Mevlana Celaleddin-i Rumi vefatının 747. yılında anılıyor

Mevlana Celaleddin-i Rumi vefatının 747. yılında anılıyor
Batı dünyasının Rumi'si, tasavvufta Mevlevi yolunun öncüsü büyük Türk-İslam düşünürü ve mutasavvıf Mevlana Celaleddin-i Rumi, vefatının 747. yılında anılıyor.

İlahi aşka adadığı 66 yıllık ömrü süresince insana ve hayata dair kapsayıcı eserler bırakan Hazreti Mevlana, tasavvufi öğretinin işlendiği önemli eserleriyle yüzyıllardır insanlığın yolunu aydınlatmaya devam ediyor.

Batı dünyasında "Anadolulu" anlamına gelen "Rumi" olarak anılan Mevlana, 30 Eylül 1207'de günümüzde Afganistan'ın kuzeyindeki Belh şehrinde dünyaya geldi. Asıl ismi Celaleddin Muhammed olan büyük düşünürün annesi Mümine Hatun, babası "Sultanü'l-ulema" yani "Alimler Sultanı" diye tanınan Bahaeddin Veled, kız kardeşi Fatıma Hatun, ağabeyi de Alaaddin Muhammed'dir.

Hazreti Mevlana, Horasan'ın büyük alimlerinden olan Bahaeddin Veled ve ailesiyle, dönemin siyasi olayları ve yaklaşan Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrıldı ve Konya'da son bulacak yolculuğuna başladı.

- "Dünyadaki aşıkların gönüllerine ateş salacak"

Yolculuk sırasında Nişabur şehrinde görüştükleri büyük sufi Feridüddin-i Attar, Mevlana'dan etkilendi ve ona bir kitabını hediye etti. Attar, Mevlana'nın babası Bahaeddin Veled'e "Bu çocuğu aziz tut. Çok geçmeyecek, dünyadaki aşıkların gönüllerine ateş salacak." dedi.

Mevlana, Konya'dan önce Mekke, Medine, Şam, Erzincan, Anadolu'nun muhtelif şehirleri ve son olarak da Karaman'da bir süre yaşadı.

- 9 yıllık eğitimin ardından "halkı irşat" dönemi

Mevlana, ailesiyle 7 yıl Karaman'da yaşadıktan sonra 1229 yılında, Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın daveti üzerine Konya'ya göç etti. Mevlana'nın babası "Alimler sultanı", Konya'ya geldikten 2 yıl sonra vefat edince, halifelerinden Seyyid Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizi, Mevlana'nın manevi eğitimini üstlenmek için Konya'ya geldi. Belh'ten Konya'ya uzanan yolculuk boyunca konakladıkları yerlerde çeşitli alimlerden dersler alan Mevlana, Seyyid Burhaneddin'in isteği üzerine Halep ve Şam'da eğitim gördü. Seyyid Burhaneddin, 9 yıllık eğitim sürecinin ardından Mevlana'ya halkı irşat ve öğretimle meşgul olması gerektiğini belirtti.

- Şems dönemi

Mevlana, 1240 yılından itibaren Konya'da halkı irşat etmeye, dini ilimleri öğretmeye başlayınca, ünü de Konya dışına yayılmaya başlamıştı.

1244 yılında Şems-i Tebrizi adında bir derviş Konya'ya gelip kendisiyle görüşünce, Mevlana'nın üzerinde şiddetli bir etki bıraktı. Manevi alanda ilerlemeyi arzulayan ve bunun için mana adamlarının peşinde olan Mevlana, aradığını Şems'te buldu. Şems'le tasavvuf hırkasını giyen, cezbe, vect, aşk ve coşkuyla şiirler okuyan Mevlana, semaya başladı. Mevlana, hayatının bundan sonraki bölümünü şiire, musikiye ve semaya ayırdı.

- "Mesnevi, arayanlara doğru yolu gösterecek"

Mevlana, ömrünün son 10-15 yıllık devresinde, kendisine büyük sevgiyle bağlı sırdaşı Çelebi Hüsamettin'in tavsiyesi üzerine Mesnevi'yi ortaya çıkardı.

Dini bilgilerden siyasete, sağlıktan insan ilişkilerine ve hayata dair birçok konuya yer verdiği, 26 bin beyte yaklaşan 6 ciltlik bu önemli eseri için Mevlana, "Bizden sonra Mesnevi şeyhlik edecek, arayanlara doğru yolu gösterecek, onları yönetecek ve önderlik yapacaktır." ifadesini kullandı.

- Mevlana'nın vefatı: Düğün Gecesi

Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlana, 17 Aralık 1273'te bir pazar günü "sevgilisi"ne kavuştu. Onun için ölüm, aşka ve sevgiliye kavuşmaktı. Bu nedenle öldüğü gün yüzyıllardır "düğün gecesi" anlamına gelen "Şeb-i Arus" adıyla anılıyor.

"Canım tenimde oldukça Kur'an'ın kölesiyim. Ben Hakk'ın seçkin peygamberi Muhammed'in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse ona çok üzülür ve o sözden de çok üzüntü duyarım." diyen Mevlana, bütün eserlerinde Allah'a ve Hazreti Muhammed'e sevgisini ilan etti.

"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız. Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir." sözleriyle gönüllerde kalıcı bir yer bulmak istediği anlaşılan Mevlana, insanlığa Mesnevi'nin yanı sıra şu eserleri bıraktı:

Divan-ı Kebir: "Büyük divan" anlamına gelen kitap, gazel, terkib-i bend ve rubailerden oluşan 40 bin beyitlik bir eserdir.

Fihi Ma Fih: "İçindeki içindedir, yahut içinde ne varsa o'dur" anlamına gelir. Mevlana'nın sohbetlerini içeren bir eserdir.

Mecalis-i Seba: "Yedi meclis" demektir. Mevlana'nın camilerdeki vaazlarını içeriyor.

Mektubat: Mevlana'nın devlet büyüklerine yazdığı mektuplardan oluşuyor.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.