Mısır’da Refah Partisi Heyeti!
Mısır’da seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi gayri meşru bir şekilde darbe ile görevden alındı ve sahibinin sesi mahkeme tarafından da idama mahkum edildi.
Bu, onların iddiasına göre “Mısır’ın iç meselesi, kimse karışamaz” dense de işin doğrusu dünya üzerindeki her müslümanın derdi, bütün dünya Müslümanlarının da aynı zamanda derdi ve bir iç meselesidir ve her müslümanın buna karışma, tavır alma hakkı vardır.
Sonuçta Müslümanlar kardeştir ve kardeşi idam edilecek müslümana diğer kardeş elbette tepki gösterir ve sahip çıkar.
Türkiye Mısır’daki olaylarla ilgili bol Rabia işaretli, insanın karnının şişini indiren bir politika takip etti. Ancak gelinen nokta itibariyle, Türkiye’deki politikaların Mısır Müslümanlarına, İhvan-ı Müslimin’e, Muhammed Mursi’ye faydası mı oldu, zararı mı oldu, iyi tahlil etmek lazım.
Bundan sonra alınacak tavır, idama mahkum edilen Mursi’ye fayda mı sağlayacak, zarar mı?
Değişik siyasi kanatlardan tribünlere yönelik açıklamalar ve hamasi beyanatlar dışında idamları durdurmaya yönelik somut ve etkili bir girişim ya da teklif var mı yok mu?
Bütün bu sorulara cevap ararken yıllar önce Erbakan Hoca’nın Refah Partisi Van milletvekili ve GİK Üyesi Fethullah Erbaş’a verdiği talimat ve sonrasını hatırlamak lazım:
O zaman Refah Partisi mecliste sadece 38 milletvekili bulunan küçük bir gurup, iktidar da değil, koalisyon da değil.
1995 yılında Mısır’da Hüsnü Mübarek başta iken de benzeri bir yargılama olmuş ve 10 İhvan üyesi idama doğru gidiyordu.
Rahmetli Erbakan Hoca hükümette bir görevi de olmadığı halde Fethullah Erbaş’la birlikte 3 kişilik bir heyeti acilen Türkiye’den Mısır’a mahkemeyi izlemeye gönderir.
Mahkemede kendilerini “Uluslararası Af Örgütü Temsilcisi” olarak tanıtan avukatlardan oluşan Refah Partisi heyeti olaya direk müdahil olur. “Yargılamanın haksız olduğunu, idam gibi ağır bir karar çıkacak olursa tüm dünyanın Mısır’a yığılacağını ve bu işten Mısır devletinin zararlı çıkacağını” söyler.
Hakimler bakarlar, pabuç pahalı. Önce açıklanacak kararı erteler ve daha sonra muktedir güçle istişare ederek sanıkların idamından vazgeçtikleri gibi beratına hükmederler.
Mahkemede kendilerini savunmaya, haklarını aramaya Türkiye’den avukatlar heyetinin geldiğini gören İhvan mensupları sevinç gözyaşlarına boğulur ve “Bundan sonra bizi assalar da gam yemeyiz” derler.
O davada sanık olan Müslümanlardan bazıları yıllar sonra İstanbul’da Erbakan Hoca’nın cenazesine katılmışlardır.
İşte sonuç alınacak ve bizzat sonuç alınmış olan siyaset budur.
Bugünlerde moda olan bir slogan kullanılıyor: “Onlar konuşur, biz yaparız” diyorlar.
Ortaya söylendiğinde doğru bir söz. Kimileri işin edebiyatını yapar, kimisi de icraatını! Ama konuşan kim, icraat yapan kim, iyi tanımak gerekiyor.
Bir de bu vahim olayı iç politika malzemesi yapıp “Siz 7 haziran’da oyları bize verin, bakın neler olacak” demek sadece insanı acı acı güldürüyor.
Adama sorarlar: “Kardeşim, yıllardır oyu da almışsın, koltuğu da. Neyin eksik? Ne yapacaksan yap ta görelim!” derler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.