiğini ifade eden Aydın, sistemin kökten değiştirilmesi gerektiğini savundu. Aydın, “Bilgiyi hayra kullanırsanız insanlık huzur bulur. Şerre kullanırsanız insanlığa savaş ve huzursuzluk getirir” dedi

SAYIYA DEĞİL MÜFREDATA BAKIN

İmam Hatiplerin panolarında ‘Bana AB’yi anlat afişleri’nin süslediğini ifade eden Aydın, “İmam Hatiplerin sayılarına değil, müfredatlarına bakalım” dedi. Gençlere üniversite tercihleri hususunda da tavsiyelerde bulunan Aydın, “Şu an geldiğimiz noktada üniversiteler işsiz yetiştiren kurumlar haline geldi. Açıköğretim üniversiteleri yaygınlaştırılarak gençlere çalışırken öğrenim görme imkânı sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.

ÖĞRETMENLİK FEDEKARLIK İSTER

**Uzun bir süre devlet okullarında öğretmenlik yaptınız. Devlet ve özel okul arasında nasıl bir fark gördünüz?

-Öğretmenlik bir fedakârlık mesleğidir. Milli Eğitim’de öğretmenler kendisini atalete sevk edebilir, geliştirmeyebilir. Raporlarla, izinlerle gün geçirebilir. Programla çok az ders alabilir. Milli Eğitim’de gayrete sevk eden bir yapı yok. Ancak kişinin kendisinden kaynaklı, bir vicdani gayret söz konusu ise bu öğretmeni nereye koyarsanız koyun gayret ve çaba gösterir. Özele gelince sizin atalete düşmeniz mümkün değil, sıradan bir öğretmen olamazsınız. İzinler, raporlarla gün dolduramazsınız. Tabiri caizse elinizdeki elemanı en iyi şekilde çalıştırma, verim alma programı yapılmıştır. Özelin çalışması MEB’den çok daha iyidir. Özel okullarda bir takım değerlere göre hizmet verme durumu var. Mesela milletin değer yargılarını, tarihini esas alarak öğrenci yetiştirmeye çalışan kurumlarımız bulunuyor. Bunun yanı sıra Osmanlı’nın 1700’lü yıllarından başlayan gayri Müslim olanların da okulları var. Onlar da kendi değerlerine göre çocuklarını yetiştiriyor. Fakat bizler 1980’li yıllardan sonra kendi değerlerimize göre eğitim veren kurumlar kurabildik. Öğretmen yetiştiren kurumlarımız öyle bir yükleme yapıyor ki bizim değerlerimizin dışında, Batı değerleri ile yetiştiriliyor. Gayretli, fedakâr öğretmenler son yıllarda iyice azaldı. Öğretmenlerimiz ne kadar ekmek, o kadar köfte konumuna kadar getirildi. Öğretmenlik nasıl hayatımı daha iyi idare ettirebilme, daha iyi maaş alınan bir konuma düşürüldü. Öğretmen yetiştiren kurumların eğitim fakültelerine dönüştürülmesi sürecinden bizim anladığımız tamamen batıya entegre bir toplum oluşturmaktır. Öğretmende dönüşüm sağlandı. 1950’li yıllarda bizim değerlerimizle eğitim yapılmasını savunan öğretmenler artık ortaya çıkmaya başlamıştı ama 2000’li yıllara kadar bu fedakâr öğretmenler geldi fakat yapılan düzenlemelerle bu tip öğretmenlerin azalmasını, yetişmemesini sağlamıştır.

img_0249.jpg

**Şuurlu Öğretmenler Derneği mensubu öğretmenler derdi taşıyıp gayret gösteriyor mu peki?

-Şuurlu Öğretmenler Derneği de Öğretmenler Vakfı da, Mefkûreci Öğretmenler Derneği de Milli Görüş kuruluşlarıdır. Milli Görüş’ün öncelikli düsturu ‘önce ahlak ve maneviyat’tır. Herkes için ama öğretmenler bunun bizatihi toplumun önde gidenleridir. Çünkü nesil 7 yaşından itibaren başlıyor üniversiteyi bitirip, yüksek lisansa kadar devam eden bir eğitimden geçiyor. Şuurlu Öğretmenler Derneği’nin ana gayesi işte bu aşamalarda bilgili, fedakâr, inandığını yaşayan ve yaşadıklarını inandıkları ile bağdaştıran öğretmenleri bir araya getirmektir. Şu an Türkiye çapında 5 bin civarında üyemiz var. Bu üyelerimizin bir kısmı da pasif. 1 milyon öğretmenin içinde 5 bin öğretmen az. Bizim ilke, üsluplarımız belli. Önce ahlak ve maneviyat. Bu uygulanmazsa geri kalan hiçbir çalışma anlam ifade etmez.

**Bilgi hayra mı şerre mi kullanılıyor?

-Güncel bir konu olduğu için söylüyorum bu Ramazan ayında İstanbul’da yürüyen ‘eşcinseller’ de bizim neslimiz. 10 binlerce kişi katıldı. Bu onbinlerce genci siz İslam adına bir araya getirebiliyor musunuz? Müslümanların gazı alındı tepkisizleştirildi. Şuurlu nesil şuurlu öğretmenlerle yetiştirilir. Doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü, faydalıyı zararlıyı, söyleyen, faydalıyı kullanan, iyilerle beraber olan ve bunların karşısındakilerle mücadele eden nesli şuurlu öğretmenler yetiştirir. Neslimiz doktora yapıncaya kadar bir eğitim silsilesinden geçiyor. Neslimize bu silsilede eğitimi ancak şuurlu öğretmenler verebilir. Siz verdiğiniz o bilgiyi nasıl, nerede kullanacağını vermedikten sonra bu bilgi insanı daha çok azdırır. Bilgiyi eğer hayra kullanırsanız kontrol altına alırsınız ama hayra kullanılmazsa kontrolü olmayan bir ateşin nereyi yakacağı bilinmez. Bilgi böyle bir şey. Hayra kullanırsanız insanlık huzur bulur. Şerre kullanırsanız insanlığa savaş ve huzursuzluk getirir. Şuurlu öğretmenlerimizin sayılarının artması lazım.

**Son yıllarda çok sayıda bakan değişti. Milli Eğitim çözülemez bir sorun gibi anlayış var. Sizce de öyle mi?

-Siz ne kadar bakan değiştirirseniz değiştirin geminin varacağı iskeleyi değiştiremezsiniz. Siz bir eğitim yolculuğu veriyorsunuz. Çok sayıda bakan değişti. Bu bakanların içerisinde söylemleri iştiyatla kabul edilen bakanlar oldu. İmam hatip liseleri çoğaldı, başörtüsü sorunu kalmadı. Kur’an siyer gibi dersler müfredata girdi. Ne kadar iyi şeyler yaptık derseniz deyin derslerinizin içeriği Batı müfredatına göre belirleniyor. Biz her yıl müfredatta verilen kitapları inceler ve genel merkezimize göndeririz. Kitaplarda o kadar sakıncalı söylemler var ki, çocuklarımız bunlarla yetişiyor. Bir İngilizce metinden örnek verelim. Bir erkek bir kıza evlenme teklif ediyor. Kız ailemle istişare etmem lazım diyor. Ailesi biz seni serbest bırakıyoruz. Ama evlenirsen sadece bir ev hanımı olursun, kariyer yapamazsın diyor. Evlenmezsen kariyer yapar önündeki engelleri aşarsın. Hikayenin sonunda kız kariyeri seçiyor ve doğru bir seçim yapmış olduğu çocuklara söyleniyor. Annelik aşağılanıyor. Böyle böyle toplum çökertiliyor. Sonra İstanbul’da 10 binler eşcinsellik yürüyüşü yapıyor. Üzerimize dayatılan AB müktesebatı ile değişimler üzerimize dayatılıyor. Ayette “Öyle bir zaman gelecek ki Hıristiyan ve Yahudi ile aynı hayat tarzını yaşayacaksınız” deniliyor. Aynı değerleri paylaşacak, aynı şekilde giyineceksiniz ama adınız Müslüman olacak. Yine ayette “Kim onların hayat tarzına tabi olursa onlardandır” buyruluyor. Milli Eğitim’deki değişiklikler de bir anlam ifade etmiyor. Yüzeysel değişiklikler yapılıyor. 10-20 sene önceki öğrencilere bakın bir de şimdiki öğrencilere bakın hangisi iyi karşılaştırın. Çocuklarımız üzerinde müthiş bir dezenformasyon var. Batı hayranı bir nesil yetişiyor. Gittikçe ahlaki çöküntü artıyor.

**Sayıları hızla artırılan İmam Hatipler bir çözüm olmadı mı?

-İmam Hatiplerin sayılarına değil, müfredatlarına bakalım. İmam Hatiplerin panolarında ‘Bana AB’yi anlat afişleri süslüyorsa bunun bir anlamı yoktur. İnsanlar değerlerine kavramlarla ulaşır ama bazı dini kavramlarımız şimdi okullarımızda yasaktır. Batı müfredatı ile bu evlatları İslami bir ahlakla yetiştiremezsiniz. Bir kardeş nasihati yapıyoruz.

**Batı’nın eğitim sistemini uygulamayalım tezine karşı duranlar, dünya globalleşti ayrı davranamayız diyorlar buna ne diyorsunuz?

-Yazıklar olsun diyorum. Bu toplumdan başka hangi toplum değerlerinden vazgeçerek globalleşmeye uydu. İsrail’e, Avrupa’nın tüm ülkelerine gidin, hangileri değerlerinden vazgeçmiş? Hayır, bu sadece bize yutturulmaya çalışılan bir şeydir. Madem küreselleşme var, dünyada bir buhran ve savaş var, bunun çözümü İslam'dır. O zaman bunu hep beraber global hale getirelim. Ama bir korkakların, ürkeklerin işi değil. Seyyid Kutup’un bir sözü var; Batılılardan nefret ediyorum,, Amerikalılardan nefret ediyorum, en çok ta Batı’nın, Amerika’nın insafına sığınmış Müslümanlardan nefret ediyorum. O sözü söyleyenler meseleyi kavrayamamış korkaklardır.

**Öğretmenlerin böyle bir sistemde şuurlu bir duruş sergilemeleri mümkün mü?

-İçinde ne varsa kabuğunda da onu sızdırır. Bir öğretmenle veya birkaç öğretmenle güzel işler yapabilirsiniz ama bu büyük bir sistemin içinde çok küçük kalır. Asıl sistemin değişmesi lazım. Ama bir köyde kötü bir öğretmen olacaksa iyi bir öğretmen olsun. Çalışmamız bu şuurlu öğretmenlerin sayısının artması içindir. Milli Eğitimin tüm kurumlarının ıslah edilmesi lazım. Biz mi daha çok kadim medeniyetiz Batı mı? Tabii ki biz. O değerlerimiz uygulandı da yanlış sonuçlar mı alındı, hayır. Bizi, Osmanlı’yı yıkıp yönümüzü Batı’ya çevirdiler. İttihat ve Terakkinin devamı olan zihniyet bugün sağcı ve solcu olarak devam ediyor. Batı değerleri bize kurtuluş gibi sunuluyor. Azıcık kendimize gelmeye başlasak, sen nereye gidiyorsun, gerici mi olacaksın diyorlar.

AÇIK ÖĞRETİM YAYGINLAŞTIRILSIN

**Gençlere söylemek istediğiniz neler var?

-Şu dönem gençlerin üniversite tercihlerini yaptıkları bir dönem. Gençlere söyleyeceğim önlerinde çok tercih sunulacak. 75 özel, 125 devlet üniversitesi var. Gençlerin hepsinin idealine bir meslek parlatılarak konuluyor. Mimar, mühendis, doktor veya başka bir şey ol deniliyor. Şu an geldiğimiz noktada üniversiteler işsiz yetiştiren kurumlar haline geldi. Sonra ‘Devlet herkese iş bulmak zorunda değil’ deniliyor. Sen bu evlatları oraya kadar sürüklüyorsun, sonra ortada bırakıyorsun. Ülke kaynaklarından harcanarak 5 yıl eğitilen bir öğrencinin işsiz kalması ne kadar kötüdür. Bir ilkokul sonrası sanayiye atılmış ve usta olmuş bir genç ile üniversiteyi bitirip sanayiye gelmiş gencin psikolojilerini bir karşılaştırın. Birisi yetişmiş, diğeri teoriden gelmiş ustadan daha az hakim olaya. Üniversiteyi bitirmeyin demiyorum. İcraatın başındakilere sesleniyoruz. Eğer işsiz güçsüz yetiştirecekseniz üniversiteler bir çare kapısı değildir. İstihdama alabileceğiniz kadar insan alın. Ey genç illi üniversite okuyacağım diye 4-5 yıl kendinizi helak etmeyin. Puanınız geldi önünüze tercihler konuldu. Şu şu 4 yıllıkları kazanıyorum ama sonucunda işsiz geziliyor, bir de şu şu iki yıllık okullar var, bitirince mesleğin hazır gibi bir seçenek var ise tabii ki mezun olduğumda iş yapacağın mezun olunca boş gezmeyeceğin yeri tercih edeceksin. Yazıktır devlet 4-5 yıl eğitim veriyor. Sonu işsizlik. Gençler KPSS umuduyla yaşıyor. Şimdiki sistemde çalışacak adam okullara hapsediliyor. Son yıllarda bu okullardan uluslar arası başarı yapmış biri yetişti mi? Bir işsiz genç gördüğümüzde içimiz sızlıyor. En çok ta 25-26 yaşına gelmiş ve babasından harçlık alan gençlerimiz. Gençlerimiz biran önce meslek sahibi olsunlar. Yetkililere sesleniyorum. Açık öğretimle örgün öğretimin farkı var mı? Yok. O zaman yüz yüze eğitimi yeterli vermek kaydıyla tüm bölümlerin açık öğretim okullarını açsınlar. Bu çocukların yetenekleri okullarda öldürülmesin.  

Yavuz Aydın Kimdir?

1958 Ardahan/Çıldır doğumlu. Sınıf öğretmeni ve eğitimci. 15 yıl Milli Eğitim’de sınıf Öğretmenliği yaptıktan sonra Gençlik Eğitim Kurumları bünyesine geçti. Kurumların çeşitli kademelerinde görev aldı. Son olarak temel liseye dönüşen Gençlik Dershaneleri’nin Müdürlüğü’nü yaptı. Şuurlu Öğretmenler Derneği Konya Şube Başkanlığı görevini yürütüyor. Spora meraklı olan Aydın’ın çeşitli branşlarda başarıları bulunuyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.