Mescid-i Nebevi'de Yapılan Restorasyon Peygamber Hürmetini Gözler Önüne Serdi

Mescid-i Nebevi'de Yapılan Restorasyon Peygamber Hürmetini Gözler Önüne Serdi

İslam aleminin mukaddes mescitlerinden biri olan ve Hz. Muhamed’in (sas) kabrinin de bulunduğu Mescid-i Nebevi’de yapılan restorasyon çalışmaları belgeleriyle ortaya çıktı. Yedikıta dergisi, Sultan Abdülmecid Han devrinde Mescid-i Nebevi’de...

İslam aleminin mukaddes mescitlerinden biri olan ve Hz. Muhamed’in (sas) kabrinin de bulunduğu Mescid-i Nebevi’de yapılan restorasyon çalışmaları belgeleriyle ortaya çıktı. Yedikıta dergisi, Sultan Abdülmecid Han devrinde Mescid-i Nebevi’de gerçekleştirilen en kapsamlı restorasyon ve genişletme çalışmalarının nasıl ve ne şekilde yapıldığını dikkat çekici detaylarını arşiv belgeleriyle yayınladı. Belgelerde restorasyon için İstanbul'dan nizamname hazırlatıp Medine'ye gönderen Sulatan'ın, çalışan işçilerin abdestli olmalarından, yüksek sesle konuşulmamasına kadar en küçük ayrıntıları bile büyük titizlikle denetlediği ortaya çıktı.

Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi ekim sayısında 1850–1860 yılları arasında Mescid-i Nebevî’de gerçekleştirilen restorasyon ve genişletme çalışmalarıyla ilgili önemli bir dosya yayınladı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden Kasım Hızlı’nın hazırladığı 'Mescid-i Nebevî’de Büyük Değişim' başlıklı dosyada restorasyon ve genişletme çalışmalarının detayları ile çalışmalar esnasında Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) ve mukaddesata gösterilen emsali görülmemiş hürmet ve edep orijinal belgesiyle aktarılıyor. Dosyada, Mescid-i Nebevi’nin tarihine dair orijinal görseller ve ilk defa yayınlanan vesikalar yer alıyor.

'ÜÇ MUKADDES MESCİTTEN BİRİ'

Yedikıta’da yer alan dosyaya şu bilgilere yer veriliyor: Mescid-i Nebevî, hem ilk İslam Devleti’nin merkezi hem arz üzerindeki üç mukaddes mescitten biri, hem de Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hâne-i saâdetleridir. Müslümanların çoğalmasıyla sürekli genişleyen ve zamanla tamire muhtaç hale gelen bu mübarek mekân, 1800’lü yıllara kadar altı defa geniş çaplı tamir gördü. Sultan Abdülmecid’in saltanatı (1839-1861) zamanında icra edilen yedinci tamirse bu mukaddes binanın gördüğü en kapsamlı çalışma oldu.

'HELALLİĞİNDEN ŞÜPHE OLMAYAN PARA İLE YAPILSIN EMRİ'

Mescid-i Nebevi’nin tamiri için harcanacak paraların temiz ve helal olması konusunda büyük titizlik gösterildi. Osmanlı, kutsal mekânların tamirinde temiz ve helalliğinde şüphe olmayan Cevâle Emvâli kullanıldı. Sultan Abdülmecid de aynı usulü takip ederek masrafların buradan karşılanmasını emretti.

Tamir esnasında gerek memurların gerekse işçilerin nasıl hareket etmeleri gerektiği de bir nizamnameyle kayıt altına alındı. Mescid-i Nebevî’nin tamirine nezaret edecek bir meclis kurulmuş ve bu meclisin vazifesine dair İstanbul’da dokuz maddelik bir nizamname hazırlanarak Medine’ye gönderildi. Çalışacak işçilerin hal ve tavırlarının nasıl olması gerektiği, işçilere iyi davranılması, beş vakit namazın cemaatle eda edilmesi ve çalışmaya Besmele-i Şerife ile başlanması gibi konular nizamnameyle belirlendi.

'PEYGAMBERİMİZİN HATIRASINA BÜYÜK HÜRMET'

Mescid-i Nebevî’nin iç kısımdaki imarda kubbeler ve çatı ile çatının altındaki direklerin yenilenmesi meselesi en çok istişare edilen konu oldu. Çünkü bizzat Peygamber Efendimiz ile Ashab-ı Kiram zamanlarında yapılan kısımlar ve dikilen direkler bulunuyordu. Yapılan istişareler neticesinde tamire muhtaç olan sütunlardan Peygamber Efendimiz’in eseri olan sekiz direkle Hazret-i Osman ve Hazret-i Ömer Efendilerimiz zamanında icmâ-ı ashabla yapılan genişletme ve dikilen direklere dokunulmamasına karar verildi. Tamirat sırasında özellikle mescidin içinden çıkan taş ve topraklar hususî bir kuyu kazılarak hürmeten o kuyuya dolduruldu.

'AHŞAP KUBBELER YERİNİ TAŞ KUBBEYE BIRAKTI'

Sultan Abdülmecid, bütün ahşap kubbeleri ve çatıyı söktürüp hepsini taştan ve sapasağlam yeniden inşa ettirdi. Eski kubbelerin yerine biri beyaz ve büyükçe, yirmi sekizi daha küçük olmak üzere 29 adet kubbe yaptırdı. Bu eklemelerle Mescid-i Şerif’teki kubbe adedi iki yüz kırk ikiye yükseldi. İç ve dış direklerden üç yüz on üçü iyi bir tamire muhtaçtı. Yüz on direk sökülerek yeniden inşa edildi. Bu şekilde tüm direklerin sayısı dört yüz yirmi üçe yükseldi. Gerek kubbeler, gerek direkler, gerekse mescidin dört bir tarafının duvarı sağlam taşlar ve güçlü temeller ile adeta yeniden inşa edildi.

'HÜSN-İ HATTA ABDULLAH ZÜHDÜ EFENDİ İMZASI'

Mescid-i Nebevî’nin muhtelif kısımlarına yazılacak âyet-i kerime ve hadis-i şerifler için Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen hüsn-i hat yarışmasında birinci olan Hattat Abdullah Zühdü Efendi, Mescid-i Nebevî’nin yazılarını yazmakla görevlendirildi. Üç yıl süren bir çalışma sonunda Mescid-i Nebevî’nin kubbe kasnaklarını, duvarlarını, kapılarını, mihrap ve sütunlarını kuşak halinde celî sülüs tarzında âyet, hadis ve Peygamber Efendimiz ile mescidinin adları ve sıfatları süsledi.

'RESTORASYON 10 YIL SÜRDÜ'

Tamir tam on yıl sürdü ve 1860 Eylül’ünde bitti. Tamir için kullanılan taşın çıkarıldığı Cebel-i Ahmer’de ahaliye ziyafet verildi, Kur’ân-ı Kerim ile Mevlid-i Şerif okundu. Madene de “Mescid-i Nebevî’nin yenilenmesi için gerekli taşlar buradan temin edilmiştir.” ibaresi yazılı bir levha asıldı.

Masraf defterlerinden anlaşıldığına göre Sultan Abdülmecid, bu tamire 700 bin Mecidî altını (140 bin kese akçe) harcandı. İstanbul’dan gönderilen kereste, demir, kurşun, tunç ve diğer eşyalar bu masrafın dışındadır. İnşaatta memur, kâtip, mübaşir ve mühendislerden başka günlük 350 amele çalıştırıldı.

'SALTANAT TUĞRASI YERİNE HADİS-İ ŞERİF YAZDIRILDI'

Osmanlı’da yaptırılan herhangi bir inşaat veya tamir hakkındaki bilgilerin ve ebced hesabıyla inşaat tarihinin olduğu bir tarih manzumesi hazırlanır ve binanın giriş kapısı üzerine asılırdı. Eğer bu inşaatı padişah yaptırmışsa tarih kitabesinin üzerine bir de tuğra yerleştirilirdi.

Mescid-i Nebevî’nin inşaatı tamam olunca, Arap ve Türk şairlere şiirler yazdırıldı. En güzel şiiri seçmesi için sultana arz edildi. Tuğra ve seçilecek tarih manzumesinin hakkedileceği kıymetli bir taş hazırlandı ve bu taşın Babüsselam tâkına konulacağı bildirildi.

Sultan Abdülmecid Han bu teklife, “Ben kimim ki, Sultanü’l-Enbiya efendimiz hazretlerinin bizzat yaptırmış olduğu mukaddes bina dâhiline saltanat tuğrası asmaya cüret edeyim! Tarih ve tuğra asmak için hazırlanan mübarek mekâna, uygun bir hadis-i şerif yazılsın. Tarih taşı ise iyice kontrol edildikten sonra münasip başka bir yere vaz edilsin.” şeklinde karşılık verdiği kaydediliyor.

'HÜRMETİN BELGESİ ARŞİVDEN ÇIKTI'

Osmanlı Mescid-i Nebevi’nin tamiri için, dokuz maddelik bir nizamname yayınladı. Osmanlı Arşivinden çıkan ve ilk defa yayınlanan, Osmanlı’nın çalışma usulü ve mukaddesata hürmetin belgesi niteliğini taşıyan, nizamnameye göre; Sultan Abdülmecid Han çalışmaları yakından izlemiş. Tamiratı takip için Medine-i Münevvere’de oluşturulan ulema meclisinin en önemli vazifesinin Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) mübarek ruhlarını hoşnut edecek surette hareket edilmesini temin etmek olarak belirlendi.

“Gerek memurlar gerekse amele, son derece hürmetkâr hallerini daima muhafaza etmelidir. Reis ve azalar ref’-i asvât (ses yükseltmek) gibi âdâba mugayir hareket edilmemesine ve amelenin tahâretine (maddi-manevi temizlik) fevkalade dikkat etmek mecburiyetindedir.” denilen belgenin devamındaki ifadeler ise daha dikkat çekici: “Bu tamir, mükâfatı büyük bir iş olduğu kadar, âdâbına riayet edilmediği takdirde cezası da çok şiddetlidir. Meclisin en başında bulunan paşasından en hafif iş gören amelesine kadar, tembellik gösterip usûl ve âdâba dikkat etmeyenlerin dünya ve ahrette yakayı kurtarmaları zordur. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) ruh-ı muallâlarını hoşnut etmek için her an uyanık olunmalıdır. Bu husus bizzat padişahımızın fermanıdır.”

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.