Osman Seçgin: Salgın ve Kuraklık

Osman Seçgin: Salgın ve Kuraklık

Siyasi partilerin Konya’daki il başkanları; siyasi görüşlerini, fikirlerini, şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi Siyasetin Nabzı sayfaları için kaleme aldı.

BBP Konya İl Başkanı Osman Seçgin

Salgın Ve Kuraklık

Geçtiğimiz yıl iki husus gündemi belirledi. Bunlar; Covid-19 salgını ve kuraklık. Halende Ülkemizin en önemli problemi olarak mevzusu edilen, çareler aranan konu başlıkları olarak karşımızda yer almaktadır. Salgın hem ferden hem de toplumsal olarak davranış kalıplarımızı değiştirmiştir. Cari olan sosyal hayatımızı yerle yeksan etmiştir. Hastalıktan korunma amacıyla alınan tedbirler bizi yeni bir hayat tarzı ile yaşantımızı devam ettirmeye mecbur kılmıştır. Kısaca, salgın başta sağlık sistemimizi test etmiştir. Mevcut sağlık kapasitemizi ve eksiklerimizi gün yüzüne çıkarmıştır.

 

Bu noktada insanın sağlığını korumada ve devam ettirmede gıdanın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu gerçek sadece bizim ülkemizde değil;  tüm dünyada anlaşılmış ve buna göre yeni tedbirler ve uygulamalar devreye girmiştir.

Ülkemizde 2020 yılının yarısından itibaren baş gösteren kuraklık ta Tarım ve Hayvancılık alanındaki gerçekleri bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Sulu tarımın ne kadar stratejik öneme haiz olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Bir tarım ülkesi olmamıza rağmen; bugün itibariyle birçok ürünü dış ülkelerden ithal etmekteyiz. Dışarıdan bakınca Türkiye petrol, doğalgaz, maden, ileri teknoloji ürünleri üreten ve satan bir ülke olarak görülebilir. Maalesef bu iyi niyetli yaklaşımın hiç biri gerçek değildir. Türkiye bazı ürünlerinde kahir ekseriyetini dışarıdan ithal etmektedir. Hal böyle olunca iç ve dış borçları katlanarak büyümektedir. Döviz bazında dünyada en yüksek oranda borçlanarak aldığımız kaynak ile günü kurtarmaya çalışan bir yönetimimiz var.

Cari açığı; ülkenin tarım ve sanayi üretimini destekleyerek kapatmak gerekirken halen gösterişli, havalı ve de pahalı, hazine garantili alt yapı faaliyetlerine kaynakların aktarılması doğru değildir. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Bir an önce ülkenin kaynakları değerlendirilmelidir. Su kaynaklarımız, tarım alanları ile buluşturulmalıdır. Bu bağlamda geniş bir tarım alanına sahip olan ilimiz ile ilgili acil olarak su kaynaklarının temini hususunda gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Geçmişte yapılan olumlu yatırımlar geliştirilmelidir. Yaşanılan kuraklık bize ders olmalıdır. Konya Ovası kapalı bir havzadadır. Tüm tarımsal alanın sulanması halinde ülkemize yetecek Buğday, mısır, yağlık ayçiçeği vb. ürünleri elde edebiliriz. Geçmiş yıllarda kurulup, faaliyete geçirilen Konya Ovası Sulama Projesi (KOP) birimi bugün Niğde, Karaman, Aksaray, Kırıkkale illerini de faaliyet alanına katarak genişlemiştir. Göksu yapılan çalışmalar neticesinde Konya Ovası’na çevrilmiş önemli bir kaynak oluşturulmuştur. Bu kapsamda halen bazı baraj ve alt yapı birimlerinin yapımı devam etmektedir.

Temin edilen bu su kaynağımızın önemli bir potansiyeli Konya Şehir merkezinin su ihtiyacına aktarılmıştır. Üretime aktarılacak su kaynağımız maalesef tüketime verilmiştir. KOP Başkanının ifade ettiği bilgiye göre geçen yıl 100 milyon m3 su şehrin ihtiyacına aktarılmıştır. Yani KOP Projesi mutasyon geçirerek Koski projesine dönüşmüştür. Bundan sonra acil olarak yapılması gereken husus bir an önce Konya Ovasının su ile buluşturulması için merkezi hükümetin kaynak aktarmasıdır. Ülkemizin su kaynaklarının rantabl olan yatırımlarla ovaya getirilmesi için acilen hayata geçirilmelidir.

Mübarek ramazan ayının sonuna geldik. Bu günler birlik ve beraberliğimizin pekişmesine vesile olması gerekir. Bölen, ayrıştıran ve ötekileştiren dilden uzaklaşıp bir ve beraber olmanın yolunu aramalıyız. Birbirimizle uğraşmak yerine; zulüm altında inleyen kardeşlerimizin kurtuluşu için çaba sarfetmeliyiz. Doğu Türkistan 72 yıldır katil Çin’in işgali altında bulunuyor. Burada yaşayan Türkler akla, hayale gelmeyecek işkencelere uğruyor. Suçları ise Müslüman Türk olmak. Aileler bölünüyor, çocuklar çinli eğitimcilerin kontrolünde kamplara alınıyor ve burada kendi dil, din ve kültürlerinden uzaklaştırılarak birer çinli gibi yetiştiriliyor. Hedef; gelecekte Doğu Türkistan’da Türk kültürünü yok etmek ve mankurtlaşmış bir toplum oluşturmaktır. Yetişkinlerin toplandığı kamplar ise daha vahim durumda. Evlerde dahi mahremiyetin korunmasına izin verilmiyor. Katil Çin’ i kınıyor ve lanetliyorum.

Sivil toplum kuruluşları ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de katil Çin’i, zalim Çin’i kınamasını ve telin etmesini bekliyoruz. Doğu Türkistan’daki zulmün duyurulması ve karşı durulması konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti öncülük yapmalıdır. Doğu Türkistan Çin aşısına kurban edilemez.

Cuma akşamı yine katil İsrail Mecid-i Aksa’da ibadet eden Filistinli Müslümanlara saldırdı ve çok sayıda Müslüman yaralandı. Buradan terör devleti İsrail’i kınıyor ve lanetliyorum.

Ramazan ayının son günlerinde inananları, mazlumların sesi olmaya, onlar için duaya davet ediyorum. Ramazan bayramının Müslümanların birlik ve beraberliğine vesile olmasını diliyorum.

Selam ve dualarla…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.