Sanal büyüme var

Sanal büyüme var

Saadet Partisi İl Başkan Yardımcısı Ahmet Büyüktermiyeci, Ekonomi, Yatırım ve İstihdam Projeleri Komisyonu aylık raporunu yayınladı. Büyüktermiyeci, büyümenin sanal adaletsizliğin ise gerçek olduğunu söyledi

Türkiye’de ‘Milli Gelir ve Ekonomik Büyüme’ başlığı ile ele alınan raporda ekonomi ile ilgili gözden kaçırılan hususlar ön plana çıkarıldı. Raporda ülkenin ekonomik gerçekliği adeta gözler önüne serildi. Raporun giriş kısmında herkesin merak ettiği sayısal verilerin güvenliği sorgulanıyor. Saadet Partisi İl Başkan Yardımcısı Ahmet Büyüktermiyeci, rapordaki bilgilerin Türkiye'de büyümenin sanal olduğunun bir göstergesi olduğunu söyledi. Büyüktermiyeci, Türkiye’nin GSYH’sının ele alındığı raporda, büyüdüğünden söz edilen ekonomide halkın geçmiş dönemlere nazaran giderek fakirleştiğini belirterek, şunları kaydetti: “Türkiye’nin cari fiyatlarla GSYH’si 1998 yılında 70,2 Milyar TL, 2002 yılında 350,5 Milyar TL ve 2013 yılında 1,56 Trilyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2002 yılından 2013 yılına kadar 12 yılda yaklaşık 5 kat artmıştır. Ancak cari fiyatlara bakarak GSYH’deki artışı yorumlamak yanlıştır. Çünkü 1998 yılından 2002 yılına kadar 5 yılda da tam 5 kat artmıştır oysa iki büyük kriz atlatılmış ve halk fakirleşmiştir. Ancak hem gelir dağılımındaki adaletsizlik, hem kişi başına gelirde dünya sıralamasında ancak 60. sıralarda olmamız dolayısıyla ilk 20'de olmanın refah düzeyi bakımından çok fazla bir anlamı yoktur. 1980 yılında askeri darbenin etkisi ile 20. sırada 1990 yılında 18. sırada 1993 yılında ise 17. sırada ve 1997 Refan-Yol Hükümeti döneminde dünyada yeniden 16. sırada yer almıştır. Bugün 18. sıradadır.”

HÜKÜMET GERÇEK BİLGİLERİ GİZLİYOR

“Kişi başına gelirde dünya sıralamasında çok geride olduğumuz ve gelir dağılımında adaletsizliğin derinleştiği gizlenmektedir” diyen Büyüktermiyeci, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kişi başına borç yükünün de arttığı hesaba katıldığında büyüme yalnızca rakamlarda kalmaktadır. Reel sektörün gitgide daraldığı, finans ve diğer benzeri hizmet sektörlerinin büyüdüğü, faiz kazançlarının reel sektördeki kar oranlarının düşmesine inat her geçen gün arttığı, kişi başına düşen gelirde gerileyen, gelir dağılımında mevcut vergi sistemi ve faizci kapitalist ekonomik sistemin sebep olduğu adaletsizliğin önüne geçilemeyen, işsizliği bir türlü düşürülemeyen Türkiye’deki büyümenin 'sanal büyüme' olduğu açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bütün bu olumsuz tabloya rağmen Türkiye’de Milli Gelirin arttığı söylentisi sürekli bir şekilde halkın zihinlerine enjekte edilmekte ve 12 yıldır aynı ekonomi politikaları bu algı operasyonu ile sürdürülmektedir. Bunun sonucunda halk lüks tüketime yönelmekte, aracını ve evini yenileme gereği hissetmektedir. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu bu ekonomik çıkmazın sebebi faizci kapitalist ekonomik sistemin tavizsiz uygulanmaya devam edilmesidir. Bu sistem zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapmaktadır. Devletleri de borca ve borç faizlerine esir ederek hem sömürmekte hem de emperyal amaçları olan büyük devletlere birer müttefik (siyasi argoda işbirlikçi) haline getirmektedir. Bundan dolayı bu sistemden derhal vazgeçilmelidir. IMF’ye borç bitti demek ancak onun emirlerini yerine getirmemekle ve yeni borç almamakla anlam kazanabilir.”

FAİZ HORTUMU MUTLAKA KESİLMELİ

Ekonomik sıkıntılara yönelik çözüm önerilerinin de dile getiren Büyüktermiyeci, “Faiz hortumu mutlaka kesilmelidir. Tek çözüm, halkın gerçek anlamda gelirlerini artırmak için özellikle iç borçlanma sebebiyle bütçede oluşan faiz hortumunu kesip, bu miktarları işçiye, memura, esnafa, çiftçiye yönlendirerek gerçek anlamda gelirlerin artmasını sağlamak ve buna karşın üreticiye destek olarak yani üretim artışı sağlanarak, talebin artması sonucu oluşabilecek fiyat istikrarsızlıklarına engel olmaktır. Üreticimizin kendi ürettiği katma değeri yüksek ürünlerin ihracatının artmasıyla iç dengenin yanında dış dengedeki açıklar da kapatılmış olacak ve böylece hızlı bir kalkınma süreci içerisine girilmiş olunacaktır. Özetle yalnızca tüketime, kaynakları satmaya ve getirisi olmayan gösterişe yönelik yatırımlar yapmak suretiyle dışarıdan dayatılan ekonomi politikalarını bir an önce terk edip, üretime, bilişime, sanayiye, istihdama kısaca ekonomik kalkınmaya yönelik gerçek refah artırıcı adil bir ekonomik düzenin uygulanmasıdır” diye konuştu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.