Prof. Dr. Erhan Afyoncu: "Devletin Devlet Olması Kendi Tarihçiliğini Yazdırması İle Anlaşılır"

Prof. Dr. Erhan Afyoncu: "Devletin Devlet Olması Kendi Tarihçiliğini Yazdırması İle Anlaşılır"

‘Osmanlı Tarih Tasavvuru ve Tarih Yazımı’nı anlatan Prof. Dr. Erhan Afyoncu, “Devletin devlet olması kendi tarihçiliğini yazdırması ile anlaşılır” dedi.Eyüp Belediyesi ve Eyüp Genç Akademi tarafından...

‘Osmanlı Tarih Tasavvuru ve Tarih Yazımı’nı anlatan Prof. Dr. Erhan Afyoncu, “Devletin devlet olması kendi tarihçiliğini yazdırması ile anlaşılır” dedi.

Eyüp Belediyesi ve Eyüp Genç Akademi tarafından düzenlenen “Tarihi Yeniden Düşünmek” programının 7’inci haftasında Prof. Dr. Erhan Afyoncu ile ‘Osmanlı Tarih Tasavvuru ve Tarih Yazımı’ sunumu Kara Süleyman Tekkesi’nde gerçekleşti.

Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Selçuklu Dönemi’ndeki kaynak sıkıntısının Osmanlı Dönemi’nde yaşanmadığını, bir devletin var olmasının tarih yazıcılığında ne denli önem arz ettiğini belirtti.

Afyoncu, “Devletin devlet olması kendi tarihçiliğini yazdırması ile anlaşılır” diyerek Osmanlı Dönemi’nde en çok eserin II. Bayezid zamanında yazıldığını ve Ahmedi’nin “İskendername” eserinin elimizdeki en eski Osmanlı tarihi eseri olduğunu söyledi.

2’nci Murat Dönemi’nin Osmanlı Devleti’nin kültürel anlamda en gelişmiş dönemi olduğunu vurgulayan Afyoncu, Selçuklu tarihi, Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna dair rivayetlerin yer aldığı eserler ile Osmanlı tarihinin müstakil olarak yazıldığı eserleri ele aldı.

Prof. Dr. Erhan Afyoncu, “İki tür tarihçilik vardır; biri İran tarzı süslü tarihçilik, öteki ise Arap tarzı tarihçiliktir. Arap tarzı tarihçilikte bilgiye daha fazla yer verilir ve hadiseler gün gün anlatılır. İran tarzı tarihçilikte ise eserler önemli bir şahsı ya da kahramanı övmek için süslü edebi bir üslupla yazılır” dedi. Sanatçı veya yazarın mutlaka himaye görmesi gerektiğini söyleyen Afyoncu, himaye görmenin, padişahların kasidelerini yazan şairlerin geçimlerini sağlamaları ve eserlerini yazmaya devam etmeleri açısından önemli olduğunu belirtti. Ahmet Cevdet Paşa’nın Osmanlı tarihçiliğinde önemli bir yerinin olduğunu vurgulayan Afyoncu, “Hadiseleri anlatırken ayrıntılara yer vermiş olması, Avrupa tarihini ön plana çıkarması Ahmet Cevdet Paşa’yı diğer tarihçilerden ayırmaktadır” dedi.

"TARİH TEKERRÜRDEN İBARET DEĞİLDİR"

"Tarih tekerrürden ibaret olmaz" diyen Afyoncu, "Çünkü birebir tekrar etme ihtimali yoktur. Ama birçok hadise benzerdir. Osmanlı Dönemi’nde yaşanan kargaşayı şuan Türkiye olarak yaşıyoruz. Osmanlı’nın 5 milyon kilometreyi elinde tutma imkanı yoktu. Fakat bu kadar küçülme ve dağılma yaşama ihtimali de yoktur. Gücünü ölçüp biçmemekten kaynaklı hatalar yapılmıştır" şeklinde konuştu.

Bir devlete şeriat devleti demenin çok ağır bir yük ve altından kalkılmasının zor olduğunu kaydeden Prof. Dr. Erhan Afyoncu, "Ama Osmanlı İslam hukuku uygulamaya çalışan bir devlettir. Uygulamıştır, uygulayamadığı yerler olmuştur ama uygulamaya çabalamıştır. Barkan başta olmak üzere oradaki problem şudur; Osmanlı dini devlet ise niçin örfi hukuk uyguluyor meselesidir. İslam hukukunun kaynaklarından biri ise örfi hukuktur. İslam hukukunda her şeyin baştan kuralları belirlenmemiştir. Kuralların en başta Kuran-ı Kerim’e ve hadisleri uygun olması gerekmektedir. Çözüm yolu bulunamadığı zaman örfi gelenekten gelen kurallar uygulanmaktadır. Buradaki en önemli mesele şeri hükümlerin mugayir olmamasıdır. Kısaca örfi hukuk İslam hukukunun bir parçasıdır" dedi.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.