Mhp’li Yılmaz: O Konuşmadan Sonra Binlerce Telefon Ve Faks Aldım

Mhp’li Yılmaz: O Konuşmadan Sonra Binlerce Telefon Ve Faks Aldım

MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Hizmet Hareketi'ne yönelik iftiralara tepki gösterdiği Meclis konuşmasının insanların duygularına tercüman olduğunu söyledi.

MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Hizmet Hareketi'ne yönelik iftiralara tepki gösterdiği Meclis konuşmasının insanların duygularına tercüman olduğunu söyledi. Hayatının hiçbir noktasında Hocaefendi ve Hizmet Hareketi ile bağı olmadığını vurgulayan Yılmaz, konuşmasının internete düşmesiyle binlerce telefon ve faks aldığını dile getirerek, “Bu ifadeler o kadar ağır ifadeler ki, ‘haşhaşiler, inlerine gireceğiz, çete, virüsler’ gibi ağza alınmayacak birçok ifade Anadolu’da işinde, gücünde, dininde, diyanetinde, namazında, abdestinde olan bu memleketin geleceğinden başka bir şey düşünmeyen, bu milletin varlığını ve birliğini düşünen insanları, ciddi manada rencide etmiştir.” dedi.

Cihan TV Network’te yayınlanan Anadolu’da Sabah programının Başkent konuğu olan MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Meclis’te yaptığı konuşmayla belli bir kesimin haklı duygularını dile getirmeyi arzuladığını ifade etti. 17 Aralık’taki operasyonla, asrın yolsuzluğunun ortaya çıktığını belirten Yılmaz, “Burada Sayın Başbakan ve hükümet, kendisini öyle bir noktaya koymuş ki, artık bu hükümetten, bu ülkenin başından gitmeme noktasında kendisini kodlamış. 17 Aralık ve 25 Aralık’taki bu büyük asrın yolsuzluğu dosyası, bir noktada bu işin içerisine sayın Başbakan’ı, Başbakan’ın oğlunu, etrafına yakınlarına, bakanların oğlunu da kapsayan çok büyük bir yolsuzluk olayı, kamunun malını yeme burada nüfuz ticareti yapma, rüşvete aracılık yapma gibi telafisi, açıklanması mümkün olmayan iddialar var ortada.” diye konuştu.

“Başbakan ve yanındaki danışmanların bu işin içinden çıkmaları mümkün değildi” diyen Yılmaz, “En azından kamuoyu vicdanında çıkmaları mümkün değildi. Bu işin içinden çıkmalarının bir tek yolu vardı. Bu işi bir dış operasyon, bu dış operasyonunda içerdeki bağlantıları olarak Hizmet Hareketi'nin mensuplarını alıp onların üzerlerine yıkarak bu süreçten kurtulmayı amaçlayan hareketin içerisine girdiler.” ifadelerini kullandı.

Başbakan’ın Türk okullarında görev yapan öğretmenlerle ilgili sözlerini hatırlatan Yılmaz, “Çok değil, bundan 6 ay önce Sayın Başbakan o yurt dışında görev yapan öğretmenlerle ilgili, dershanelerde bakanların çocukları var, belediye başkanlarının çocukları var, AK Partili milletvekillerinin çocukları, Hizmet Hareketi'nin dershanelerinde görev yapıyor. Türkçe Olimpiyatları’na gitmek için, AK Partili milletvekilleri sıraya girdi. Hizmet Hareketi'ne övgüler düzdükleri bir dönemde bu ifadeler o kadar ağır ifadeler ki, ‘Haşhaşiler, inlerine gireceğiz, çete, virüsler’ gibi ağıza alınmayacak birçok ifade Anadolu’da işinde, gücünde, dininde, diyanetinde, namazında, abdestinde olan bu memleketin geleceğinden başka bir şey düşünmeyen, bu milletin varlığını ve birliğini düşünen insanları ciddi manada rencide etmiştir. Siz 12 yıldır bu ülkeyi yönetirken ülkenin bir bölümünde zerdüşt dininden dedikleriniz ateist dedikleriniz ülkenin bir bölümünde paralel devlet oluşturdu. Siz ne yapıyorsunuz? Şimdi sizin hırsızlığınızı ortaya çıkaran savcıları, hain ilan ettiniz. Polisleri, çete ilan ettiniz. Bugün yapılanlarla hiçbir polis, savcı, AK Parti’ye operasyon yapamaz. Operasyon yapan savcı, direk hain damgası ile yaftalanacak. Direk dış güçlerin maşası olarak ifade edilecek. Bu polislerimiz, namazında abdestinde. Geçiminin derdinde. Dürüst insanlar. ‘Biz çocuklarımıza ifade edemiyoruz, kendimizi’ diyorlar.” şeklinde konuştu.

Kendisinin hayatının hiçbir noktasında Hocaefendi ile ve Hizmet Hareketi ile bağı olmadığını anlatan Yılmaz, “Ama tanıdığımız birçok insan var. İşte esnaf kesiminde, öğretmen, öğrenci bunlar inandıkları bir dava uğruna bir çalışmanın gayreti içinde. Onların gerçekten çok zoruna gidiyor, seçim bölgem Adana’da da geziyorum, esnafı geziyorum, dershaneleri geziyorum bu işlerle hiç alakası olmayan hiç bu şekildeki bir düşünceye sahip olmayan yüzbinlerce insan, kendilerine ‘çete’ denmesinden, ‘haşhaşi’ denmesinden, ‘virüs’ gibi ağır ifadeler kullanılmasından çok rahatsızlar ve diyorlar ki: ‘Biz üç seçimdir dört seçimdir AK Parti’ye oy verdik, şimdi bizi hain ilan eden bir anlayışla karşı karşıyayız’” dedi.

İnsanların zan altında bırakılmaması gerektiğini belirten Yılmaz, “Bu kadar insanı zan altında bırakmanın bir gereği yok. Eğer ortada bir çete varsa, bir paralel yapı varsa, sen hükümetsin, sen 12 yıldır iktidardasın, devletsin, sen bunları ortaya çıkar. Niye, milyonlarca insanı zan altında bırakıyorsun? Eğer savcılar, hakimler, şunlardan bunlardan bahsediyorsan, buraya getiren senin anlayışın, o zaman çetenin başı çok açık söylüyorum, sen üç aylık, beş aylık, iktidar değilsin, sayın Başbakan ve bakanlar olarak da siz bu çetenin başı olursunuz. Ne dediklerini bilmiyorlar bunlar.” diye konuştu.

200 katrilyon yolsuzluktan söz eden Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu yolsuzluklardan bunların başka türlü çıkması mümkün değil. Ortada gerçekten asrın yolsuzluğu var. 100 milyar dolar. Eski parayla 200 katrilyon. Çok büyük bir rakam. Anadolu’daki milyonlarca işçinin çiftçinin bütün vatandaşların derdine derman olabilecek 200 kat trilyonluk bir yolsuzluktan bahsediyoruz. Bu yolsuzluğun ucu nereye dokunuyor? Tapelerde ortaya çıktı, Urla’daki villalardan bahsediyoruz. Sayın Başbakan’ın iki tane villa aldığı yerle ilgili yapılan konuşmalar var. Birinci dereceden SİT alanının nasıl üçüncü derece SİT alanına dönüştürüldüğü, o villaları yapan birisi, İzmir Valisi’nin bu villalara müdahale etmeye çalıştığını anlatıyor, bir bakıyoruz İzmir Valisi’nin tayini çıkıyor. Kimle yapıyor bu konuşmaları? Başbakan ile yapıyor. Başbakan’ın kızı havuzların ölçüsü şu olsun, üç metre perde olsun gibi ifadeler var. Buna benzer resmi polis kayıtlarında Başbakan ve çocuklarını içerisine alan çok açık ve net. Şimdi siz, ‘paralel devlet, eşkıya, haşhaşi, inlerine gireceğiz, virüs’ diyene kadar sayın Başbakan’a düşen şudur; ‘Abdestimden şüphem yok ki namazın sorgulanmasın’ diyor, sayın Başbakan sana anasının ak sütü gibi helal oy vermiş, milyonlarca Anadolu vatandaşına şunu ifade etmek zorundasın: Hırsızlık yaptınız mı yapmadınız mı? Yolsuzluk yaptınız mı yapmadınız mı? Rüşvete aracılık yaptınız mı yapmadınız mı? Bunların bir şekilde açığa çıkması lazım. Bunu paralel devlet, eşkıya, virüslerle izah edemezsiniz. Siz Ahmet ağa, Mehmet ağa sokaktaki vatandaş değilsiniz, siz bu ülkenin Başbakan’ısınız. Hakkınızda çok önemli iddialar var. TÜRGEV Vakfı ile ilgili devletten iş alanların bağış yaptığı iddia ediliyor. Arsaların bağışlandığı iddia ediliyor. Bu vakfın başında kim var, oğlun var, kızın var. Sen çıkacaksın, TÜRGEV Vakfı’nın gelirleri şunlardır, giderleri şunlardır, TÜRGEV Vakfı’na şunlar bağış yapmıştır. Bir görelim bakalım bunları. Savcıya hain diyerek, ajan diyerek bu işin içinden çıkamazsınız. Ey Başbakan bu ülkeyi yönetiyorsunuz, size hak ve hakkaniyet dediğiniz için milyonlarca vatandaş oy vermiş. Bu vatandaşlara önce bunları izah etmek zorundasınız. Bunları izah edemezler. Bilal Erdoğan’ın avukatı ‘ifadeye hazırdır’ diye açıklama yapıyor. Peki niye 25 Aralık’ta kendisi ifadeye çağrıldığında gitmedi. Savcılara ‘Soruşturmayı durdurun’ diyor bakan, emniyete talimat veriyor, ‘polislere kolluk güçlerinizi yapmayın’ diyor. İstanbul’daki soruşturmayı yürüten savcılar çil yavrusu gibi dağıtıldı. Emniyette her ihtimal göz önünde bulundurularak binlerce polis bir gecede sürgün edildi. Alanı temizliyorsunuz, savcıları görevden alıyorsunuz, soruşturmayı yürüten polisleri savcıları darman duman ediyorsunuz ve diyorsunuz ki; ‘Bilal Erdoğan ifadeye hazır’ Vicdanlarda aklanamazsınız.”

MECLİS KÜRSÜSÜNDE YAPTIĞI KONUŞMA

Meclis’te yaptığı konuşma sonrası binlerce insanın duygularına tercüman olduğunu ifade eden Yılmaz, “İnandıklarımızı söyleyerek bir konuşma yaptık. Ama sosyal medyada, telefonla arayan Meclis’teki makamıma faks çeken binlerce insan duygularına tercüman olduğumuzu ifade ettiler. Biz onları da hesap etmedik. Onların gerçekten ne kadar zorluklar içinde olduğunu da görmemiz mümkün değil. O camianın içinde olan bir insan değiliz. Ama bu insanlara asrın yolsuzluğunun ortaya çıkmasıyla beraber, bir aydır, ‘hain, çete, virüs, Haşhaşi’ gibi çok böyle insanı rencide eden ifadelerin kullanılması ve kendilerini bu noktada çok yalnız hisseden ve amaçlarının sadece bu ülkeye hizmet etmek olduğunu dün kardeşçe yaşadıklarını, yani dershanelere bakanların çocukları gidiyor, Türkçe Olimpiyatları’nda göz yaşı döken milletvekilleri çocukları var. Başbakan’ın ifadeleri var. Son süreçte bu şekilde ifadelerle karşılaşınca çok dolmuş bir kesim gördüm. Bizim bu konuşmamız onların bu duygularına tercüman olmuş. Sosyal medyada bana güzel duygularını ifade ediyorlar. Ben hepsinden Allah razı olsun diyorum. Bu kadar güçlü bir Başbakan’a 12 yıldır iktidar, bütün vesayetleri kaldırmış, devletin bütün kurumlarına kendi yakınlarını ve yandaşlarını yerleştirmiş bir Başbakan’a onun Bakanlar Kurulu’ndaki bir bakana Türkiye’de ne bir savcı ne de bir polis komplo kuramaz. Sahte delil ve belgelerle sahte tapelerle Başbakan’a suç istinat edilebilir mi? Dünyayı başına yıkarlar adamın. Ey Başbakan ve bakanlar, siz de hırsızlığa yolsuzluğa bulaşabilecek işler yaptıysanız, Aladağ’daki Ahmet amcam nasıl ifade veriyorsa, siz de ifade vermek zorundasınız. Siz demiyor muydunuz? ‘Üstünlerin hukukunu yok edeceğiz, hukukun üstünlüğünü getireceğiz’ Bırakın hukukun üstünlüğünü üstünlerin hukukunu Tayyip Erdoğan ve yandaşlarının hukukuna dönüştürdünüz. Son HSYK kararı da bunu getiriyor. Bütün her şey Adalet Bakanı’na bağlı. Son HSYK yasasında hiç teknik bilgiye girmeye gerek yok açıklaması şu: Adalet Bakanı ne derse o olur. Hakim de o, savcı da o, karar verme mekanizması da o. Bu kadar yanlışın içine niye giriyorsunuz?”
CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.