Sendikadaki baskıcı anlayış bitecek!

Delegelerin yanı sıra toplantıya Adalet ve Değişim Grubu Başkan Adayı Op. Dr. Ahmet Nihat Baysal'da görevlendirme ile gittiği Viranşehir'den toplantıya telekonferans sistemi ile eşlik etti. Baysal, “Bizim mücadelemiz, 4 yaşında hasta çocuğuna bakmak zorunda olan ve çalışan bir annenin sırf birinin yaptığı paylaşımı beğendiği için Şube Başkanlığı tarafından hüngür hüngür ağlatılarak, başka bir yere gönderilmemesi içindir” dedi. Sağlık-Sen Konya Şubesinin on yılı aşkın zamandır hüküm sürmekte olduğunu belirten Adalet ve Değişim Grubu Baysal, şunları söyledi: “Sendika, Konya'da yavaş yavaş çizgisinden çıktı. Yaptıkları taşkınlıklarla sendikayı 'hak arar' durumdan 'hak aratır' hale getirdiler. Yıllardır aynı kişilerden oluşan yönetim, delege ve temsilcilerin şımarık davranışları, çalışanlardan kopuk, iletişimsiz halleriyle, mobbingin, ötekileştirmenin ve nihayetinde bu kurumu menfaatleri uğruna kullanmalarının ayyuka çıktığı bir dönemde biz, yaşanmış ve yaşatılmış hikayeleri de göz önüne alarak bir yeniden doğuş, bir temizlenme, arınma hareketi başlatmak üzere yola çıktık. Bu yola erken çıkmamızın sebepleri vardı. Bizim teşkilatlanmamız da zor oldu. Üyelerimiz üzerinde müthiş bir baskı vardı. İnsanlar konuşamaz, fikir beyan edemez durumdaydı. Sendika deyince ödleri patlıyor, nefretleri ortaya çıkıyordu. Üyeler sendika nedir, nasıl bir yapılanmadır, ne gibi fonksiyonlar icra eder bilmiyorlardı. Daha önce hiç üyelerle ilgilenmemişler, sağlık çalışanları oy dahi kullanmamışlardır.Biz, iyi ve çalışkan insan profili arıyorduk ki bu tür insanlar da zaten işten güçten kafasını kaldıramaz durumdaydılar. Sosyal faaliyetleri hiç olmamış. Neredeyse dışa dönük tek faaliyetleri, bir an önce eve gitmek olmuş. Bizim böylesi insanları işlerinden başka sosyal bir alana çekmemiz zor oldu ve zaman aldı. Zaten sendika kavramından nefret ediyorlardı, ikna etmek de uzun sürdü. Ancak çalışmalarımız bize katma değer sağladı. Biz, seçimden bağımsız olarak, üyelerimizin birçoğunu sendika konusunda bilgilendirmiş olduk, bir nevi sendika enformasyonu yaptık. Halk eğitimcisi olduk. Bu emeklerimiz bile bize yetecek durumda. Hizmet sendikacılığı yiğitlerinin dev gibi büyük dertleri ve bir o kadar büyük aşkları vardır. Bu aşk, bugüne kadar Türkiye'nin çehresini değiştirdi. Biz, heyecanımızı hiç kaybetmedik. Kimseyle birleşmeyeceğiz. Bize yakınlaşan üyelere tehditlerde bulunuyorlar. İnanıyoruz ve başaracağız.”

EMRE ÖZGÜL