Nil’in çocuğu; Mısır

Nil’in çocuğu; Mısır

Dünya son yüzyıldaki çalkantılarının büyük çoğunluğunu İslam Dünyası/coğrafyası üzerinden yaşadı/yaşamaya devam ediyor.

 
Dünyanın kadim medeniyetlerinin kurulduğu topraklar yine İslam ülkelerine ait bulunuyor. Türkiye, İran, Mısır bunların hemen başında yer alıyor.
Yaşamakta olduğumuz çalkantıların toz dumanından kurtulmayı başardığımız anlar, kalplerimizin, gönüllerimizin buluştuğu anlar oluveriyor. Türkiye’nin görece tıp deyimleri ile tarif etmek gerekirse, reanimasyon ve yoğun bakım şartlarından kurtulduğu anlar, toparlanıp/toparladığı anlar oluyor. Refahyol Dönemi’nde kurulan D-8 birlikteliği buna en güzel örnek olarak gösterilebilir. Halen Suriye ile yürütülmekte olan süreç de bu anlamda olumlu olarak değerlendirilmeli.
Açılımın içeriye doğru olmakla beraber daha çok dışarıya dönük olması gerektiğini ifade etmiştik. Bunu doğrulayıcı bir gezi yaptık geçtiğimiz hafta. Konya Ticaret Odası’nın davetlisi olarak katıldığımız Mısır gezisi yukarıda ifadeye çalıştığımız düşünceler açısından son derece önemli bir tecrübe oldu bizim için.
Gezi ile ilgili izlenimlerimize geçmeden önce, Konya ve Konya’nın misyonu ile ilgili şu düşüncelerimizi paylaşmak isteriz. Konya, gerçekten Kardeşliğin Başşehri olmayı başarmış bir şehir. Sobaya elini dokunan kişinin refleksinde olduğu gibi, Konya da nerede bir acı ve gözyaşı varsa, mağduriyet varsa orada olmayı başarabiliyor. Bosna-Azerbaycan-Çeçenistan-Filistin ve daha nice beldelerde Konya’yı canı ile malı ile görmek mümkün. Bu durum kesinlikle genetik ve reflekslerle alakalı. Hangi refleks: elbette ki kardeşlik, İslam Kardeşliği refleksi.
Osmanlı dün, Selçuklu Payitahtı-Karamanoğlu dolayısı ile hem fitneyi önlemek hem de bölge insanının liderlik özelliklerinden istifade maksadı ile Konya’dan fütühat bölgelerine insan göndermiş ve başarı kaydetmişse bu gün de bu coğrafyadan öncülerin tüm dünyaya ve İslam Dünyası’na yayılması zarurettir. Suriye’de Bilal-i Habeşi Hazretleri’nin Türbesi’nin onarımında Konya’nın (Hüseyin Üzülmez ve SADAV) olması önemlidir. Felaket bölgelerinde ve cihat bölgelerinde Konyalılar’ın var olması önemlidir, yakışandır. Öyle de olmuştur. Ve bu sürecin, içinde bulunduğumuz şartların da gereği olarak iş dünyasının girişimleri ile yürütülüyor olması elzemdir. Konya iş dünyası daha da açılmalı, ticaretini, üretimini daha da geliştirmeli ve uzakları yakın etmeli, gönülleri birleştirmelidir.
İşte bu duygularla başladığımız Mısır gezimize KTO Başkanı Sayın Hüseyin Üzülmez ev sahipliği yaptı. KTO Yönetiminin bazı üyeleri ile birlikte, meslek komitesi üyeleri ve işadamlarımız, MÜSİAD Başkanı Arslan Korkmaz ve arkadaşları, Konya Milletvekili Kerim Özkul, nihayet meslektaşlarımızdan oluşan 93 kişilik heyet 4 günlük yoğun, yorucu ancak faydalı bir gezi yaptık.
İlk günümüz Anadolu Kartalı Tatbikatı vesilesi ile uçuş programında yaşanan değişikliği stresi ile başladı. Zaten dönüşümüzü çileye çeviren ve uçağımıza 4.5 saat rötar yaptıran başkaca etkenler de olmasına rağmen yine havaalanımızın durumu oldu. Bu noktada belirtelim ki Konya Havaalanı sivilleşmeli, yeni bir askeri havaalanı yapılmalıdır. Mevcut pist uluslar arası standartlarda olup terminal binası modernizasyonu ve genişletmesi yetecektir.
 
 
MEDENİYET VE SU
Çarşamba havzasında kurulan bilinen ilk medeniyet Çatalhüyük de içinde olmak kaydı ile büyük medeniyetler su etrafında kurulmuş ve yaşamıştır. Mezopotamya Medeniyetleri, Nil etrafında kurulan medeniyetler…
Gerçekten Nil, Mısır’ın dününü ve bugününü belirlediği gibi hiç kuşku yok ki yarınında da en önemli etken olacak. Kahire gibi dünyanın devasa nüfus yoğunluğuna sahip şehri de Nil’in etrafında serpilmiş durumda.
Nil’de yetişen papirüs bitkisi de balığı da coğrafyanın ve kültürün nerede ise belirleyicisi olmuş.

ŞAHİNLERİN HÂKİMİYETİ
20 milyona yaklaşan nüfusu ile bizi yordukça yoran Kahire caddelerinin önemli renklerinden Şahinler. Hani Konya sokaklarını afili egzost sesleri ve kesik helezonları ile dolduran şahinler. Eski Mısır inancında kişi öldükten sonra deyim yerinde ise defterini köpekten alırsa cehenneme, şahinden alırsa cennete gidiyor. O sebeple de olmalı ki Şahinler çok tutmuş. Hatta Türkiye’de üretimleri sona erdikten sonra fabrika Mısır’da kurulmuş. Şimdilerde hâkimiyetini kaybetmeye başlayan bu otomobiller doğrusu Mısırı daha bir bizden hissettirdi. Trafik tek yönle çözülmeye çalışılmış. Şöyle bir benzetme yapmalıyım ki trafikle ilgili yoğunluk ve kültür anlaşılabilsin. Her daim korna sesi, ancak kornayı ilk çalan yol üstünlüğüne sahip. Yaya yola adımını attığında geçiş üstünlüğünü alıyor. Diyebilirim ki Kahire trafiği Konya’ya gelsin, günde 100 kişi kavgada birbirini öldürebilir.
İsrail savaşlarından kalan bir alışkanlıkla Kahireliler’in nerede ise yarısı akşam saatlerinde araçlarının farlarını kapalı tutuyor.

KAVALALI CAMİİ
Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camii Kahire’nin en hâkim tepesine kurulmuş ve tam Osmanlı Mimarisi taşıyor. Maalesef Ayasofya gibi müze olmuş ancak, ibadet edilebiliyor. Kavalalı ile ilgili en önemli notumuz şu olsun; cami içinde uygunsuz kıyafeti olanlara tesettür kıyafetleri dağıtılıyor. Darısı Mevlana Müzesi’nin başına.

EZHER’İN AĞIRLIĞI
İlmiye sınıfı Mısır’da son derece büyük ağırlığa sahip. Gerek IBF toplantılarında Ezher Şeyhi/Rektörü Tantavi’ye gösterilen hürmet, gerek Ezher Kampüsü’ndeki izlenimlerimizi bu ağırlığı sonuna kadar hissettirdi. Kahire şehri ile Ezher kampüsü arasında temizlik ve gelişmişlik açısından nerede ise bir çağ mevcut.

ÖLÜLER ŞEHRİ VE İMAM ŞAFİİ HZ.
Mısırlılar piramitlerin farklı bir versiyonunu günümüze kadar sürdürmüş. İster Müslüman ister Hıristiyanlar olsun kabirlere ilişkin eskiye dayalı bir ortaklık söz konusu. Her ailenin mezarlığı var ve üzerleri yaşanmaya(!) müsait durumda. Kahire’nin Ölüler Şehri adı verilen bölgesinde 3 milyona yakın insan yaşadığı ifade ediliyor. İşte ölüler şehri içinde yer alan büyük mezhepten Şafi’liğin kurucusu İmam Şafi Hazretlerinin türbe ve camisine nerede ise çöp dağları arasından ulaşmış olmak bizi çok etkiledi ve üzdü.

PİRAMİTLER ve KAHİRE MÜZESİ
Nil’in Batısı’nda yer alan Giza bölgesinde Piramitleri ziyaret ettik.
Etkilenmemek mümkün değil. Ama daha temiz, daha düzenli neden olunamıyor, anlamak mümkün değil.
Kahire Müzesi de 5 bin yıllık tarihi dar bir alana sıkıştırmış. Düzenlenme ihtiyacı olan dünyanın en önemli müzeleri arasında yer alıyor. İçinde yer alan mumya müzesini de ibretle gezme fırsatımız oldu.

YAVAŞ YAVAŞ HASAN ŞAŞ
Sanırsınız ki Hasan Şaş Mısır Hidivi veya Türkiye Sultanı.
Sokakta özellikle turistik mekanlarda Türk olduğunuzu anladıkları anda söyledikleri ilk şey dünya kupasından miras kalan ara başlıktaki replik.
Televizyonlarda Kurtlar Vadisi’nin fragmanlarını, Asi’nin bölümlerini gördük. İstanbul Sokakları’nda çekilmiş klipleri izledik.
Alt detaylarını tartışabiliriz. Tartışalım da. Sonuçta Türkiye’ye karşı sempatinin varlığını gösteren örnekler.

IBF TOPLANTISI
Gezimizin ana amacını oluşturan Uluslar arası İş Forumu (IBF)’nun 13.’sünde yapılan konuşmalarda en can alıcısı kuşkusuz Forum Başkanı Erol Yarar’ınki idi. Başı sonu, hedefi, önerisi olan bir konuşma idi. Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan’ın bu anlamda çok ders alması gerektiği kanaatindeyiz. Mısır ve Suudi Arabistan’ın bölge ülkeleri üzerinde etkisi ortada iken, Konya’da, Konyalılar’a konuşuyormuş gibi olması uygun düşmedi.

FAYDALI BİR GEZİ OLDU
Gezi sırasında KTO Başkanı Sayın Üzülmez ile yılların birikimi olan meseleleri karşılıklı iyi niyetli, samimi ve bütün açıklığı ile konuştuk. Hüseyin Üzülmez, Hüseyin Üzülmez, biz biziz ancak, kimi kronik meseleler açısından hayırlı olacağını düşündüğümüz bir tablo çıktı ortaya.
KTO yönetim heyeti ile de daha yakından birbirimizi tanıdık.
MÜSİAD Başkanı Arslan Korkmaz ve arkadaşları ile de dostluğumuzu ilerlettik.
Bu gezi hiçbir şeye değilse bile birbirimizi daha iyi tanımaya, meslektaşlarımızla dostluklarımızı pekiştirmeye yaradı.
Umuyoruz ki işadamlarımız da hayırlı bağlantılar kurmuştur.
Kalın sağlıcakla…
 
Katılımcı Listesi:
Abdul Celil Gövez, Abdullah Işık, Abdullah Kırmızıgül, Adem Alemdar, Adem Girgin, Ahmet Baydar, Ahmet Kaya, Ahmet Tuncer, Ali İhtiyar, Aslan Korkmaz, Ayşe Üzülmez, Banu Bağrıaçık, Bekir Çolak, Bilal İsmail Haydaroğlu, Bilge Afşar, Celal Emiroğlu, Cihangir Mıhoğlu, Derviş Kürkçü, Derviş Oğuz, Dursun Kaplan, Ekrem Böcü, Erkan Yılmaz, Fahri Özparlak, Fatih Mehmet Yavuz, Fatih Özçiftçi, Hasan Balıkçılar, Hasan Fatih Tuncel, Hasan Hüseyin Motuk, Hatice Mendi, Hayati Karagül, Hüsamettin Güngör, Hüseyin Avni Kulaksız, Hüseyin Üzülmez, İhsan Kılıçarslan, İlker Özkan, İsa Çakal, İsmail Aydın, İsmail Meral, İsmal Ünal, Kemal Kavruk, Kemal Türkalp, Kerim Özkul, Kerim Yardımlı, Kerim Yıldırım, Lokman Koyuncu, Lütfi Can Başaran, Mazhar Dikici, Mehmet Ali Arıcı, Mehmet Ali Arlı, Mehmet Ali Çakıcı, Mehmet Ali Çelik, Mehmet Doğanay, Mehmet Fahri Beserek, Mehmet Öztoprak, Mehmet Öztürk, Mehmet Yılmaz, Mehmet Zeki Kalya, Mesut İnce, Metin Sağlam, Mevlüt Doğan, Muhammet Şeyhşamil Özkafa, Muhsin Boz, Musa Kılcı, Mustafa Altuntaş, Mustafa Arslan, Mustafa Kulu, Mustafa Öztaş, Mustafa Temiz, Nuri Büyükvadi, Oğuz Bülbül, Ömer Altundeğer, Ömer Çolak, Ömer Faruk Erölmez, Ömer Ünal, Recep Baltacı, Recep Türköz, Serdar Öngün, Serhat Yaya, Servet Kahveci, Sevgen Doğanay, Seyit Saruhan, Süleyman Onur Kahraman, Şeref Değirmenönü, Şükrü Doğan, Veli Öncan, Yadigar Güneş, Yasin Duysak, Yusuf Gürbüz, Yusuf Vehbi Somuncu, Yusuf Yıldız, Zahide Doğan, Zerrin Özel, Zeynel Abidin Şimşek.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.